Bu vesileyle, Meclis’in açılışı için Heyeti Temsiliye adına Mustafa Kemal Paşa’nın, 21 Nisan 1920 günü, Meclis’in açılışı için Kolordulara, Bütün İllere, Bağımsız Sancaklara, Müdafaa-i Hukuk Merkez Kurullarına, Belediye Başkanlıklarına gönderdiği bildiriyi hatırlatmak istiyorum.
***
1- Tanrı'nın yardımıyla Nisanın yirmi üçüncü cuma günü, cuma namazından sonra Ankara'da Büyük Millet Meclisi açılacaktır.
2- Vatanın bağımsızlığı, yüce Halifelik ve Padişahlığın kurtarılması gibi en önemli ve hayati görevleri yapacak olan bu Büyük Millet Meclisinin açılış gününü cumaya rastlatmakla o günün kutsallığından yararlanılacak ve bütün sayın milletvekilleriyle birlikte, kutlu Hacı Bayram camisinde cuma namazı kılınarak Kuran'ın ve namazın nurlarından ışıklanılacak ve güç kazanılacaktır. Namazdan sonra, Peygamberimizin kutlu sakalı ve kutsal sancak alınarak Meclisin toplanacağı yere gidilecektir. Meclise girmeden önce bir dua okunarak kurbanlar kesilecektir. İşbu törende, Cami-i Şerif’ten başlayarak, Meclis binasına kadar, Kolordu Komutanlığınca askeri birliklerle özel tören düzeni alınacaktır.
3- Bu günün kutsallığını pekiştirmek için bugünden başlayarak il merkezinde, Vali Beyefendi Hazretlerinin düzenleyeceği şekilde, hatim indirilmeye (Kuran'ın baştan sona okunması) ve Buhari-i Şerif (Bu sanla tanınmış Buharalı hadis bilgininin kitabı. İçinde Hz. Muhammet'in sözleri ve buyrukları vardır) okunmaya başlanacak ve Hatm-i Şerif’in son kısımları uğur getirsin diye, cuma günü namazdan sonra Meclisin toplanacağı yerin önünde okunup bitirilecektir.
4- Kutsal ve yaralı vatanımızın her köşesinde, bu günden itibaren aynı şekilde Hatm-i Şerifler indirilmesine ve Buhari-i Şerif okunmasına başlanacak, cuma günü ezandan önce minarelerde salâ verilecek; hutbe okunurken Halifemiz ve Padişahımız Efendimiz Hazretlerinin mübarek adları anılırken, Padişah Efendimizin yüce varlıklarının, şanlı ülkesinin ve bütün halkının bir an önce kurtulmaları ve saadete kavuşmaları için ayrıca dua okunacak ve Cuma namazının kılınmasından sonra da hatim tamamlanarak yüce Hilâfet ve Saltanat Makamı ile bütün vatan topraklarının kurtuluşu için girişilen Millî Mücadele’nin önemini ve kutsallığını, milletin her ferdinin, kendi vekillerinden meydana gelmiş olan Büyük Millet Meclisi’nin vereceği vatani görevleri yapmaya mecbur olduğunu anlatan vaazlar verilecektir.
Daha sonra, Halife ve Padişahımızın, din ve devletimizin, vatan ve milletimizin kurtuluşu, selâmeti ve bağımsızlığı için dua edilecektir. Bu dinî ve vatanî tören yapıldıktan ve camilerden çıkıldıktan sonra, Osmanlı ülkesinin her yerinde, hükümet konağına gidilerek, Meclisin açılışından dolayı resmi kutlamalarda bulunulacaktır. Her yerde cuma namazından önce, uygun görülecek şekilde Mevlid-i Şerif okunacaktır.
5- Bu bildirinin hemen yayınlanarak her tarafa ulaştırılabilmesi için her araca başvurulacak, hızla en uzak köylere, en küçük askeri birliklere, memleketin bütün teşkilât ve kuruluşlarına ulaştırılması sağlanacaktır. Ayrıca büyük levhalar halinde her tarafa asılacak ve mümkün olan yerlerde bastırılıp çoğaltılarak parasız dağıtılacaktır.
6- Yüce Tanrı’dan tam bir başarıya ulaştırması niyaz olunur.
Heyeti Temsiliye adına Mustafa Kemal
***
Çeşitli gelişmelerden sonra, yeni seçilen Milletvekilleri ile Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nın Ankara’ya gelen üyeleri birleştiler ve olağanüstü yetkilerle donatılmış bir meclis sıfatı ile 23 Nisan 1920’de toplandılar.
Meclis, ilk toplantısında kendi adını koydu: Türkiye Büyük Millet Meclisi…
Ertesi gün, Mustafa Kemal Paşa, oy birliği ile TBMM Başkanlığı’na seçildi.
TBMM ile ihtilâli yönetecek, yepyeni bir ulusal devlet kurulmuş oluyordu. Mondros Ateşkesi’ nden sonra Osmanlı Devleti fiilen ortadan kalktığından şimdi bu boşluk TBMM ile doldurulmuştu.
TBMM daha ilk günlerinde şu kararları aldı:
“Meclis’te toplanan ulusal iradeyi vatanın geleceğine egemen kılmak esas amaçtır. TBMM’nin üstünde bir güç yoktur.
TBMM, yasama ve yürütme yetkilerini kendinde toplamıştır.
Meclis’ten ayrılacak bir kurul, Meclis’in vekili olarak hükümet işlerini görür.
Meclis Başkanı, bu gücün de başkanıdır.”
Sadece bu karar bile TBMM ile yeni bir devletin kurulduğunu göstermektedir. TBMM, Padişah ve Halife’nin üstündedir.
***
ATATÜRK, çocuklara, “ Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, ikbal nurusunuz. Yurdu asıl nura erdirecek sizlersiniz” derdi.
Günümüzde 23 Nisan’ ın “Ulusal Egemenlik Bayramı” nın yanı sıra “Çocuk Bayramı” olarak da kutlanması, ATATÜRK’ ün çocuklara verdiği değerden kaynaklanır.
ATATÜRK’ ün manevî kızlarından olan ve bir süre önce hayata veda eden Sabiha GÖKÇEN, anılarında, onun vefatından sonraki duygularını şu sözlerle ifade ediyor:
“Rüzgârlar o eski rüzgârlar değil. Deniz o eski deniz değil. Bulutlar eski bulutlara hiç mi hiç benzemiyor. Yediğim balığın, etin, ekmeğin, meyvenin, içtiğim suyun ayranın tadı o eski tat değil. Yürüyorum her fırsatta onun geçtiği yollardan, caddelerden, bağlardan, bahçelerden, onun nefes aldığı kutsal vatan topraklarından, ağaçlardan oluşan yeşillikler denizinden geçiyorum. Ama o eski büyü yok sanki bu yerlerde… Bir büyük eksiklik var ki anlatması güç, bir büyük noksan var ki bulup çıkarması kolay, yaşatması olanaksız.
… Anıtkabir’ de, dudaklarımdan şu kelimeler dökülür her zaman:
Seni düşünüyorsam, seni anlıyorsam, seni seviyorsam, senin yolundaysam yaşıyorum demektir!”
ATATÜRK DİYOR Kİ:
“Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir. Türk Milleti’nin karakter ve adetlerine en uygun olan idare; Cumhuriyet idaresidir.”
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ahmet Akyol
Senin Yolundaysam Yaşıyorum Demektir
Bu vesileyle, Meclis’in açılışı için Heyeti Temsiliye adına Mustafa Kemal Paşa’nın, 21 Nisan 1920 günü, Meclis’in açılışı için Kolordulara, Bütün İllere, Bağımsız Sancaklara, Müdafaa-i Hukuk Merkez Kurullarına, Belediye Başkanlıklarına gönderdiği bildiriyi hatırlatmak istiyorum.
***
1- Tanrı'nın yardımıyla Nisanın yirmi üçüncü cuma günü, cuma namazından sonra Ankara'da Büyük Millet Meclisi açılacaktır.
2- Vatanın bağımsızlığı, yüce Halifelik ve Padişahlığın kurtarılması gibi en önemli ve hayati görevleri yapacak olan bu Büyük Millet Meclisinin açılış gününü cumaya rastlatmakla o günün kutsallığından yararlanılacak ve bütün sayın milletvekilleriyle birlikte, kutlu Hacı Bayram camisinde cuma namazı kılınarak Kuran'ın ve namazın nurlarından ışıklanılacak ve güç kazanılacaktır. Namazdan sonra, Peygamberimizin kutlu sakalı ve kutsal sancak alınarak Meclisin toplanacağı yere gidilecektir. Meclise girmeden önce bir dua okunarak kurbanlar kesilecektir. İşbu törende, Cami-i Şerif’ten başlayarak, Meclis binasına kadar, Kolordu Komutanlığınca askeri birliklerle özel tören düzeni alınacaktır.
3- Bu günün kutsallığını pekiştirmek için bugünden başlayarak il merkezinde, Vali Beyefendi Hazretlerinin düzenleyeceği şekilde, hatim indirilmeye (Kuran'ın baştan sona okunması) ve Buhari-i Şerif (Bu sanla tanınmış Buharalı hadis bilgininin kitabı. İçinde Hz. Muhammet'in sözleri ve buyrukları vardır) okunmaya başlanacak ve Hatm-i Şerif’in son kısımları uğur getirsin diye, cuma günü namazdan sonra Meclisin toplanacağı yerin önünde okunup bitirilecektir.
4- Kutsal ve yaralı vatanımızın her köşesinde, bu günden itibaren aynı şekilde Hatm-i Şerifler indirilmesine ve Buhari-i Şerif okunmasına başlanacak, cuma günü ezandan önce minarelerde salâ verilecek; hutbe okunurken Halifemiz ve Padişahımız Efendimiz Hazretlerinin mübarek adları anılırken, Padişah Efendimizin yüce varlıklarının, şanlı ülkesinin ve bütün halkının bir an önce kurtulmaları ve saadete kavuşmaları için ayrıca dua okunacak ve Cuma namazının kılınmasından sonra da hatim tamamlanarak yüce Hilâfet ve Saltanat Makamı ile bütün vatan topraklarının kurtuluşu için girişilen Millî Mücadele’nin önemini ve kutsallığını, milletin her ferdinin, kendi vekillerinden meydana gelmiş olan Büyük Millet Meclisi’nin vereceği vatani görevleri yapmaya mecbur olduğunu anlatan vaazlar verilecektir.
Daha sonra, Halife ve Padişahımızın, din ve devletimizin, vatan ve milletimizin kurtuluşu, selâmeti ve bağımsızlığı için dua edilecektir. Bu dinî ve vatanî tören yapıldıktan ve camilerden çıkıldıktan sonra, Osmanlı ülkesinin her yerinde, hükümet konağına gidilerek, Meclisin açılışından dolayı resmi kutlamalarda bulunulacaktır. Her yerde cuma namazından önce, uygun görülecek şekilde Mevlid-i Şerif okunacaktır.
5- Bu bildirinin hemen yayınlanarak her tarafa ulaştırılabilmesi için her araca başvurulacak, hızla en uzak köylere, en küçük askeri birliklere, memleketin bütün teşkilât ve kuruluşlarına ulaştırılması sağlanacaktır. Ayrıca büyük levhalar halinde her tarafa asılacak ve mümkün olan yerlerde bastırılıp çoğaltılarak parasız dağıtılacaktır.
6- Yüce Tanrı’dan tam bir başarıya ulaştırması niyaz olunur.
Heyeti Temsiliye adına Mustafa Kemal
***
Çeşitli gelişmelerden sonra, yeni seçilen Milletvekilleri ile Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nın Ankara’ya gelen üyeleri birleştiler ve olağanüstü yetkilerle donatılmış bir meclis sıfatı ile 23 Nisan 1920’de toplandılar.
Meclis, ilk toplantısında kendi adını koydu: Türkiye Büyük Millet Meclisi…
Ertesi gün, Mustafa Kemal Paşa, oy birliği ile TBMM Başkanlığı’na seçildi.
TBMM ile ihtilâli yönetecek, yepyeni bir ulusal devlet kurulmuş oluyordu. Mondros Ateşkesi’ nden sonra Osmanlı Devleti fiilen ortadan kalktığından şimdi bu boşluk TBMM ile doldurulmuştu.
TBMM daha ilk günlerinde şu kararları aldı:
“Meclis’te toplanan ulusal iradeyi vatanın geleceğine egemen kılmak esas amaçtır. TBMM’nin üstünde bir güç yoktur.
TBMM, yasama ve yürütme yetkilerini kendinde toplamıştır.
Meclis’ten ayrılacak bir kurul, Meclis’in vekili olarak hükümet işlerini görür.
Meclis Başkanı, bu gücün de başkanıdır.”
Sadece bu karar bile TBMM ile yeni bir devletin kurulduğunu göstermektedir. TBMM, Padişah ve Halife’nin üstündedir.
***
ATATÜRK, çocuklara, “ Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, ikbal nurusunuz. Yurdu asıl nura erdirecek sizlersiniz” derdi.
Günümüzde 23 Nisan’ ın “Ulusal Egemenlik Bayramı” nın yanı sıra “Çocuk Bayramı” olarak da kutlanması, ATATÜRK’ ün çocuklara verdiği değerden kaynaklanır.
ATATÜRK’ ün manevî kızlarından olan ve bir süre önce hayata veda eden Sabiha GÖKÇEN, anılarında, onun vefatından sonraki duygularını şu sözlerle ifade ediyor:
“Rüzgârlar o eski rüzgârlar değil. Deniz o eski deniz değil. Bulutlar eski bulutlara hiç mi hiç benzemiyor. Yediğim balığın, etin, ekmeğin, meyvenin, içtiğim suyun ayranın tadı o eski tat değil. Yürüyorum her fırsatta onun geçtiği yollardan, caddelerden, bağlardan, bahçelerden, onun nefes aldığı kutsal vatan topraklarından, ağaçlardan oluşan yeşillikler denizinden geçiyorum. Ama o eski büyü yok sanki bu yerlerde… Bir büyük eksiklik var ki anlatması güç, bir büyük noksan var ki bulup çıkarması kolay, yaşatması olanaksız.
… Anıtkabir’ de, dudaklarımdan şu kelimeler dökülür her zaman:
Seni düşünüyorsam, seni anlıyorsam, seni seviyorsam, senin yolundaysam yaşıyorum demektir!”
ATATÜRK DİYOR Kİ:
“Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir. Türk Milleti’nin karakter ve adetlerine en uygun olan idare; Cumhuriyet idaresidir.”