Yaşam olanca hızı ile devam ediyor. Gündelik hayatımızda baş döndürücü bu hızda bir yerlere yetişmenin, işleri bitirebilmenin, kararları almanın verdiği sorumlulukla ömür devam ediyor. Aslında ömür devam ederken kum saati misali ölüme bir adım daha yaklaşıyoruz. Bardağın diğer yanını bu yazımda ele almaya çalışacağım. Hep olumlu ve pozitif yaklaşım sergilemenin yanında bazen de olumsuzlukları görebilmek lazım. Realist yaklaşım sergilemek için kendinizi hayatın akışından çekip sahnenin dışından tüm tabloyu görebilmek beceri ve sadeliğini gösterebilmek gerekiyor. Bunu en azından 3-5 senede bir yapmak lazım. Nereye gidiyorum, ne konumdayım, hedeflerimi ne ölçüde gerçekleştirebiliyorum gibi pek çok soruyu ancak o zaman cevaplayabilirsiniz.
Özellikle ebeveynler için cocuklarına yol göstermede bu sıklığın daha da kısa periyotlara düşmesi gerekiyor. Hayatın fotoğrafını çekebildiğiniz ölçüde başarıyı elde edersiniz. Yoksa rüzgarın önünde sürüklenen yaprak misali yaşamın sizi nereye götüreceğini bilemezsiniz. Günümüzde mutsuz insan profilinin bence asıl nedeni bu. Hedefini koyamamış, gündelik yaşayan ve ne yapacağını bilemeyen gençlerimiz bir de bakıyorsunuz ki ömürlerinin yarısına gelmişler ve hala ne olacaklarının , ne yapacaklarının farkındalığına varamadan zaman akıp gitmiş. Hasbelkader bir yerlerde iş imkanı bulmuşlarsa da mutsuz ve umutsuz bir profil çizerek hep dert dinler hala gelmişsiniz. Sporda olduğu gibi teknik direktör yaşam için de gerekli. Bir yol gösterici ve rehber olan bu teknik direktörler bir sülaleye bile yeterler. Moda tabiri ile ” Yaşam Koçu” öyle zamanda öyle öneri ve fikirler verir ki yaşamınız bir anda değişir. Okullarda “Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık” birimleri bence birer yaşam koçluğu olabilmelidir. Problem ve dert olduğunda değil, çok çok önceden hayatı planlamada etkin rol oynayan bir oluşum daha geniş kitlelerle buluşabilmelidir. Aile içi şiddet, boşanmalar, alkol ve uyuşturucu, başarısızlıklar hep bu yaşam koçluğunun olmamasının getirdiği türevlerdir. Biz bu türevlerle mücadele edeceğimize işin başlangıcına , kaynağına odaklanmalıyız. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı başarılı çalışmalara imza atıyor, takip ediyoruz. Ama henüz türevlerin olumsuzluklarını giderebilmenin çabasındalar. Öyle problemler oluşmuş ve birikmiş ki inanınız çare olabilmek ve problemleri giderebilmek çok zor bir noktaya gelmiş. Boşanmaların bu denli arttığı, hele hele ilimizde bu oranın yüksek olduğu dikkate alınırsa sonuçta aile sıcaklığından ayrı kalan ve hayatın parçaları hep eksik kalan o çocukların yaşam boşluklarını doldurabilmek gerekiyor. Yoksa kötülükler hemen ele alıyor ve sizin yerinizi dolduruyor. Hayatın nereye götüreceğini bilemeden savrulan çocuklara yol göstericiler olarak hepimize çok görev ve sorumluluklar düşüyor.
Bana ne diyemeyiz, dememeliyiz. Yolda elinde sigara ile dolaşan çocuk bizim için bir sorumluluktur. Yola çöp atan, çevreye zarar veren bir genç bizim sorumluluğumuzdur. Diyeceksiniz ki hangi çağda yaşıyoruz, siz nasıl başkasına bir şey diyebilirsiniz, başta anne babası sizin karşınızda durur siz kim oluyorsunuz diye. Desinler önemli değil. Siz doğru olanı yaptıktan sonra gerisi teferruat. Ben doğru olanı yaptıktan sonra siz doğru olanı yaptıktan sonra toplum ben sen o ve bizden oluşmuyor mu? Toplum bir anda düzelmeyecek mi? Yoksa yolda can çekişen birinin yanından umursamadan geçen bir toplum profili ile nereye gideceğiz. Gün gelecek o yolda can çekişen , rahatsızlanan biz olmayacak mıyız? Aslında toplumun değerler manzumesi içerisinde maalesef yitirdiklerimiz her geçen gün daha da artıyor. Nüfusun giderek yaşlanması ile geçmişte dede babaannenin ailedeki yaşam koçluğu huzurevlerine gitti .Çekirdek ailede yüzlerini bile göremeden bir araya gelen, teknolojinin esir aldığı çocuklarımıza bir an önce kavuşmamız lazım. Bir araya nadir olarak gelinen ve o zaman diliminde de herkesin elinde cep telefonu ve sosyal ağ dediğimiz anti sosyalleşme prangaları maalesef bizleri esir almış durumda değil mi? Yol yakınken bence her aile bu gidişata dur demeli. Çocuklarımızla daha fazla zamanı kaliteli olarak paylaşmak, onlarla olan etkileşim ve diyaloğumuzu artıracaktır.Bu da daha samimi ve yakın ilişki demektir. Özellikle ergenlik çağında çocuğunuz varsa daha da hassas davranmalısınız.
Yaşam koçluğu böyle zor bir şey. Sadece kendi aileniz değil, yakın aile ve akraba çevrenizde de böyle koçlara gereksinim var. Akil insan da dediğimiz hayat koçları ile hayat daha kolay ve anlaşılır. Yaşam içinde durup düşünüp, değerlendirip ileriye gidebilmek için yakın çevrenizdekilerin görüş ve eleştirilerine de değer vermelisiniz. Birbirimizin eksiğini iyi niyetle tamamladıktan sonra toplumda problem kalır mı? Önceki yazımda da ele almıştım. Daha fazla empatiyi yaşam koçluğu ile birleştirirsek inanınız daha müreffeh, daha sağlıklı , hele hele daha aydınlık yarınlara ulaşacak toplum olma yolunda işin zor olan kısmını zaten halletmiş oluruz. Mutlulukların paylaşılarak artacağının bilinmesi gerekiyor. Hayal dünyamız eğer karşımızdakilerin mutlu olması temeli üzerine kurulursa bizi de karşılık beklemeksizin mutlu etmek isteyenler de çıkacaktır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İdris Durmuş
Yaşam Koçları
Yaşam olanca hızı ile devam ediyor. Gündelik hayatımızda baş döndürücü bu hızda bir yerlere yetişmenin, işleri bitirebilmenin, kararları almanın verdiği sorumlulukla ömür devam ediyor. Aslında ömür devam ederken kum saati misali ölüme bir adım daha yaklaşıyoruz. Bardağın diğer yanını bu yazımda ele almaya çalışacağım. Hep olumlu ve pozitif yaklaşım sergilemenin yanında bazen de olumsuzlukları görebilmek lazım. Realist yaklaşım sergilemek için kendinizi hayatın akışından çekip sahnenin dışından tüm tabloyu görebilmek beceri ve sadeliğini gösterebilmek gerekiyor. Bunu en azından 3-5 senede bir yapmak lazım. Nereye gidiyorum, ne konumdayım, hedeflerimi ne ölçüde gerçekleştirebiliyorum gibi pek çok soruyu ancak o zaman cevaplayabilirsiniz.
Özellikle ebeveynler için cocuklarına yol göstermede bu sıklığın daha da kısa periyotlara düşmesi gerekiyor. Hayatın fotoğrafını çekebildiğiniz ölçüde başarıyı elde edersiniz. Yoksa rüzgarın önünde sürüklenen yaprak misali yaşamın sizi nereye götüreceğini bilemezsiniz. Günümüzde mutsuz insan profilinin bence asıl nedeni bu. Hedefini koyamamış, gündelik yaşayan ve ne yapacağını bilemeyen gençlerimiz bir de bakıyorsunuz ki ömürlerinin yarısına gelmişler ve hala ne olacaklarının , ne yapacaklarının farkındalığına varamadan zaman akıp gitmiş. Hasbelkader bir yerlerde iş imkanı bulmuşlarsa da mutsuz ve umutsuz bir profil çizerek hep dert dinler hala gelmişsiniz. Sporda olduğu gibi teknik direktör yaşam için de gerekli. Bir yol gösterici ve rehber olan bu teknik direktörler bir sülaleye bile yeterler. Moda tabiri ile ” Yaşam Koçu” öyle zamanda öyle öneri ve fikirler verir ki yaşamınız bir anda değişir. Okullarda “Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık” birimleri bence birer yaşam koçluğu olabilmelidir. Problem ve dert olduğunda değil, çok çok önceden hayatı planlamada etkin rol oynayan bir oluşum daha geniş kitlelerle buluşabilmelidir. Aile içi şiddet, boşanmalar, alkol ve uyuşturucu, başarısızlıklar hep bu yaşam koçluğunun olmamasının getirdiği türevlerdir. Biz bu türevlerle mücadele edeceğimize işin başlangıcına , kaynağına odaklanmalıyız. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı başarılı çalışmalara imza atıyor, takip ediyoruz. Ama henüz türevlerin olumsuzluklarını giderebilmenin çabasındalar. Öyle problemler oluşmuş ve birikmiş ki inanınız çare olabilmek ve problemleri giderebilmek çok zor bir noktaya gelmiş. Boşanmaların bu denli arttığı, hele hele ilimizde bu oranın yüksek olduğu dikkate alınırsa sonuçta aile sıcaklığından ayrı kalan ve hayatın parçaları hep eksik kalan o çocukların yaşam boşluklarını doldurabilmek gerekiyor. Yoksa kötülükler hemen ele alıyor ve sizin yerinizi dolduruyor. Hayatın nereye götüreceğini bilemeden savrulan çocuklara yol göstericiler olarak hepimize çok görev ve sorumluluklar düşüyor.
Bana ne diyemeyiz, dememeliyiz. Yolda elinde sigara ile dolaşan çocuk bizim için bir sorumluluktur. Yola çöp atan, çevreye zarar veren bir genç bizim sorumluluğumuzdur. Diyeceksiniz ki hangi çağda yaşıyoruz, siz nasıl başkasına bir şey diyebilirsiniz, başta anne babası sizin karşınızda durur siz kim oluyorsunuz diye. Desinler önemli değil. Siz doğru olanı yaptıktan sonra gerisi teferruat. Ben doğru olanı yaptıktan sonra siz doğru olanı yaptıktan sonra toplum ben sen o ve bizden oluşmuyor mu? Toplum bir anda düzelmeyecek mi? Yoksa yolda can çekişen birinin yanından umursamadan geçen bir toplum profili ile nereye gideceğiz. Gün gelecek o yolda can çekişen , rahatsızlanan biz olmayacak mıyız? Aslında toplumun değerler manzumesi içerisinde maalesef yitirdiklerimiz her geçen gün daha da artıyor. Nüfusun giderek yaşlanması ile geçmişte dede babaannenin ailedeki yaşam koçluğu huzurevlerine gitti .Çekirdek ailede yüzlerini bile göremeden bir araya gelen, teknolojinin esir aldığı çocuklarımıza bir an önce kavuşmamız lazım. Bir araya nadir olarak gelinen ve o zaman diliminde de herkesin elinde cep telefonu ve sosyal ağ dediğimiz anti sosyalleşme prangaları maalesef bizleri esir almış durumda değil mi? Yol yakınken bence her aile bu gidişata dur demeli. Çocuklarımızla daha fazla zamanı kaliteli olarak paylaşmak, onlarla olan etkileşim ve diyaloğumuzu artıracaktır.Bu da daha samimi ve yakın ilişki demektir. Özellikle ergenlik çağında çocuğunuz varsa daha da hassas davranmalısınız.
Yaşam koçluğu böyle zor bir şey. Sadece kendi aileniz değil, yakın aile ve akraba çevrenizde de böyle koçlara gereksinim var. Akil insan da dediğimiz hayat koçları ile hayat daha kolay ve anlaşılır. Yaşam içinde durup düşünüp, değerlendirip ileriye gidebilmek için yakın çevrenizdekilerin görüş ve eleştirilerine de değer vermelisiniz. Birbirimizin eksiğini iyi niyetle tamamladıktan sonra toplumda problem kalır mı? Önceki yazımda da ele almıştım. Daha fazla empatiyi yaşam koçluğu ile birleştirirsek inanınız daha müreffeh, daha sağlıklı , hele hele daha aydınlık yarınlara ulaşacak toplum olma yolunda işin zor olan kısmını zaten halletmiş oluruz. Mutlulukların paylaşılarak artacağının bilinmesi gerekiyor. Hayal dünyamız eğer karşımızdakilerin mutlu olması temeli üzerine kurulursa bizi de karşılık beklemeksizin mutlu etmek isteyenler de çıkacaktır.