Uluslararası Yalova Havaalanından inince metroya bindim. Şehir merkezine gelmem 5 dakika, Üniversite kampüsüne gitmem 10 dakikamı aldı. Metroda tam tamına 8 durak saydım.
Durakların hepsinde bilboardlarda ortak ilan vardı. “Bizimle çalışmak istermisiniz?” Elbette 500 bin nüfuslu Yalova’da bunca otomotiv devi firma, bilişim vadisindeki dünyanın sayılı firmaları varken Yalova’da nitelikli personel kıtlığı olacak. İki üniversitenin 15 fakültesine bu sene üçüncü üniversite kararının alınacak olması ve 45.000 öğrencisiyle adeta Yalova Eğitim Kenti olmuş.
Çok özlemişim Yalova’yı. Uçak Yalova semalarına yaklaşırken Armutlu’daki dev otomotiv fabrikaları, Kılıçköydeki Bilişim vadisi ve Teknokent ilk göze çarpan unsurlar. Olimpiyat Kampı daha yeni yeni yorgunluğunu üstünden atmış. İstanbul’dan aldığı ev sahipliğini gelecek dönemde de kaptırmamayı hedeflediğini kuşbakışı bile anlıyorsunuz. 100.000 kişilik Yalovaspor Arena Stadı heybeti ile daha Yalova semalarında sizi karşılıyor. Adeta bir gerdanlık gibi Yalova’yı saran Körfez Köprüsü, üzerindeki araçların rengarenk ışıltıları uzaktan belli oluyor. Samanlı dağlarından giren arabalar İznik Gölü ile buluşuyor. Hani Orhan Velinin sözü vardı ya. Bunun değişik bir versiyonunu tünelin çıkışına “Karşınızda İznik Gölü çıkacak. şaşırmayınız.” olarak yazdıklarını duymuştum. Arabalarla yarışan Hızlı Tren bir taraftan Yalova’ya gelirken diğer taraftan da Samanlı Dağlarına giriyor. Uçağımız Yalova semalarında bir tur atmasa bu kadar detayı göremeyecektim belki de.
Çok özlemişim, Yalovamı. Daha uçaktan iner inmez çiçek kokularını ciğerlerimin en ücra köşesine kadar dolduruyorum. 1987 yılında üniversiteye başlamamdan dolayı ayrı kaldığım birkaç haftadan sonra Yalova’ya gelişimde adeta çiçek kokusu ile karşılamıştı Yalovam. Doymuştum o güzel kokuyla. Aradan geçen 36 yılda değişen bir şey olmamış o kokudan. Ama çok mücadele verdiğimizi biliyorum. Neyse eski defterleri karıştırmayalım. Şimdiki anı yaşayalım.
Üniversite durağında indiğimde küçük kızım karşılıyor beni. Tıp fakültesinde asistan O da ablası gibi tıp okudu. Bir aileden iki tıpçı çıkmasın dedik ama dinletemedim. Neymiş, Yalova’da kurulan Avrupa’nın en büyük Üniversite hastanesinde görev almak istiyormuş. Uçakla Yalova’ya dünyanın dört bir yanından gelen hastalar şifa bulup ülkelerine dönüyorlar. “Neden bende Yalova’da çalışmayayım “ deyince diyecek söz bulamadım.
Kızım alıyor beni Yalova Kültür parkına götürüyor. 1000 dönüm arazi üzerine kurulu Kültür Park’ta yok yok. Hafta sonu İstanbul’dan Bursa’dan Kocaeli’nden kaçan burada. Aylardan mayıs ama hava gayet sıcak. Büyükşehir nede olsa Yalova. Bir zamanlar Mega kent diye İstanbulu, Bursayı, Kocaelini derdik. Üçü arasında kısılmış kaldık derdik. Şimdi üç şehir Yalova’ya imrenir oldu. Hele hele kışları Delmece Kayak tesislerini göreceksiniz. Gelecek sene kış olimpiyatlarına aday. Yapay karlama metodu ile adeta karın merkezi. İnşallah alırız olimpiyatları.
Yalova kendisinden bir şeyler kaybetmeden bu başarı hikayesini gerçekleştirdi. Çünkü yeşiline, doğasına, ağacına çiçeğine hele hele en önemlisi insanına sahip çıktı Yalova. Kavga etmedi, ötekileştirmedi, ayrıştırmadı, siyasete kurban etmedi Yalova. Yapılması gereken ne ise yapıldı. Kimse gocunmadı. Çünkü doğru olanda birleşmeyi, birleşebilmeyi öğrendi. Çünkü güzel ve süslü laflarla peynir gemisinin yürümediği, yürüyemeyeceğini çok acı şekilde öğrendi. İş, aş isteyen Yalova’lı gözünü açtı.
Kızımın arkadaşı yaklaşıyor. Elif. O da Yalova Menkul Kıymetler Borsasında çalışıyor. Tabiî ki Finans merkezi ile borsanın can damarı olan Yalova’da onun gibi ekonomistlere ihtiyaç var. Merhabalaşıyor, dersane yıllarını konuşuyoruz. Hey gidi günler hey. Kim inanırdı Yalova’nın bu hale gelebileceğini. Biz anne babalar hep düşündüğümüz çocuklarımızın Yalova’da dizimizin dibinde çalışabilecekleri bir mesleği yapabilmeleri, ama nerde o yıllarda. Sen çocuğunu yetiştir, büyüt daha sonra da diğer illere kaptır. Artık tersine döndü bu durum. Düşünün hep beyin göçü vermiş Yalova’nın bu hale gelebileceğini kim hayal edebilirdi ki?
Öyle bir kongre merkezi yapılmış ki boş saat bulmanız zor. 40.000 üniversite öğrencisi iki farklı salonda iki saatte adeta arı kovanı gibi bir giriyor bir çıkıyor. Her hafta devlet başkanları burada konferans vermeye can atıyor. Öyle parası ile değil. Bilgi kenti kimliği ile ön plana çıkmış Yalova’da bilimsel kongre merkezi olması bu kongre merkezi ile gerçekleşti. Bursa’daki kültür merkezine bazen yer olmadığı için programlar kayıyor ama önemli değil, hızlı trenle 20 dakika.
Tüm bunları biri hayal etti. Yalova’yı çok seven, kendisinden bile fazla seven biri.
O biri dedi ki “Artık birbirinizle kavga etmeyin. Sizin koltuk kavganız, sizin bireysel gelecek hırsınız temsil ettiğiniz kurumu da etkiliyor ve kurumlar arası eşgüdümlü ve uyumlu çalışmayı etkiliyor. Kimsenin Yalova’yı artık bir saniye bile bekletmeye, zaman kaybettirmeye hakkı yok. Yalova için ne yapılması gerekiyorsa onu yapın. Kavganın çekiştirmenin zamanı değil. Yalova’ya yatırım ve gelişmeyi, yeni projeleri önümüze koyun. Birbirinize laf attığınız gazete manşetlerini artık görmek istemiyoruz.”
Bunları söyleyenin adı mı? Adı önemli değil. Bu düşüncelere eğer sizde katılıyorsanız o biri işte sizsiniz.! …. Çok hayal kurmuşsun diyen okurlarımın sesini duyuyorum. Sizlere şu kadarını söyleyeceğim: Köşe yazım neden gerçekleşmesin? Şimdiki Yalova’mız ve Yalovalımız yeter ki kendi potansiyelinin farkına varıp buna inansın ve Yeni Yalova’yı hedeflesin gerisi inanın zor değil.
Benden hayal kurması…
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İdris Durmuş
Yeni Yalova
Uluslararası Yalova Havaalanından inince metroya bindim. Şehir merkezine gelmem 5 dakika, Üniversite kampüsüne gitmem 10 dakikamı aldı. Metroda tam tamına 8 durak saydım.
Durakların hepsinde bilboardlarda ortak ilan vardı. “Bizimle çalışmak istermisiniz?” Elbette 500 bin nüfuslu Yalova’da bunca otomotiv devi firma, bilişim vadisindeki dünyanın sayılı firmaları varken Yalova’da nitelikli personel kıtlığı olacak. İki üniversitenin 15 fakültesine bu sene üçüncü üniversite kararının alınacak olması ve 45.000 öğrencisiyle adeta Yalova Eğitim Kenti olmuş.
Çok özlemişim Yalova’yı. Uçak Yalova semalarına yaklaşırken Armutlu’daki dev otomotiv fabrikaları, Kılıçköydeki Bilişim vadisi ve Teknokent ilk göze çarpan unsurlar. Olimpiyat Kampı daha yeni yeni yorgunluğunu üstünden atmış. İstanbul’dan aldığı ev sahipliğini gelecek dönemde de kaptırmamayı hedeflediğini kuşbakışı bile anlıyorsunuz. 100.000 kişilik Yalovaspor Arena Stadı heybeti ile daha Yalova semalarında sizi karşılıyor. Adeta bir gerdanlık gibi Yalova’yı saran Körfez Köprüsü, üzerindeki araçların rengarenk ışıltıları uzaktan belli oluyor. Samanlı dağlarından giren arabalar İznik Gölü ile buluşuyor. Hani Orhan Velinin sözü vardı ya. Bunun değişik bir versiyonunu tünelin çıkışına “Karşınızda İznik Gölü çıkacak. şaşırmayınız.” olarak yazdıklarını duymuştum. Arabalarla yarışan Hızlı Tren bir taraftan Yalova’ya gelirken diğer taraftan da Samanlı Dağlarına giriyor. Uçağımız Yalova semalarında bir tur atmasa bu kadar detayı göremeyecektim belki de.
Çok özlemişim, Yalovamı. Daha uçaktan iner inmez çiçek kokularını ciğerlerimin en ücra köşesine kadar dolduruyorum. 1987 yılında üniversiteye başlamamdan dolayı ayrı kaldığım birkaç haftadan sonra Yalova’ya gelişimde adeta çiçek kokusu ile karşılamıştı Yalovam. Doymuştum o güzel kokuyla. Aradan geçen 36 yılda değişen bir şey olmamış o kokudan. Ama çok mücadele verdiğimizi biliyorum. Neyse eski defterleri karıştırmayalım. Şimdiki anı yaşayalım.
Üniversite durağında indiğimde küçük kızım karşılıyor beni. Tıp fakültesinde asistan O da ablası gibi tıp okudu. Bir aileden iki tıpçı çıkmasın dedik ama dinletemedim. Neymiş, Yalova’da kurulan Avrupa’nın en büyük Üniversite hastanesinde görev almak istiyormuş. Uçakla Yalova’ya dünyanın dört bir yanından gelen hastalar şifa bulup ülkelerine dönüyorlar. “Neden bende Yalova’da çalışmayayım “ deyince diyecek söz bulamadım.
Kızım alıyor beni Yalova Kültür parkına götürüyor. 1000 dönüm arazi üzerine kurulu Kültür Park’ta yok yok. Hafta sonu İstanbul’dan Bursa’dan Kocaeli’nden kaçan burada. Aylardan mayıs ama hava gayet sıcak. Büyükşehir nede olsa Yalova. Bir zamanlar Mega kent diye İstanbulu, Bursayı, Kocaelini derdik. Üçü arasında kısılmış kaldık derdik. Şimdi üç şehir Yalova’ya imrenir oldu. Hele hele kışları Delmece Kayak tesislerini göreceksiniz. Gelecek sene kış olimpiyatlarına aday. Yapay karlama metodu ile adeta karın merkezi. İnşallah alırız olimpiyatları.
Yalova kendisinden bir şeyler kaybetmeden bu başarı hikayesini gerçekleştirdi. Çünkü yeşiline, doğasına, ağacına çiçeğine hele hele en önemlisi insanına sahip çıktı Yalova. Kavga etmedi, ötekileştirmedi, ayrıştırmadı, siyasete kurban etmedi Yalova. Yapılması gereken ne ise yapıldı. Kimse gocunmadı. Çünkü doğru olanda birleşmeyi, birleşebilmeyi öğrendi. Çünkü güzel ve süslü laflarla peynir gemisinin yürümediği, yürüyemeyeceğini çok acı şekilde öğrendi. İş, aş isteyen Yalova’lı gözünü açtı.
Kızımın arkadaşı yaklaşıyor. Elif. O da Yalova Menkul Kıymetler Borsasında çalışıyor. Tabiî ki Finans merkezi ile borsanın can damarı olan Yalova’da onun gibi ekonomistlere ihtiyaç var. Merhabalaşıyor, dersane yıllarını konuşuyoruz. Hey gidi günler hey. Kim inanırdı Yalova’nın bu hale gelebileceğini. Biz anne babalar hep düşündüğümüz çocuklarımızın Yalova’da dizimizin dibinde çalışabilecekleri bir mesleği yapabilmeleri, ama nerde o yıllarda. Sen çocuğunu yetiştir, büyüt daha sonra da diğer illere kaptır. Artık tersine döndü bu durum. Düşünün hep beyin göçü vermiş Yalova’nın bu hale gelebileceğini kim hayal edebilirdi ki?
Öyle bir kongre merkezi yapılmış ki boş saat bulmanız zor. 40.000 üniversite öğrencisi iki farklı salonda iki saatte adeta arı kovanı gibi bir giriyor bir çıkıyor. Her hafta devlet başkanları burada konferans vermeye can atıyor. Öyle parası ile değil. Bilgi kenti kimliği ile ön plana çıkmış Yalova’da bilimsel kongre merkezi olması bu kongre merkezi ile gerçekleşti. Bursa’daki kültür merkezine bazen yer olmadığı için programlar kayıyor ama önemli değil, hızlı trenle 20 dakika.
Tüm bunları biri hayal etti. Yalova’yı çok seven, kendisinden bile fazla seven biri.
O biri dedi ki “Artık birbirinizle kavga etmeyin. Sizin koltuk kavganız, sizin bireysel gelecek hırsınız temsil ettiğiniz kurumu da etkiliyor ve kurumlar arası eşgüdümlü ve uyumlu çalışmayı etkiliyor. Kimsenin Yalova’yı artık bir saniye bile bekletmeye, zaman kaybettirmeye hakkı yok. Yalova için ne yapılması gerekiyorsa onu yapın. Kavganın çekiştirmenin zamanı değil. Yalova’ya yatırım ve gelişmeyi, yeni projeleri önümüze koyun. Birbirinize laf attığınız gazete manşetlerini artık görmek istemiyoruz.”
Bunları söyleyenin adı mı? Adı önemli değil. Bu düşüncelere eğer sizde katılıyorsanız o biri işte sizsiniz.!
….
Çok hayal kurmuşsun diyen okurlarımın sesini duyuyorum. Sizlere şu kadarını söyleyeceğim: Köşe yazım neden gerçekleşmesin? Şimdiki Yalova’mız ve Yalovalımız yeter ki kendi potansiyelinin farkına varıp buna inansın ve Yeni Yalova’yı hedeflesin gerisi inanın zor değil.
Benden hayal kurması…