Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Yılbaşı Ve Yılbaşını Kutlamak

Yazının Giriş Tarihi: 25.12.2023 16:33
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.12.2023 16:33

Bir insan normal olarak “ Bir yılın sonuna geldik, yeni bir yıla giriyoruz” deyip onu bir kutlama sebebi yaparsa, buna kimse bir şey diyemez, caiz olur. Neden günah olsun? Ailesi ve çocuklarıyla o gün daha iyi yemek yiyip ailece şenlik yaparlarsa, bu neden günah olsun?

İslâm’da örf ve âdetler meşrudur, muhteremdir. Toplumun kabulleri, halkın adetleri meşrudur.  Önemli olan temel İslâm esaslarına aykırı olmasın, açık haramları çiğnemesin. Dolayısıyla yılbaşı kutlamaları bugün Müslüman Türk halkı tarafından kabullenilmiş; bir örf, bir adet haline gelmiştir. Dolayısıyla meşrudur, muteberdir ve caizdir.

İslâm’da insanların eğlenmeleri, neşelenmeleri yasak değildir, aksine teşvik edilmiştir.

İslâm’daki bayramların anlamı da eğlence ve sevinme anlamı ifade eder.

Müslümanlara gülmeyi bile yasaklayan ruhbanlık zihniyeti, İslâm’ a sonradan sokulmuştur. Müslümanlar çeşitli biçimlerde eğlenirler. Sevgili peygamberimiz de birçok defa düğünlere katılmış, orada tefler çalıp şarkılar söyleyen cariye bayanların şarkılarını dinlemiştir.

Bugünkü şarkıcı bayanların konser vermeleri ile cariye bayanların teflerle şarkı söylemeleri arasında özde bir fark yoktur. Peygamberimizin bir şeyi görüp de sükût ederek onaylaması, o şeyin sünnet olduğunu ifade eder.  Dolayısıyla konserlere gidip bayan şarkıcıları dinlemek ve eğlenmek de sünnet olarak değerlendirilmelidir.

Maalesef eskiden beri din âlimleri, insanların lehine olan bir konu olursa onu mümkün olduğu kadar örterler ama insanlara bir görev yükleyen veya yasak getiren bir konu varsa, o zaman onu abartarak anlatırlar. O nedenle eğlence ile ilgili konuları da örtmüşlerdir.

Yılbaşı kutlamaları sebebiyle veya bir başka sebeple Müslümanlar, günah işlemekten sakınmalıdırlar. Meselâ, sarhoş olmak, kumar oynamak, cinayet işlemek, zina yapmak, hırsızlık yapmak, vs... Her türlü büyük günahlardan uzak durmalıdırlar.

İslâm’ın yasakladığı bütün günahlar, insanlık için zararlı olan şeylerdir. İnsanlara yararlı olduğu halde, İslâmiyet tarafından haram edilmiş hiçbir şey gösterilemez. İslâm’ın haram kıldığı bütün şeyler, insanlık için maddeden veya manen zararlı olan fiillerdir. Çünkü İslâm’ın amacı insanların mutlu olmalarıdır.

Dolayısıyla yılbaşı kutlamalarını da ona göre düşünmek gerekir. İnsanlara zararlı olan her şey, İslâm tarafından yasaklanmış ve haram kılınmıştır.

***

Yukarıdaki satırlar Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi eski Dekanı merhum Prof. Dr. Zekeriya Beyaz’a ait...

Kim olursa olsun, karşımdakinin sözlerini mantık süzgecimden geçirmeden ve sorgulamadan benimsemem. Benim mantığım da, merhum Zekeriya Beyaz’ ın bu ifadelerini aynen kabul ediyor.

Ben, yılbaşı gecesi eğlencesini, Hristiyan misyonerlerin Hristiyanlığı yaymak için özellikle yaptıklarını, kesinlikle kabul etmiyorum.

Yılbaşı gecesini bir fitne olarak algılayan zihniyeti de doğru bulmadığım gibi, çağdışı bir zihnin ürünü kabul ediyorum.

Yılbaşı gecesi Hazreti İsa’nın doğum günü olmadığı gibi, din dışı ve takvim yılı başlangıcı olan yılbaşı gecesini kutlamak, hurafe ve rezillik değildir.

Bazı kişi ve guruplar, ısrarla yılbaşının Hazreti İsa’nın doğum günü olduğunu ve Müslümanların yılbaşı gecesini kutlamamaları gerektiğini belirtiyorlar.

Yeni yıla girişi kutlamak bir Hristiyan âdeti değildir. Yeni yıl kutlamaları Hristiyanlıktan çok önceleri takvim yılının uygulamaya konulmasıyla başlamıştır.

Eskiden Türkler, o zamanki kullandıkları takvim sistemine göre, yılbaşını Nevruz denilen 21 Mart’ta kutlarlardı.

Türkler Müslüman olunca, Hicri Takvim’ i esas aldılar ve Hazreti Muhammet’in Mekke’den Medine’ye hicret ( göç) ettiği Milâdî 622 yılının 20 Eylül gününü, takvim yılı başlangıcı olarak kabul ettiler.

Nevruz ise tüm Türk dünyasında bir bahar bayramı olarak varlığını sürdürdü ve sürdürüyor.

Dünyada ise tarih boyunca değişik takvimler kullanılmıştır. Bunların çoğunda takvim başlangıcı değişiktir.

Ayrıca Mısır Takvimi, Babil Takvimi, Aztek Takvimi, Maya Takvimi, Musevi Takvimi, Hindu Takvimi, Çin Takvimi ve Tamil Takvimi gibi farklı özellikler gösteren takvimlerin kullanıldığını da biliyoruz.

Ancak, çağdaş dünyada ve özellikle Avrupa’da müşterek ve kolektif hayatı kolaylaştırmak için, tarih içinde bir takım aşamalar geçiren Gregoryen Takvimi kullanılmaya başlanmıştır. Hazreti İsa’nın doğumundan yüzyıllar öncesine dayanan bu takvim, en son 1572’de Papa XII. Gregorius zamanında bazı küçük değişikliklerle yeniden düzenlendiği için Gregoryen Takvimi olarak bilinir.

Unutulmasın, Halifeliğin başkentinde, Osmanlı döneminde 1917 yılında Gregoryen takvimi kabul edildi.

Ne var ki, bu takvimin başlangıcına, yani 1 Ocak’a, özellikle Hristiyanlar karşı çıktılar. Zira onlara göre 1 Ocak’taki yılbaşı kutlamaları, 24 Aralık gecesi yapılacak Hazreti İsa’nın doğum günü kutlamalarını gölgede bırakacaktı.

Kısaca, NOEL’ den söz edecek olursak;

Noel, Hazreti İsa’nın doğum günü olarak kabul edilen bir yortu günüdür. Noel’in tarihi Hıristiyan mezheplerine göre değişir.

Yehova Şahitleri Noel'i İncil'e aykırı bulur, kutlamaz.

Batı Hıristiyan Kiliseleri, Doğu Katolik Kiliseleri ve Doğu Süryani Kilisesi Gregoryen takvimi kullandıklarından Noel'i 25 Aralık'ta kutlar.

Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Arnavutluk, Finlandiya, İstanbul ve Antakya, Kıbrıs, İskenderiye, ABD Ortodoks Kilisesi XX. yüzyıl itibarıyla Revize Jülyen takvimini kullandıklarından Noel'i 25 Aralık'ta kutlar.

Rusya, Gürcistan, Ukrayna, Makedonya, Sırbistan, Karadağ, Kudüs gibi Doğu Ortodoks Kilisesi, Jülyen takvimini kullandıkları için Noel'i 7 Ocak'ta; farklı takvimler kullanmasına rağmen Kıpti Ortodoks Kilisesi, Etiyopya ve Eritre Ortodoks Tewahedo Kilisesi, Pentay Evanjelik Kilisesi Noel'i 7 Ocak'ta kutlar.

Ermeni Apostolik Kilisesi ve Kudüs'teki Ermeni Patrikhanesi Hz. İsa'nın doğumunu değil, vaftizinin kutlanmasına yönelik Doğu Hıristiyan uygulamasını sürdürerek Noel'i 6 Ocak'ta kutlar…

Esasen Hazreti İsa’nın 6 Ocak’ta da, 24 Aralık’ta da, hatta Milât ’ta doğduğu da kesin değildir. Milat’tan yıllar önce doğduğunu ileri sürenler vardır.

Kiliseler, uzun süre yılbaşı kutlamalarına karşı çıkmalarına rağmen, sonunda olayı kabullenmek ve hoşgörüyle yaklaşmak gereğini duydular. Zira 31 Aralık/1 Ocak gecesi yapılan kutlamaların dini bir yönü yoktu.

Kısacası, bu geceyi nasıl isterseniz öyle geçirin; yılbaşının dinle yakından uzaktan ilgisi yoktur.

Yılbaşını Noel ile ilgili bulanların, yılbaşının Hristiyanlıkla ilgili olduğunu söyleyenlerin Noel’i, Noel Baba’yı, Hristiyanlığı, Takvim yılının başlangıcı gibi genel kültür konularını ve hatta Din Kültürü’ nü hiç bilmedikleri kanaatindeyim.

Noel genellikle Yılbaşı ile karıştırılıyor ama burada dikkatimi çeken bir konuyu da belirtmek isterim. Hazreti İsa, İslâm dininin kabul ettiği bir peygamber değil mi? Bir peygamberin doğumunu kutlamak neden günah olsun? Kuran’ da Kâfirûn Suresi 6’nci Ayet: “ Sizin dininiz size, benim dinim de bana” demiyor mu?

Tekrarlıyorum: yeni yıla girişi nasıl isterseniz öyle kutlayın, ya da kutlamayın, o sizin bileceğiniz şey. İnsanları kendilerince hizaya getirme baskısı artık son bulmalı!

Hepinize sağlık, mutluluk, huzur ve başarı dolu yıllar dilerim.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.