Aslında yazı yazmak çok kolay. Sadece bir zorluğu var: Ne yazacağınıza karar vermeniz gerekiyor. Bu karar o kadar zor ki. Yazılarımın büyük bir kısmını gece yarısından sonra yazıyorum. Tüm günün yorgunluğu üzerine yazı yazarak belki de dinleniyorum. Bu dinlenmenin temelinde sizlere ulaşabilmenin verdiği mutluluk yatıyor. Okumak kadar zor bir şeyi başarabildiğinizden dolayı sizlere de teşekkür ediyorum. Okumak işin başı. Belki de az okuduğumuzdan dolayı pek çok şeyde artık iş işten geçmiş oluyor. Bilmiyoruz yada araştırmıyoruz. Merak etme gibi bir huyumuz var ama merakımızı hep ikinci, üçüncü kaynaktan edindiğimiz bilgilerle gidermeyi yeterli görüyoruz. Bu da bizi zamanla tembelliğe götürüyor. Bir zaman sonra bakıyoruz ki iş işten geçmiş.

Duvara ve eşyalara tutunarak yürümeğe çalışan kızımı izleyince ne düşünüyorum biliyor musunuz? Küçücük bir çocuk düşmemek için adımlarını o kadar dikkatli seçiyor ki adeta dağcılar gibi adımını ölçerek biçerek atıyor. Biz hayatımızdaki en önemli konularda bile bir dakika bile düşünmeden karar veriyoruz. Düşünmüyoruz. Aklımıza göre değil, duygularımıza göre hareket ediyoruz. Yada hissiyatımız bizi etkiliyor.

İletişimimiz o kadar yüzeysel ki adeta karşımızdaki insanın ruhunda kasırgalar kopuyor ve biz adama yaz tatilinde ne yapmayı planladığımızı anlatıyoruz. Yada hayattaki önceliklerimiz ve beklentilerimiz o kadar farklı ki. Genelde çocuklarımızın hayal dünyasına bile giremiyoruz. Onun frekansını yakalayamamışız. Pek çok akrabamızı artık bayramlarda bile görmüyoruz. Hayat sizce neyi ifade ediyor o zaman?

Daha çok para, daha çok makam, daha çok mutluluk mu? Bence bunların hepsi de olmazsa olmaz değil. İyi olmak ve iyi olmak için uğraş vermek hayatın bence özeti olmalı. Son yirmi gündür yaşadıklarım bunu daha da doğruladı. Yaşam bence iyi olunmadıktan sonra bir şey ifade etmiyor. İyi olmak çok zordur söyleyeyim. Kötü olmak da çok kolaydır. Ama iyi olmanın ilk başlangıcı yüz ifadenizde hayat bulmalı. Güler yüz her zaman kalbin yansımasıdır merak etmeyiniz. “Nasıl güleyim, ekonomik şartlarım müsait değil“ derseniz size bunun yolunu söyleyeceğim: Bugün birisine beklemediği bir iyilik yapın. Bugünü iyilik günü yapın. Bakalım nasıl sonuç alacaksınız. Belki birisi de size beklemediğiniz bir iyilik yapar. O zaman dersiniz ki “iyilik yayılmaya başlamış”. Bu iyiliğe ne kadar katkınızın olabileceğini en iyi siz bilirsiniz. Sizi kısıtlamayacağım. Bir işyeri çalıştırıyorsanız çalışanlarınıza, çalışan personel iseniz işvereninize bu gün beklemediği bir iyilik yapın. Karşılık beklemeden. Bakalım nasıl karşılık bulacaksınız. Başınızdan geçeni yorum olarak gönderirseniz diğer okurlarımla paylaşma imkânımız olur. İyilik yaptınız diye, iyi oldunuz diye size enayi diyenler çıkacaktır. Olabilir. Siz onlara bakmayın. “Bakalım bu iyilik size de gelecek mi?

Bir de size göre iyi olmanın yolu nedir görüşlerinizi bekliyorum. Saygılarımla.

Not: Gündem siyaset. Siyasi partilerdeki durum hakkında yazı yazacağımı düşünenler olacaktır. Sizleri hayal kırıklığına uğratmayacağım. Ama henüz erken. Haftaya taşlar yerine oturmuş olur Görücüye çıkan tüm adaylara başarılar diliyorum.