Bu testilerden birinin yan kısmında çatlak varmış...
Diğeri ise hiç kusursuz ve çatlaksızmış; her seferinde bu kusursuz testi adamın doldurduğu suyun tümünü taşır, ulaştırırmış eve..
Kısacası her zaman boynunda taşıdığı testilerden çatlak olanı eve yarım; diğeri dolu olarak varırmış.
İki sene her gün bu şekilde geçmiş.
Adam her iki testiyi suyla doldururmuş ama evine vardığında sadece 1,5 testi su kalırmış...
Tabi ki kusursuz, çatlaksız testi vazifesini mükemmel yaptığı için çok gururlanıyormuş.
Fakat zavallı çatlak olan kusurlu testi, çok utanıyormuş.
Doldurulan suyun sadece yarısını eve ulaştırabildiği için de çok üzülüyormuş.
İki yılın sonunda bir gün, görevini yapamadığını düşünen çatlak testi, ırmak kenarında adama şöyle demiş:
"Kendimden utanıyorum. Şu yanımdaki çatlak nedeniyle, sular eve gidene kadar akıp gidiyor.."
Adam gülümseyerek dönmüş testiye;
"Göremedin mi? Yolun senin tarafında olan kısmı çiçeklerle dolu. Fakat kusursuz testinin tarafında hiç yok. Çünkü ben başından beri senin kusurunu, çatlaklığını biliyordum. Senin tarafına çiçek tohumları ektim. Ve her gün o yolda ben su taşırken, sen onları suladın. 2 senedir o güzel çiçekleri toplayıp, masamı süslüyorum. Sen kusursuz olsaydın, o çatlağın olmasaydı evime böyle güzellik ve zarafet veremeyecektim" diye cevap vermiş.
Aslında hepimiz birer çatlak testiyiz.
Her birimizin kendine has kusurları vardır.
Fakat sahip olduğumuz bu kusurlar ve çatlaklardır hayatlarımızı ilginç yapan, mükafatlandıran, renklendiren…
Etrafımızdaki her kişiyi, oldukları gibi kabullenin!
Onlardaki kusurları değil, içlerindeki güzellikleri görün!
***
AGOP İLE ELENİ
Agop ile Eleni evlenmişler; cicim ayları bittikten sonra:
Agop eve gelip koltuğuna kurulur kurulmaz, gazeteyi yüzüne çekip, Eleni' yle hiç ilgilenmez olmuş.
Günlerden bir gün Eleni Agop'tan ilgi beklentisi ile;
Ertesi gün eve gelen Agop bir bakar her şey tamir edilmiş,
“Kuzum Eleni bunlari sen yaptinn?”
“Yoo…”
“E, peki kim yapti?”
“E, bilirisin, bizim apartmandaki kapicinin bende gözi vardir, yaparmisin dedim, oda dedi yaparim, ama bi şartla, dedi.”
Agop merak içinde sormuş,
“Neymiş? “
Eleni:
“E, dedi bana, ya benimle yatarsin, yada bi pasta yaparsin.”
Agop rahatlamış,
“Peki kuzim, ne pastasi yaptin?”
Eleni sinirlenmiş;
“Niye ben pastaciii?”
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
YONCA BADERNA
Çatlak Testi
Bu testilerden birinin yan kısmında çatlak varmış...
Diğeri ise hiç kusursuz ve çatlaksızmış; her seferinde bu kusursuz testi adamın doldurduğu suyun tümünü taşır, ulaştırırmış eve..
Kısacası her zaman boynunda taşıdığı testilerden çatlak olanı eve yarım; diğeri dolu olarak varırmış.
İki sene her gün bu şekilde geçmiş.
Adam her iki testiyi suyla doldururmuş ama evine vardığında sadece 1,5 testi su kalırmış...
Tabi ki kusursuz, çatlaksız testi vazifesini mükemmel yaptığı için çok gururlanıyormuş.
Fakat zavallı çatlak olan kusurlu testi, çok utanıyormuş.
Doldurulan suyun sadece yarısını eve ulaştırabildiği için de çok üzülüyormuş.
İki yılın sonunda bir gün, görevini yapamadığını düşünen çatlak testi, ırmak kenarında adama şöyle demiş:
"Kendimden utanıyorum. Şu yanımdaki çatlak nedeniyle, sular eve gidene kadar akıp gidiyor.."
Adam gülümseyerek dönmüş testiye;
"Göremedin mi? Yolun senin tarafında olan kısmı çiçeklerle dolu. Fakat kusursuz testinin tarafında hiç yok. Çünkü ben başından beri senin kusurunu, çatlaklığını biliyordum. Senin tarafına çiçek tohumları ektim. Ve her gün o yolda ben su taşırken, sen onları suladın. 2 senedir o güzel çiçekleri toplayıp, masamı süslüyorum. Sen kusursuz olsaydın, o çatlağın olmasaydı evime böyle güzellik ve zarafet veremeyecektim" diye cevap vermiş.
Aslında hepimiz birer çatlak testiyiz.
Her birimizin kendine has kusurları vardır.
Fakat sahip olduğumuz bu kusurlar ve çatlaklardır hayatlarımızı ilginç yapan, mükafatlandıran, renklendiren…
Etrafımızdaki her kişiyi, oldukları gibi kabullenin!
Onlardaki kusurları değil, içlerindeki güzellikleri görün!
***
AGOP İLE ELENİ
Agop ile Eleni evlenmişler; cicim ayları bittikten sonra:
Agop eve gelip koltuğuna kurulur kurulmaz, gazeteyi yüzüne çekip, Eleni' yle hiç ilgilenmez olmuş.
Günlerden bir gün Eleni Agop'tan ilgi beklentisi ile;
“Bre Agoppp! Mutfağin penceresi bozuldu,yaparsiinn? “
Agop, gazeteyi yüzünden indirmiş, gayet sinirli bir şekilde;
“Niye, ben pencereciiii? “
Ertesi gün Eleni yine ilgi görmek umuduyla,
“Bre Agoppp, mutfakin muslugu bozuldu yaparsiinnn?”
Agop;
“Niye, ben muslukçiii?”
Bir sonraki gün,
“Bre Agoppp, tuvaletin sifoni bozuldu, yaparsiinn?”
“Niye, ben tuvaletçiii?”
Ertesi gün eve gelen Agop bir bakar her şey tamir edilmiş,
“Kuzum Eleni bunlari sen yaptinn?”
“Yoo…”
“E, peki kim yapti?”
“E, bilirisin, bizim apartmandaki kapicinin bende gözi vardir, yaparmisin dedim, oda dedi yaparim, ama bi şartla, dedi.”
Agop merak içinde sormuş,
“Neymiş? “
Eleni:
“E, dedi bana, ya benimle yatarsin, yada bi pasta yaparsin.”
Agop rahatlamış,
“Peki kuzim, ne pastasi yaptin?”
Eleni sinirlenmiş;
“Niye ben pastaciii?”