Yalova gündemindeki malesef üzüntüyle takip ettiğimiz, karşılıklı kör döğüşü haline gelen beyanatlar bu yaz sıcağında kamuoyunu geriyor. Kamuoyunun yaklaşımı itibariyle yapıcı olana pirim verdiğini sanırım bazıları hala anlamıyor.. Özellikle yerel yönetimlerde olan yerine, olması gereken noktasından yola çıkarak , güncele ilişkin konulara farklı bir yaklaşımda bu yazımda bulunacağım. Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün Eylül ayının ilk haftasında ilimize yapacağı ziyaret ve temasları nedeniyle emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Yalova’mızın Cumhurbaşkanımızı en iyi şekilde ağırlayacağından ve misafirperverliğini en iyi şekilde göstereceğinden eminim. Kısa zaman var. Birliktelik ile Sayın Cumhurbaşkanımızın progamında Yalova ile ilgili konular en üst seviyede ve net olarak konulması işleyişi hızlandıracaktır. Bir olmanın, birlikte olmanın motivasyonunu tüm taraflarca sağlayıp, dünya kamuoyunun her an değişebilecek gündeminde , ilimizin Devletin üst mercilerinin gündemine girecek oluşunun sorumluluk ve bilinci içerisinde herkese kolay gelsin diyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın Yalova ziyareti eğer dünyada olağanüstü gelişmelere gebe olunduğu şu zaman periyodunda program değişikliği olmazsa Sayın Cumhurbaşkanımızın gelişini heyecanla bekliyoruz.
Gelelim yerel bazda kendimce düşündüğüm, olmazsa olaz dediğim bazı konulara.Yazım yerel yönetimlerle ve seçimle değişen yöneticilere ilişkindir. Öncelikle yönetici ile güvenilirlik arasında ilinti ne kadar güçlenirse yönetim o kadar güçlü olacaktır. Dolayısıyla ilk kavram güven. Kendine güvenen ve çevresine de güven telkin eden başarılıdır. Ama güven noktasında en küçük bir lekeyi bile yönetilenler affetmeyecektir.
Yönetim anlayışında şeffaflık ilkesini ikinci ilke olarak görüyoruz. Kapalı kapılar ardından alınan kararlar en doğru karar bile olsa uygulanabilirliği en zayıf kararlardır. Çünkü karar mekanizmasına uygulayıcıları hele hele yönetme adına gönül vermiş kişileri dahil etmezseniz ayakları yere basmayan havada kalmış bir karar almış olursunuz ki başarılı olmanız tesadüf eseri olacaktır.
Toplumsal öncelikleri benimseme. Bu çok zordur aslında. Çünkü toplumu okuyabilmek kolay değildir. Her şeye kendi penceresinden topluma bakıp sadece bu gözle bakan yöneticilerin topluma verebilecekleri pek de bir şeyleri yoktur. Tüm toplum katmanlarını kucaklayarak onlarla bütünleşebilmek olmazsa olmaz özelliği olmalıdır. Örneğin toplum son olarak Suriye’de yaşanan insanlık dramına o kadar kilitlenmişti ki bunu iyi okuyan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sadece Türk toplumunun değil tüm dünyanın hislerine tercüman oldu ve geniş yankı buldu. Bu konudaki cesur ve dik duruşundan dolayı tarihe geçecektir.
Hesap verebilirlik bazı yöneticilere zor gelecektir ama her zaman hesap verebilecek derecede hazır olmak ve bunda gocunmamak başarıyı direkt olarak etkileyecektir. Hangi noktada olursanız olunuz eğer hesap vermeye açıksanız ve hesap veriyorsanız yanlış yapma ihtimaliniz minimumdur.
Adalet ve Dürüstlük: İşin belkide püf noktası burası. Kendi iç dinamiklerinde adaleti ve dürüstlüğü sağlayamayan yönetici toplumda kabul görmeyecektir.
Bu arada sık sık kullanılan ve aslında yapılan işlere kılıf uydurmaktan başka anlama gelmeyen “Siyasette Her Yol Mubahtır” ve “ Siyasette 24 saat uzun süredir” etik açıdan bakıldığında, sadece etiksizliği ortaya koymaktadır. Siyaset sadece dürüst olarak yapıldığında değer ifade eder. Başka bir alternatifi olmamalıdır.
STK ‘lar yöneticiler için öncelikli olmalıdır. Çünkü toplum adına yola çıkan STK lar yöneticiler için rehberdir, kilometre taşlarıdır.
Liyakat esası aslında görevi yerine getirebilme yetenek, beceri açısından tecrübeyi içermektedir. Liyakat sahibi olmak için öncelik konuyla ilgili eğitim almış olma koşulu ön şarttır. Görev verilecek kişiler için makamlar staj yeri değildir, olmamalıdır. Etnik köken yada hemşerilerin önceliği anlayışı ile kayırılmaları yerel yönetimler için dinamittir. Adaylarını tespit ederken liyakat esasını uygulamayan partiler vitrinleri ile eğer inandırıcı olamazlarsa sandıkta ciddi sıkıntılar çekeceklerdir.
Daha fazla şey söylemek mümkün. Ama ana başlıkları ile ele aldığım bu konulardan sapma gerçekleşir ve hele hele kişisel gelecek kaygısından dolayı bilerek gözardı edilirse o zaman kum saati tersine akmaya başlamıştır. Kum saati er yada geç bitecek ve geriye dönülemez bir son yerel yönetici için gerçek yüzünü gösterecektir. Ayakta kalan ise her zaman doğru olan ve doğruda ısrar eden olacaktır. Belki günü kurtarma bazında uyanık geçinen ve etik değerlere uymayan yönetici kazançlı çıkmış görünür ama uzun vadede biliyoruz ki uçarak çıkılan bir zirveden düşüşte aynı hızla olacaktır. Zaten yerel yönetimlerde amaç kişisel çıkar ve bencil egolar ise bu egolar hep hata yaptıracak bu hatalarda seçmenin gözünden kaçmayacak dolayısıyla sandıkta hüsrana uğrayacaktır.
Olması gerekenler üzerine yola çıkarak çok zor bir dönemeçte olanlar açısından uzun soluklu yolda siyaset ve yönetim maratonuna göre kendini ayarlayan atlet için zaten yenilgi söz konusu değildir. Yeter ki niyeti halisane ve sadece toplum için olsun.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İdris Durmuş
Kamuoyunun Yerel Yöneticilerden Beklentileri
Yalova gündemindeki malesef üzüntüyle takip ettiğimiz, karşılıklı kör döğüşü haline gelen beyanatlar bu yaz sıcağında kamuoyunu geriyor. Kamuoyunun yaklaşımı itibariyle yapıcı olana pirim verdiğini sanırım bazıları hala anlamıyor.. Özellikle yerel yönetimlerde olan yerine, olması gereken noktasından yola çıkarak , güncele ilişkin konulara farklı bir yaklaşımda bu yazımda bulunacağım. Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün Eylül ayının ilk haftasında ilimize yapacağı ziyaret ve temasları nedeniyle emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Yalova’mızın Cumhurbaşkanımızı en iyi şekilde ağırlayacağından ve misafirperverliğini en iyi şekilde göstereceğinden eminim. Kısa zaman var. Birliktelik ile Sayın Cumhurbaşkanımızın progamında Yalova ile ilgili konular en üst seviyede ve net olarak konulması işleyişi hızlandıracaktır. Bir olmanın, birlikte olmanın motivasyonunu tüm taraflarca sağlayıp, dünya kamuoyunun her an değişebilecek gündeminde , ilimizin Devletin üst mercilerinin gündemine girecek oluşunun sorumluluk ve bilinci içerisinde herkese kolay gelsin diyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın Yalova ziyareti eğer dünyada olağanüstü gelişmelere gebe olunduğu şu zaman periyodunda program değişikliği olmazsa Sayın Cumhurbaşkanımızın gelişini heyecanla bekliyoruz.
Gelelim yerel bazda kendimce düşündüğüm, olmazsa olaz dediğim bazı konulara.Yazım yerel yönetimlerle ve seçimle değişen yöneticilere ilişkindir. Öncelikle yönetici ile güvenilirlik arasında ilinti ne kadar güçlenirse yönetim o kadar güçlü olacaktır. Dolayısıyla ilk kavram güven. Kendine güvenen ve çevresine de güven telkin eden başarılıdır. Ama güven noktasında en küçük bir lekeyi bile yönetilenler affetmeyecektir.
Yönetim anlayışında şeffaflık ilkesini ikinci ilke olarak görüyoruz. Kapalı kapılar ardından alınan kararlar en doğru karar bile olsa uygulanabilirliği en zayıf kararlardır. Çünkü karar mekanizmasına uygulayıcıları hele hele yönetme adına gönül vermiş kişileri dahil etmezseniz ayakları yere basmayan havada kalmış bir karar almış olursunuz ki başarılı olmanız tesadüf eseri olacaktır.
Toplumsal öncelikleri benimseme. Bu çok zordur aslında. Çünkü toplumu okuyabilmek kolay değildir. Her şeye kendi penceresinden topluma bakıp sadece bu gözle bakan yöneticilerin topluma verebilecekleri pek de bir şeyleri yoktur. Tüm toplum katmanlarını kucaklayarak onlarla bütünleşebilmek olmazsa olmaz özelliği olmalıdır. Örneğin toplum son olarak Suriye’de yaşanan insanlık dramına o kadar kilitlenmişti ki bunu iyi okuyan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sadece Türk toplumunun değil tüm dünyanın hislerine tercüman oldu ve geniş yankı buldu. Bu konudaki cesur ve dik duruşundan dolayı tarihe geçecektir.
Hesap verebilirlik bazı yöneticilere zor gelecektir ama her zaman hesap verebilecek derecede hazır olmak ve bunda gocunmamak başarıyı direkt olarak etkileyecektir. Hangi noktada olursanız olunuz eğer hesap vermeye açıksanız ve hesap veriyorsanız yanlış yapma ihtimaliniz minimumdur.
Adalet ve Dürüstlük: İşin belkide püf noktası burası. Kendi iç dinamiklerinde adaleti ve dürüstlüğü sağlayamayan yönetici toplumda kabul görmeyecektir.
Bu arada sık sık kullanılan ve aslında yapılan işlere kılıf uydurmaktan başka anlama gelmeyen “Siyasette Her Yol Mubahtır” ve “ Siyasette 24 saat uzun süredir” etik açıdan bakıldığında, sadece etiksizliği ortaya koymaktadır. Siyaset sadece dürüst olarak yapıldığında değer ifade eder. Başka bir alternatifi olmamalıdır.
STK ‘lar yöneticiler için öncelikli olmalıdır. Çünkü toplum adına yola çıkan STK lar yöneticiler için rehberdir, kilometre taşlarıdır.
Liyakat esası aslında görevi yerine getirebilme yetenek, beceri açısından tecrübeyi içermektedir. Liyakat sahibi olmak için öncelik konuyla ilgili eğitim almış olma koşulu ön şarttır. Görev verilecek kişiler için makamlar staj yeri değildir, olmamalıdır. Etnik köken yada hemşerilerin önceliği anlayışı ile kayırılmaları yerel yönetimler için dinamittir. Adaylarını tespit ederken liyakat esasını uygulamayan partiler vitrinleri ile eğer inandırıcı olamazlarsa sandıkta ciddi sıkıntılar çekeceklerdir.
Daha fazla şey söylemek mümkün. Ama ana başlıkları ile ele aldığım bu konulardan sapma gerçekleşir ve hele hele kişisel gelecek kaygısından dolayı bilerek gözardı edilirse o zaman kum saati tersine akmaya başlamıştır. Kum saati er yada geç bitecek ve geriye dönülemez bir son yerel yönetici için gerçek yüzünü gösterecektir. Ayakta kalan ise her zaman doğru olan ve doğruda ısrar eden olacaktır. Belki günü kurtarma bazında uyanık geçinen ve etik değerlere uymayan yönetici kazançlı çıkmış görünür ama uzun vadede biliyoruz ki uçarak çıkılan bir zirveden düşüşte aynı hızla olacaktır. Zaten yerel yönetimlerde amaç kişisel çıkar ve bencil egolar ise bu egolar hep hata yaptıracak bu hatalarda seçmenin gözünden kaçmayacak dolayısıyla sandıkta hüsrana uğrayacaktır.
Olması gerekenler üzerine yola çıkarak çok zor bir dönemeçte olanlar açısından uzun soluklu yolda siyaset ve yönetim maratonuna göre kendini ayarlayan atlet için zaten yenilgi söz konusu değildir. Yeter ki niyeti halisane ve sadece toplum için olsun.