Bursaspor Teknik Direktörü Sağlam Yalova'da

Sağlam, Genç Yalova Aktif Sanayi ve İş Adamları Derneği ve Yalova Üniversitesi İşletme Kulübü’nün düzenlediği etkinliğe katıldı. Raif Dinçkök Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinlik öncesi gazetecilerin sorularını yanıtlayan Sağlam, Ozan İpek’in durumunda herhangi bir değişiklik olmadığını dile getirerek, “Ozan İpek’de daha evvel de kulübümüzün beklentisini çok net şekilde ortaya koymuştuk. O şeyde herhangi bir değişiklik yok şu an. Takımdan gönderileceğini daha evvel de söylemiştik” diye konuştu.

Sebastian Pinto’nun sakatlığıyla ilgili de bilgi veren Sağlam, “Kasığında bir sakatlığı vardı. Şu anda çalışmalarına devam ediyor. O da çok istekli kısa zamanda takımda yerini alacak inşallah” dedi.

Sağlam, bir gazetecinin devre arasında transfer yapıp yapmayacağı yönündeki soruya ise şöyle yanıt verdi: “Transferi tabii ki düşünüyoruz. Daha 4 tane maçımız var, bu arada kupa maçlarımız var. Bu maçlarda ortaya çıkacak duruma göre transfer stratejimizi yönetimle oturup hep beraber ortaya koyacağız”

“Bungura’dan umutluyuz”
Sağlam, Bangura ile ilgili bir soruya ise, “Bangura’nın durumunda bir şey yok. Bangura da çalışıyor. Bu hafta bir gol kaçırdı. Olayı bu kadar büyütmenin bir manası yok. Bangura’dan biz umutluyuz. Çalışmasında, isteğinden arzusundan son derece memnunuz. Destek olmak lazım. Moral, motivasyonunu üst seviyede tutmak lazım. Biz bunu yapmaya devam edeceğiz ve bundan sonraki dönemde fırsat bulduğumuz ortamda Bangura’ya tekrar görev vereceğiz” diyerek cevap verdi.

Ardından Sağlam, bir televizyon yarışma programında adını duyuran Stan-up'cı Atalay Demirci ile birlikte sahneye çıktı. Sağlam, burada yaptığı konuşmada, Demirci ile 12 yıllık bir dostluğu olduğu için etkinliğe katıldığını belirtti. Futbolla uğraşan kişiler üzerinde yaşanan baskıya da değinen Sağlam, şöyle konuştu: “Ülkede futbol çok sevilen bir spor. Halkımızın nerdeyse yüzde 95’i futbolla ilgileniyor. Artık bayanlarımız da futbola ilgi duymaya başladı. Annelerimiz, teyzelerimiz, ninelerimiz bile artık futbolla yaşamaya başladılar. O yüzden tabi hepmizin ruhuna işleyen bir aktivite oldu. Bir taraftan herkesin ilgilendiği bir aktivite olurken hepimizi baskı altına bir iş de oldu bu. Öyle ki artık futbolda kazanmaktan başka sonucu kimse kabul etmiyor. Halbuki bu işin içinde kaybetmek de var. dolayısıyla hal böyle olunca şöyle bir sıkıntı ortaya çıkıyor: bu işin içinde olan insanlarda, başkanında, yöneticisinde, teknik adamında, futbolcusunda ve özellikle taraftarda artık bu beklentiden dolayı çok büyük baskı oluşmuş durumda. Bu baskı da insanları çok farklı davranmaya itiyor maalesef. Öyle bir durumdayız ki şu anda insanlar tuttuğu takımın aldığı neticeyle kendine toplum içerisinde statü belirler hale geldi. Maçı kazanan taraftar ertesi gün işine gittiği, okuluna gittiği zaman kendilerini diğerlerinden daha üstün görmeye başlıyor. Öyle insanlar görüyorum ki; adamın takımı maç kaybediyor, ertesi gün işe gitmiyor. Ben kendi çocuğumdan biliyorum. Maç kaybettiğimiz zaman ‘baba ben yarın okula gitmeyeceğim’ diyor. bu baskı maalesef hepimizi çok farklı şekilde davranmaya iterken benim sizden isteğim futbolun bir spor olduğunu hatırlayalım. Sporun da amacının dostluk, kardeşlik, barış, eğlence olduğunu tekrar hatırlamamız lazım.”