Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Tarih Bilincinin Önemi

Yazının Giriş Tarihi: 23.01.2017 08:41
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.01.2017 08:41

Genel anlamda yazıyorum.

Zaman zaman aramızdan “ Biz tarihimizi seven bir toplumuz “ diyenler çıkıyor ama buna inanmak çok güç.

Benim inancıma göre, bizim toplumumuz, genelde tarihi sevmiyor. Tarihi bildiğini zannediyor ama bilmiyor. İnsan, bilmediği şeyi nasıl sever ki?

Oysa tarih, yaşamın tamamını kapsayan, alabildiğince zengin ve büyük deneyimler sunan, geniş bir keşif dünyasıdır.

Tarih, sadece savaş ve barışlar değil, hamaset söylemleri ve menkıbeler değil, insanın insan olma serüveninin öyküsüdür!

Müzeler, ören yerleri ve benzerlerine “Vay be, biz neymişiz” demek için değil, insan olma serüveninin zorluklarını görmek için gereksinimiz vardır.

Tarihi sadece geçmiş olarak algılamak yanlıştır.

Tarih, sebep-sonuç ilişkileri kurmayı öğreterek, anlama yeteneğini geliştirir.

Tarih, şüphe ve düşünmeyi öğrenme yolunda ilk adım atılmasını sağlar.

Kısacası tarih, eğer gereken dersler alınabilirse, geçmiş değil, gelecektir.

Tarih bir zihin kurgusudur. Ancak belirli bir alt yapı tahlil ve değerlendirme yapabilmek için şarttır.

Bu alt yapı için kulaktan dolma sözlere itibar etmek yerine, okumak ve öğrenmek gerekir.

Ancak, öğrenilerek tarih bilincine sahip olunur.

Okul, metodolojiyi/ yöntemi verir, yol-yordam gösterir; öğrenecek, bireyin kendisidir.

Çalışmadan öğrenilmez.

İLGİ, BİLGİ, GÖRGÜ birbirini takip eder.

İLGİ olmadan BİLGİ olmaz.

Sırayla İSTEMEK, ÇALIŞMAK, ANLAMAK, ÖĞRENMEK, BİLMEK gerekir.

ÇALIŞMAK başka şeydir, ÖĞRENMEK başka... Arada fark vardır.

Tarih öğrenmek için önce, aileden ve toplumdan gelen bir kolektif şuur anlayışı içinde tarihe ilgi duymak gerekir. Bu da öğrenme isteği oluşturur. İstek olmadan olmaz.

Öğrenmek isteğiyle okuyacaksın, anlamaya çalışacaksın. Bu belki tek seferde olmayacak. Tekrar tekrar okuyacaksın. Okuduğunu anlayacaksın. Öğrenmek ve bilmek ise bundan sonra gelir.

Tarih anlayışı her şeyde kendine üstünlük, karşı tarafa kötülüğü kapsarsa, bu, beraberinde yabancı düşmanlığı ve içe kapanmayı getirir.

ÖTEKİ ya da DÜŞMAN yaratılarak tarih bilinci ve ulusal kimlik oluşturulamaz.

Tarih bilincine sahip olmak demek: geçmişin yorumları, günün sorgulanması ve geleceğe ilişkin beklentiler arasında bağlantılar kurmayı gerçekleştirmek demektir. Tarihini bilmeyen milletler, köksüz bir çınara benzerler, en ufak rüzgârda devrilirler.

Tarihe saygı, yaşadığımız dünyaya saygıdır.

Yalova civarında meydana gelen olayları bütün ayrıntılarıyla doğru olarak öğrenebilmek ve bilmek; sadece tarih bilgisini geliştirme yönünden değil, üzerinde dolaştığımız toprağa, soluduğumuz havaya, içtiğimiz suya, içinde yaşadığımız sosyo- kültürel çevreye borçlu olduğumuz saygı ve minnetin gereğidir. Tarihimizi bilmemiz, hem de çok iyi bilmemiz gerek.

Ben tarihçi değilim, öyle bir iddiam yok ve hiçbir zaman da olmadı. Sadece aklıma takılan konuları araştırıp inceleyen, sonra da öğrendiklerimi karşılıksız paylaşmayı tercih eden bir insanım, hepsi bu… Yararlı olabilirsem ne mutlu bana… Tabi, yanlışlıklarım ya da eksikliklerim olmuşsa, hoşgörün ve iyi niyetime verin. Zira her yeni bir konu öğrendiğimde, öğrenmem gereken çok şey olduğunu daha iyi anlıyorum.)

(NOT: Bir süre tarih ve Yalova tarihi hakkındaki yazılarımıza devam edeceğiz.)

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.