“… Okul genç beyinlere; insanlığa hürmeti, millet ve memlekete sevgiyi, şerefi, bağımsızlığı öğretir. Bağımsızlık tehlikeye düştüğü zaman onu kurtarmak için takip edilmesi en uygun olan en güvenli yolu belletir. Memleket ve milleti kurtarmaya çalışanların aynı zamanda mesleklerinde birer namuslu uzman ve birer bilgin olmaları lâzımdır. Bunu sağlayan okuldur. Ancak bu şekilde her türlü teşebbüsün mantıklı sonuçlara ulaşması mümkün olur.”
Yukarıdaki sözler Millî Mücadele’ nin Önderi, Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucusu Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK’ e ait…
Okulların başladığı şu günlerde, bu satırları tekrar tekrar okuyup düşünmek gerek.
Okullarda öğrenciler, öğretmenlerine, aile ve sokakta karşılaştıkları büyüklerine karşı saygılı mı yetişiyor?
Öğrencilerde millet ve vatan sevgisi, tam bağımsızlık ideali ön plânda mı?
Öğrencilere, doğaya ve insana sevgisi ve saygı öğretiliyor mu ve aranıyor mu?
Ben, bir şey söylemiyorum, yorum da yapmıyorum.
Dedim ya, durup düşünün.
Eğer çocuğunuz varsa, hareketlerine bakın.
Çocuğunuz yoksa çevrenizdeki öğrencilere bakın.
Yine ATATÜRK diyor ki:
“ Eğitim ve öğretimde uygulanacak yöntem, bilgiyi insan için gereksiz bir süs, bir baskı aracı ya da bir uygarlık zevkinden çok, yaşamda başarıya ulaşmayı sağlayan, işe yarar ve kullanılabilen bir araç durumuna getirmektir… Uygulamaya dayanan ve yaygın bir eğitim öğretim için yurdun önemli merkezlerinde çağdaş kitaplıklar, çeşitli bitki ve hayvanları içine alan bahçeler, konservatuvarlar, atölyeler, müzeler, galeriler, sergi salonları kurmak gerekli olduğu gibi, ilçe merkezlerine dek bütün yurdun basımevleriyle donatılması gerekmektedir.”
Demek uygulanacak sistem, gereksiz bir süs ve bir baskı aracı olmayacak.
Aileler, çocukların gidecekleri okulları, çevrelerine hava atmak için, kendi zevk ve beğenilerine uygun istemeyecek.
Demek okullarda, yaşamda başarıya ulaşmayı sağlayan yöntem esas olacak.
Demek sadece okulların değil, yönetim kadrolarının da, öğrencilerin topluma kazandırılması için yapması gereken pek çok şey var.
Konuya ATATÜRK’ ün eğitim hakkındaki sözleriyle girmiştik. Yine onun sözleriyle devam edelim.
“…Şimdiye kadar izlenmiş olan eğitim ve öğretim biçimlerinin, ulusumuzun gerilemesinde en önemli nedenlerden biri olduğu kanısındayım. Onun için bir ulusal eğitim programından söz açarken, geçmişin asılsız uydurmalarından, yaradılışımıza uymayan yabancı düşüncelerden, Doğu’dan ve Batı’dan gelebilen her türlü etkiden büsbütün uzak, tarihi ve ulusal varlığımıza uygun bir kültürü öne sürmüş oluyorum. Çünkü ulusal dehamızın tam olarak gelişmesi, ancak böyle bir kültürle sağlanabilir. Rastgele bir yabancı kültürü kabullenmek, şimdiye kadar peşine takıldığımız yabancı kültürlerin yıkıcı sonuçlarını tekrar ettirebilir. Kültür, bu düşünce ekini ortama bağlıdır. O ortam, ulusal karakterdir. “
ATATÜRK, çocukların ve gençlerin varlıklarına, haklarına, birlik ve beraberliklerine ters düşen her türlü yabancı öğeyle mücadele edecek nitelikte ve güçte yetiştirilmelerini istemektedir. Bu sözler, bağımsızlık savaşı veren bir önderin, kültür ve eğitim alanında bağımsızlığa verdiği önemin ifadesidir.
“…Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri öğrenimin sınırı ne olursa olsun, her şeyden önce, Türkiye’nin bağımsızlığına, kendi benliğine, ulusal geleneklerine düşman olan bütün öğelerle mücadele gereği öğretilmelidir.”
“…Cumhuriyetin fedakâr öğretmenleri, yeni nesli sizler yetiştireceksiniz. Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle mütenasip bulunacaktır”
Ama bir çocuğun yetiştirilmesinde asla unutulmaması gereken en önemli konunun, anne ve babanın çocuğa yaklaşımı olduğudur. Aile, çocuğunu okula göndermekle, çocuğunun yetiştirilmesi sorumluluğunu üzerinden atamaz.
Bir Çin Atasözü der ki:
“ Bir çocuğun eğitimi doğumundan yirmi sene önce başlar.”
Çocukların öğütten çok örneğe ihtiyacı vardır. Çocuğun aynası anne ve babasıdır.
Çocuk bu aynada daima güzel şeyler görmelidir.
Evinde, anne ve babasının asla yalan söylemediğini görerek yetişen bir çocuk asla yalan söylemez.
Anne ve babasının her zaman yardımsever, dürüst ve saygılı olduğunu görerek yetişen bir çocuk, onları örnek alır.
Yeni eğitim ve öğretim yılının ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını dilerim.
Günleriniz aydınlık ve esenlik dolu olsun.
Ne Mutlu Türk’ üm Diyene!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ahmet Akyol
Okullar Açılıyor
GÜNAYDIN Değerli Okurlar,
“… Okul genç beyinlere; insanlığa hürmeti, millet ve memlekete sevgiyi, şerefi, bağımsızlığı öğretir. Bağımsızlık tehlikeye düştüğü zaman onu kurtarmak için takip edilmesi en uygun olan en güvenli yolu belletir. Memleket ve milleti kurtarmaya çalışanların aynı zamanda mesleklerinde birer namuslu uzman ve birer bilgin olmaları lâzımdır. Bunu sağlayan okuldur. Ancak bu şekilde her türlü teşebbüsün mantıklı sonuçlara ulaşması mümkün olur.”
Yukarıdaki sözler Millî Mücadele’ nin Önderi, Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucusu Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK’ e ait…
Okulların başladığı şu günlerde, bu satırları tekrar tekrar okuyup düşünmek gerek.
Okullarda öğrenciler, öğretmenlerine, aile ve sokakta karşılaştıkları büyüklerine karşı saygılı mı yetişiyor?
Öğrencilerde millet ve vatan sevgisi, tam bağımsızlık ideali ön plânda mı?
Öğrencilere, doğaya ve insana sevgisi ve saygı öğretiliyor mu ve aranıyor mu?
Ben, bir şey söylemiyorum, yorum da yapmıyorum.
Dedim ya, durup düşünün.
Eğer çocuğunuz varsa, hareketlerine bakın.
Çocuğunuz yoksa çevrenizdeki öğrencilere bakın.
Yine ATATÜRK diyor ki:
“ Eğitim ve öğretimde uygulanacak yöntem, bilgiyi insan için gereksiz bir süs, bir baskı aracı ya da bir uygarlık zevkinden çok, yaşamda başarıya ulaşmayı sağlayan, işe yarar ve kullanılabilen bir araç durumuna getirmektir… Uygulamaya dayanan ve yaygın bir eğitim öğretim için yurdun önemli merkezlerinde çağdaş kitaplıklar, çeşitli bitki ve hayvanları içine alan bahçeler, konservatuvarlar, atölyeler, müzeler, galeriler, sergi salonları kurmak gerekli olduğu gibi, ilçe merkezlerine dek bütün yurdun basımevleriyle donatılması gerekmektedir.”
Demek uygulanacak sistem, gereksiz bir süs ve bir baskı aracı olmayacak.
Aileler, çocukların gidecekleri okulları, çevrelerine hava atmak için, kendi zevk ve beğenilerine uygun istemeyecek.
Demek okullarda, yaşamda başarıya ulaşmayı sağlayan yöntem esas olacak.
Demek sadece okulların değil, yönetim kadrolarının da, öğrencilerin topluma kazandırılması için yapması gereken pek çok şey var.
Konuya ATATÜRK’ ün eğitim hakkındaki sözleriyle girmiştik. Yine onun sözleriyle devam edelim.
“…Şimdiye kadar izlenmiş olan eğitim ve öğretim biçimlerinin, ulusumuzun gerilemesinde en önemli nedenlerden biri olduğu kanısındayım. Onun için bir ulusal eğitim programından söz açarken, geçmişin asılsız uydurmalarından, yaradılışımıza uymayan yabancı düşüncelerden, Doğu’dan ve Batı’dan gelebilen her türlü etkiden büsbütün uzak, tarihi ve ulusal varlığımıza uygun bir kültürü öne sürmüş oluyorum. Çünkü ulusal dehamızın tam olarak gelişmesi, ancak böyle bir kültürle sağlanabilir. Rastgele bir yabancı kültürü kabullenmek, şimdiye kadar peşine takıldığımız yabancı kültürlerin yıkıcı sonuçlarını tekrar ettirebilir. Kültür, bu düşünce ekini ortama bağlıdır. O ortam, ulusal karakterdir. “
ATATÜRK, çocukların ve gençlerin varlıklarına, haklarına, birlik ve beraberliklerine ters düşen her türlü yabancı öğeyle mücadele edecek nitelikte ve güçte yetiştirilmelerini istemektedir. Bu sözler, bağımsızlık savaşı veren bir önderin, kültür ve eğitim alanında bağımsızlığa verdiği önemin ifadesidir.
“…Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri öğrenimin sınırı ne olursa olsun, her şeyden önce, Türkiye’nin bağımsızlığına, kendi benliğine, ulusal geleneklerine düşman olan bütün öğelerle mücadele gereği öğretilmelidir.”
“…Cumhuriyetin fedakâr öğretmenleri, yeni nesli sizler yetiştireceksiniz. Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle mütenasip bulunacaktır”
Ama bir çocuğun yetiştirilmesinde asla unutulmaması gereken en önemli konunun, anne ve babanın çocuğa yaklaşımı olduğudur. Aile, çocuğunu okula göndermekle, çocuğunun yetiştirilmesi sorumluluğunu üzerinden atamaz.
Bir Çin Atasözü der ki:
“ Bir çocuğun eğitimi doğumundan yirmi sene önce başlar.”
Çocukların öğütten çok örneğe ihtiyacı vardır. Çocuğun aynası anne ve babasıdır.
Çocuk bu aynada daima güzel şeyler görmelidir.
Evinde, anne ve babasının asla yalan söylemediğini görerek yetişen bir çocuk asla yalan söylemez.
Anne ve babasının her zaman yardımsever, dürüst ve saygılı olduğunu görerek yetişen bir çocuk, onları örnek alır.
Yeni eğitim ve öğretim yılının ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını dilerim.
Günleriniz aydınlık ve esenlik dolu olsun.
Ne Mutlu Türk’ üm Diyene!