Osmanlı dönemi öncesi Yalova yöresi eski yerleşimleri ile Osman Gazi döneminde meydana gelen olayları incelemek için o dönemi yaşamış ve yazmış Roma/ Bizans tarih yazıcılarının yazdıklarını okumak gerekir.
Osmanlı dönemi öncesi ile Osmanlının ilk yıllarında (Osman Gazi dönemi) Yalova’ nın kuruluşunu (yıllar sonra söylencelere dayanarak yazılmış) Osmanlı tarih yazıcılarından öğrenmek, yanlışlıklara ve dolayısıyla yanlış yorumlara neden olabilir!
Örneğin pek çok incelemede kaynak gösterilen İdris-î Bitlisî ( d.1452- 57/ ö. 14520) hakkında İslâm Ansiklopedisi’ nin yazdıklarına bir göz atalım:
“Müeellifin ( yazarın), ‘Kitâbü Şifâti’ş- Şemaniyye fî Zikrî’l- Kayâşireti’l- Osmaniyye’ adını verdiği Farsça eser, II. Bayezid devri dâhil ilk sekiz padişah dönemini içine aldığı için ‘Heşt Bihişt’ ( Sekiz Cennet) adıyla şöhret bulmuştur. İdris-i Bitlisî, eserini yazarken kullandığı kaynaklardan pek söz etmez. Yeri geldikçe Acem, Selçuklu, Bizans ve Osmanlı tarihlerinden faydalandığını söyler. İdrisî’ nin edebî üsluptaki aşırılığı, olayların anlatımında yer yer karıştırmalara, yanlışlara ve kronolojik hatalara yol açmıştır.
Hoca Sadeddin Efendi, Tacü’t- Tevarih adlı eserini yazarken büyük ölçüde Heşit Bihişt’ i kaynak olarak kullanmış ve bunu açıkça belirtmiştir.
Heşit Bihişt’ i kaynak olarak gösteren ikinci tarihçi An Mustafa Efendi’ dir. Bu çok yönlü Osmanlı tarihçisi de, Kühnü’l- Ahbar ‘ı kaleme alırken İdris-i Bitlisî’ nin eserinden geniş ölçüde yararlanmıştır.
Müneccimbaşı Ahmed Dede, Sahaitü’l- Ahbar adlı kitabında İdris-i Bitlisî’ den yararlanmıştır.
Menage ise “Bitlisî’ nin eserinin iyice tahlil edilmesi durumunda ona kaynak olarak hak etmediği bir kıymetin verildiğinin görüleceğini ve belagat unsurları ayıklandıktan sonra metnin birbirine zıt olaylar arasında ahenk sağlamak amacıyla yapılmış tahriflerle dolu olduğunun anlaşılabileceğini ileri sürer.”
Unutulmaması gerekir:
Bitinler döneminde yöre halkı Romeiko denen Grekçeye çok benzeyen, aralarında çok az fark bulunan, bir dil kullanıyorlardı. Yazı dilinde zaman zaman Lâtince de yer alıyordu.
Döneme ait Roma/ Bizans imparatorlarının Bitinya seyahatleri var; gözlemlerini yazmışlar!
Döneme ait edebî, nümizmatik (x) ve epigrafik(xx) kaynaklar var.
İçinde günümüzdeki Yalova ili topraklarının da bulunduğu Bitinya idari yapısını bilmek için, Roma Provincia (Eyalet) Sistemini bilmek gerekiyor.
Bitinya eyaletinde Roma/Bizans’ ın uyguladığı Malî, Askerî ve Adlî politikalar var, bunlar o zaman kullanılan dille yayımlanmış.
Bitinya’ da birçok kentte varlıklı vatandaşların oluşturduğu bir “Boule” (Şehir Meclisi) ve ayrıca Halk Meclisi bulunuyordu; bunların aldıkları kararlar var! Dikkatinizi tekrar çekmek istiyorum, Osmanlının kuruluşundan yüz yıllar evvel bunlar yazılmış ve kayıtları var.
Dönemin dilini bilmenin önemi açısından devam edelim:
Bitinya’ da vergi sisteminde “Tributumsoli” ( Toprak Vergisi) ile “Tributum Capitis” (Kafa Vergisi) vardı ve bunu kentlerdeki “Boule” lerde kendi aralarından seçtikleri “ Dekaproti” komiteleri topluyordu; kayıtları var.
Sanat tarihçileri ile Arkeologların çok iyi bildikleri mezar/ onur/ sınır stelleri var.
Küçük bir örnek: Yalova yöresini ayrıntılarıyla inceleyen Ord. Prof. Dr. A. Müfit MANSEL, De Cerimoniis, Bonn Tabı, I, Sayfa 474, 493’ü dipnot vererek, imparatorların (Pylai/ Çiftlikköy Sahil Mahallesi civarında) karaya çıkışlarında yapılan törenlerin bütün ayrıntılarının teşrifat kitaplarında bulunduğunu, belirtmektedir.
Kısacası elde yöreyi daha iyi tanımamızı sağlayabilecek bilgi ve belgeler var.
Ancak, bütün bunlar bilinip alt yapı oluşturulduktan sonra, sözü eden döneme ait sağlıklı değerlendirme ve yorumlar yapılabilir.
İngilizce, Fransızca, Almanca ya da Osmanlıca bilmek, ancak Grekçe veya Lâtince’ den yapılmış tercümelerden yararlanmayı sağlar ki, bu da (tercümelere yapılan katkılardan dolayı) yanlış değerlendirmelere neden olabilir.
-----
(x) Nümismatik: Metal paraları inceleyen, sikke ve madalyaların tarihi ve tanımıyla uğraşan bilim dalıdır.
(xx) Epigrafi: Anıtlar üzerindeki kitabeleri ve yazıları inceleyen bilim dalıdır. Filoloji ve paleografi bilimleri ile iş birliği içerisinde çalışır. Anıtlar üzerindeki kitabeler ait olduğu dönem hakkında önemli bilgiler verir. Tarih bilimi, kitabelerdeki bu bilgilerin anlaşılması ve okunmasında epigrafi biliminden yararlanır.
GÜNÜN SÖZÜ:
“ Her şeyi bildiğini sanan, her zaman yanılır. Önemli olan, hiçbir şey bilmediğini bilmektir.”
ATATÜRK DİYOR Kİ:
“Tarih yazmak, tarh yapmak kadar önemlidir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen gerçek insanı şaşırtacak bir nitelik kazanır.”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ahmet Akyol
Tarih Yazıcılığı
Osmanlı dönemi öncesi Yalova yöresi eski yerleşimleri ile Osman Gazi döneminde meydana gelen olayları incelemek için o dönemi yaşamış ve yazmış Roma/ Bizans tarih yazıcılarının yazdıklarını okumak gerekir.
Osmanlı dönemi öncesi ile Osmanlının ilk yıllarında (Osman Gazi dönemi) Yalova’ nın kuruluşunu (yıllar sonra söylencelere dayanarak yazılmış) Osmanlı tarih yazıcılarından öğrenmek, yanlışlıklara ve dolayısıyla yanlış yorumlara neden olabilir!
Örneğin pek çok incelemede kaynak gösterilen İdris-î Bitlisî ( d.1452- 57/ ö. 14520) hakkında İslâm Ansiklopedisi’ nin yazdıklarına bir göz atalım:
“Müeellifin ( yazarın), ‘Kitâbü Şifâti’ş- Şemaniyye fî Zikrî’l- Kayâşireti’l- Osmaniyye’ adını verdiği Farsça eser, II. Bayezid devri dâhil ilk sekiz padişah dönemini içine aldığı için ‘Heşt Bihişt’ ( Sekiz Cennet) adıyla şöhret bulmuştur. İdris-i Bitlisî, eserini yazarken kullandığı kaynaklardan pek söz etmez. Yeri geldikçe Acem, Selçuklu, Bizans ve Osmanlı tarihlerinden faydalandığını söyler. İdrisî’ nin edebî üsluptaki aşırılığı, olayların anlatımında yer yer karıştırmalara, yanlışlara ve kronolojik hatalara yol açmıştır.
Hoca Sadeddin Efendi, Tacü’t- Tevarih adlı eserini yazarken büyük ölçüde Heşit Bihişt’ i kaynak olarak kullanmış ve bunu açıkça belirtmiştir.
Heşit Bihişt’ i kaynak olarak gösteren ikinci tarihçi An Mustafa Efendi’ dir. Bu çok yönlü Osmanlı tarihçisi de, Kühnü’l- Ahbar ‘ı kaleme alırken İdris-i Bitlisî’ nin eserinden geniş ölçüde yararlanmıştır.
Müneccimbaşı Ahmed Dede, Sahaitü’l- Ahbar adlı kitabında İdris-i Bitlisî’ den yararlanmıştır.
Menage ise “Bitlisî’ nin eserinin iyice tahlil edilmesi durumunda ona kaynak olarak hak etmediği bir kıymetin verildiğinin görüleceğini ve belagat unsurları ayıklandıktan sonra metnin birbirine zıt olaylar arasında ahenk sağlamak amacıyla yapılmış tahriflerle dolu olduğunun anlaşılabileceğini ileri sürer.”
Unutulmaması gerekir:
Bitinler döneminde yöre halkı Romeiko denen Grekçeye çok benzeyen, aralarında çok az fark bulunan, bir dil kullanıyorlardı. Yazı dilinde zaman zaman Lâtince de yer alıyordu.
Döneme ait Roma/ Bizans imparatorlarının Bitinya seyahatleri var; gözlemlerini yazmışlar!
Döneme ait edebî, nümizmatik (x) ve epigrafik(xx) kaynaklar var.
İçinde günümüzdeki Yalova ili topraklarının da bulunduğu Bitinya idari yapısını bilmek için, Roma Provincia (Eyalet) Sistemini bilmek gerekiyor.
Bitinya eyaletinde Roma/Bizans’ ın uyguladığı Malî, Askerî ve Adlî politikalar var, bunlar o zaman kullanılan dille yayımlanmış.
Bitinya’ da birçok kentte varlıklı vatandaşların oluşturduğu bir “Boule” (Şehir Meclisi) ve ayrıca Halk Meclisi bulunuyordu; bunların aldıkları kararlar var! Dikkatinizi tekrar çekmek istiyorum, Osmanlının kuruluşundan yüz yıllar evvel bunlar yazılmış ve kayıtları var.
Dönemin dilini bilmenin önemi açısından devam edelim:
Bitinya’ da vergi sisteminde “Tributumsoli” ( Toprak Vergisi) ile “Tributum Capitis” (Kafa Vergisi) vardı ve bunu kentlerdeki “Boule” lerde kendi aralarından seçtikleri “ Dekaproti” komiteleri topluyordu; kayıtları var.
Sanat tarihçileri ile Arkeologların çok iyi bildikleri mezar/ onur/ sınır stelleri var.
Küçük bir örnek: Yalova yöresini ayrıntılarıyla inceleyen Ord. Prof. Dr. A. Müfit MANSEL, De Cerimoniis, Bonn Tabı, I, Sayfa 474, 493’ü dipnot vererek, imparatorların (Pylai/ Çiftlikköy Sahil Mahallesi civarında) karaya çıkışlarında yapılan törenlerin bütün ayrıntılarının teşrifat kitaplarında bulunduğunu, belirtmektedir.
Kısacası elde yöreyi daha iyi tanımamızı sağlayabilecek bilgi ve belgeler var.
Ancak, bütün bunlar bilinip alt yapı oluşturulduktan sonra, sözü eden döneme ait sağlıklı değerlendirme ve yorumlar yapılabilir.
İngilizce, Fransızca, Almanca ya da Osmanlıca bilmek, ancak Grekçe veya Lâtince’ den yapılmış tercümelerden yararlanmayı sağlar ki, bu da (tercümelere yapılan katkılardan dolayı) yanlış değerlendirmelere neden olabilir.
-----
(x) Nümismatik: Metal paraları inceleyen, sikke ve madalyaların tarihi ve tanımıyla uğraşan bilim dalıdır.
(xx) Epigrafi: Anıtlar üzerindeki kitabeleri ve yazıları inceleyen bilim dalıdır. Filoloji ve paleografi bilimleri ile iş birliği içerisinde çalışır. Anıtlar üzerindeki kitabeler ait olduğu dönem hakkında önemli bilgiler verir. Tarih bilimi, kitabelerdeki bu bilgilerin anlaşılması ve okunmasında epigrafi biliminden yararlanır.
GÜNÜN SÖZÜ:
“ Her şeyi bildiğini sanan, her zaman yanılır. Önemli olan, hiçbir şey bilmediğini bilmektir.”
ATATÜRK DİYOR Kİ:
“Tarih yazmak, tarh yapmak kadar önemlidir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen gerçek insanı şaşırtacak bir nitelik kazanır.”
www.ahmetakyol.net