Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kıyafet Bir Saygı İşaretidir

Yazının Giriş Tarihi: 25.09.2017 06:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.09.2017 06:08

Kişinin kılık- kıyafeti, önce kendisine daha sonra karşısındakine saygının göstergesidir.

Kıyafet, kişinin üstüne giydiği, giysidir.

Kılık ise kişinin kıyafetini de kapsayan dış görünümüdür.

Ne kadar pahalı giysi giyerse giysin, giydiğini yakıştıramayan çok kılıksız insan görmüşümdür. Tabi, çok sade, basit giyinmesine rağmen kılığı son derece çekici insan da…

Rahmetli Haldun Taner’in ünlü,”Niye bugün buraya bu kadar kılıksız, üstelik de bir karış sakalla geldim “ repliğinin anlamı (anlayana- anlayabilene) oldukça büyüktür.

Kendine saygı, kılık- kıyafetle başlar, davranış ve konuşma üslûbu ile devam eder.

Kendine saygı, kişinin kendi sınırları içindeki kişisel değerlerine sahip çıkması ve kendi değerlerini koruma hakkını kullanabilmesidir.

Toplumumuzda, son derece yanlış olarak, çoğunlukla, kültürel öğreti eksikliğinden dolayı, kendine saygı, kişinin aklına estiği gibi davranması olarak algılanmaktadır.

Oysa kendine saygı, kendi sınırları içindedir, başkasının hudutlarına tecavüz edemez.

Kendine aşırı güven, karşıdaki insanın dışlanmasını gerektirmez.

Saygı görmek için, saygı göstermek gerekir.

Saygı istenilmez, verilir; verilen saygı da kişiye aynen geri gelir!..

İnsanlar kılık-kıyafetleriyle karşılanır, zekâlarıyla uğurlanırlar.

Yani, insanların birbirleriyle iletişiminde ilk görünüm çok önemlidir!..

Kendisine saygısı olan kendisine özen gösterir:  giyimine, kuşamına, hâl ve tavrına ve konuşurken seçtiği kelimelere dikkat eder. Yerine ve zamanına uymayan giyim, hareket ve ifade tarzı, farklı algıya neden olur.

Örneğin, bir hastaneye gidiyorsunuz.

Daha dış kapıdan içeri girdiğiniz andan itibaren personelin kılık- kıyafeti dikkatinizi çekiyor.

Resepsiyonda çalışanların, kat görevlilerinin, hemşirelerin, başhemşirenin, kasada para alanların, ara hizmeti yapanların hepsinin kıyafetleri kendi branşlarıyla ilgili olarak düzenlenmiş, renk renk…  Büyük bir özen ve düzen var.

Bu ortamda, hastanede ilk defa karşılaşacağınız doktorların da, beyaz gömlekli, ütülü pantolonlu, saç- sakal tıraşı olmuş, bakımlı olmasını bekliyorsunuz!...

Elbette, ilk defa karşılaşacağınız Doktor’un kıyafeti, sizin onun hakkındaki düşüncelerinize ve değer yargılarınıza önemli derecede etki edecektir. Böyle bir Doktor, hastada saygı uyandırır. Bu Doktor’un hastasını karşılaması, hitap şekli ve onunla ilgilenmesi, onun tedavi için söylediklerine bir anlam katar, güvenilirliği artar.

Bir yere davetlisiniz.

Gittiğiniz yer, davet eden kişi için çok önemli ve tarihî bir anı yaşayacaksınız.

Elbette üzerinizdeki giysiye de, saç ve sakal tıraşınıza da dikkat etmek zorundasınız.

Gittiğiniz ailenin tarihi öneme ait anında, günlük ve çok rahat giysiler içinde olmanız, davranış rahatlığınız ve laubali hitap şekli, onlara saygısızlıktır.

Görüyorum.

Kravat taktığı gömleğinin düğmesini iliklemeyenler var. Kuraldır, kravat takılınca, gömlek düğmesi iliklenir. Hadi genellemeyeyim, ben böyle gördüm. Kimilerinin beğenmediği askerî okullarda, böyle yetiştirildim. Her gün sakal tıraşı olurum. Önce kendime saygıdan... Önemli bir kişinin davetine icabet edeceksem kılık- kıyafetime her zamankinden daha çok itina gösteririm.

Arada bir böyle sitemlerim oluyor, artık hoş görün.

İnanıyorum ki:

Kendisine saygısı olmayanın, başkasına saygısı olmaz!

Karşıdakine saygı göstermeyen birinin de kim olursa olsun, saygı görmeye en ufak hakkı yoktur.

SURİYELİLER

“Ülkemde Suriyeli istemiyorum” sözünü çok yanlış buluyorum. Bize sığınmak zorunda kalmış mazlum insanlara yardım edelim, ancak konuyu da abartmayalım. Suriyeliler ülkenin her tarafında değil, sadece Suriye hududundaki kamplarda korunmalı; vatandaş yapılmamalı; özellikle çifte vatandaşlık verilmemelidir. 

Şimdiki ifadem ise geneldir ve her ülke için geçerlidir: kendi rejimine düşman olanları ve onlarla mücadele edenleri korumak, ileride çok büyük sorunlar çıkarabilir.

MEVLÂNA DİYOR Kİ:

Ağızdan çıkan söz, yaydan fırlayan oka benzer. İkisini de geri getirmek mümkün değildir. Ok atılmadan önce iyi nişan alınmalı, söz söylenilmeden önce iyi düşünülmelidir !..

GÜNÜN SÖZÜ:

Bir siyasetçi gelecek seçimi, bir devlet adamı gelecek kuşağı düşünür! Kişisel çıkarını toplumun çıkarından önde tutanlardan her zaman uzak durun!

ATATÜRK DİYOR Kİ:

“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…”

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.