Hersek’ten başlayıp Armutlu’ya kadar giden eski kara yolu ile orman içinden gidip zaman zaman köyleri (de) birbirine bağlayan yaklaşık 200 km.lik yol, Yeşil Mavi Turizm Seyir Yolu diye tanımlanıyor.
Yerel basında çıkan haber ve açıklamalara göre, bu yolun yapım amacı: Yol güzergâhında bulunan yerleşim bölgelerine yerli ve yabancı turisti çekmek, böylece alternatif turizm geliştirilirken, bölge ekonomisine de girdi sağlamakmış.
Bu sembolik adlandırmada, herhalde “Mavi” deniz ile suyu, “Yeşil” ağaç ve ormanı tanımlıyor.
Yalova’da girilecek deniz ve denize girilecek kumsal mı var ?
Deniz kenarında, ileride turistik amaçla değerlendirilebilecek çok kıymetli alanlara, doğal dokuyu yok ettiğini düşündüğüm, sanayi tesisleri ve tersaneler yapılıyor.
Doğa severleri, akşam üzerleri, Taşköprü Beldesi su deposunun bulunduğu yere çıkıp, baca salınıp sürelerinde, bulundukları yerdeki havayı solumalarını ve vadi içindeki kestane ağaçlarının neden yok olduklarını incelemelerini öneririm.
Ya dereler? Samanlı Dağları’ndan denize akan dereler, köpürerek mikrop ve asit yüklü suları taşıyor. Ve bu derelerden bahçe sulaması yapılıyor.
Marmara Denizi, sanayi tesislerinin denize akıttıklarıyla kirlenmiş durumda ve deniz girilmeye uygun değil.
Bu durumda, “Yeşil Mavi” nin mavisi zaten yok.
Esasen, Mavi Yol’un denizle ilgili olduğunu söylemek de mümkün değil. Adı sözüm ona sahil yolu… Ne sahilden geçiyor, ne de amacı deniz turizmini teşvik (!)
Ana arter olan bu yol ile köyleri birbirine bağlayan yolların yapım ve bakımlarıyla devletin ayrı kurum ve kuruluşları ilgileniyor. Fakat nedense bu iki yol, aynı proje içinde mütalaa ediliyor. Bunun için burada üzerinde durma gereği duyuyorum.
Bu yolun Altınova- Yalova arası, son derece emniyetsiz olarak zihinlerde yer etti. Trafik kazasının olmadığı gün neredeyse yok.
Yalova- Çınarcık arası ise, bol virajlı ve emniyetsiz.
Çınarcık- Armutlu yolundan bahsetme gereği bile duymuyorum.
Mevcut durumuyla son derece sağlıksız olan bu eski ana arterin, yeni yapılan veya onarılan eski orman yollarıyla birlikte bir arada değerlendirilmesi, bana göre uygun değildir.
Gelelim “Yeşil”in durumuna… Yalova’nın çevre illere göre en önemli avantajlarından biri, Samanlı Dağları’nın doğal dokusudur.
Yalovalı, bu doğal dokuyu gözü gibi sakınmalı ve korumalıdır.
Sayın Hayrettin Karaca’nın çok güzel bir tespiti var, der ki: “Asfalt gider, orman biter.”
Yalova’da, alternatif turizm açısından, Kent Ormanları yapımını son derece yararlı ve sağlıklı buluyorum. Buraları, kontrollü bir şekilde, doğa severlerin doğayla iç içe olmasını sağlar.
Bunun dışında, doğal güzellikleri tanıtacağım diye, orman içi yol açmak, hele hele buralarda, şöyle ya da böyle, yerleşimi teşvik etmek, doğa katliamına davetiye çıkarmak olur.
Örnek olarak Yürüyen Köşk’ü verebilirim. Yürüyen Köşk, benim bildiğim, ikinci kez restore edilerek halkın ziyaretine açıldı. Köşkü ziyarete gelenlerin dinlenebilmesi ve hiç olmazsa bir bardak çay içerek soluklanması için küçük bir kafeterya açılması uygundu.
Ne oldu? Atatürk, “Dal kesilmesin Köşk yürütülsün” derken, doğanın olduğu gibi korunmasını istemişti; Yürüyen Köşk’ün doğusundaki ağaçlar kesilerek bir çay ocağı yapıldı. Sonra burası büyütüldü, lokantaya çevrildi. Giderek burası toplantı salonuna dönüştü. Bölgeye motorlu araçların girmesi sakıncalıyken, motorlu araçların buraya girmesini teşvik için otopark yapıldı.
Kısacası iş çığırından çıktı.
Yeşil Mavi Yol’un götürdüğü şelâlelerin, göllerin civarına, ( küçük, sade ve doğayla uyumlu oturma ve seyir mekânları dışında) halkın geniş kapsamlı şekilde yararlanması için tesisler yapılması, Yalovalı’nın ya da turizm firmalarının buralara tesis yapmaları için teşvik edilmesi, doğal dokunun sonu olur.
Yapılan açıklamalar göre, Teşvikiye ya da Delmece Yaylası’na bungalov tarzı konutlar yapılması teşvik edilecek ve çevre illerden insanlar buralara çekilecekmiş.
Ben, Teşvikiye Yaylası’nı görmedim. Ancak fotoğraflardaki yayla binalarının hepsinin beton yığını oluşu benim gözüme battı; içimi acıttı.
“Yeşil Mavi Yol civarında ve yaylalarda betonlaşma asla olmaz” demek, biraz ütopik bir yaklaşımdır.
Geçen sene, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından, “Turizm Kenti Yalova” konulu, son derece başarılı bir panel tertiplenmişti.
Burada, yayla turizminin yarar ve zararları uzun uzun anlatıldı. Bakanlıktan gelen ilgili konuşması, yaylalara yapılan sunî ve son derece çirkin yapıların önüne geçilemediğini, bunlara karşı hiçbir cezaî müeyyide uygulanamadığını, yaylalara gidişler kolaylaştıkça, yaylaların yaylalıktan çıktığını, çok açık ve net bir biçimde gösterdi.
Nedense, bu sözlere kimse itibar etmedi.
Aman dikkat, Yalovalı, yayla turizmine açılacak diye, yaylaların elden çıkışını kolaylaştırmamalıdır.
Yaylalar, dolayısıyla doğal doku bir kere elden çıkarsa, bunun artık dönüşü olmaz.
Bu Yeşil Mavi Yol’un Yeşil’i trekking, yani doğal yürüyüşleri için düşünülmüşse, bana göre yanlış yapılmıştır.
Trekking yani doğa yürüyüşü yapılan alanlarda sunî yapılaşmadan kaçınılır ve doğa olduğu gibi korunmaya çalışılır. Örneğin, adı üzerinde, doğa yürüyüşü yapılan yollar asla ve asla asfaltlanmaz.
Turist, bozulmamış doğayı, insan eli değmemiş doğal güzellikleri arar.
Orman içi yollar, doğa severlerden çok, piknikçileri davet eder. Bu durumda, mutlaka düşünülmesi gereken konu, piknikçilerin davranışlarıdır.
Dünya giderek ısınıyor ve kuraklık kapıda…Uluslar arası kuruluşlar, tehlikeye dikkat çekiyorlar. Şimdi düşünelim: Kent Ormanı dışında, Yeşil Yol üzerinde rast gele alanlarda yapılacak piknikler için önlem- önleyici tedbir var mı?
Bu önlemleri alacak güvenlik teşkilâtı (Jandarma değil) kuruldu mu? Piknikçilerden doğabilecek veya çeşitli nedenlerle oluşabilecek orman yangınlarına karşı önlem alındı mı? Yangın söndürme teşkilâtları kuruldu mu?
Yeşil Mavi Yol, turist çekeceğim derken, yangınlara ve odun kaçakçılarına davetiye çıkarmasın; illegal örgütlerin, esrar kaçakçılarının, beyaz kadın tüccarlarının hareketlerini kolaylaştırmasın?
Ayrıca, gerek doğa yürüyüşü, gerek yayla turizmi için şelâle ve gölleri görmeye geleceklerin, doğayı tahrip ve kirletmekten başka, Yalova ekonomisine en ufak bir katkı sağlayacaklarına inanmıyorum.
Yeşil Mavi Yol, Yalova’nın ekonomik geleceği için bir şans değildir ve olamaz da…
Yalova bir turistik kent ve turizm kenti değildir. Ancak, gereken tesislerden yapıldıktan ve bunlar da rağbet gördükten sonra, bir alternatif turizm merkezine dönüşebilir.
Genel konsepte göre, turizmde artık zamanla birlikte akımlar değişti. Bundan 10 sene önce beş yıldızlı oteller modayken, günümüzde tatil köyleri ve doğal yaşam alanları rağbet görüyor.
Giderek nüfusu artan İstanbul’da, imkânları elverişli olanlar, rahat nefes almak ve hafta sonlarını değerlendirmek için Belgrat ormanları, Istrancalar ve Polonezköy civarını tercih ediyorlar.
Buralarda nasıl tesislerin tercih edildiğine dair eski yazılarımda (74.Kazanç Park Club) örnekler var.
Yalova civarında, (şelale- göl gibi el değmemiş doğal alanlarda değil) ancak köylerde yapılacak doğal yaşam alanları (örnek: www.naturland.com.tr- daha önce Yalova Gazetesi’nde yazmıştım), doğal ortamda ev otel ve pansiyonlar, organik tarım çiftlikleri cazibe merkezi olabilir.
Yeşil Mavi Yol, bu oluşumun ilk adımı olarak değerlendirilebilir.
Sonuç Olarak: Yolların onarılarak köylerin birbirlerine bağlanması ve KÖYDES projesinin başarıyla uygulanması her türlü takdirin üstündedir.
Ancak, doğanın tahribatını kolaylaştırabilecek oluşumlardan uzak durmak, art niyetli ya da yanlış kullanımlara karşı etkin yaptırımlardan kaçınmamak gerekir.
Özellikle ve öncelikle Yalova- Çınarcık- Armutlu yolu ıslah edilerek, teknik şartlara uygun olarak yeniden yapılmalı veya düzenlenmeli; Atatürk’ün de çok istediği şekilde Yalova- Bursa yolundan direkt Termal’e yeni bir yol yapımı düşünülmelidir.
Bu arada kısa bir not olarak şunu da özellikle belirteyim: Yeşil Mavi Yol uygulaması Yalova ile ilgili bir konudur. Konunun Yalova ileri gelenlerine tanıtımında, yabancı bir tanıtım ve promosyon firmasının rolünü kesinlikle anlamadım.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ahmet Akyol
Yeşil Mavi Yol
Hersek’ten başlayıp Armutlu’ya kadar giden eski kara yolu ile orman içinden gidip zaman zaman köyleri (de) birbirine bağlayan yaklaşık 200 km.lik yol, Yeşil Mavi Turizm Seyir Yolu diye tanımlanıyor.
Yerel basında çıkan haber ve açıklamalara göre, bu yolun yapım amacı:
Yol güzergâhında bulunan yerleşim bölgelerine yerli ve yabancı turisti çekmek, böylece alternatif turizm geliştirilirken, bölge ekonomisine de girdi sağlamakmış.
Bu sembolik adlandırmada, herhalde “Mavi” deniz ile suyu, “Yeşil” ağaç ve ormanı tanımlıyor.
Yalova’da girilecek deniz ve denize girilecek kumsal mı var ?
Deniz kenarında, ileride turistik amaçla değerlendirilebilecek çok kıymetli alanlara, doğal dokuyu yok ettiğini düşündüğüm, sanayi tesisleri ve tersaneler yapılıyor.
Doğa severleri, akşam üzerleri, Taşköprü Beldesi su deposunun bulunduğu yere çıkıp, baca salınıp sürelerinde, bulundukları yerdeki havayı solumalarını ve vadi içindeki kestane ağaçlarının neden yok olduklarını incelemelerini öneririm.
Ya dereler?
Samanlı Dağları’ndan denize akan dereler, köpürerek mikrop ve asit yüklü suları taşıyor.
Ve bu derelerden bahçe sulaması yapılıyor.
Marmara Denizi, sanayi tesislerinin denize akıttıklarıyla kirlenmiş durumda ve deniz girilmeye uygun değil.
Bu durumda, “Yeşil Mavi” nin mavisi zaten yok.
Esasen, Mavi Yol’un denizle ilgili olduğunu söylemek de mümkün değil.
Adı sözüm ona sahil yolu…
Ne sahilden geçiyor, ne de amacı deniz turizmini teşvik (!)
Ana arter olan bu yol ile köyleri birbirine bağlayan yolların yapım ve bakımlarıyla devletin ayrı kurum ve kuruluşları ilgileniyor. Fakat nedense bu iki yol, aynı proje içinde mütalaa ediliyor. Bunun için burada üzerinde durma gereği duyuyorum.
Bu yolun Altınova- Yalova arası, son derece emniyetsiz olarak zihinlerde yer etti. Trafik kazasının olmadığı gün neredeyse yok.
Yalova- Çınarcık arası ise, bol virajlı ve emniyetsiz.
Çınarcık- Armutlu yolundan bahsetme gereği bile duymuyorum.
Mevcut durumuyla son derece sağlıksız olan bu eski ana arterin, yeni yapılan veya onarılan eski orman yollarıyla birlikte bir arada değerlendirilmesi, bana göre uygun değildir.
Gelelim “Yeşil”in durumuna…
Yalova’nın çevre illere göre en önemli avantajlarından biri, Samanlı Dağları’nın doğal dokusudur.
Yalovalı, bu doğal dokuyu gözü gibi sakınmalı ve korumalıdır.
Sayın Hayrettin Karaca’nın çok güzel bir tespiti var, der ki: “Asfalt gider, orman biter.”
Yalova’da, alternatif turizm açısından, Kent Ormanları yapımını son derece yararlı ve sağlıklı buluyorum. Buraları, kontrollü bir şekilde, doğa severlerin doğayla iç içe olmasını sağlar.
Bunun dışında, doğal güzellikleri tanıtacağım diye, orman içi yol açmak, hele hele buralarda, şöyle ya da böyle, yerleşimi teşvik etmek, doğa katliamına davetiye çıkarmak olur.
Örnek olarak Yürüyen Köşk’ü verebilirim.
Yürüyen Köşk, benim bildiğim, ikinci kez restore edilerek halkın ziyaretine açıldı.
Köşkü ziyarete gelenlerin dinlenebilmesi ve hiç olmazsa bir bardak çay içerek soluklanması için küçük bir kafeterya açılması uygundu.
Ne oldu?
Atatürk, “Dal kesilmesin Köşk yürütülsün” derken, doğanın olduğu gibi korunmasını istemişti; Yürüyen Köşk’ün doğusundaki ağaçlar kesilerek bir çay ocağı yapıldı. Sonra burası büyütüldü, lokantaya çevrildi. Giderek burası toplantı salonuna dönüştü. Bölgeye motorlu araçların girmesi sakıncalıyken, motorlu araçların buraya girmesini teşvik için otopark yapıldı.
Kısacası iş çığırından çıktı.
Yeşil Mavi Yol’un götürdüğü şelâlelerin, göllerin civarına, ( küçük, sade ve doğayla uyumlu oturma ve seyir mekânları dışında) halkın geniş kapsamlı şekilde yararlanması için tesisler yapılması, Yalovalı’nın ya da turizm firmalarının buralara tesis yapmaları için teşvik edilmesi, doğal dokunun sonu olur.
Yapılan açıklamalar göre, Teşvikiye ya da Delmece Yaylası’na bungalov tarzı konutlar yapılması teşvik edilecek ve çevre illerden insanlar buralara çekilecekmiş.
Ben, Teşvikiye Yaylası’nı görmedim. Ancak fotoğraflardaki yayla binalarının hepsinin beton yığını oluşu benim gözüme battı; içimi acıttı.
“Yeşil Mavi Yol civarında ve yaylalarda betonlaşma asla olmaz” demek, biraz ütopik bir yaklaşımdır.
Geçen sene, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından, “Turizm Kenti Yalova” konulu, son derece başarılı bir panel tertiplenmişti.
Burada, yayla turizminin yarar ve zararları uzun uzun anlatıldı.
Bakanlıktan gelen ilgili konuşması, yaylalara yapılan sunî ve son derece çirkin yapıların önüne geçilemediğini, bunlara karşı hiçbir cezaî müeyyide uygulanamadığını, yaylalara gidişler kolaylaştıkça, yaylaların yaylalıktan çıktığını, çok açık ve net bir biçimde gösterdi.
Nedense, bu sözlere kimse itibar etmedi.
Aman dikkat, Yalovalı, yayla turizmine açılacak diye, yaylaların elden çıkışını kolaylaştırmamalıdır.
Yaylalar, dolayısıyla doğal doku bir kere elden çıkarsa, bunun artık dönüşü olmaz.
Bu Yeşil Mavi Yol’un Yeşil’i trekking, yani doğal yürüyüşleri için düşünülmüşse, bana göre yanlış yapılmıştır.
Trekking yani doğa yürüyüşü yapılan alanlarda sunî yapılaşmadan kaçınılır ve doğa olduğu gibi korunmaya çalışılır. Örneğin, adı üzerinde, doğa yürüyüşü yapılan yollar asla ve asla asfaltlanmaz.
Turist, bozulmamış doğayı, insan eli değmemiş doğal güzellikleri arar.
Orman içi yollar, doğa severlerden çok, piknikçileri davet eder.
Bu durumda, mutlaka düşünülmesi gereken konu, piknikçilerin davranışlarıdır.
Dünya giderek ısınıyor ve kuraklık kapıda…Uluslar arası kuruluşlar, tehlikeye dikkat çekiyorlar.
Şimdi düşünelim: Kent Ormanı dışında, Yeşil Yol üzerinde rast gele alanlarda yapılacak piknikler için önlem- önleyici tedbir var mı?
Bu önlemleri alacak güvenlik teşkilâtı (Jandarma değil) kuruldu mu?
Piknikçilerden doğabilecek veya çeşitli nedenlerle oluşabilecek orman yangınlarına karşı önlem alındı mı? Yangın söndürme teşkilâtları kuruldu mu?
Yeşil Mavi Yol, turist çekeceğim derken, yangınlara ve odun kaçakçılarına davetiye çıkarmasın; illegal örgütlerin, esrar kaçakçılarının, beyaz kadın tüccarlarının hareketlerini kolaylaştırmasın?
Ayrıca, gerek doğa yürüyüşü, gerek yayla turizmi için şelâle ve gölleri görmeye geleceklerin, doğayı tahrip ve kirletmekten başka, Yalova ekonomisine en ufak bir katkı sağlayacaklarına inanmıyorum.
Yeşil Mavi Yol, Yalova’nın ekonomik geleceği için bir şans değildir ve olamaz da…
Yalova bir turistik kent ve turizm kenti değildir.
Ancak, gereken tesislerden yapıldıktan ve bunlar da rağbet gördükten sonra, bir alternatif turizm merkezine dönüşebilir.
Genel konsepte göre, turizmde artık zamanla birlikte akımlar değişti. Bundan 10 sene önce beş yıldızlı oteller modayken, günümüzde tatil köyleri ve doğal yaşam alanları rağbet görüyor.
Giderek nüfusu artan İstanbul’da, imkânları elverişli olanlar, rahat nefes almak ve hafta sonlarını değerlendirmek için Belgrat ormanları, Istrancalar ve Polonezköy civarını tercih ediyorlar.
Buralarda nasıl tesislerin tercih edildiğine dair eski yazılarımda (74.Kazanç Park Club) örnekler var.
Yalova civarında, (şelale- göl gibi el değmemiş doğal alanlarda değil) ancak köylerde yapılacak doğal yaşam alanları (örnek: www.naturland.com.tr- daha önce Yalova Gazetesi’nde yazmıştım), doğal ortamda ev otel ve pansiyonlar, organik tarım çiftlikleri cazibe merkezi olabilir.
Yeşil Mavi Yol, bu oluşumun ilk adımı olarak değerlendirilebilir.
Sonuç Olarak:
Yolların onarılarak köylerin birbirlerine bağlanması ve KÖYDES projesinin başarıyla uygulanması her türlü takdirin üstündedir.
Ancak, doğanın tahribatını kolaylaştırabilecek oluşumlardan uzak durmak, art niyetli ya da yanlış kullanımlara karşı etkin yaptırımlardan kaçınmamak gerekir.
Özellikle ve öncelikle Yalova- Çınarcık- Armutlu yolu ıslah edilerek, teknik şartlara uygun olarak yeniden yapılmalı veya düzenlenmeli; Atatürk’ün de çok istediği şekilde Yalova- Bursa yolundan direkt Termal’e yeni bir yol yapımı düşünülmelidir.
Bu arada kısa bir not olarak şunu da özellikle belirteyim: Yeşil Mavi Yol uygulaması Yalova ile ilgili bir konudur. Konunun Yalova ileri gelenlerine tanıtımında, yabancı bir tanıtım ve promosyon firmasının rolünü kesinlikle anlamadım.