Artık seçim havasına girdik. Caddeler ve sokaklar oy isteyen adaylar ve yandaşlarıyla dolu…Her an bir yerlerde burun buruna gelebilirsiniz.
Sesleri sonuna kadar açılmış parti propaganda araçlarının biri gelip diğeri gidiyor. Vatandaş sanki en çok bağırana oy verecek !..
Bu yazımın adaylarla ilgisi yok. Herhangi bir siyasi partinin lehinde veya aleyhinde ya da vatandaşın oyunu etkilemek amacıyla yazılmış tek yönlü ve taraf tutan bir yazı yazmak değil amacım. Amacım tamamen demokratik kurallar çerçevesinde, vatandaşın oyunu bilinçli kullanmasına katkıda bulunmaktır.
Herhangi bir parti ve adayı ihsas etmeden, oy vereceklere soruyorum. “Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan memnun musunuz? Türkiye çağdaşlaşma yolunda ilerliyor mu? Türkiye’nin gelecekteki halini gözünüzün önüne getirdiğinizde mutluluk duyabiliyor musunuz?”
Türkiye’nin iç ve dış borç toplamı : 644 Milyar TL. Türkiye’nin 2010 yılı sonu Dış Ticaret Açığı: 71.6 Milyar Dolar. Türkiye’nin ekonomisi 1923- 2002 yılları arasında 247 Milyar Dolar, son sekiz yılda ise 397 Milyar Dolar Dış Ticaret Açığı verdi.
Ekonomik dengeler gitgide bozuluyor. Mart ayında Dış Ticaret Açığı 9.8 Milyar Dolar. İthalat, Mart ayında yıllık bazda yüzde 44 artarak, yüzde 19.6 artan ihracatın iki katı hızla yükselmiş. Yani bir satıyorsak iki alıyoruz. İşin içinden çıkılacak gibi değil.
2002 yılında 125 Milyar Dolar olan dış borç, bugün 282 Milyar Dolara yükseldi. Bir litre benzinin fiyatı 2002 yılında 1 TL. idi, şimdi 4 TL, 16 Kuruş. Bir kilo dana etinin fiyatı 8 TL idi, bugün 35 TL.
9 yıl önce, vatandaşların bankalara olan borcu toplam 6.6 Milyar TL idi, 2011 yılında 170 Milyar TL.ye yükseldi. Gelişmiş ülkelerde hane halkının borçlarının % 80’ini 20-25 yıllık uzun vadeli konut kredileri oluştururken, Türkiye’de hane halkı borçlarının % 65’i ortalama 2 yıl vadeli tüketim borçlanmalarından kaynaklanıyor. Yapılan istatistiklerden açıkça görülüyor ki; hane halkının gelirleri 6 yılda yalnızca 2 kat artarken, borçları tam 11 misli artmış durumda…
Son 10 yılda fiyat endeksi et’te % 77, Süt ve süt ürünlerinde % 142, Hububatta % 198, Yağda % 310, Şekerde % 260 artış gösterdi. 2010 yılında tarım ürünleri ithalinde yıllık 6.5 Milyar Dolar ile Cumhuriyet Tarihi rekoru kırdık.
Tarımda üretici konumundan ithalatçı (tüketici) konumuna gerileyen kırsal nüfusun yoksulluğu her sene giderek büyüyor. Tarımda iç kanama ve yoksullaşma vahim boyutlara ulaşmış durumda…
Türkiye büyük ve küçük baş hayvan ihraç derken, günümüzde bırakın hayvan ithalini, kasaplık et ithal eder hale geldik. Hayvancılığın geldiği boyut ortada…
İç tasarruflarda ve üretimde artış olmadan, borçlanma ve portföy yatırımları ile ülkeye gelen sıcak para, sağlıksız para anlamına gelir. Bu durumda biz döviz gelsin derken, kaynaklarımız dışarıya akıyor. Çok para girince kur düşüyor, ithalat artıyor, cari açık daha da büyüyor. Bu durum, ekonomide üretimi ve ihracatın rekabet gücünü yok ediyor. İşsizliğe neden oluyor. Kara para ve kirli paranın park ettiği yarı sömürge bir ekonomi haline geliyoruz.
Bir de yurt dışına götürülen sermaye var. Demek ki, sermayenin götürüldüğü ülkelerdeki şartlar daha elverişli, politikalar daha doğru, ortam daha cazip ki buradan oraya gidiliyor. Demek ki Türkiye’de sorunlar var.
Son olarak bir de “Mutluluk” tablosunu ele alalım. Dünyanın en saygın kuruluşlarından biri olan Gallup’un yaptığı “Mutluluk” araştırmasında Türkiye’deki 74 milyon insanın sadece yüzde 16’sı mutlu…Türkiye’nin 124 ülke arasında 75 nci olması, içinde bulunduğumuz hazin durumu açıkça ortaya koyuyor. Türkiye’de yüzde 16’lık mutlu azınlığın dışında kalan yüzde 84’ü mutlu değil.
Eğer bu satırları sonuna kadar sabırla okuduysanız, bu değerlendirmelerin pek çok yerde yayınlandığının da farkındasınızdır demektir.
(NOT: İnsan yetiştirilecek yerde insan, hıyar yetiştirilecek yerde hıyar yetiştirilir. Hıyar yetiştirilecek yerde insan yetiştirilmez.)
www.ahmetakyol.net
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ahmet Akyol
Önemli Olan Ülkenin Geleceği
Artık seçim havasına girdik. Caddeler ve sokaklar oy isteyen adaylar ve yandaşlarıyla dolu…Her an bir yerlerde burun buruna gelebilirsiniz.
Sesleri sonuna kadar açılmış parti propaganda araçlarının biri gelip diğeri gidiyor. Vatandaş sanki en çok bağırana oy verecek !..
Bu yazımın adaylarla ilgisi yok. Herhangi bir siyasi partinin lehinde veya aleyhinde ya da vatandaşın oyunu etkilemek amacıyla yazılmış tek yönlü ve taraf tutan bir yazı yazmak değil amacım. Amacım tamamen demokratik kurallar çerçevesinde, vatandaşın oyunu bilinçli kullanmasına katkıda bulunmaktır.
Herhangi bir parti ve adayı ihsas etmeden, oy vereceklere soruyorum. “Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan memnun musunuz? Türkiye çağdaşlaşma yolunda ilerliyor mu? Türkiye’nin gelecekteki halini gözünüzün önüne getirdiğinizde mutluluk duyabiliyor musunuz?”
Türkiye’nin iç ve dış borç toplamı : 644 Milyar TL.
Türkiye’nin 2010 yılı sonu Dış Ticaret Açığı: 71.6 Milyar Dolar.
Türkiye’nin ekonomisi 1923- 2002 yılları arasında 247 Milyar Dolar, son sekiz yılda ise 397 Milyar Dolar Dış Ticaret Açığı verdi.
Ekonomik dengeler gitgide bozuluyor. Mart ayında Dış Ticaret Açığı 9.8 Milyar Dolar. İthalat, Mart ayında yıllık bazda yüzde 44 artarak, yüzde 19.6 artan ihracatın iki katı hızla yükselmiş. Yani bir satıyorsak iki alıyoruz. İşin içinden çıkılacak gibi değil.
2002 yılında 125 Milyar Dolar olan dış borç, bugün 282 Milyar Dolara yükseldi.
Bir litre benzinin fiyatı 2002 yılında 1 TL. idi, şimdi 4 TL, 16 Kuruş.
Bir kilo dana etinin fiyatı 8 TL idi, bugün 35 TL.
9 yıl önce, vatandaşların bankalara olan borcu toplam 6.6 Milyar TL idi, 2011 yılında 170 Milyar TL.ye yükseldi.
Gelişmiş ülkelerde hane halkının borçlarının % 80’ini 20-25 yıllık uzun vadeli konut kredileri oluştururken, Türkiye’de hane halkı borçlarının % 65’i ortalama 2 yıl vadeli tüketim borçlanmalarından kaynaklanıyor.
Yapılan istatistiklerden açıkça görülüyor ki; hane halkının gelirleri 6 yılda yalnızca 2 kat artarken, borçları tam 11 misli artmış durumda…
Son 10 yılda fiyat endeksi et’te % 77,
Süt ve süt ürünlerinde % 142,
Hububatta % 198,
Yağda % 310,
Şekerde % 260 artış gösterdi.
2010 yılında tarım ürünleri ithalinde yıllık 6.5 Milyar Dolar ile Cumhuriyet Tarihi rekoru kırdık.
Tarımda üretici konumundan ithalatçı (tüketici) konumuna gerileyen kırsal nüfusun yoksulluğu her sene giderek büyüyor. Tarımda iç kanama ve yoksullaşma vahim boyutlara ulaşmış durumda…
Türkiye büyük ve küçük baş hayvan ihraç derken, günümüzde bırakın hayvan ithalini, kasaplık et ithal eder hale geldik. Hayvancılığın geldiği boyut ortada…
İç tasarruflarda ve üretimde artış olmadan, borçlanma ve portföy yatırımları ile ülkeye gelen sıcak para, sağlıksız para anlamına gelir. Bu durumda biz döviz gelsin derken, kaynaklarımız dışarıya akıyor. Çok para girince kur düşüyor, ithalat artıyor, cari açık daha da büyüyor. Bu durum, ekonomide üretimi ve ihracatın rekabet gücünü yok ediyor. İşsizliğe neden oluyor. Kara para ve kirli paranın park ettiği yarı sömürge bir ekonomi haline geliyoruz.
Bir de yurt dışına götürülen sermaye var. Demek ki, sermayenin götürüldüğü ülkelerdeki şartlar daha elverişli, politikalar daha doğru, ortam daha cazip ki buradan oraya gidiliyor. Demek ki Türkiye’de sorunlar var.
Son olarak bir de “Mutluluk” tablosunu ele alalım. Dünyanın en saygın kuruluşlarından biri olan Gallup’un yaptığı “Mutluluk” araştırmasında Türkiye’deki 74 milyon insanın sadece yüzde 16’sı mutlu…Türkiye’nin 124 ülke arasında 75 nci olması, içinde bulunduğumuz hazin durumu açıkça ortaya koyuyor. Türkiye’de yüzde 16’lık mutlu azınlığın dışında kalan yüzde 84’ü mutlu değil.
Eğer bu satırları sonuna kadar sabırla okuduysanız, bu değerlendirmelerin pek çok yerde yayınlandığının da farkındasınızdır demektir.
(NOT: İnsan yetiştirilecek yerde insan, hıyar yetiştirilecek yerde hıyar yetiştirilir. Hıyar yetiştirilecek yerde insan yetiştirilmez.)
www.ahmetakyol.net