Zor bir soru… Kuşların göç etme yolu üzerinde belli konaklama yerleri vardır. Binlerce kilometre yol katederken hep bu konaklama bölgelerinde konaklar, dinlenir ve yollarına devam ederler. Aynı zamanda beslenirler, geride kalan kuşların da yetişmesi sağlanır bu şekilde…Binlerce yıl bu böylece sürüp gider.
Doğa belgeseli çekenler kuşların üzerine taktıkları mikro kameralarla bu serüveni başlangıcından sonuna kadar çekmeyi de becermişler. İzlemenizi tavsiye ederim. Nasıl birlikte ve düzenle hareket ediyorlar, nasıl toparlanıyorlar, nasıl kardeşçe ve hoşgörü ile hareket ediyorlar…
Dedelerimiz kuşların göç yolları üzerinde bu şekilde konakladıkları yerleri koruma altına almışlar, onlara zarar getirebilecek her türlü riski ve tehlikeyi dikkate alıp ona göre düzenlemeler yapmışlar. Koruma alanlarında hatta onların beslenme konusunu bile değerlendirerek kurak geçen yıllarda takviyelerde bulunmuşlardır. Bakınız camilerin dış duvarlarında kuşların barınabileceği yerler bile düşünülmüştür. Onların su içebileceği, beslenebileceği yerler vardır.
Bu gözle bakılınca “ Yaradılana Yaradandan ötürü hoş görme “ anlayışı incelikleri de beraberinde getiriyor elbette.
Bir de Hz. Ömer’in şu sözü beni çok etkilemiştir: “ Dağlara buğdaylar serpin. Müslüman ülkede kuşlar aç kaldı demesinler.” Adaletin timsali, Peygamber Efendimizin arkadaşı… Dağlardaki kuşları bile düşünüp ona göre hareket ediyor, onların sorumluluğunu omuzlarında hissediyor…Dert ediniyor…
Günümüze gelince savaşın ve kış şartlarının aman vermediği , savaş uçaklarının bomba yağdırdığı Suriye’de yaşam mücadelesi veren insanoğlu… Dini, milleti, ırkı ne olursa olsun… Dünyaya hangi gözle bakarsa baksın…İnsan olma ortak paydasında … Günümüzü anlayamıyorum ve algılayamıyorum. Hiçbir canlı adeta soykırım derecesinde kendi neslini bu denli acımasızca yok etmiyor. Yukarıda ifade ettiğim hoşgörü yaklaşımı nerede , günümüzde yaşananlar nerede? Soğuktan donan bebeklerin, açlıktan ölen yaşlı insanların, denizde boğulan göçmenlerin vebali tüm insanlıkta değil mi? Hepimiz bu sorumluluktan bir pay almıyor muyuz?
Yazılarımda ifade etmiştim: “ Bacası tütmeyen ev var mı, tenceresinde yemeği pişmeyip aç yatan çocuklar var mı” diye bu sorumluğu hissetmeyip , vebalini taşımayan yöneticiler, bunun hesabını veremezler, veremeyecekler. Sosyal medya günümüz gerçeklerini gözler önüne getirirken, bir kez daha düşünülmesi gerektiğini ifade ediyorum.Yönetici konumunda olanların fakir sofralarının, yetimin, fukaranın evinde, soğuğu paylaşılmaları gerekiyor ki onlar anlaşılabilsin.Yerel yönetimlerde “ Sosyal Sorumluluk” bunu gerektiriyor. Yokluğun, acının derdin, tasanın paylaşılmasıdır sosyal sorumluluk. Daha özetle vicdan sorumluluğu olmalı sosyal sorumluluk. Onların yerine koyabilmektir sosyal sorumluluk….O zaman değil insanlar, kuşlar bile aç kalmaz, kuşlar bile korunur, kuşlar bile hür ve özgür olur, kendilerini emin hissederler ….
Yine soracağım, yeniden soracağım ta ki sonucu alıncaya “ Kuşları aç kalmayan ülke var mı? “
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İdris Durmuş
Kuşları Aç Kalmayan Ülke Var mı?
Zor bir soru… Kuşların göç etme yolu üzerinde belli konaklama yerleri vardır. Binlerce kilometre yol katederken hep bu konaklama bölgelerinde konaklar, dinlenir ve yollarına devam ederler. Aynı zamanda beslenirler, geride kalan kuşların da yetişmesi sağlanır bu şekilde…Binlerce yıl bu böylece sürüp gider.
Doğa belgeseli çekenler kuşların üzerine taktıkları mikro kameralarla bu serüveni başlangıcından sonuna kadar çekmeyi de becermişler. İzlemenizi tavsiye ederim. Nasıl birlikte ve düzenle hareket ediyorlar, nasıl toparlanıyorlar, nasıl kardeşçe ve hoşgörü ile hareket ediyorlar…
Dedelerimiz kuşların göç yolları üzerinde bu şekilde konakladıkları yerleri koruma altına almışlar, onlara zarar getirebilecek her türlü riski ve tehlikeyi dikkate alıp ona göre düzenlemeler yapmışlar. Koruma alanlarında hatta onların beslenme konusunu bile değerlendirerek kurak geçen yıllarda takviyelerde bulunmuşlardır. Bakınız camilerin dış duvarlarında kuşların barınabileceği yerler bile düşünülmüştür. Onların su içebileceği, beslenebileceği yerler vardır.
Bu gözle bakılınca “ Yaradılana Yaradandan ötürü hoş görme “ anlayışı incelikleri de beraberinde getiriyor elbette.
Bir de Hz. Ömer’in şu sözü beni çok etkilemiştir: “ Dağlara buğdaylar serpin. Müslüman ülkede kuşlar aç kaldı demesinler.” Adaletin timsali, Peygamber Efendimizin arkadaşı… Dağlardaki kuşları bile düşünüp ona göre hareket ediyor, onların sorumluluğunu omuzlarında hissediyor…Dert ediniyor…
Günümüze gelince savaşın ve kış şartlarının aman vermediği , savaş uçaklarının bomba yağdırdığı Suriye’de yaşam mücadelesi veren insanoğlu… Dini, milleti, ırkı ne olursa olsun… Dünyaya hangi gözle bakarsa baksın…İnsan olma ortak paydasında … Günümüzü anlayamıyorum ve algılayamıyorum. Hiçbir canlı adeta soykırım derecesinde kendi neslini bu denli acımasızca yok etmiyor. Yukarıda ifade ettiğim hoşgörü yaklaşımı nerede , günümüzde yaşananlar nerede? Soğuktan donan bebeklerin, açlıktan ölen yaşlı insanların, denizde boğulan göçmenlerin vebali tüm insanlıkta değil mi? Hepimiz bu sorumluluktan bir pay almıyor muyuz?
Yazılarımda ifade etmiştim: “ Bacası tütmeyen ev var mı, tenceresinde yemeği pişmeyip aç yatan çocuklar var mı” diye bu sorumluğu hissetmeyip , vebalini taşımayan yöneticiler, bunun hesabını veremezler, veremeyecekler. Sosyal medya günümüz gerçeklerini gözler önüne getirirken, bir kez daha düşünülmesi gerektiğini ifade ediyorum.Yönetici konumunda olanların fakir sofralarının, yetimin, fukaranın evinde, soğuğu paylaşılmaları gerekiyor ki onlar anlaşılabilsin.Yerel yönetimlerde “ Sosyal Sorumluluk” bunu gerektiriyor. Yokluğun, acının derdin, tasanın paylaşılmasıdır sosyal sorumluluk. Daha özetle vicdan sorumluluğu olmalı sosyal sorumluluk. Onların yerine koyabilmektir sosyal sorumluluk….O zaman değil insanlar, kuşlar bile aç kalmaz, kuşlar bile korunur, kuşlar bile hür ve özgür olur, kendilerini emin hissederler ….
Yine soracağım, yeniden soracağım ta ki sonucu alıncaya
“ Kuşları aç kalmayan ülke var mı? “