Milletvekilliği kesin aday listeleri belirleninceye kadar gündemin hazımsızlık üzerine oturacağı belli oluyor. Her partide öylesine ön plana çıktı ki hazımsızlık problemi siyaset adeta kilitlendi kaldı. Çünkü partiler arasındaki değişik kombinasyonlar işbirliğinin değişik versiyonlarını karşımıza çıkartıyor. Onyıllar boyunca birbirlerine adeta rakip olmuş, seçim kaybettirmiş, muhalefet yapma adına meydanların şahit olduğu söylem ve davranışlardan sonra şimdi zorunlu birliktelik çok sancılı olacağa benziyor. Bunu birlikte hareket etme yaklaşımını düşünen siyasi partilerin il başkanlarının aday adayı olmasında daha net olarak görebiliyoruz. Diğer taraftan aday adayı sayısının fazla olduğu partilerde de aday seçilemeyen aday adayları arasında hazımsızlık probleminin çıkma ihtimali ilerde seçim çalışmalarına nasıl yansıyacağı merak konusu. Yani her tarafta hazmetme probleminin olduğunu görüyoruz.

Siyasi parti genel merkezleri adaylarını belirlerken ince eleyip sık dokuduklarını biliyoruz. Ama erken seçim kararının alınması ve bu sürecin oldukça hızlı olması merkezin doğru karar almasını etkileyen faktörlerde standart sapmanın yanıltıcı etkilerinin fazla olmasına neden olacaktır. Temayül yoklamaları, anketler yada araştırmalar ile genel merkezler doğru karar almada bilimsel veri esasına dayanmaya çalışmaktadırlar. Ama bir yere kadar bu etken olabilir. İşte o yer ilden ile değişecektir. Bence kısa zamanda ciddi araştırma şirketlerine kamuoyu araştırmaları yaptırılıp adeta seçmen iradesinin röntgeni çekilerek doğru aday tespiti yapılabilir. Flaş isimler üzerine odaklanmak yanıltıcı sonuca gidilmesine neden olacaktır. Siyaset teşkilatın başarısına bağlı olduğuna göre ve seçimlerde başarılı olabilmenin temeli teşkilatların nabız atışını anlayabilmektir.

Öyle noktaya gelindi ki adeta aday adaylarının tespitleri bile çok zorlu geçiyor. Bir de adaylar belirlendiği zamanki durumu düşünüyorum da her partinin az çok sıkıntı yaşadığı ortada. Birlik ve beraberlik ruhu içinde seçime giren parti galibiyetini başlangıçta ilan etmiş olacaktır. Yani aday olamayan aday adayları eğer kırılmaz ve küskün olmaz ise, partilileri de istediği aday adayının aday olarak gösterilmemesine alınmaz ve partiyle bağlarını koparmaz ise kırılmayan, gücenmeyen, kendini hala partisiyle özdeşleştirmeye devam eden teşkilatlar o zaman rüzgarı arkasına almış demektir. Bunu iyi analiz edebilmek için genel merkezlerin tarafsız ve önyargısız karar verebilme verilerine sahip olmalarına bağlıdır. Onun adamı, bunun adamı yaklaşımı partilere seçim kazandırmaz, kaybettirir. Siyasi tarihimizde bunun örneklerine sıkça rastlamak mümkün. Seçmenin frekansını yakalayamayan siyasi partiler kaybetmeye mahkumdur.

Öyle aday belirlenmeli ki partili partisiz herkesin üzerinde anlaşabileceği adeta Yalova’nın Milletvekili olabilecek adaylarını çıkartabilen parti kazanacaktır. Hatta öyle ki aynı partiden 2 aday birbirini çekerek birlikte seçimi kazanabilmesi sürpriz olmaz. 4 hazirana kadar çok şey yazılıp konuşulacak elbet. Ama bence en önemli olan şey seçmenin nabzını yakalayabilmek. Seçmen kendini adayında görebilmek istiyor. Kesinlikle geçmiş seçimlerde olduğu gibi adaylar en çok Yalova’lı, öz Yalova’lı söylemlerine girmemelidir. Yalova’mızda geçmişteki kötü hatıraları hatırlamalıyız. Hemşericilik esaslı siyaset yapılmamalıdır. Ortak payda Yalova olmalıdır. Bunu iyi analiz edip yola çıkanlar kazanacaklardır.

Öyle adaylar olmalı ki bakanlık yapabilecek birikim ve tecrübeye sahip olup kendi partilerindeki bu ağırlığını Yalova için kullanabilmeli. Partiler de adaylarını belirlerken bakan olabilecek aday adayını ön plana çıkartabilmeliler. Çıtayı oldukça yükselttim belki ama hedef ne kadar zor olursa ulaşılan sonuç o kadar iyi olacaktır. Yalova’dan bir bakan neden çıkmasın tekrar? Yalova olarak bunu istemek ve gerçekleştirmek hayal değil. Yeter ki istemesini bilelim.