Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ulubatlı Hasan

Ulubatlı Hasan Yaşadı mı?     

Haber Giriş Tarihi: 29.05.2017 13:06
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak: Haber Merkezi
yalovamiz.com
Ulubatlı Hasan

Osmanlı ordularının 1453'te İstanbul'u ele geçirişi, Bursa'nın Karacabey İlçesi'ne bağlı Uluabat Köyü'nde her sene yapılan  törenlerle kutlanıyor.

Köy meydanındaki Uluabatlı Hasan Anıtı'na çelenk konuluyor, saygı duruşunda bulunuluyor, Millî Marş okunuyor, günün anlamına uygun konuşmalar yapılıyor.

Kanaatimce, konuyu biraz irdelemekte yarar var.

Uluabatlı Hasan’ın İstanbul surlarına ilk bayrağı dikişi şöyle anlatılır:

“…İşte o sıralarda Hasan adlı bir yeniçeri (memleketi Ulubat olup koca bir vücuda sahipti), sol eli ile başının üstüne kalkanı tutup sağ eli ile kılıcını çekti ve bizimkilerin şaşkınlık içinde geri çekildikleri o bölgede surun tepesine doğru atıldı. Onunla  aynı cesareti göstermek isteyen otuz kadar diğeri de kendisini takip etti. Bizimkilerden hâlâ surlarda kalanlar ise, üzerlerine kayaları yuvarlıyorlardı ve onlardan on sekizini aşağı yuvarladılar. Ne var ki, Hasan kendisine özgü şiddeti ile surun üstüne çıkmayı ve bizimkileri kaçırmayı başardı. Bu başarı ile birlikte diğerleri de  onu takip ederek surlara tırmanma fırsatını buldular. Bizimkiler, sayılarının pek az olması nedeni ile sura tırmananlara mani olamadılar.; düşmanın sayısı fazla idi; buna rağmen yukarıya çıkanlara saldırdılar ve onlardan birçoğunu öldürdüler. Bu savaş sırasında bir taş Hasan’a isabet etti ve onu yere yıktı. Kendisini yere yıkılmış görünce, bizimkiler de üstüne her taraftan taş fırlatmaya başladılar. O ise dizleri üstüne kalkmış kendini savunmaya çalışıyordu; ancak almış olduğu pek çok yaradan sağ kolu işlemez oldu ve oklarla kaplandı. Pek çok kişi daha öldü.”

Bu anlatımın kaynağı, fetih sırasında İstanbul’da bulunan tarihçi Francis’tir.

Francis, şehir Osmanlı’nın eline geçince kaçmayı başarmış, 1477’de, 1401-1477 yılları arasındaki gözlem ve tespitlerini anlatan bir kitap yazmış.

Aradan 100 seneye yakın bir zaman geçtikten sonra, Yunanistan’ın güneyinde Peloponnesos Yarımadası’nda, Laconia’da, Metropolit Melissinos, 1575 yılında, Francis’in ilk yayınladığı kitabı yeniden yazmış.

Ancak, Melissinos, ilk kitaba iki misline yakın bir ilâve yapmış.

İlk kitapta, İstanbul’un fethiyle ilgili bölüm 2-3 sayfa iken, Melissinios’un kitabında 80 sayfayı bulmuş.

Francis’in kitabında Uluabatlı Hasan’ın adı bile yokken, Melissinos’un abartılı kitabında ayrıntılarıyla anlatılıyor.

Yukarıdaki anlatım da, işte bu Melissinios’un kitabındaki anlatımdır.

Konuyu derinlemesine araştıran son dönemin önemli Osmanlı tarihçisi Dr. Erhan AFYONCU’nun tespit ve değerlendirmelerine göre:

Bizanslı tarihçi Francis’in kitabının orijinali V. Grecu tarafından, 1966 yılında, “Georgios Sphrantzes, Ta Kath’ Eauton 1401-1477” adı ile Bükreş’te Romence çevirisi ile birlikte basıldı.

Melissinos tarafından yazılan sahtesi de, “İn Aexa Pseudo-Phrantzes:Macarii Meliseni, Chronicon 1258-1481” adı ile yayınlandı.

73 sayfalık gerçek Françis, sahtesinde 220 sayfaya çıkmıştı. Bu ikincide, gerçek metinde yer almayan konular, ya da yer alan konuların aşırı detaylandırılarak anlatımı vardı.

Gerçek Francis bilim âleminde “Chronikon Minus” olarak, sahtesi ise “Chronikon Majus” olarak bilinir.

Uluabatlı Hasan konusu, sahte “Chronikon Majus” dışında, dönemi yaşayan hiçbir tarihçinin kitabında yoktur.

Esasen, muharebenin en kanlı bölümünde, ön hatlarda can pazarı yaşanırken, herhangi bir olayı ayrıntılarıyla belirlemek de pek olası değildir.

Kişisel değerlendirmeme göre, Melissinos, şimdi varlığını bilemediğimiz başka kaynaklardan yararlanmamışsa, Francis’in kitabını biraz renklendirmek için gerçekte olmayan abartılı sahneler ilave etmiş olabilir.

Ancak, tıpkı Mehmetçik gibi, Uluabatlı Hasan da, İstanbul’un fethi denilince aklan gelen  bir simge kahraman olmuştur.

Umarım, konuya ilgi duyan tarihçiler, olayın gerçek boyutunu ortaya çıkarır ve toplumu doğru olarak aydınlatırlar.

AHMET AKYOL, YALOVA, 29 Mayıs 2017

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.