Asluhu neslihu, aslı yani kökeni neyse kendisi de odur, demek!
Hikâye bu ya!
Bir gün sultan, bahçıvanın yanına uğrayıp kendisine hediye edilen tayı sorar.
''Bahçıvan efendi! Nasıl bizim tay?'' der…
Bahçıvan: ''Asluhu neslihu, sultanım!''
Sultan ''Nesi var?'' deyince…
Bahçıvan: ''Sultanım, asil bir tayın sırtına sinek, böcek konduğunda bunları kuyruğuyla kovalar; ancak bizim tay, adeta bir inek gibi kafasını çevirip ağzıyla sinekleri kovalıyor.''
Sultan, bunun nedenini öğrenmek için tayı hediye eden adamı çağırtır ve tayın bu davranışının sebebi hakkında bilgi ister.
Tayı hediye eden adam der ki ''Sultanım, bizim tay doğduktan hemen sonra annesi öldüğü için onu, ineğe emzirttik.''
Böylece meselenin sırrı çözülmüş olur ve sultan adamlarına emreder: ''Verin bahçıvana fazladan bir kap yemek.''
*
Başka bir zaman sultana, güzel görünüşlü iri bir hindi hediye edilir.
Bir müddet sonra sultan bahçıvanın yanına varır ve hindiyi sorar.
''Bahçıvan Efendi! Nasıl bizim hindi?'' der.
Yine aynı cevap: ''Asluhu nesluhu, sultanım!''
Sultan: ''Bahçıvan Efendi, bunun neyi var?'' deyince…
Bahçıvan: ''Sultanım, asil olan bir hindi öteceği zaman kabarır, ibiği masmavi olunca başlar ötmeğe... Bizim hindi iyice kabarıyor, ibiği masmavi olup tam öteceği zaman kafasını suya daldırıyor. Galiba bunun da soyunda bir bozukluk var!''
Sultan, işin aslını öğrenmek için hindiyi hediye eden kişiyi çağırtır.
Hindiyi hediye eden adam der ki ''Sultanım, hindinin yumurtasını ördeğin altına koyduk ve hindi ördek yavrularıyla birlikte büyüdü.”
Bu meselenin de sırrı böylece anlaşılmış olur. Ve padişah emreder: ''Verin bahçıvana fazladan bir kap yemek!''
*
Sultan, güzel bir günün sabahında bahçede yalnız başına dolaşırken bahçıvan gözüne ilişir ve ona doğru yaklaşarak ''Bahçıvan efendi, bende de bir sıkıntı var mı?'' der.
Bahçıvan: ''Aslıhu neslihu, efendim!''
''Bende de mi ?'' der ve Sultan hemen son demlerini yaşayan annesine koşar.
Ve sorar: ''Anneciğim, inan sana kırılıp küsmem, kızmam da. Bende bir sıkıntı var mı?''
Annesi durur, sıkıla sıkıla başlar anlatmaya ''Oğul, babanla evlendiğimizde baban çok yaşlıydı, ben daha 15-16 yaşlarında genç, güzel bir kızdım. Gençliğimin duygularına kapılıp bir hata ettim. Sen bizim sarayın aşçısının oğlusun'' der.
Hakikati öğrenen sultan, bahçıvana seslenir ''Ey olayların perde arkasından bizlere sırlar sunan değerli insan! Tay ve hindinin durumlarına vakıf oldun, anladık da; benim durumumu nasıl anladın? Bu nasıl bir bilgeliktir söyle bana!''
''Ey yüce sultan, bunu anlamaktan daha kolay ne var? Benim bildiğim sultanlar, ödül verirken verin bir kese altın! Der. Sen ise, verin fazladan bir kap yemek diyorsun!''
Sultan adamlarına seslenir,
''Verin bahçıvana fazladan bir kap yemek''
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
YONCA BADERNA
Aslıhu Neslihu
Asluhu neslihu, aslı yani kökeni neyse kendisi de odur, demek!
Hikâye bu ya!
Bir gün sultan, bahçıvanın yanına uğrayıp kendisine hediye edilen tayı sorar.
''Bahçıvan efendi! Nasıl bizim tay?'' der…
Bahçıvan: ''Asluhu neslihu, sultanım!''
Sultan ''Nesi var?'' deyince…
Bahçıvan: ''Sultanım, asil bir tayın sırtına sinek, böcek konduğunda bunları kuyruğuyla kovalar; ancak bizim tay, adeta bir inek gibi kafasını çevirip ağzıyla sinekleri kovalıyor.''
Sultan, bunun nedenini öğrenmek için tayı hediye eden adamı çağırtır ve tayın bu davranışının sebebi hakkında bilgi ister.
Tayı hediye eden adam der ki ''Sultanım, bizim tay doğduktan hemen sonra annesi öldüğü için onu, ineğe emzirttik.''
Böylece meselenin sırrı çözülmüş olur ve sultan adamlarına emreder: ''Verin bahçıvana fazladan bir kap yemek.''
*
Başka bir zaman sultana, güzel görünüşlü iri bir hindi hediye edilir.
Bir müddet sonra sultan bahçıvanın yanına varır ve hindiyi sorar.
''Bahçıvan Efendi! Nasıl bizim hindi?'' der.
Yine aynı cevap: ''Asluhu nesluhu, sultanım!''
Sultan: ''Bahçıvan Efendi, bunun neyi var?'' deyince…
Bahçıvan: ''Sultanım, asil olan bir hindi öteceği zaman kabarır, ibiği masmavi olunca başlar ötmeğe... Bizim hindi iyice kabarıyor, ibiği masmavi olup tam öteceği zaman kafasını suya daldırıyor. Galiba bunun da soyunda bir bozukluk var!''
Sultan, işin aslını öğrenmek için hindiyi hediye eden kişiyi çağırtır.
Hindiyi hediye eden adam der ki ''Sultanım, hindinin yumurtasını ördeğin altına koyduk ve hindi ördek yavrularıyla birlikte büyüdü.”
Bu meselenin de sırrı böylece anlaşılmış olur. Ve padişah emreder: ''Verin bahçıvana fazladan bir kap yemek!''
*
Sultan, güzel bir günün sabahında bahçede yalnız başına dolaşırken bahçıvan gözüne ilişir ve ona doğru yaklaşarak ''Bahçıvan efendi, bende de bir sıkıntı var mı?'' der.
Bahçıvan: ''Aslıhu neslihu, efendim!''
''Bende de mi ?'' der ve Sultan hemen son demlerini yaşayan annesine koşar.
Ve sorar: ''Anneciğim, inan sana kırılıp küsmem, kızmam da. Bende bir sıkıntı var mı?''
Annesi durur, sıkıla sıkıla başlar anlatmaya ''Oğul, babanla evlendiğimizde baban çok yaşlıydı, ben daha 15-16 yaşlarında genç, güzel bir kızdım. Gençliğimin duygularına kapılıp bir hata ettim. Sen bizim sarayın aşçısının oğlusun'' der.
Hakikati öğrenen sultan, bahçıvana seslenir ''Ey olayların perde arkasından bizlere sırlar sunan değerli insan! Tay ve hindinin durumlarına vakıf oldun, anladık da; benim durumumu nasıl anladın? Bu nasıl bir bilgeliktir söyle bana!''
''Ey yüce sultan, bunu anlamaktan daha kolay ne var? Benim bildiğim sultanlar, ödül verirken verin bir kese altın! Der. Sen ise, verin fazladan bir kap yemek diyorsun!''
Sultan adamlarına seslenir,
''Verin bahçıvana fazladan bir kap yemek''