Artık ne kadınlar, ne servet, ne de şöhret onları baştan çıkaracaktır.
Akşamüzeri bir nehir kenarında çok güzel bir kadının beklediğini görmüşler.
Genç din adamı, kadınla selâmlaştıktan sonra derdinin ne olduğunu sormuş.
Güzel kadın, sabahleyin köyünden, nehrin üzerindeki asma köprüyü geçerek buraya tarlaya geldiğini ancak, dağlardan gelen selin köprüyü yıktığını, bu yüzden karşıya geçemediğini, haber veremediği için de evdeki çocuklarının çok merak edeceğini, söylemiş.
Bunun üzerine genç din adamı, kadını kucağına alarak ellerinin üzerinde, ıslatmadan karşıya geçirmiş.
Güzel kadın kendisine teşekkür ederek sevinçle evine doğru yola koyulmuş.
Genç din adamı, nehrin karşısına geçtikten sonra, diğer arkadaşıyla birlikte yaklaşık bir saat hiç konuşmadan yürümüşler.
Bu arada yaşlı diğer din adamının suratı hep asık ve düşünceliymiş.
Genç din adamı, arkadaşına neden suratının asık olduğunu, neden hiç konuşmadığını sormuş.
Bunun üzerine arkadaşı olan yaşlı din adamı, onu şu sözlerle eleştirmiş,
“ Biliyorsun ki, dinimize göre yabancı kadınlara dokunmak günahtır. Sen ise fırsat kollar gibi kadını kucaklayıp durdun. Ne oldu bizim bunca aydır sürdürdüğümüz çabaya? Daha şehre gelmeden yelkenleri koyverdin.”
Genç din adamı şu karşılığı vermiş,
“ Ben o kadını suyun karşısında bıraktım ve unuttum… Ama görüyorum ki; sen hâlâ unutamamış, zihninden atamamışsın.”
Unutmayın, nefse hâkim olmanın yaşı yoktur!
Önemli olan kişinin nefsini kendi özünde terbiye etmesidir, başkasının gözünde değil!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
YONCA BADERNA
Yargısız İnfaz
Artık ne kadınlar, ne servet, ne de şöhret onları baştan çıkaracaktır.
Akşamüzeri bir nehir kenarında çok güzel bir kadının beklediğini görmüşler.
Genç din adamı, kadınla selâmlaştıktan sonra derdinin ne olduğunu sormuş.
Güzel kadın, sabahleyin köyünden, nehrin üzerindeki asma köprüyü geçerek buraya tarlaya geldiğini ancak, dağlardan gelen selin köprüyü yıktığını, bu yüzden karşıya geçemediğini, haber veremediği için de evdeki çocuklarının çok merak edeceğini, söylemiş.
Bunun üzerine genç din adamı, kadını kucağına alarak ellerinin üzerinde, ıslatmadan karşıya geçirmiş.
Güzel kadın kendisine teşekkür ederek sevinçle evine doğru yola koyulmuş.
Genç din adamı, nehrin karşısına geçtikten sonra, diğer arkadaşıyla birlikte yaklaşık bir saat hiç konuşmadan yürümüşler.
Bu arada yaşlı diğer din adamının suratı hep asık ve düşünceliymiş.
Genç din adamı, arkadaşına neden suratının asık olduğunu, neden hiç konuşmadığını sormuş.
Bunun üzerine arkadaşı olan yaşlı din adamı, onu şu sözlerle eleştirmiş,
“ Biliyorsun ki, dinimize göre yabancı kadınlara dokunmak günahtır. Sen ise fırsat kollar gibi kadını kucaklayıp durdun. Ne oldu bizim bunca aydır sürdürdüğümüz çabaya? Daha şehre gelmeden yelkenleri koyverdin.”
Genç din adamı şu karşılığı vermiş,
“ Ben o kadını suyun karşısında bıraktım ve unuttum… Ama görüyorum ki; sen hâlâ unutamamış, zihninden atamamışsın.”
Unutmayın, nefse hâkim olmanın yaşı yoktur!
Önemli olan kişinin nefsini kendi özünde terbiye etmesidir, başkasının gözünde değil!