Seçimlere sayılı günler kala öyle vaadler gündeme geliyor ki bin yıl düşünseniz aklınıza gelmez. Uygulanabilirliğine, gerçekçiliğine bakılmadan, kaynağı ortaya konmadan muhalefet tarafından vaatler meydanlarda halka sunuluyor. Geçmişte sadece iki anahtar gösterip bu iki anahtarı sallayanlar seçimde karşılık buldu. Yada öyle vaatler verildi ki yapılmasına ve uygulanmasına kendileri de inanmıyorlardı ve koalisyon ortağı oldular. Sonrasında bu koalisyonların, ülkemizin ekonomik gerçeklerle yüzleşmesi ile malesef ciddi krizleri birlikte yaşadık. Şimdi emekliye verilen vaadler, ikramiyeler, ücret artışları,mazot fiyatı gündemde.Geçmişten beri süregelen Sosyal Güvenlik açıkları, popülist politikalar ile erken emekliliklerin bütçeye verdiği yük yıllardan beri süregeliyor.Bu geçmiş iktidarların yanlış politikalarının sonucu elbette. 35 yaşında emekli olanları hatırlıyorum.35 yaşında emekli olanlar, neredeyse yolun yarısında emekli olarak ekonomiye verdiği yükü düşünebiliyor musunuz? Onun maaşını karşılamak için kaç tane çalışanın kesintisi yetecek ki?
Geçmişte kartopu gibi büyütülmüş sosyal güvenlik açığına neden olanlar, şimdi yine sosyal güvenlik unsurları üzerinden vaatlerde bulunuyorlar. Ne derece inandırıcı? Mazot üzerinden de aynı yaklaşımla vaatlerde bulunuluyor. Mazot elbette sanayinin üretim, ulaşımın, nakliyenin temel unsuru, maliyet kalemleri arasında yer alıyor. Hatta bazı emtianın kendi maliyetinden çok ulaşım ve lojistik maliyeti tutuyor.. Yada sanayide üretim maliyetleri içerisinde mazotla çalışan her türlü makinenin gideri azımsanamayacak orana sahiptir. Vatandaş olarak mazot bizi çok ilgilendiriyor. Minibüs ücretinden yediğimiz ekmeğe kadar her şeyde mazot maliyeti var. Böyle olunca siyasiler de temel maliyet unsurunu düşürerek daha açık söylemek gerekirse her şeyi ucuzlatacağı söylemi ile oy almaya çalışıyorlar. Dışarıya bağımlı olunan bir konuda maliyeti düşürmeyi seçim vaadi yapmak çok inandırıcı gelmiyor. Çünkü zaten belli bir fiyat oluşumu uluslararası petrol arz ve talebine ve döviz kuruna göre oluşurken bizim buna müdahale etmeye imkânımız yok.
Mazot üzerindeki vergileri indirmek yada sıfırlamak gibi bir söylemin şu andaki ekonomi dinamizmine göre pek de inandırıcı yönü bulunmamakta. En rahat tahsil edilen vergi türü olduğundan maliye çevreleri bu yol üzerinden vergi toplama yöntemiyle kamu gelir kalemini artırmayı hedeflemekteler. . Aslında tüketim üzerinden vergi alınması yerine servet üzerinden vergi alınması usulüne gidilirse daha rasyonel vergilendirme politikası güdülmüş olacağına hak vereceksiniz. Servet vergisi olursa vergilendirmede daha adaletli ve eşit dağılım sağlayan uygulama gündeme gelecektir. Dolayısıyla mazot üzerinden alınan maliyet unsuru kadar vergi ortadan kalkmış olacaktır. Servet üzerinden vergilendirmeye gidilmeden mazot üzerindeki söylemlerin inandırıcı olmayacağı gayet açıktır.
Mazot üzerinden siyaset yapanların söylemlerinde servet vergisi lafı geçmedikçe inandırıcılıkları olmayacaktır. Mazottan alınan vergilerin toplam vergi tahsilatı içerisindeki oranı ve miktarını değerlendirdiğinizde adeta vergi gelirinde önemli payı olduğunu göreceksiniz. ekonomik dinamikler karşımızda dururken bu gerçekleri görmeyip siyaset yapanların seçmen nezdinde inandırıcılıkları zedelenmektedir. Ekonomi eğitimi almış yada bu konuya ilgili okurlarımın beni algılayabileceklerini düşünüyorum.
Ekonomide rasyonel veri ile söylemlerin hele hele vaatlerin birbiri ile örtüşmesi gerekiyor.. 2+2 =4 ‘tür. Siz bunu 5 yapamazsınız. Eğer duruma göre değişir derseniz o zaman seçmen sizi inandırıcı bulmaz. İnanmadıkça da oyunu vermez. Ne kadar ülke gerçeklerini dikkate alır ve bu yönde seçim propagandasını yaparsanız o kadar siyasette başarılı olursunuz. Yapılan ve yapılamayanlar üzerinde dururken de alternatifini getirmelisiniz. Öneri ve teklif getirmeden sadece eleştiri yapmak puan kazandırmıyor. Muhalefet yaparken de öyle söylemlerle seçmenin karşısına çıkmalısınız ki iktidar bile sizden bir şeyler öğrensin.
Demokrasi sınavından geçerken sanal oluşumlara bel bağlayan siyasetçi halkın karşısına geldiğinde zaten net olarak alınan tepkilerle yaptığı yanlışı anlayacaktır. Globalleşen ekonomilerde seçim vaadlerinin ayakları yere basmalı ve rasyonel verilere dayanmalıdır. Özetle verilen vaadlerin kaynağının da açıklanması gerekiyor. Bir taraftan verirken diğer taraftan ekonomik dinamiklerin karşılığı yamalı bohça haline gelecek dengelerin de düşünülmesi gerekiyor. Borç sarmalı ile vaad olamaz.
Dünyaya bu kadar entegre olunan siyasi ve ekonomik yapılarda, gelişen ve değişen yapı ile birlikte kendinizi adapte ederseniz muhalefet olarak ayakta kalabilirsiniz. Yoksa ayağı yere basmayan söylemlere vatandaş sadece gülüp geçecektir ...
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İdris Durmuş
Vaatler Ve Ekonomik Gerçekler
Seçimlere sayılı günler kala öyle vaadler gündeme geliyor ki bin yıl düşünseniz aklınıza gelmez. Uygulanabilirliğine, gerçekçiliğine bakılmadan, kaynağı ortaya konmadan muhalefet tarafından vaatler meydanlarda halka sunuluyor. Geçmişte sadece iki anahtar gösterip bu iki anahtarı sallayanlar seçimde karşılık buldu. Yada öyle vaatler verildi ki yapılmasına ve uygulanmasına kendileri de inanmıyorlardı ve koalisyon ortağı oldular. Sonrasında bu koalisyonların, ülkemizin ekonomik gerçeklerle yüzleşmesi ile malesef ciddi krizleri birlikte yaşadık. Şimdi emekliye verilen vaadler, ikramiyeler, ücret artışları,mazot fiyatı gündemde.Geçmişten beri süregelen Sosyal Güvenlik açıkları, popülist politikalar ile erken emekliliklerin bütçeye verdiği yük yıllardan beri süregeliyor.Bu geçmiş iktidarların yanlış politikalarının sonucu elbette. 35 yaşında emekli olanları hatırlıyorum.35 yaşında emekli olanlar, neredeyse yolun yarısında emekli olarak ekonomiye verdiği yükü düşünebiliyor musunuz? Onun maaşını karşılamak için kaç tane çalışanın kesintisi yetecek ki?
Geçmişte kartopu gibi büyütülmüş sosyal güvenlik açığına neden olanlar, şimdi yine sosyal güvenlik unsurları üzerinden vaatlerde bulunuyorlar. Ne derece inandırıcı? Mazot üzerinden de aynı yaklaşımla vaatlerde bulunuluyor. Mazot elbette sanayinin üretim, ulaşımın, nakliyenin temel unsuru, maliyet kalemleri arasında yer alıyor. Hatta bazı emtianın kendi maliyetinden çok ulaşım ve lojistik maliyeti tutuyor.. Yada sanayide üretim maliyetleri içerisinde mazotla çalışan her türlü makinenin gideri azımsanamayacak orana sahiptir. Vatandaş olarak mazot bizi çok ilgilendiriyor. Minibüs ücretinden yediğimiz ekmeğe kadar her şeyde mazot maliyeti var. Böyle olunca siyasiler de temel maliyet unsurunu düşürerek daha açık söylemek gerekirse her şeyi ucuzlatacağı söylemi ile oy almaya çalışıyorlar. Dışarıya bağımlı olunan bir konuda maliyeti düşürmeyi seçim vaadi yapmak çok inandırıcı gelmiyor. Çünkü zaten belli bir fiyat oluşumu uluslararası petrol arz ve talebine ve döviz kuruna göre oluşurken bizim buna müdahale etmeye imkânımız yok.
Mazot üzerindeki vergileri indirmek yada sıfırlamak gibi bir söylemin şu andaki ekonomi dinamizmine göre pek de inandırıcı yönü bulunmamakta. En rahat tahsil edilen vergi türü olduğundan maliye çevreleri bu yol üzerinden vergi toplama yöntemiyle kamu gelir kalemini artırmayı hedeflemekteler. . Aslında tüketim üzerinden vergi alınması yerine servet üzerinden vergi alınması usulüne gidilirse daha rasyonel vergilendirme politikası güdülmüş olacağına hak vereceksiniz. Servet vergisi olursa vergilendirmede daha adaletli ve eşit dağılım sağlayan uygulama gündeme gelecektir. Dolayısıyla mazot üzerinden alınan maliyet unsuru kadar vergi ortadan kalkmış olacaktır. Servet üzerinden vergilendirmeye gidilmeden mazot üzerindeki söylemlerin inandırıcı olmayacağı gayet açıktır.
Mazot üzerinden siyaset yapanların söylemlerinde servet vergisi lafı geçmedikçe inandırıcılıkları olmayacaktır. Mazottan alınan vergilerin toplam vergi tahsilatı içerisindeki oranı ve miktarını değerlendirdiğinizde adeta vergi gelirinde önemli payı olduğunu göreceksiniz. ekonomik dinamikler karşımızda dururken bu gerçekleri görmeyip siyaset yapanların seçmen nezdinde inandırıcılıkları zedelenmektedir. Ekonomi eğitimi almış yada bu konuya ilgili okurlarımın beni algılayabileceklerini düşünüyorum.
Ekonomide rasyonel veri ile söylemlerin hele hele vaatlerin birbiri ile örtüşmesi gerekiyor..
2+2 =4 ‘tür. Siz bunu 5 yapamazsınız. Eğer duruma göre değişir derseniz o zaman seçmen sizi inandırıcı bulmaz. İnanmadıkça da oyunu vermez. Ne kadar ülke gerçeklerini dikkate alır ve bu yönde seçim propagandasını yaparsanız o kadar siyasette başarılı olursunuz. Yapılan ve yapılamayanlar üzerinde dururken de alternatifini getirmelisiniz. Öneri ve teklif getirmeden sadece eleştiri yapmak puan kazandırmıyor. Muhalefet yaparken de öyle söylemlerle seçmenin karşısına çıkmalısınız ki iktidar bile sizden bir şeyler öğrensin.
Demokrasi sınavından geçerken sanal oluşumlara bel bağlayan siyasetçi halkın karşısına geldiğinde zaten net olarak alınan tepkilerle yaptığı yanlışı anlayacaktır. Globalleşen ekonomilerde seçim vaadlerinin ayakları yere basmalı ve rasyonel verilere dayanmalıdır. Özetle verilen vaadlerin kaynağının da açıklanması gerekiyor. Bir taraftan verirken diğer taraftan ekonomik dinamiklerin karşılığı yamalı bohça haline gelecek dengelerin de düşünülmesi gerekiyor. Borç sarmalı ile vaad olamaz.
Dünyaya bu kadar entegre olunan siyasi ve ekonomik yapılarda, gelişen ve değişen yapı ile birlikte kendinizi adapte ederseniz muhalefet olarak ayakta kalabilirsiniz. Yoksa ayağı yere basmayan söylemlere vatandaş sadece gülüp geçecektir ...