Sol kolunu kaybetmekle birlikte, bu hayali de yıkılan çocuğunun büyük bir depresyona girdiğini gören babası, Japonya’nın ünlü bir Judo ustasına gidip yapılacak bir şeyin olup olmadığını sormuş.
Ertesi gün çocuk geldiğinde hocası ona bir hareket göstermiş,
“Bu hareketi çalış” demiş.
Çocuk bir hafta aynı hareketi çalışmış, sonra hocasının yanına gitmiş.
“Bu hareketi öğrendim başka hareket göstermeyecek misiniz?” diye sormuş.
Hocanın cevabı,
“Çalışmaya devam et” olmuş.
2 ay,3 ay,6 ay derken çocuk okuldaki bir yılını doldurmuş.
Çocuk bu bir yıl boyunca hep o aynı hareketi tekrarlamış.
Hocanın yanına tekrar gitmiş,
“Hocam bir yıldır aynı hareketi yapıyorum bana başka hareket göstermeyecek misiniz?”
“Sen aynı hareketi çalış oğlum. Zamanı gelince yeni harekete geçeriz.”
2 yıl,3 yıl, 5 yıl derken çocuk judodaki 10. yılını doldurmuş.
Bir gün hocası yanına gelip,
“Hazır ol!” demiş, “Seni büyük turnuvaya yazdırdım. Yarın maça çıkacaksın!”
Delikanlı şok olmuş. Hem sol kolu yok hem de judo da bildiği tek hareket var.
Ünlü judocuların katıldığı turnuvada hiçbir şansının olmayacağını düşünmüş; ama hocasına saygısından ses çıkarmamış.
Turnuvanın ilk günü delikanlı ilk müsabakasına çıkmış. Rakibine bildiği tek hareketi yapmış ve kazanmış.
Derken… İkinci, üçüncü maç... Çeyrek, yarı final ve final...
Finalde delikanlının karşısına ülkenin son on yılın yenilmeyen şampiyonu çıkmış. Tam bir üstat, delikanlı dayanamayıp hocasının yanına koşmuş.
“Hocam hasbelkader buraya kadar geldik ama rakibime bir bakın hele... Bende ise bir kol eksik ve bildiğim tek bir hareket var. Bu kadar bana yeter. Bari çıkıp ta rezil olmayayım izin verin turnuvadan çekileyim.”
Delikanlı yine bildiği o tek hareketi yapmış ve tak! Yenmiş rakibini şampiyon olmuş.
Kupayı aldıktan sonra hocasının yanına koşmuş:
“Hocam nasıl oldu bu iş? Benim bir kolum yok ve bildiğim tek bir hareket var. Nasıl oldu da ben kazandım?”
“Bak oğlum 10 yıldır o hareketi çalışıyordun. O kadar çok çalıştın ki, artık yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan hiç kimse yok. Bu bir,
İkincisi de o hareketin tek bir karşı hareketi vardır. Onun için de rakibinin senin sol kolundan tutması gerekir!”
*
Ne derler:
İnsanların eksiklikleri bazen, aynı zamanda en güçlü tarafları olabilir: Ama yeter ki bu eksiklik kafalarında olmasın!
***
BEN HER ŞEYİ BİLİYORUM
Yaramaz ufaklık, bütün büyüklerin hayatında bir sır olduğuna kendini inandırmış.
Bu varsayımını da önce annesine yanaşarak denemeye kalkmış.
"Anne ben her şeyi biliyorum."
Annesi:
"Tamam, anladım, al şu 100 lirayı, babana da hiçbir şey söyleme" demiş.
Ufaklık çok memnun, babasına gitmiş:
"Baba, ben her şeyi biliyorum!"
Babası:
"Sus tamam, al şu 100 lirayı, annene hiçbir şey söyleme" demiş.
Bizimki zevkten dört köşe, bütün büyüklere işleyen bir sistemi keşfetmenin keyfiyle...
Ertesi sabah kapı çalınmış postacı gelmiş, ufaklık açmış kapıyı:
"Postacı amca ben artık her şeyi biliyorum."
Postacı dizleri üzerine çöküp, kollarını iki yana açmış:
"Madem öyle, gel bakalım baban sana bir sarılsın!"
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
YONCA BADERNA
Karateci Çocuk
Oysa çocuğun büyük bir ideali varmış.
Büyüyünce iyi bir judo ustası olmak istiyormuş.
Sol kolunu kaybetmekle birlikte, bu hayali de yıkılan çocuğunun büyük bir depresyona girdiğini gören babası, Japonya’nın ünlü bir Judo ustasına gidip yapılacak bir şeyin olup olmadığını sormuş.
Hoca,
“Getir çocuğu, bir bakalım” demiş.
Ertesi gün baba-oğul varmışlar hocanın yanına...
Hoca çocuğu süzmüş,
“Tamam” demiş, “Yarın eşyalarını getir, çalışmalara başlıyoruz.”
Ertesi gün çocuk geldiğinde hocası ona bir hareket göstermiş,
“Bu hareketi çalış” demiş.
Çocuk bir hafta aynı hareketi çalışmış, sonra hocasının yanına gitmiş.
“Bu hareketi öğrendim başka hareket göstermeyecek misiniz?” diye sormuş.
Hocanın cevabı,
“Çalışmaya devam et” olmuş.
2 ay,3 ay,6 ay derken çocuk okuldaki bir yılını doldurmuş.
Çocuk bu bir yıl boyunca hep o aynı hareketi tekrarlamış.
Hocanın yanına tekrar gitmiş,
“Hocam bir yıldır aynı hareketi yapıyorum bana başka hareket göstermeyecek misiniz?”
“Sen aynı hareketi çalış oğlum. Zamanı gelince yeni harekete geçeriz.”
2 yıl,3 yıl, 5 yıl derken çocuk judodaki 10. yılını doldurmuş.
Bir gün hocası yanına gelip,
“Hazır ol!” demiş, “Seni büyük turnuvaya yazdırdım. Yarın maça çıkacaksın!”
Delikanlı şok olmuş. Hem sol kolu yok hem de judo da bildiği tek hareket var.
Ünlü judocuların katıldığı turnuvada hiçbir şansının olmayacağını düşünmüş; ama hocasına saygısından ses çıkarmamış.
Turnuvanın ilk günü delikanlı ilk müsabakasına çıkmış. Rakibine bildiği tek hareketi yapmış ve kazanmış.
Derken… İkinci, üçüncü maç... Çeyrek, yarı final ve final...
Finalde delikanlının karşısına ülkenin son on yılın yenilmeyen şampiyonu çıkmış. Tam bir üstat, delikanlı dayanamayıp hocasının yanına koşmuş.
“Hocam hasbelkader buraya kadar geldik ama rakibime bir bakın hele... Bende ise bir kol eksik ve bildiğim tek bir hareket var. Bu kadar bana yeter. Bari çıkıp ta rezil olmayayım izin verin turnuvadan çekileyim.”
“Olmaz” demiş hocası, “Kendine güven, çık dövüş. Yenilirsen de namusunla yenil.”
Çaresiz çıkmış müsabakaya. Maç başlamış.
Delikanlı yine bildiği o tek hareketi yapmış ve tak! Yenmiş rakibini şampiyon olmuş.
Kupayı aldıktan sonra hocasının yanına koşmuş:
“Hocam nasıl oldu bu iş? Benim bir kolum yok ve bildiğim tek bir hareket var. Nasıl oldu da ben kazandım?”
“Bak oğlum 10 yıldır o hareketi çalışıyordun. O kadar çok çalıştın ki, artık yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan hiç kimse yok. Bu bir,
İkincisi de o hareketin tek bir karşı hareketi vardır. Onun için de rakibinin senin sol kolundan tutması gerekir!”
*
Ne derler:
İnsanların eksiklikleri bazen, aynı zamanda en güçlü tarafları olabilir: Ama yeter ki bu eksiklik kafalarında olmasın!
***
BEN HER ŞEYİ BİLİYORUM
Yaramaz ufaklık, bütün büyüklerin hayatında bir sır olduğuna kendini inandırmış.
Bu varsayımını da önce annesine yanaşarak denemeye kalkmış.
"Anne ben her şeyi biliyorum."
Annesi:
"Tamam, anladım, al şu 100 lirayı, babana da hiçbir şey söyleme" demiş.
Ufaklık çok memnun, babasına gitmiş:
"Baba, ben her şeyi biliyorum!"
Babası:
"Sus tamam, al şu 100 lirayı, annene hiçbir şey söyleme" demiş.
Bizimki zevkten dört köşe, bütün büyüklere işleyen bir sistemi keşfetmenin keyfiyle...
Ertesi sabah kapı çalınmış postacı gelmiş, ufaklık açmış kapıyı:
"Postacı amca ben artık her şeyi biliyorum."
Postacı dizleri üzerine çöküp, kollarını iki yana açmış:
"Madem öyle, gel bakalım baban sana bir sarılsın!"