Geçen hafta Yalova gündemine damgasını vuran “İthal Kömür Yakıtlı, Akışkan Yataklı Kojenerasyon Santralı” (Termik Santral diye kısaltacağım) önümüzdeki süreçte de çokça konuşulup yazılacak. Aslında önceki yazımda Çevresel Duyarlılık başlığı altında yaşamsal öneme sahip olan konu üzerine dikkat çekmek istemiştim. Taşköprü’de yapılan ÇED toplantısına olan katılımın yoğunluğu ne denli duyarlı olunduğunun göstergesidir. Gerçekten çevre bilincini özümsemiş insanların olduğunu görmek beni mutlu etti.
Akkök grubunun ilimize istihdam açısından 1970’li yıllardan beri katkıları, ekonomik yönüyle ekmek kapısı olmasını kimse gözardı edemez. Dünya çapında gerek üretim kapasitesi gerek teknolojik gelişmişliği ile ekonomimize ciddi manada katkıları vardır. Ama burada insan sağlığı ile ekmek arasında bir tercih yapılma zorunluluğuna getirilmemeliydi. Şirketler elbette minimum maliyetle maksimum üretimi arzulamaktadırlar. Özellikle üretim maliyetleri içinde önemli yeri olan enerji giderleri düşük olan fabrikaların rekabet etme gücü artmaktadır. Ama burada ekmek ile sağlık arasında tercih yapılma durumuna gelinmemeliydi. Şirket yetkililerinin sunumlarında parantez içinde geçen “Bu termik santral yapılmaz ise üretim sürecimiz enerji kaynağının maliyetli oluşundan dolayı rantabl olmaktan uzaklaşacak” söyleminin altında yatan tercih yapılma zorunluluğu bence yanlış. Çünkü halen enerji üretimi doğalgaza dayalı bir sistemle devam ettiriliyor. Bunun ekonomik ömrünün 2-3 yıl içinde biteceği yönündeki sunumları karşısında çözümün yine doğalgaza dayalı olması gerekliliği düşünülmelidir. Doğalgaz çözümdür. Doğalgaza dayalı sistem üzerinde durulmalıdır.
Minimum enerji maliyeti her zaman doğru olan çözüm değildir. Yalova için ise kömüre dayalı çözüm, yapılacak olan en yanlış iş olacaktır. Bunda zaten tüm Yalova kamuoyu birleşmiştir. Bunu açıkça görüyoruz verilen beyanatlardan. Aslında kamuoyuna rağmen termik santralin yapılması ihtimalini olabilir olarak görmüyorum.
Termik santralin çevreye vereceği etki ortada iken söylenecek pek bir şey de kalmıyor. Dünyada bu sistemden uzaklaşılıp yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelme varken, özellikle küresel ısınma konusunda bireysel önlemler paketleri uygulanıyorken Amerika’yı tekrar keşfetmeye gerek yok. Zaten belli bir kirlenmeye maruz kalan bölgemize yeni riskleri ortaya çıkaracak oluşumlar kesinlikle geri alınamaz ciddi problemler doğuracaktır.
Sivil toplum ve oda başkanlarının daha net söylemler içinde olmalarını bekliyorum. Ama yazımı kaleme aldığım güne kadar net bir açıklama gelmedi. Bu beni çok üzdü. Temsil ettikleri üyeleri bu durumu muhakkak sorguluyorlardır. Siyasi parti il başkanları ve milletvekillerimiz net açıklama yaptılar. Kimse istemiyor termik santrali.
Topluma rağmen termik santral yapılabilir mi sizce? Eğer kamuoyu birlikteliğini sürdürürse elbette termik santral yapılamaz. Ama konu Taşköprü’nün problemi olarak lanse etmeye çalışılması, hele hele siyaset malzemesi yapılarak kendine pirim, başkalarına eksi puan yazdırma girişimleri toplumsal hassasiyeti zedeleyecektir. Yorumlara bakıyorum da o kadar öznelleşti ki. Taşköprü Belediye Meclis üyelerine ve Taşköprü Belediye Başkanı Şaban ERTAN’a puan kaybettirme propagandasına dönüştü. Bu kadar basit değil. Konu tüm Yalova’yı ilgilendirecek boyuttadır. Dar kapsamlı ve siyaset kalıpçılığına girilirse inanın 2-3 sene sonra termik santralın tüten bacasını görürüz. Artık bu tür yaklaşımları bırakmak lazım. Başkasının başarısızlığı üzerine siyasi gelecek kurulamaz. Kaybeden Yalova oluyor. Biz olabilmeyi öğrenemeyip ortak hareket edemedikçe hep Yalova zarar görecektir.
Çok uzak değil. Düzce’de 3 sene içinde kaç kişi iş sahibi olmuş biliyor musunuz? 2.500 kişi. Bu veriyi işsizlik konusunda halen çözüm elde edemeyenlere ve başarısızlık üzerinden pirim yaptığını sananlara sunuyorum. Enerjinizi olumlu yönde birleştirmedikçe bu şekilde dar ve kısır çekilmelere girdikçe kaybeden hep Yalova olacaktır.
Sanayi kuruluşlarının problemlerine çözüm üreterek önlerinin açılması gereklidir. Enerji problemleri varsa ne yapılması gerekiyorsa kafa kafaya verip çözüm üretilmelidir. Ama dayatmalarla ve olmazsa olmazlarla değil, çevreye ve insan sağlığına zarar vermeyecek çözümler ile olmalıdır.
Çözümü bulacağımızdan eminim. Ne bağcıyı döverek ne de üzümleri yere atarak bir yere varamayız. Bağcıya yardım edelim. Ama üzümler de yensin.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İdris Durmuş
İstihdama ve Üretime Evet, Termik Santrale Hayır!
Geçen hafta Yalova gündemine damgasını vuran “İthal Kömür Yakıtlı, Akışkan Yataklı Kojenerasyon Santralı” (Termik Santral diye kısaltacağım) önümüzdeki süreçte de çokça konuşulup yazılacak. Aslında önceki yazımda Çevresel Duyarlılık başlığı altında yaşamsal öneme sahip olan konu üzerine dikkat çekmek istemiştim. Taşköprü’de yapılan ÇED toplantısına olan katılımın yoğunluğu ne denli duyarlı olunduğunun göstergesidir. Gerçekten çevre bilincini özümsemiş insanların olduğunu görmek beni mutlu etti.
Akkök grubunun ilimize istihdam açısından 1970’li yıllardan beri katkıları, ekonomik yönüyle ekmek kapısı olmasını kimse gözardı edemez. Dünya çapında gerek üretim kapasitesi gerek teknolojik gelişmişliği ile ekonomimize ciddi manada katkıları vardır. Ama burada insan sağlığı ile ekmek arasında bir tercih yapılma zorunluluğuna getirilmemeliydi. Şirketler elbette minimum maliyetle maksimum üretimi arzulamaktadırlar. Özellikle üretim maliyetleri içinde önemli yeri olan enerji giderleri düşük olan fabrikaların rekabet etme gücü artmaktadır. Ama burada ekmek ile sağlık arasında tercih yapılma durumuna gelinmemeliydi. Şirket yetkililerinin sunumlarında parantez içinde geçen “Bu termik santral yapılmaz ise üretim sürecimiz enerji kaynağının maliyetli oluşundan dolayı rantabl olmaktan uzaklaşacak” söyleminin altında yatan tercih yapılma zorunluluğu bence yanlış. Çünkü halen enerji üretimi doğalgaza dayalı bir sistemle devam ettiriliyor. Bunun ekonomik ömrünün 2-3 yıl içinde biteceği yönündeki sunumları karşısında çözümün yine doğalgaza dayalı olması gerekliliği düşünülmelidir. Doğalgaz çözümdür. Doğalgaza dayalı sistem üzerinde durulmalıdır.
Minimum enerji maliyeti her zaman doğru olan çözüm değildir. Yalova için ise kömüre dayalı çözüm, yapılacak olan en yanlış iş olacaktır. Bunda zaten tüm Yalova kamuoyu birleşmiştir. Bunu açıkça görüyoruz verilen beyanatlardan. Aslında kamuoyuna rağmen termik santralin yapılması ihtimalini olabilir olarak görmüyorum.
Termik santralin çevreye vereceği etki ortada iken söylenecek pek bir şey de kalmıyor. Dünyada bu sistemden uzaklaşılıp yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelme varken, özellikle küresel ısınma konusunda bireysel önlemler paketleri uygulanıyorken Amerika’yı tekrar keşfetmeye gerek yok. Zaten belli bir kirlenmeye maruz kalan bölgemize yeni riskleri ortaya çıkaracak oluşumlar kesinlikle geri alınamaz ciddi problemler doğuracaktır.
Sivil toplum ve oda başkanlarının daha net söylemler içinde olmalarını bekliyorum. Ama yazımı kaleme aldığım güne kadar net bir açıklama gelmedi. Bu beni çok üzdü. Temsil ettikleri üyeleri bu durumu muhakkak sorguluyorlardır. Siyasi parti il başkanları ve milletvekillerimiz net açıklama yaptılar. Kimse istemiyor termik santrali.
Topluma rağmen termik santral yapılabilir mi sizce? Eğer kamuoyu birlikteliğini sürdürürse elbette termik santral yapılamaz. Ama konu Taşköprü’nün problemi olarak lanse etmeye çalışılması, hele hele siyaset malzemesi yapılarak kendine pirim, başkalarına eksi puan yazdırma girişimleri toplumsal hassasiyeti zedeleyecektir. Yorumlara bakıyorum da o kadar öznelleşti ki. Taşköprü Belediye Meclis üyelerine ve Taşköprü Belediye Başkanı Şaban ERTAN’a puan kaybettirme propagandasına dönüştü. Bu kadar basit değil. Konu tüm Yalova’yı ilgilendirecek boyuttadır. Dar kapsamlı ve siyaset kalıpçılığına girilirse inanın 2-3 sene sonra termik santralın tüten bacasını görürüz. Artık bu tür yaklaşımları bırakmak lazım. Başkasının başarısızlığı üzerine siyasi gelecek kurulamaz. Kaybeden Yalova oluyor. Biz olabilmeyi öğrenemeyip ortak hareket edemedikçe hep Yalova zarar görecektir.
Çok uzak değil. Düzce’de 3 sene içinde kaç kişi iş sahibi olmuş biliyor musunuz? 2.500 kişi. Bu veriyi işsizlik konusunda halen çözüm elde edemeyenlere ve başarısızlık üzerinden pirim yaptığını sananlara sunuyorum. Enerjinizi olumlu yönde birleştirmedikçe bu şekilde dar ve kısır çekilmelere girdikçe kaybeden hep Yalova olacaktır.
Sanayi kuruluşlarının problemlerine çözüm üreterek önlerinin açılması gereklidir. Enerji problemleri varsa ne yapılması gerekiyorsa kafa kafaya verip çözüm üretilmelidir. Ama dayatmalarla ve olmazsa olmazlarla değil, çevreye ve insan sağlığına zarar vermeyecek çözümler ile olmalıdır.
Çözümü bulacağımızdan eminim. Ne bağcıyı döverek ne de üzümleri yere atarak bir yere varamayız. Bağcıya yardım edelim. Ama üzümler de yensin.