Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Goltz Paşa

Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Ordusu’ nda Müşir ( Mareşal)  olarak görev yapan Prusyalı Feldmareşal Von der Goltz, daha önce çeşitli aralıklarla ve 6 kez Osmanlı Devleti hizmetinde çalışmıştı. Tam adı Wilhelm Leopold Colmar’ dır, Goltz Baronu’ dur; Goltz Paşa olarak tanınır.

Haber Giriş Tarihi: 27.04.2017 09:23
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak: Haber Merkezi
yalovamiz.com
Goltz Paşa

Goltz Paşa’ nın, Osmanlı Devleti’ ne 7 nci ve son kez gelmesinde rol oynayan olay İstanbul’ daki Alman Askerî Heyeti Başkanı Liman von Sanders’ in, hem Başkomutan Vekili Enver Paşa ile uyumsuzluğu hem de Almanya Büyükelçisi ile geçimsizliğidir. Enver Paşa, bu uyumsuzluğu gidermek için Kasım 1914’ te, Von der Goltz’ u Almanya’ dan istemişti.

Müşir (Mareşal) Goltz Paşa, 12 Aralık 1914’ te İstanbul’ a geldi.  Kendisine önceleri aktif bir görev verilmedi. Padişahın Hassa Yaveri idi; Şubat 1915 başında Osmanlı Genelkurmay Karargâhı’ na “Danışman” oldu.

Müşir ( Mareşal) Liman von Sanders, Gelibolu’ daki 5 inci Ordu Komutanlığı’ na atanınca (Liman Paşa’ nın şiddetli itirazlarına rağmen), Goltz Paşa, 1 inci Ordu Komutanlığı’ na getirildi.

Goltz Paşa, bundan sonra Irak Cephesi’ ndeki gelişmeler üzerine, Ekim 1915 başında Irak’ ta yeni oluşturulan 6 ncı Ordu Komutanlığı’ na atandı.

Almanya’ nın stratejik plânlarında; İran içinde harekât yapmak, İran içindeki Rus Ordusu’ nu durdurmak, İran’ da Ruslar aleyhine ayaklanmalar yaptırmak gibi konular olduğundan, bu görevler de Goltz Paşa’ ya verildi.

Goltz Paşa, 16 Kasım 1915 günü İstanbul’ dan hareket etti, Aralık ayı başında Bağdat’a vardı.

Kurmay Başkanı Kurmay Yarbay ( sonra Albay) Kâzım (KARABEKİR) Bey idi.

O günlerde ilerlemeleri Selmanpak’ da duran İngilizler, Kutü’l- Amare’ ye çekilmişler, Miralay (Albay) Nurettin (Sakallı) Bey komutasındaki Irak Havalisi Komutanlığı da İngilizleri muhasara altına almıştı.

Goltz Paşa, 12 Aralık 1915’ te yanında Kurmay Başkanı Kâzım (KARABEKİR) ile Kutü’l- Amare’ de Albay Nurettin Bey’ i ziyaret etti, kendisine muhasaranın tam sorumluluğunu verdi ve muhasaranın nasıl olması gerektiği konusundaki görüşlerini belirtti.

Albay Nurettin Bey’ in Kutü’l- Amare’ ye lüzumsuz taarruzlar yaptırarak Osmanlı askerini zayiata uğrattığını gören Goltz Paşa, Yaveri İsmail Hakkı (OKDAY) Bey’in anılarına göre, Nurettin Bey ile tartışmış ve “Anadolu’ nun hâlis Türk Mehmetçiklerinin, beyhude yere kırdırılmasını” önlemiştir.

Goltz Paşa müteakiben ordunun geri bölge hizmetlerini ıslah etmeye çalıştı.

Ancak bu arada Ruslar’ ın Hazer Denizi’ nde Enzeli Limanı’ na asker çıkarması, İran cephesinin önemini artırdığından Goltz Paşa, sevk ve idareyi Irak’ ta Miralay Nurettin Bey’ e bırakarak Kermanşah’a gitti ve İran işleriyle meşgul olmaya başladı.

İran’ daki Alman faaliyetleri, İngilizlerin tesiri ile Rusları, Kafkasya’ dan kuvvet ayırarak İran’ a göndermeye mecbur etmişti. Böylece 6 ncı Osmanlı Ordusu, Hamedan ve Basra üzerinden tesirini gösterecek, 2 düşman ordusunun dış hat manevrasının etkisine maruz kalacaktı.

Gerçekten de Rus kuvvetleri 1 Ocak 1916’ da taarruza başladılar. Goltz Paşa da Bağdat’a gelmekte olan takviye kuvvetlerini İran’ a sevk etti. Ancak Ruslar buna rağmen Kermenşah’ ı işgal ettiler.

Goltz Paşa, bu durum karşısında Kermanşah’ tan ayrılarak çok güç şartlar altında Bağdat’a döndü.

Bu sırada Başkomutan Vekili Enver Paşa, Miralay Nurettin (Sakallı) Bey’ in hareket tarzlarını hatalı bulduğu için değiştirmiş yerine 18 nci Kolordu Komutanı Mirliva Halil (KUT) Paşa’ yı atamıştı.

Goltz Paşa, Irak cephesinde de her zamanki mücadeleci yaşamını sürdürmeye devam etti. Bir ara Enver Paşa ile harekât bölgesinin sivil yönetimi konusunda fikir ayrılığına düştü ve 18 Ocak 1916’ da istifa etti ise de Enver Paşa bu istifayı kabul etmedi.

6 ncı Ordu Komutanlığı’ nda Mareşal Von der Goltz’ u moralman yaralayan ikinci olay da Alman Başkomutanlığı’ ndan geldi. General Falkenhayn, Albay Gleich adlı bir subayı Bağdat’ a göndererek, Von der Goltz’ u kontrol altına almak ve İran işlerine müdahale etmek istedi. Goltz, bu olayda da istifa etmek istedi, istifası kabul görmedi.

Falkenhayn’ ın korkusu ilgi çekicidir: Albay Von Gleich ( sonra General), Von der Goltz öldükten birkaç gün sonra Bağdat’ a geldi. Anılarında şöyle yazıyor:

“… Alman Genel Karargâhı’ nda egemen olan fikir, Türklerin Mareşal üzerine olan etkilerinin, bizzat Mareşal’ in Türkler üzerine olan nüfuzuna oranla daha çok artmış olduğu merkezindeydi. “

Yarbay Von Kisling ise Mareşal Goltz’ u şöyle savunur:

“… Kendisinin Türkler ve hatta Araplarca sevilmiş olması, başarılarında daima kendisine yardımcı olmuştur. …Irak’ taki vazifesini kendisinden sonra sürdürenler başarısızlığa uğramışlardır. Kelimenin tam anlamıyla bir kozmopolit ve bununla birlikte herhalde iyi bir Alman vatanseveri olan Goltz, kendisini eleştirenlerin ve kıskananların daima üstlerine çıktı. Almanya’ da Goltz Paşa gibi tam anlamıyla ‘ Türkleşmiş’ daha çok komutanlar bulunmaması, savaşın sevk ve idaresi namına feci bir haldir.“

Goltz Paşa, 16 Mart 1916’ da, Kutü’l- Amare’ deki harekâta iştirak etti.

31 Mart 1916’ da, kendisi için özel bir gemi görevlendirilmesini istemeyerek hasta ve yaralıların bulunduğu vapur ile Bağdat’ a döndü.

12 Nisan 1916’ da kendisini rahatsız hisseden Goltz Paşa, doktor tarafından muayene edilmesinden sonra, hastaların bulunduğu vapurdaki seyahati esnasında Tifüse ( Lekeli Humma) yakalandığı teşhisi kondu.

19 Nisan 1916’ da yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak Bağdat’ ta vefat etti; iki gün sonra, 21 Nisan 1916’ da Bağdat’ ta toprağa verildi; 29 Nisan 1916’ daki Kutü’l- Amare zaferini göremedi.

Daha sonra, eşinin talebiyle, Mareşalin cesedi buradan alındı ve 24 Haziran 1916’ da Tarabya’ daki Graf Von Moltke anıtının yakınına büyük bir törenle gömüldü.

***

Rütbe ve makamı ne olursa olsun, ülkemize gelen yabancıların “öncelikle kendi ülkelerinin yüksek çıkarlarını düşündüklerini” göz önüne almadığımız sürece, güdülen ülke olmaktan kurtulamayız.

Ülkeler arasındaki münasebetlerde ahbap- çavuş ilişkisi değil, ülke çıkarlarının söz konusu olduğunu anlamamakta ısrar edenler, tarihin acımasız eleştirisine uğradıklarında asla şaşırmamalıdırlar!

Irak Cephesi’ ndeki Alman Mareşal Goltz Paşa’ yı gündeme getirmemin nedeni var.

Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Genelkurmay Başkanı Alman General Bronsart  von Schellendorf  idi, 1917’ den sonra da Alman General Seeckt bu görevi üstlenmişti; Genelkurmay’ ın harekât plânlarını yapan da bir Almandı. General Bronsart’ ın yaptığı Osmanlı Seferberlik Plânları, Enver Paşa’ nın emriyle Almanya’ ya götürüldü ve Alman Genelkurmay Başkanlığı’ nın onayına sunuldu!

Utanç verici bir durumdur!

Birinci Dünya Savaşı başlangıcında, İran’ ı ve Kafkasya’ yı önemseyen,  Irak Cephesi’ ni ve Basra Körfezi’ ne yeterli kuvvet ayırmayan zihniyet,  Alman zihniyetidir; zira Almanya’ nın stratejik çıkarlarına İran ve Kafkasya daha uygundu.

Goltz Paşa’ nın Bağdat’ a gelir gelmez gözlerini İran’ a çevirmesinin nedeni budur, oysa kendisi Irak’ taki 6 ncı Ordu’ nun Komutanı idi. Gözünü ve tüm dikkatini Basra Körfezi’ ne çıkan ve giderek artan takviyelerle kuzeye ilerlemeye çalışan İngilizlere çevirmesi gerekiyordu.

Goltz Paşa’ nın vefatından sonra yerine 6 ncı Ordu Komutanlığı’ na getirilen Mirliva Halil (KUT) Paşa’ nın hatıralarında çok ilginç notlar var, hatırlayalım:

“Bağdat daha elimizdeyken ve Goltz Paşa’ nın bu cepheye geldiği sırada Bağdat’a gelip yerleşen kalabalık bir Alman heyetinin faaliyetlerinden daima zarar gördük. Mevcudu 40’ ı aşan ve adına Alman Misyonu denilen bu kurulun ne olduğunu, ne yaptığını, ne yapmak istediğini, nelerle uğraştığını bir türlü anlayamadık. Hepsi de ne idüğü belirsiz insanlar hissi veriyordu. Ama yanlarında sayısız altın getirmişlerdi. Ve bunu diledikleri gibi harcıyorlardı. Güya İran’ da, güya Kürdistan’ da bir takım plânlar üzerinde çalışıyorlardı. Gözleri İran, Afganistan ve Hindistan üzerindeydi.  Bizim İran ortalarına kadar sürülüp, sonunda Irak’ ı kaybetmemize yol açan maceraların altında da, bunların telkinleri ve genel karargâhı yanlış kararlara yöneltişleri vardı. Görünüşe göre onlar hep, savaşın bir gün biteceğini, bizim cephemizin zaferi kazanacağını ve İran ile Türkiye’ nin olduğu gibi ellerine düşüp, Ortadoğu’ da diledikleri gibi oynayacaklarını sanıyorlardı.”

Osmanlı Devleti’ ndeki Alman askerî personelin, Osmanlı Ordusu’ ndaki reform çalışmaları ne kadar yetersizse, Alman ağır sanayine katkıları o kadar büyük oldu.

Bu personelin yönlendirmesiyle, Osmanlı Ordusu’ nun askerî gereksinimleri için Almanya’ ya verilen siparişler, Alman endüstrisini ayağa kaldırdı.

Yazımıza Goltz Paşa ile başladığımız için sadece onu ele alalım.

Von der Goltz, 1885’ te Krup fabrikalarından 500 kadar ağır topu Osmanlı Ordusu’ na aldırdı. Ertesi yıl, 426 sahra topu ve 60 havan daha alındı.

1887’ de yarım milyon karabina ve tüfek, Mauser ve Loewe firmalarından alındı.

Wilhelm’ in ilk gelişinden ( 1889) sonra 5,9 milyon, 1893’ te 13,1 milyon, 1894’ te 6 milyon, 1895’ te12,2 milyon marklık silâh sipariş edildi.

Esasen Almanya’ nın Osmanlı Devleti’ ne reformcu subaylar yollamaya devam etmesinin başlıca nedeni silâh ticaretini ayakta tutabilmekti. Reformcu Goltz Paşa, silâh fabrikatörlerinin kazancına yarayacak önerilerinden dolayı, Ludwig Loewe tarafından bir tomar hisse senediyle ödüllendirildi.

Prof. Dr. İlber ORTAYLI’ nın tespiti çok önemlidir:

“İktisadî ve siyasî olaylar kadar ordunun ana bölümünde Alman etkisinin egemen olması, Birinci Büyük Savaş’ ta Osmanlı ordularının Almanya yanında ve onun çıkarları uğruna, Galiçya’ dan Bağdat’ a, Kafkaslar’ dan Süveyş’ e kadar muhtelif cephelerde telef olmasının nedenidir. Savaş öncesi dönemde ve savaş içinde Alman askerî uzmanları artık fillî komutanlar olmuşlardı. Kendilerine hayran olan Osmanlı komuta kademelerine karşı son derece amirane bir tutum içindeydiler.”

Son tespit ve değerlendirmeyi yine Sayın İlber ORTAYLI’ dan alalım:

“Mustafa Kemal Paşa savaş öncesinden beri mensubu olduğu ordunun onurunu, ülkesinin geleceğini Alman etkisine ve Almanya yanında girilen çılgın savaşa karşı çıkarak koruyan saygın bir askerdi.

Almanya’ nın 1880’ lerden itibaren Osmanlı İmparatorluğu’ nun yöneticilerini ve giderek tabiî kaynaklarını kontrol altına alması, bütün yakın tarihin en önemli olaylarından biridir.”(İlber ORTAYLI, Osmanlı İmparatorluğu’ nda Alman Nüfusu”, s. 178)

AHMET AKYOL, YALOVA, 27 Nisan 2017

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.