18 Mart Çanakkale Destanı hakkında birkaç noktayı dikkatinize sunacağım.
Vatanın bağrından koparak gelen Mehmet’lerin Çanakkale’de buluşarak kanlarıyla yazdıkları kahramanlık destanı milletimizin var olma mücadelesinin mihenk taşlarından birisi olmuştur. “Çanakkale Geçilmez” demek için 250 bin Mehmetçiğimiz şehit olmuştur. Bunu anlamak ve yaşamamız lazım. Çanakkale Ruhu üzerinde düşünmeye davet ediyorum sizleri…
Tarihin tozlu yaprakları arasına gömmeyelim 18 Mart’ı. Çocuklarımıza bu ruhu verebilmemiz lazım. Nasıl zafer kazanılmış? Nasıl fedakarlıklar yapılmış? Yaralı düşman askerine bile nasıl şefkatle yaklaşılmış? Bu destan kolay yazılmadı.
Hepimizden bir parça Çanakkale’de yatıyor aslında. Çanakkale’ye gitmeyenlerinizin muhakkak gitmesini tavsiye ediyorum. Yapılacak sosyal organizasyonlarda ve gezi programlarında Çanakkale muhakkak bir numarada olmalıdır. Yerine giderek, görerek ve havasını teneffüs ederek anlayabilirsiniz ancak. Yıllar geçtikten sonra bile kanayan yarası ile karşılaştığımız şehit dedelerimiz bizleri bekliyor.
Günümüzü anlamada “Çanakkale Ruhu” bize yol göstermelidir. Dünyamızı bekleyen global krizlerin ve tehlikelerin hepsinde bu ruhtan yoksun olmanın getirdiği ruhsal bozukluklar söz konusudur. Çok okumalı ve geçmişimizi iyi analiz edebilmeliyiz. Geçmişini bilmeyen geleceğini kaybetmeye mahkumdur.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının askeri dehası ile Mehmetçiklerimiz tüm dünyanın birleşik donanması karşısında çok zor şartlarda zafer kazanmışlardır. Havran’lı Seyyid Onbaşı eğer bir top mermisi ile batmaz denilen Ocean Zırhlısını batırabildiyse buradaki teslimiyet ve inancı sorgulamalıyız. Teknoloji ve maddi güç burada inanca ve azme karşı mağlup olmuştur. Biz her zaman teknolojiyi ve maddi gücü vatanımıza yönelmiş tehditlere karşı kalkan olarak kullanacağız.
Başarmaya ve vatanına düşmanın girmesini engellemeye odaklanmış dedelerimizin kanlarından dolayı deniz kırmızıya boyanmış iken, günümüzde her şeye maddiyat penceresinden bakmaya odaklanmış neslimize bu ruhu vermede kendimizi sorgulamalıyız.
Bu vatan toprağının her karışında şehit kanlarını hissetmeliyiz. O zaman Çanakkale’nin geçilmezliği devam eder. Yoksa internetten, televizyon ekranlarından kültürel yozlaşma yoluyla evimizin içine kadar giren düşmana karşı yapacak bir şeyimiz kalmaz. Ruhunu kaybetmiş, adeta serseri mayına dönmüş insanlığın düştüğü durum artık bilgisayar ekranları kadar yakın oldu bize. Şiddet, cinsellik, kan, vahşet… Hepsi insan hayatının bir hiç olarak sunulduğu “Ben merkezli dünya” nın sonuçlarıdır. Artık kültürel savaşla başlayan sömürü zamanla fiili işgale kadar gitmekte. Bu açıdan kültürel kimliğe sahip olmada “Çanakkale Ruhu” ndan öğreneceğimiz çok şey var.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İdris Durmuş
18 Mart’ı Anlamak
18 Mart Çanakkale Destanı hakkında birkaç noktayı dikkatinize sunacağım.
Vatanın bağrından koparak gelen Mehmet’lerin Çanakkale’de buluşarak kanlarıyla yazdıkları kahramanlık destanı milletimizin var olma mücadelesinin mihenk taşlarından birisi olmuştur. “Çanakkale Geçilmez” demek için 250 bin Mehmetçiğimiz şehit olmuştur. Bunu anlamak ve yaşamamız lazım. Çanakkale Ruhu üzerinde düşünmeye davet ediyorum sizleri…
Tarihin tozlu yaprakları arasına gömmeyelim 18 Mart’ı. Çocuklarımıza bu ruhu verebilmemiz lazım. Nasıl zafer kazanılmış? Nasıl fedakarlıklar yapılmış? Yaralı düşman askerine bile nasıl şefkatle yaklaşılmış? Bu destan kolay yazılmadı.
Hepimizden bir parça Çanakkale’de yatıyor aslında. Çanakkale’ye gitmeyenlerinizin muhakkak gitmesini tavsiye ediyorum. Yapılacak sosyal organizasyonlarda ve gezi programlarında Çanakkale muhakkak bir numarada olmalıdır. Yerine giderek, görerek ve havasını teneffüs ederek anlayabilirsiniz ancak. Yıllar geçtikten sonra bile kanayan yarası ile karşılaştığımız şehit dedelerimiz bizleri bekliyor.
Günümüzü anlamada “Çanakkale Ruhu” bize yol göstermelidir. Dünyamızı bekleyen global krizlerin ve tehlikelerin hepsinde bu ruhtan yoksun olmanın getirdiği ruhsal bozukluklar söz konusudur. Çok okumalı ve geçmişimizi iyi analiz edebilmeliyiz. Geçmişini bilmeyen geleceğini kaybetmeye mahkumdur.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının askeri dehası ile Mehmetçiklerimiz tüm dünyanın birleşik donanması karşısında çok zor şartlarda zafer kazanmışlardır. Havran’lı Seyyid Onbaşı eğer bir top mermisi ile batmaz denilen Ocean Zırhlısını batırabildiyse buradaki teslimiyet ve inancı sorgulamalıyız. Teknoloji ve maddi güç burada inanca ve azme karşı mağlup olmuştur. Biz her zaman teknolojiyi ve maddi gücü vatanımıza yönelmiş tehditlere karşı kalkan olarak kullanacağız.
Başarmaya ve vatanına düşmanın girmesini engellemeye odaklanmış dedelerimizin kanlarından dolayı deniz kırmızıya boyanmış iken, günümüzde her şeye maddiyat penceresinden bakmaya odaklanmış neslimize bu ruhu vermede kendimizi sorgulamalıyız.
Bu vatan toprağının her karışında şehit kanlarını hissetmeliyiz. O zaman Çanakkale’nin geçilmezliği devam eder. Yoksa internetten, televizyon ekranlarından kültürel yozlaşma yoluyla evimizin içine kadar giren düşmana karşı yapacak bir şeyimiz kalmaz. Ruhunu kaybetmiş, adeta serseri mayına dönmüş insanlığın düştüğü durum artık bilgisayar ekranları kadar yakın oldu bize. Şiddet, cinsellik, kan, vahşet… Hepsi insan hayatının bir hiç olarak sunulduğu “Ben merkezli dünya” nın sonuçlarıdır. Artık kültürel savaşla başlayan sömürü zamanla fiili işgale kadar gitmekte. Bu açıdan kültürel kimliğe sahip olmada “Çanakkale Ruhu” ndan öğreneceğimiz çok şey var.
www.canakkale.gen.tr web adresini ziyaret etmenizi tavsiye ederim.
Çanakkale geçilmez.