Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Yerel Kalkınma 1

Yazının Giriş Tarihi: 22.08.2007 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.08.2007 00:00

Yerel kalkınma deyince akla çok şey gelecektir. Ama kalkınamamanın nedenleri üzerinde düşünüldüğünde pek bir şey gelmiyor ilk anda. Biraz düşünüldüğünde ciddi araştırma yapmanın gerekliliği kendisini gösteriyor. Nedenler , niçinler sorulduğunda cevabı birbirine girmiş problemler karşımıza çıkıyor. Aslında bu bir kısır döngü mü acaba derken çıkış yolunu bulmak için işe temelde başlamanın gerekliliği kendisini gösteriyor. Bundan dolayı bir yazıya sığmayacak kadar uzun olan konuyu ele alma ihtiyacı hissettim. Belki bir sonraki yazım olmayabilir ama bir yazı dizisi ile siz değerli okurlarımı sıkmayarak paylaşmayı istiyorum.

Kalkınmanın temel verilerine ulaşmak için ciddi bir fizibilite çalışmasının yapılması gereklidir. Bir mağaza bile yatırım yapmayı planladığı zaman uzmanlarından o yerle alakalı ciddi rakamları almadan yatırım kararına varmıyor. İşgücü sağlayabilme durumu, alım gücü, ulaşım, nüfus… Bu değerleri alıp geleceği görüp ona göre yatırım yapan özel şirketler bunu profesyonel ekiplerle hata payları çok düşük sonuçlara ulaşabilmekteler.
Yörenin röntgeni çekilmelidir başta. Nelere sahip olunduğunun, hangi yatırım araçları ile bu potansiyelin hayata geçirilebilirliğinin uzmanlarca değerlendirilmesinden sonra ilgili bakanlıkların yatırım araştırma birimleri ile temasa geçilip olabilirlik ve mevzuat açısından uygunluk değerlendirilmelidir.

Aslında burada somut veriler karar alınmasını kolaylaştıracaktır. Çünkü, örnek olarak kaplıca kaynaklarının bilimsel ölçümlemesinin ve taşıdığı özelliğin sağlık değerlerine sahip olduğunun bilimsel tesbitinin yapılması, o yörede bunun kaplıca turizmine yönelik değerlendirilmesi üzerinde fazla düşünülecek bir şey bırakmıyor. Gerisi prosedürü yerine getirmekten ibaret. Ama bunun kararının verilmesi için somut ve vazgeçilemez verilerin elde edilmesine bağlı. Yada sanayi kuruluşlarının kurulabilmesi için gerekli tüm şartlar var iken bu konu üzerinde sadece ve sadece çevre etkenliği nötralize edilmesi düşüncesi dışında düşünülecek bir şey yok. Hani derler ya,” un var, şeker var, helva yapamamanın bahanesi nedir? “

Bence doğru karar alabilme mekanizmasının çok iyi çalışması lazım. Bir köyün bile kalkınabilirliğini sağlamak için bu prosedürü yerine getirirseniz bakacaksınız ki diğer köylere de lokomotif olmuş. Ama bir köyde yapılan bir doğru girişim başka bir köyde doğru olmayabilir. Örneğin bir meyveyi Gacık köyünde çok iyi yetiştirebilir, sonuç alırsınız ama Teşvikiye beldesinde yetiştiremeyebilirsiniz. Bunun bilimsel açıklaması muhakkak vardır. Çevresel etkenler, hava, rüzgar, yükseklik, toprak ve su bileşeni dikkate alındığında yaptığınız yatırımın çöpe gideceği başta belli eder kendisini.

Bunun için yerel verileri elde ederken adeta parçalara bölünmüş bir yerel harita çıkartılmalıdır. Bunu ilçe bazında yapmak en doğrusu olacaktır. Sabır ve emek isteyecektir ama bir kere yapacaksınız. Toprak analizleri yapılmadan tarım adına söz söyleyebilmek nasıl mümkün değilse, yöre insanının beklentileri de dikkate alınmadan yapılacak yatırım da boşa yapılmış olacaktır.

Kalifiye eleman ve işgücü temininde karşılaşılacak problemler elbette yatırımcıyı büyük şehirlere çekmektedir. Aslında bunu bir avantaj olarak kullanabilmek de mümkün. Yatırımcıya her türlü imkanı sağlarken nitelikli işgücü temini için de eğitim kurumlarıyla birlikte büyük bir etkileşim ile ciddi sonuçlar alınabilir. Bu konuda en azından bir yüksekokul ile işe başlarsanız gün gelir ki bu eğitim kurumu lokomotif olmuş kendi içinden yatırımcıları çıkartır hale gelmiş görürsünüz. Artık üniversite konusunda çözüm üretememe lüksümüz kalmadı. Bunun vebalini hepimiz taşıyoruz. Süreci hızlandırmak için gereken ne ise acilen yapılmalıdır. Üniversite yerel dinamikleri daha da güncel tutacak, edeta yol gösterecek etkisi ile kalkınmanın olmazsa olmazlarındandır. Sn.Milletvekillerimizin bu konuda kamuoyunun hassasiyetini iyi bildiklerini ve bu doğrultuda kısa zamanda sonuç alacaklarından eminim.

Doğru karar verildikten sonra zincirin halkalarını da doğru tamamlarsanız göreceksiniz ki sonuç almışsınız. Ama zincirin halkalarından bir tanesi zayıf ve kopmuş ise çok ileriye gidemeden hüsrana uğrarsınız.
Yerel kalkınmanın aktörlerinin de çok olması aslında konunun içinden çıkılmazlığına neden olur gibi görülse de eğer aynı amaca odaklanırsa aktör sayısının fazla olması doğal olarak bir gücü doğuracaktır. Karar almadaki doğru paylaşım kendisini uygulamadaki görev paylaşımı ile daha kısa zamanda sonuç alabilme ile kendisini gösterecektir. Bence yerel kalkınmanın lokomotifi bir sektör seçilmelidir. Bu sektör beraberinde diğer sektörleri de getirecektir. Bunun için il olarak ne olunmak istenildiğinin adı konulmalıdır. Her şeyden biraz olsun derseniz hiçbir şey olunamayacaktır. Bir sektör olsun başta ama dünya çapında ilimiz kendisinden söz ettirsin.

Üç büyük metropol arasında olan ilimizin potansiyel olarak sahip oldukları düşünüldüğünde gerçekten bir cazibe merkezi olduğuna kuşku yok. Bu potansiyeli yatırıma dönüştürebilmek için ben buradayım diyen sektörler ile buluşabilmek gerekiyor elbette. Bu buluşmanın sağlanabilmesi de ben buradayım diyen ve her yönüyle kendisini hazır hisseden bir ilin olmasına bağlı. Elbisenin büyümesini istemek yetmiyor. Bu büyümeye adapte olmak gerekiyor. Tüm kurumları ve özel sektörüyle beynimizde işin olurunun verilmesi gerekiyor. Büyüyerek hepimiz kazanacağız. Ayrıca mega projelerin ne olacağının da belirlenmesi gerekiyor. Örneğin Körfez Köprüsü yapılacak mı? Net olarak durum belli olmalı ve buna göre adım atacak olanlar adımlarını atacaklardır. Sadece bu yatırım bile Yalova’mızı İstanbul’un bir yakası olmasını sağlayacaktır.
Ulaşım, sağlık, eğitim gibi problemleri kalmamış müreffeh bir yerde elbette insanlar çalışmanın yanında hayatlarının sürdürülebilirliği açısından da cazibe merkezi olacaktır.

Kalkınmayı düşünürken elbette çevreden ve insan sağlığından kesinlikte taviz vermeyeceğiz. Hele hele geri dönüşü olmayan doğa tahribatına geleceğimiz için izin vermeyeceğiz. Vatandaş olarak üzerimize düşen ne ise sonuna kadar dik durup hakkımızı savunacağız.

Hepimizin üzerine çok görev düşüyor. Gerek ilimizin tanıtılması, gerek geleceğe dönük projeksiyonlarda ilimizin potansiyellerinin en doğru şekilde sunumunun yapılmasında elden gelenin en iyisinin yapılması lazım. Kurumsal bazda da faaliyet konusuna giren konularda en iyisini yapmayı amaçlamak lazım. “Bu iş benim, başkası karışamaz, en iyisini ben bilirim “ anlayışı doğrulara ulaşmada maalesef en büyük engeldir. Örneğin turizm amaçlı çalışma yapılacağı zaman sektörel bazda konunun muhatabı tüm kesimlerle birlikte karar alınmalıdır. Yetki ve sorumluluk paylaşımı ile en doğru sonucu bulabiliriz. Yoksa en iyi ben bilir ve uygularım mantığı ile bir yere varılamaz.

Bu açıdan yerel kalkınma dinamikleri üzerinde düşünülecek, yazılacak ve söylenecek çok şey var. İşin başında olan Yalova’mızın önü açık. Yeter ki elbirliği ile Yalova’mız için düşünen, çalışan ve uygulayanlar olarak gönül birliği ile kalkınmış, daha müreffeh Yalova hedefine odaklanalım.



Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.