Yakındaki bir çiftlik evine arabalarını çekip evin son derece çekici hanımından geceyi orada geçirmek için izin istemişler.
“Dul bir kadınım ben” demiş güzel kadın:
“Eğer evimde kalmanıza izin verirsem, komşular dedikodu yaparlar.”
“Endişelenmeyin” demiş Jack, “ Ahırda da rahat edebiliriz”
Bir sene sonra Jack, dulun avukatından bir mektup almış.
Mektubu okuduktan sonra, arkadaşı Bob’u çağırıp sormuş:
“Bob, şu çiftliğinde kaldığımız çekici dul kadını hatırlıyor musun ?”
“Evet, hatırlıyorum.”
“O gece, geç vakit, eve girip o kadınla yattın mı ?”
“Evet, itiraf etmeliyim ki, bunu yaptım.”
“O kadına kendi adın yerine benimkini verdin mi peki ?”
“Bob kızararak cevap vermiş:
“Evet, korkarım öyle yaptım.”
“Eh, sana çok teşekkür borçluyum dostum. Kadın ölmüş ve çiftliğini de bana bırakmış.”
***
AYAĞI TAŞA TAKILAN KADINLAR
Küçük bir kasabanın güzel ve uçarı kadınları, kiliseye günah çıkarmaya gidip, rahibe o hafta neler yaptıklarını, birlikte oldukları kişi ile nasıl buluştuklarını, eğlendiklerini, dolaştıklarını ve eve gidip neler yaptıklarını ayrıntılı olarak anlatırmış.
O da, dinledikten sonra;
“Tamam, kızım, şimdi git, iki peter duası oku, bir de mum dik. Ben de günahlarının affedilmesi için dua edeceğim”, dermiş.
Gel zaman git zaman, kasabanın yaşlı rahibi dayanamamış ve onlara;
“Bana birlikte olduğunuz erkeklerle ne yaptığınızı en ince ayrıntısına kadar anlatmanıza gerek yok, demiş. Örneğin, ayağım bir kez taşa takıldı, iki kez taşa takıldı gibi benzetme yapın. Ben sizin kaç kez günah işlediğinizi anlarım.”
Rahibin ricası üzerine, günah çıkarttıracak olan tüm bayanlar, bu doğrultuda hareket etmişler.
Günlerden bir gün, rahip efendi emekli olmuş ve kasabaya genç bir rahip tayin edilmiş.
Yeni rahip göreve başlamış ve kuşkusuz yine ayağı taşa takılan genç bayanlar...
Günah çıkarma hücresine gelen esmer güzeli bayan;
“Rahip efendi, hafta içinde iki kez ayağım taşa takıldı da onun için geldim.”
“Ya öyle mi? Peki bir yerine bir şey oldu mu? Aman bir daha yürürken dikkat et. Ben de ayağının taşa takılmaması için dua edeceğim.”
Yeni rahip, günler geçtikçe bakmış ki, ayağı taşa takılan kadınların sayısı son derece fazla, onlarla uğraşmaktan dini görevlerini dahi yerine getiremiyor. Sonunda, yolların onarılması ve taşlardan temizlenmesini rica etmek için, kasabanın belediye başkanından randevu almış.
Randevu saatinde, rahibi makamında kabul eden belediye başkanı;
“Aslında benim size ziyarette bulunmam gerekirdi. Ancak, şu kasabanın özellikle yollarıyla o kadar çok uğraşıyorum ki, gecem gündüzüm yok. Neyse, özellikle yolları asfaltladık.”
“Aman Reis Bey, her gün ayağı taşa takılan bayanların şikâyetlerini dinliyorum. Haftada 3 – 4 kez taşa takılanlar bile var.”
O ana kadar rahibi ciddi dinleyen belediye başkanı, giden rahibin “ taşa takılma “ nın mecazi anlamını açıklamadan gittiğini anlamış ve başlamış gülmeye...
“Demek şikâyetiniz buydu (!)”
“Reis Bey, inanmazsanız kendisine sorun, muhterem eşinizin bile hafta içinde üç kez ayağı taşa takılmış.”
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
YONCA BADERNA
Sahte İsim Kullanınca…
Yakındaki bir çiftlik evine arabalarını çekip evin son derece çekici hanımından geceyi orada geçirmek için izin istemişler.
“Dul bir kadınım ben” demiş güzel kadın:
“Eğer evimde kalmanıza izin verirsem, komşular dedikodu yaparlar.”
“Endişelenmeyin” demiş Jack, “ Ahırda da rahat edebiliriz”
Bir sene sonra Jack, dulun avukatından bir mektup almış.
Mektubu okuduktan sonra, arkadaşı Bob’u çağırıp sormuş:
“Bob, şu çiftliğinde kaldığımız çekici dul kadını hatırlıyor musun ?”
“Evet, hatırlıyorum.”
“O gece, geç vakit, eve girip o kadınla yattın mı ?”
“Evet, itiraf etmeliyim ki, bunu yaptım.”
“O kadına kendi adın yerine benimkini verdin mi peki ?”
“Bob kızararak cevap vermiş:
“Evet, korkarım öyle yaptım.”
“Eh, sana çok teşekkür borçluyum dostum. Kadın ölmüş ve çiftliğini de bana bırakmış.”
***
AYAĞI TAŞA TAKILAN KADINLAR
Küçük bir kasabanın güzel ve uçarı kadınları, kiliseye günah çıkarmaya gidip, rahibe o hafta neler yaptıklarını, birlikte oldukları kişi ile nasıl buluştuklarını, eğlendiklerini, dolaştıklarını ve eve gidip neler yaptıklarını ayrıntılı olarak anlatırmış.
O da, dinledikten sonra;
“Tamam, kızım, şimdi git, iki peter duası oku, bir de mum dik. Ben de günahlarının affedilmesi için dua edeceğim”, dermiş.
Gel zaman git zaman, kasabanın yaşlı rahibi dayanamamış ve onlara;
“Bana birlikte olduğunuz erkeklerle ne yaptığınızı en ince ayrıntısına kadar anlatmanıza gerek yok, demiş. Örneğin, ayağım bir kez taşa takıldı, iki kez taşa takıldı gibi benzetme yapın. Ben sizin kaç kez günah işlediğinizi anlarım.”
Rahibin ricası üzerine, günah çıkarttıracak olan tüm bayanlar, bu doğrultuda hareket etmişler.
Günlerden bir gün, rahip efendi emekli olmuş ve kasabaya genç bir rahip tayin edilmiş.
Yeni rahip göreve başlamış ve kuşkusuz yine ayağı taşa takılan genç bayanlar...
Günah çıkarma hücresine gelen esmer güzeli bayan;
“Rahip efendi, hafta içinde iki kez ayağım taşa takıldı da onun için geldim.”
“Ya öyle mi? Peki bir yerine bir şey oldu mu? Aman bir daha yürürken dikkat et. Ben de ayağının taşa takılmaması için dua edeceğim.”
Yeni rahip, günler geçtikçe bakmış ki, ayağı taşa takılan kadınların sayısı son derece fazla, onlarla uğraşmaktan dini görevlerini dahi yerine getiremiyor. Sonunda, yolların onarılması ve taşlardan temizlenmesini rica etmek için, kasabanın belediye başkanından randevu almış.
Randevu saatinde, rahibi makamında kabul eden belediye başkanı;
“Aslında benim size ziyarette bulunmam gerekirdi. Ancak, şu kasabanın özellikle yollarıyla o kadar çok uğraşıyorum ki, gecem gündüzüm yok. Neyse, özellikle yolları asfaltladık.”
“Aman Reis Bey, her gün ayağı taşa takılan bayanların şikâyetlerini dinliyorum. Haftada 3 – 4 kez taşa takılanlar bile var.”
O ana kadar rahibi ciddi dinleyen belediye başkanı, giden rahibin “ taşa takılma “ nın mecazi anlamını açıklamadan gittiğini anlamış ve başlamış gülmeye...
“Demek şikâyetiniz buydu (!)”
“Reis Bey, inanmazsanız kendisine sorun, muhterem eşinizin bile hafta içinde üç kez ayağı taşa takılmış.”