Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Yürüyen Köşk

Yazının Giriş Tarihi: 07.03.2016 05:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.03.2016 05:00

Türkiye Cumhuriyet’ nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün Yalova’ da üç evi vardır, bunlar:

Önceleri Yalova’ nın doğusundaki Millet Çiftliği içindeyken, daha sonra Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü sınırları içinde kalan, nihayet günümüzde Araştırma Enstitüsü hudutları dışında kuzeyinde, deniz kenarında bulunan ve yöre halkı tarafından “YÜRÜYEN KÖŞK” olarak tanınan ev;

Önceleri Yalova’ nın batısındaki Baltacı Çiftliği içindeyken daha sonra TİGEM sınırları içinde kalan ve günümüzde özelleştirilen alanda “ATATÜRK VE ÇOCUK MÜZESİ” olarak kullanılan iki katlı bina;

Termal İlçesi kaplıca tesisleri içinde bulunan ve günümüzde “ATATÜRK MÜZESİ” olarak değerlendirilen köşktür.

Günümüzde “ATATÜRK VE ÇOCUK MÜZESİ” olarak kullanılan iki katlı bina, ATATÜRK Yalova’ ya gelmeden önce mevcuttu, diğerleri ATATÜRK tarafından yaptırılmıştır.

Sayın Afet İNAN, ATATÜRK ile ilgili anılarını anlatırken,“ Yalova’ nın seçilişi bir çınar ağacının çekici görüntüsü ile olmuştur” der.

ATATÜRK, Yalova’ ya ilk kez geldiği 19 Ağustos 1929 günü, (ATATÜRK’ ün ilk kez 1927 yılında Yalova’ ya geldiği ifadesi ile 1929 yılında bir davet üzerine Yalova’ ya geldiği ifadesi doğru değildir.) önce Termal’ e gitmiş, oradan Baltacı Çiftliği’ ne geçmişti.

ATATÜRK, 20 Ağustos 1929 günü de, önce Millet Çiftliği’ ne gitmiş, oradan Termal’ e ve müteakiben Koru’ ya bir gezinti yaptıktan sonra İstanbul’ a dönmüştü.

ATATÜRK, 21 Ağustos 1929 günü, İstanbul’dan Bursa’ya gidecekti. Bunun için, Ertuğrul Yatı ile Marmara’da küçük bir gezinti yapılacak, daha sonra Yalova iskelesinde karaya çıkılacak, Yalova’dan da kara yolu ile Bursa’ya geçilecekti.

İşte bu gezi sırasında, Millet Çiftliği açıklarından geçerlerken, sahildeki çınar, ATATÜRK’ün dikkatini çekti. Yatı durdurtan ATATÜRK, yatın teknesiyle kıyıya çıktı, çınar ağacının muhteşem görüntüsüne hayran kalmıştı. Yanındakilere bu ağacın civarına küçük bir köşk yapılması talimatını veren ATATÜRK, sonra tekrar Ertuğrul Yatı’na döndü.

Yapımına hemen başlanan köşk, kısa sürede tamamlandı.

ATATÜRK, zaman zaman bu köşke gelir, dinlenir, çalışırdı.

Ancak, bu köşkün tanınmasına sebep olan asıl olay, yapıldığı yerin beğenilmeyerek, bulunduğu yerden biraz doğuya doğru kaydırılmasıdır.

ATATÜRK, 1930 yılında, olasılıkla Haziran ayı içinde, bir gün köşke gittiğinde, orada çalışanlar, yandaki çınar ağacının dalının köşkün çatısına vurduğunu, çatı ve duvara zarar verdiğini söylediler.

Böylece köşkün taşınması gündeme geldi; köşk tramvay rayları üzerinde biraz doğuya doğru kaydırılacaktı.

Bu görev İstanbul Belediyesi’ne verildi.

O sıralarda, Belediye Fen İşleri Müdürü Yusuf Ziya (ERDEM) Bey’ di. Onun direktifleriyle, Fen İşleri Yollar Köprüler Şubesi sorumluluğu üstlendi. Başmühendis Ali Galip (ALNAR) Bey, yanına aldığı teknik elemanlarıyla Yalova’ ya gelerek çalışmaya başladı.

Önce, bina çevresindeki toprak büyük bir dikkatle kazılarak temel seviyesine inildi. İstanbul’ dan getirilen tramvay rayları binanın temeline yerleştirildi. Uzun uğraşlar sonunda bina, temelin altına sokulan raylar üzerine oturtuldu.

Köşkün yürütülme işlemi iki aşamada yapıldı. Gerekli hazırlıklar tamamlandıktan sonra, 8 Ağustos günü, öncelikle yapının teras bölümü ( toplantı salonu olarak kullanılan, üç yanı camlarla kaplı bölüm), geri kalan iki gün içinde de, ana binanın raylar üzerinde yürütülmesi işlemi tamamlandı ve bina, 5 metre kadar doğuya kaydırıldı.

Böylelikle köşk yıkılmaktan, çınar ağacı kesilmekten kurtuldu. Köşk, o günden sonra “Yürüyen Köşk” olarak anılmaya başlandı.

Köşkün kaydırılması ATATÜRK’ ün çevre bilincine verdiği önemi göstermesi açısından önemli bir olaydır.

ATATÜRK, bu olaydan sonra da pek çok kez geldiği Yalova'da bu köşkte ve çınar ağacının altında dinlendi.

Ölümünden sonra sahip olduğu tüm taşınmazlar gibi köşkü de Türk milletine bağışladı.

ATATÜRK’ ün ölümünden sonra, köşke ilgi azaldı.

Çevre Bakanlığı’ nın 1998 yılındaki geniş çaplı restorasyonundan sonra Yürüyen Köşk kamuoyunda daha çok tanınır oldu. Daha sonraki dönemlerde de birkaç kez restorasyon tekrarlandı.

Yalova sahilindeki bina, dörtgen planlı, iki katlı ve ahşap bir yapıdır.

Binanın üstü Marsilya kiremitle örtülü, oturtma çatılıdır. Cepheler ahşap kaplamalı olup, kat arasında profilli kat silmesi ve değişik süslemeli tahtalarla kaplanmıştır. Pencereler ve pencere kepenkleri klasik yapılı katlanır kapaklıdır. Kat döşemeleri girişi kara mozaik ve mermerdir. Üst kat ise normal ahşap döşemelidir. Duvarlar, Bağdadi üzeri, çimento harçlı sıvalı ve sıvanın üstü boyalıdır.

Binaya batıdaki kapıdan girilir. Girişte solda küçük bir bölüm vardır. Burası Atatürk köşkte yaşarken çay ve kahve ocağı olarak kullanılıyordu, günümüzde ise vestiyerdir. Girişte, tam karşıda küçük bir tuvalet bulunmaktadır. Tuvaletin hemen yanında küçük bir oda vardır.

Denize bakan yönde toplantı salonu dikkati çeker. Atatürk’ün çok sevdiği gramofonu da buradadır. Bu salonun denize bakan üç yanı da boydan boya kristal camlı kapılarla kaplıdır.

Giriş kapısının hemen sağındaki ahşap merdivenlerden üst kata çıkılır. Merdiven altında yarı bodrum şeklinde, dışarıdan girilen su ısıtma merkezi bulunmaktadır. Demir dökümlü, dereceli ve termostatlı kazanda ısınan su, borularla üst kata çıkmaktadır.

Çıkışta, yine tam karşıda küçük bir tuvalet ve banyo vardır. Alt katta ve üst kattaki bu tuvalet ve banyolarda, üst katta Atatürk’ün yatak odasına, alt katta oturma odasına açılan birer kapı vardır. Soldaki Atatürk’e ait dinlenme odası aynı zamanda terasa açılır.

Bu odanın tam karşısında L şeklinde küçük bir yatak odası bulunur. Odanın duvarlarında çiftliğe ait çeşitli resimler asılıdır. Merdivenin hemen sol tarafında bir dolap ve bu dolapta 32 kişilik Belçika porseleni yemek takımı, yine 32 kişilik çatal-bıçak ve kaşıklar, 2 kristal sürahi, Atatürk’e ait yorgan, yastık, çarşaf ve masa örtüleri bulunmaktadır.

Köşkün deniz tarafında 11 mermer sütunla çevrili mermer kaplı, ATATÜRK döneminde çay- kahve içilen, bir alan vardır.

Buradan 8 basamaklı bir merdivenle ikinci bir alana inilir. Buradan da tahta iskeleye geçilir. İskele yaklaşık 30 metre uzunluğunda, 2 metre genişliktedir.

Köşkün yer değiştirmesine sebep olan, yaşlı çınar ağacı, köşkün hemen batısındadır. Köşk civarında ATATÜRK döneminde bulunan tavuk haneler sonraları yıktırılmıştır.

Yürüyen Köşk’ün yaklaşık 50 metre kadar batısında jeneratör odası, köşk ile aynı tarihte yapılmıştır. Burada bulunan 110 voltluk Siemens marka elektrik motoru ile Köşk’ün aydınlatılması sağlanırdı.

Yazıyı, dönemin Çevre Bakanı Sayın İmren AYKUT’ un, köşkün restorasyonu tamamlandıktan sonra 6 Kasım 1998 günü yapılan açılıştaki konuşmasının bir bölümüyle, sonlandıralım:

“ ... Yürüyen Köşk, Atatürk’ün insan sevgisiyle bütünleşen doğa sevgisini, bir ağaç dalında vücut bulduğu yaşam felsefesidir. Hiçbir ülkenin çevre kavramını dahi tanımadığı o yıllarda, büyük liderin bu doğa tutkusu, 1930 yılında sahip olduğu çevre bilincini yansıtması açısından çok önemlidir. Umarım, onun doğa sevgisi ve çevre anlayışı tüm insanlığa örnek olur.”



SON NOT:

Yalova’ daki “Yürüyen Köşk” ün varlığını ilk kez, 25 Nisan 1992 günü, TRT2’de yayınlanan Silâhlı Kuvvetler Saati’ nde, İclâl ERSÖZ adındaki bir bayanın açıklamasından öğrendim. Sayın ERSÖZ, programda Yürüyen Köşk’ü dönemin fotoğraflarıyla tanıttı.1930 yılında İstanbul Belediyesi Fen İşleri Yollar ve Köprüler Başmühendisi olan eniştesi Ali Galip ALNAR’ ın köşkü raylar üzerinde nasıl taşıdığını anlattı. Aynı yıl, Silâhlı Kuvvetler Dergisi’nin 335 nci sayısında, köşkün yürütülme olayı, fotoğraflarıyla yer aldı.

Bu satırların yazarının kaleme aldığı “Yürüyen Köşk” ü anlatan belgesel ise ilk kez, 1 Haziran 1994’te, TRT1’de yayımlandı.

Elbette, Yürüyen Köşk’te bir fikir, bir anlayış ve bir felsefe yatmaktadır. Ancak burada önemli olan Köşk değil, Köşk'ün yürütülmesine neden olan Tarihî Çınar’dır.

Rant için olabildiğince vahşetle her türlü çevre katliamının yaşandığı günümüzde, umarım, ölümsüz ATATÜRK’ ün vermek istediği çevre mesajı anlaşılır da uygulanır! İNŞALLAH!

ATATÜRK DİYOR Kİ:
“NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE”
www.ahmetakyol.net



Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.