Ramazan ayının bu ilk gününde bombanın da babası olur mu diyeceksiniz. Yapmışlar ki “Bombaların Babası” diye isim vermişler. Daha önce de A.B.D. Bombaların Anası’nı yapmıştı. Şimdi Rusya’da baba var.
İnsanlık kendi sonunu kendisi hazırlıyor adeta. Atom bombasından sonra şiddeti daha da fazla olan ve insanlık için yıkım olabilecek bu denli silahlanma yarışı adeta kör dövüş şekline dönüştü. Bunun sonunu sanki görüyorum. İnsanlık tarihinde bence 3.dünya savaşı diye bir şey olabileceğini sanmıyorum. Çünkü insanlık bitecektir. Teknolojinin kazandırdıklarından bir tanesi de maalesef kitlesel imha silahlarındaki önlenemeyen güç oldu. Bir düğme kadar yakın insanlığın sonu. A.B.D. yaptı diye Rusya’da yapıyor. Dünyadaki güç mücadelesi yetmiyormuş gibi uzaya da sıçradı. Terörü kalkan olarak kullanan dış güçler oldukça terör önlenemez elbette. Dünya kaynıyor adeta. Bu kaynamanın temelinde silah sanayisi için savaşlar, savaşlar için bunalımlar, bunalımlar için çatışmaların olması gerekiyor. Suni çatışmalar hep kaşınarak, güncellenerek savaş sektörüne yeni pazarlar oluşturuluyor. Burada hep olan masum insanlara oluyor. Şiddet ve savaşın sonunda kazanan hep silah tüccarları ve bunların destekçisi çok uluslu şirketler oluyor.
Şimdi bombaların babasına gelelim: Anne ve baba bomba var. Çocuklar zaten daha evvelden vardı. Şimdi silahlanma yarışı sürecinde kanla, canla beslenen bu vahşi sistemin mağdurları daha da artacaktır. Daha çok alanda silahlı savaşlar çıkacaktır. Savaş oldukça da daha çok silah talebi gelecek, gelen bu talep karşısında iştahı kabaran silah sektörü girdiği bu kısır döngüden çıkamayacaktır. Silahlanma yarışından kazançlı çıkan olmayacaktır. Açlık, fakirlik içinde boğuşan üçüncü dünya ülkelerinin durumu daha kötü. Onlar birbirlerinin yemi olurken kazanan ve sömürenler oluyor. Silahlanma yarışında yerinizi almazsanız olmuyor. Barışı korumak için güçlü olmanız gerekiyor. Bu gücü elde etmek sadece silahlı kuvvetler nezdinde olmuyor. Her bir vatandaşımızın kafasında da oluşması lazım. Yani ülkesini sahiplenen, kendisini vatandaşı olduğu devletine adayacak, yeri geldiğinde canını verebilecek bireylerden oluşan devlet en güçlü devlettir. Ölürsem şehit, kalırsam gazi anlayışı ile Mehmetçik her zaman gururumuzdur. Bizi kardeş kavgalarına sürüklemek isteyen dış güçler geçmişte muvaffak olamadılar, şimdi de olamayacaklar.
Ankara’da bulunan 300 kg’lık bombayı düşünüyorum da facia kıl payı önlendi. Ama aklıma hep komplo teorileri geliyor. Bombanın bulunmasındaki süreç yakında aydınlanır. Yinede vatandaş olarak üzerimize büyük görevler düşüyor. Özellikle çevremizde gördüğümüz ve kuşkulandığımız kişileri emniyete haber vermeliyiz. Emniyet teşkilatımıza bu konuda vatandaşlık görevimizi yerine getirerek yapacağımız en küçük bir yardım bile güvenliğimiz açısından ciddi sonuçların alınmasına neden olacaktır.
Bombaların babası’nın dünya barışına katkıda bulunacağına inanmıyorum. Kutuplar arasındaki soğuk savaşın yavaş yavaş gün yüzüne çıkması yakında istemediğimiz şiddetin daha da artacağının habercisi. Bu ateş çemberine çekilmek istenen ülkemiz , en iyi cevabı milli birlik ve beraberliği ile vermektedir.
Paranoya haline dönüştürülen terör kabusu bunu destekleyenlerin başına bela olmuştur. Kendi evinde yaşadığı kabus ile terörün sonu ve kazananı olmayacaktır. Maşa bir gün eli yakacak ve bu sıcaklık ile yaptığına pişman olmaya bile vakit bulamayacaktır. Şiddet bir kazanım olamaz. Hele hele güç haklılık ve her yaptığının meşruiyetinin kaynağı olma hakkını tanımayacaktır.
Uluslararası arenada güç mücadelesi bomba savaşı ile bir yere varılamayacağı ortadadır.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İdris Durmuş
Bombaların Babası
Ramazan ayının bu ilk gününde bombanın da babası olur mu diyeceksiniz. Yapmışlar ki “Bombaların Babası” diye isim vermişler. Daha önce de A.B.D. Bombaların Anası’nı yapmıştı. Şimdi Rusya’da baba var.
İnsanlık kendi sonunu kendisi hazırlıyor adeta. Atom bombasından sonra şiddeti daha da fazla olan ve insanlık için yıkım olabilecek bu denli silahlanma yarışı adeta kör dövüş şekline dönüştü. Bunun sonunu sanki görüyorum. İnsanlık tarihinde bence 3.dünya savaşı diye bir şey olabileceğini sanmıyorum. Çünkü insanlık bitecektir. Teknolojinin kazandırdıklarından bir tanesi de maalesef kitlesel imha silahlarındaki önlenemeyen güç oldu. Bir düğme kadar yakın insanlığın sonu. A.B.D. yaptı diye Rusya’da yapıyor. Dünyadaki güç mücadelesi yetmiyormuş gibi uzaya da sıçradı. Terörü kalkan olarak kullanan dış güçler oldukça terör önlenemez elbette. Dünya kaynıyor adeta. Bu kaynamanın temelinde silah sanayisi için savaşlar, savaşlar için bunalımlar, bunalımlar için çatışmaların olması gerekiyor. Suni çatışmalar hep kaşınarak, güncellenerek savaş sektörüne yeni pazarlar oluşturuluyor. Burada hep olan masum insanlara oluyor. Şiddet ve savaşın sonunda kazanan hep silah tüccarları ve bunların destekçisi çok uluslu şirketler oluyor.
Şimdi bombaların babasına gelelim: Anne ve baba bomba var. Çocuklar zaten daha evvelden vardı. Şimdi silahlanma yarışı sürecinde kanla, canla beslenen bu vahşi sistemin mağdurları daha da artacaktır. Daha çok alanda silahlı savaşlar çıkacaktır. Savaş oldukça da daha çok silah talebi gelecek, gelen bu talep karşısında iştahı kabaran silah sektörü girdiği bu kısır döngüden çıkamayacaktır. Silahlanma yarışından kazançlı çıkan olmayacaktır. Açlık, fakirlik içinde boğuşan üçüncü dünya ülkelerinin durumu daha kötü. Onlar birbirlerinin yemi olurken kazanan ve sömürenler oluyor. Silahlanma yarışında yerinizi almazsanız olmuyor. Barışı korumak için güçlü olmanız gerekiyor. Bu gücü elde etmek sadece silahlı kuvvetler nezdinde olmuyor. Her bir vatandaşımızın kafasında da oluşması lazım. Yani ülkesini sahiplenen, kendisini vatandaşı olduğu devletine adayacak, yeri geldiğinde canını verebilecek bireylerden oluşan devlet en güçlü devlettir. Ölürsem şehit, kalırsam gazi anlayışı ile Mehmetçik her zaman gururumuzdur. Bizi kardeş kavgalarına sürüklemek isteyen dış güçler geçmişte muvaffak olamadılar, şimdi de olamayacaklar.
Ankara’da bulunan 300 kg’lık bombayı düşünüyorum da facia kıl payı önlendi. Ama aklıma hep komplo teorileri geliyor. Bombanın bulunmasındaki süreç yakında aydınlanır. Yinede vatandaş olarak üzerimize büyük görevler düşüyor. Özellikle çevremizde gördüğümüz ve kuşkulandığımız kişileri emniyete haber vermeliyiz. Emniyet teşkilatımıza bu konuda vatandaşlık görevimizi yerine getirerek yapacağımız en küçük bir yardım bile güvenliğimiz açısından ciddi sonuçların alınmasına neden olacaktır.
Bombaların babası’nın dünya barışına katkıda bulunacağına inanmıyorum. Kutuplar arasındaki soğuk savaşın yavaş yavaş gün yüzüne çıkması yakında istemediğimiz şiddetin daha da artacağının habercisi. Bu ateş çemberine çekilmek istenen ülkemiz , en iyi cevabı milli birlik ve beraberliği ile vermektedir.
Paranoya haline dönüştürülen terör kabusu bunu destekleyenlerin başına bela olmuştur. Kendi evinde yaşadığı kabus ile terörün sonu ve kazananı olmayacaktır. Maşa bir gün eli yakacak ve bu sıcaklık ile yaptığına pişman olmaya bile vakit bulamayacaktır. Şiddet bir kazanım olamaz. Hele hele güç haklılık ve her yaptığının meşruiyetinin kaynağı olma hakkını tanımayacaktır.
Uluslararası arenada güç mücadelesi bomba savaşı ile bir yere varılamayacağı ortadadır.