Bardağın dolu tarafı deriz. Bazıları da boş tarafı derler. İkisi de doğru. Ama sonucuna baktığımızda biri pozitifliğe, diğeri negatifliğe götürür. Pozitif olan bir adım daha atmak için, negatif olan da statüko için çaba verecektir. Kişisel bakış açılarının toplamı değil midir toplumun yönü. Aile bireylerinden başlayıp topluma dalga dalga yayılan negatiflik yada pozitiflik o kadar farklı sonuçlara götürür ki sizi. Biz pozitif yönü üzerinde duralım. Öncelikle eşimizden ve çocuklarımızdan başlayarak sabahleyin güler yüzle ve tebessümle diyeceğimiz “Günaydın” yaşamda çok şeyi değiştirecektir. Kapıdan çıkarken karşılaştığımız komşumuz, sokakta karşılaştığımız temizlik görevlisi, minübüste, otobüste karşılaştıklarımıza göstereceğimiz tebessüm (biraz dikkatli olunuz , yanlış anlaşılabilme tehlikesi var yine de) , işyerindeki çalışma arkadaşlarınıza vereceğimiz pozitif enerji ile gün ne kadar tatsızlıkları da içerse yine güzel geçecektir inanınız.Bir de somurtan, kaşları çatık ve asık surat ile yatağınızdan kalktığınızı ve bu negatifliği evinizden, sokağınızdan , minübüsten ve iş yerinden yaysanız, tüm toplumun ne hale geleceğini tasavvur edemiyorum.
Hayat bakış açımıza göre değişecektir. Ne kadar olumsuzluklar üst üste gelse de yine bunların üstesinden gelmek için pozitif olmak gerekiyor. Bu güçle kanser hastası olanların hastalığı yendikleri yaşam hikayeleri yok mu? Sevgi, ama karşılıksız sevgi ile problemlerin üstüne üstüne gidebilmek göreceksiniz ki pek çok başarıyı getirecektir. Aile içindeki bağların kuvvetli olması ile çocuklarımız, eşimiz bizden güç alacaktır. Hayatta onlara verdiğimiz en güzel şey de bu olsa gerek. Maddiyat mutluluk getirmez, maddiyatsız da olmaz elbette. Ama amaç ve araç ayırımını iyi yapabilmede yatar başarı. Günümüz materyalist yaklaşımlar hep iflas etmedi mi? Her an patlamaya hazır bomba olarak yetişmedi mi batıda bir nesil? Kendilerini merkez yapıp bu merkezde herkesi kendilerine hizmet edecek ayrıntı olarak gören yaklaşım ne kadar sağlıklı olabilirdi ki?
Biz göç eden kuşları bile düşünen, onlar için vakıflar kuran bir medeniyetin mensuplarıyız. Dünyanın içinde olduğu kan ve insan hayatından beslenen vahşi savaşa dayanan emperyalist yaklaşımları, sömürgeci ülkeleri karşısında insan olma onuru ve perspektifi içinde diyoruz ki “iyilik dünyaya hakim olsun” . Savaşlarla değil, hakça ve adaletle paylaşımla, açlıkla bebeklerin ölmediği, bombalar ile kundaktaki çocukların parçalanmadığı, kutsalların ayaklar altına alınmadığı, ibadet yerlerinin kirli postallar tarafından kirlenmediği bir dünya hedefimiz olmalıdır. İnsan ırkını adeta yok etmeye çalışan yine insan ırkı olmamalıdır.
Herkes işini en iyi yapsın, hakkın ve adaletin teslim edildiği toplum yapısı tüm dünyaya yayılırsa problem kalır mı? Ülkemizin içinde bulunduğu sıkıntılı döneme ilişkin birkaç şey söylemek gerekiyor elbette. İnsan hayatına kasteden, terör yaklaşımı elbette hak ettiği karşılığı almaktadır.Yine de terörü bitirecek olan yine yöre halkıdır. En çok zararı gören, bu sıkıntıyı bizzat yaşayanlarca , kardeşlikle, kamusal düzenin sağlanmasında sorumluluklarının bilinci ile inanıyorum ki çok daha fazla kan dökülmeden terör bitecektir. Yöre insanımız iş, aş, eğitim, gelişme, insanca yaşama hak ve bilinci içerisinde zaman içinde durumu pozitife döndüreceklerdir.Çünkü en büyük zararı çekenler onlardır. Kim ister evladının dağda bu durumda olmasını. İyiliğin tüm kötülükleri yeneceğine inancım sonsuzdur.
Köşe yazımı yazdığım ve sabah güneşinin yeni doğduğu, karanlıktan aydınlığa çıkılan şu dakikalarda tüm yeryüzünü kapsayan güneşin gönüllerde de yaydığı “iyiliğin” sevgiye, barışa, huzura vesile olması dileği ile tüm okurlarıma gönüllerine göre bir yaşam diliyorum.İyilik ile bakılırsa ne kişilerin, ne şehirlerin, ne ülkelerin, ne de dünyanın problemi kalır. Yeter ki iyilikle bakabilelim…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İdris Durmuş
Hayat, Bakış Açınıza Göre Değişir
Bardağın dolu tarafı deriz. Bazıları da boş tarafı derler. İkisi de doğru. Ama sonucuna baktığımızda biri pozitifliğe, diğeri negatifliğe götürür. Pozitif olan bir adım daha atmak için, negatif olan da statüko için çaba verecektir. Kişisel bakış açılarının toplamı değil midir toplumun yönü. Aile bireylerinden başlayıp topluma dalga dalga yayılan negatiflik yada pozitiflik o kadar farklı sonuçlara götürür ki sizi. Biz pozitif yönü üzerinde duralım. Öncelikle eşimizden ve çocuklarımızdan başlayarak sabahleyin güler yüzle ve tebessümle diyeceğimiz “Günaydın” yaşamda çok şeyi değiştirecektir. Kapıdan çıkarken karşılaştığımız komşumuz, sokakta karşılaştığımız temizlik görevlisi, minübüste, otobüste karşılaştıklarımıza göstereceğimiz tebessüm (biraz dikkatli olunuz , yanlış anlaşılabilme tehlikesi var yine de) , işyerindeki çalışma arkadaşlarınıza vereceğimiz pozitif enerji ile gün ne kadar tatsızlıkları da içerse yine güzel geçecektir inanınız.Bir de somurtan, kaşları çatık ve asık surat ile yatağınızdan kalktığınızı ve bu negatifliği evinizden, sokağınızdan , minübüsten ve iş yerinden yaysanız, tüm toplumun ne hale geleceğini tasavvur edemiyorum.
Hayat bakış açımıza göre değişecektir. Ne kadar olumsuzluklar üst üste gelse de yine bunların üstesinden gelmek için pozitif olmak gerekiyor. Bu güçle kanser hastası olanların hastalığı yendikleri yaşam hikayeleri yok mu? Sevgi, ama karşılıksız sevgi ile problemlerin üstüne üstüne gidebilmek göreceksiniz ki pek çok başarıyı getirecektir. Aile içindeki bağların kuvvetli olması ile çocuklarımız, eşimiz bizden güç alacaktır. Hayatta onlara verdiğimiz en güzel şey de bu olsa gerek. Maddiyat mutluluk getirmez, maddiyatsız da olmaz elbette. Ama amaç ve araç ayırımını iyi yapabilmede yatar başarı. Günümüz materyalist yaklaşımlar hep iflas etmedi mi? Her an patlamaya hazır bomba olarak yetişmedi mi batıda bir nesil? Kendilerini merkez yapıp bu merkezde herkesi kendilerine hizmet edecek ayrıntı olarak gören yaklaşım ne kadar sağlıklı olabilirdi ki?
Biz göç eden kuşları bile düşünen, onlar için vakıflar kuran bir medeniyetin mensuplarıyız. Dünyanın içinde olduğu kan ve insan hayatından beslenen vahşi savaşa dayanan emperyalist yaklaşımları, sömürgeci ülkeleri karşısında insan olma onuru ve perspektifi içinde diyoruz ki “iyilik dünyaya hakim olsun” . Savaşlarla değil, hakça ve adaletle paylaşımla, açlıkla bebeklerin ölmediği, bombalar ile kundaktaki çocukların parçalanmadığı, kutsalların ayaklar altına alınmadığı, ibadet yerlerinin kirli postallar tarafından kirlenmediği bir dünya hedefimiz olmalıdır. İnsan ırkını adeta yok etmeye çalışan yine insan ırkı olmamalıdır.
Herkes işini en iyi yapsın, hakkın ve adaletin teslim edildiği toplum yapısı tüm dünyaya yayılırsa problem kalır mı? Ülkemizin içinde bulunduğu sıkıntılı döneme ilişkin birkaç şey söylemek gerekiyor elbette. İnsan hayatına kasteden, terör yaklaşımı elbette hak ettiği karşılığı almaktadır.Yine de terörü bitirecek olan yine yöre halkıdır. En çok zararı gören, bu sıkıntıyı bizzat yaşayanlarca , kardeşlikle, kamusal düzenin sağlanmasında sorumluluklarının bilinci ile inanıyorum ki çok daha fazla kan dökülmeden terör bitecektir. Yöre insanımız iş, aş, eğitim, gelişme, insanca yaşama hak ve bilinci içerisinde zaman içinde durumu pozitife döndüreceklerdir.Çünkü en büyük zararı çekenler onlardır. Kim ister evladının dağda bu durumda olmasını. İyiliğin tüm kötülükleri yeneceğine inancım sonsuzdur.
Köşe yazımı yazdığım ve sabah güneşinin yeni doğduğu, karanlıktan aydınlığa çıkılan şu dakikalarda tüm yeryüzünü kapsayan güneşin gönüllerde de yaydığı “iyiliğin” sevgiye, barışa, huzura vesile olması dileği ile tüm okurlarıma gönüllerine göre bir yaşam diliyorum.İyilik ile bakılırsa ne kişilerin, ne şehirlerin, ne ülkelerin, ne de dünyanın problemi kalır. Yeter ki iyilikle bakabilelim…