Sabahın erken saatlerinden itibaren gelmeye başlayan ülkenin zengin tüccarları, kervancıları, saray görevlileri birer birer gelip hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girmişler.
Pek çoğu da yolun etrafından dolaşırken, kralın aleyhinde “Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyor.” demeyi de ihmal etmemişler.
Sonra bir grup âlim, bu taşın yanına gelmiş. Her biri düzenin her geçen gün biraz daha yozlaştığından, kralın sadece eğlenceye dalıp adamlarını çalıştıramadığından bahsetmişler. Sonra da krala lânet okuyup oradan uzaklaşmışlar.
Öğleye doğru, saraya meyve ve sebze getiren bir köylü yolun ortasındaki kayayı fark eder etmez sırtındaki küfeyi yere indirmiş.
“Bu taşın buradan kalkması gerek. Gece gelenler bu taş yüzünden saraya giremezler” demiş.
İki eli ile kayaya sarılmış ve ıkına sıkıla kayayı itmeye başlamış.
Sonunda kan ter içinde kalmış ama kayayı da yolun kenarına çekmeyi başarmış.
Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereyken, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu fark etmiş.
Merak edip keseyi açmış.
Kesenin içi altın doluymuş ve yanında da bir not varmış:
“Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir.”
***
Bernard Shaw’ ın ilgi çekici bir sözü vardır, der ki: “ Eğer yürüdüğünüz yolda güçlük ve engel yoksa bilin ki o yol sizi bir yere ulaştırmaz.”
Hedefe gidilen yolda karşılaşılan engeller mazeretimiz olmamalıdır.
Her engel, aslında bizi yeni fırsatlara hazırlıyor olabilir. Engel gibi görünen şeyler karşısında aldığımız tavırlar bizi olgunlaştırır.
Bizi biz yapan olaylar karşısında aldığımız tavırlar değil midir?
Sizce kayanın/engelin yanından gelip geçen sıradan insanlar mı değerli yoksa zayıf omuzlarıyla hiç düşünmeden kayaya omuz dayayıp kenara itmeye çalışan köylü mü?
******
SERSERİ
Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşmış.
İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değilmiş.
Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa:
“Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem” demiş..
Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı vermiş:
“Ben çekilirim!”
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
YONCA BADERNA
Yolumuzdaki Engel
Sabahın erken saatlerinden itibaren gelmeye başlayan ülkenin zengin tüccarları, kervancıları, saray görevlileri birer birer gelip hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girmişler.
Pek çoğu da yolun etrafından dolaşırken, kralın aleyhinde “Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyor.” demeyi de ihmal etmemişler.
Sonra bir grup âlim, bu taşın yanına gelmiş. Her biri düzenin her geçen gün biraz daha yozlaştığından, kralın sadece eğlenceye dalıp adamlarını çalıştıramadığından bahsetmişler. Sonra da krala lânet okuyup oradan uzaklaşmışlar.
Öğleye doğru, saraya meyve ve sebze getiren bir köylü yolun ortasındaki kayayı fark eder etmez sırtındaki küfeyi yere indirmiş.
“Bu taşın buradan kalkması gerek. Gece gelenler bu taş yüzünden saraya giremezler” demiş.
İki eli ile kayaya sarılmış ve ıkına sıkıla kayayı itmeye başlamış.
Sonunda kan ter içinde kalmış ama kayayı da yolun kenarına çekmeyi başarmış.
Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereyken, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu fark etmiş.
Merak edip keseyi açmış.
Kesenin içi altın doluymuş ve yanında da bir not varmış:
“Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir.”
***
Bernard Shaw’ ın ilgi çekici bir sözü vardır, der ki: “ Eğer yürüdüğünüz yolda güçlük ve engel yoksa bilin ki o yol sizi bir yere ulaştırmaz.”
Hedefe gidilen yolda karşılaşılan engeller mazeretimiz olmamalıdır.
Her engel, aslında bizi yeni fırsatlara hazırlıyor olabilir. Engel gibi görünen şeyler karşısında aldığımız tavırlar bizi olgunlaştırır.
Bizi biz yapan olaylar karşısında aldığımız tavırlar değil midir?
Sizce kayanın/engelin yanından gelip geçen sıradan insanlar mı değerli yoksa zayıf omuzlarıyla hiç düşünmeden kayaya omuz dayayıp kenara itmeye çalışan köylü mü?
******
SERSERİ
Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşmış.
İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değilmiş.
Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa:
“Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem” demiş..
Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı vermiş:
“Ben çekilirim!”