Sabahleyin bütün dikkatimi toplamış haberleri izlerken, birden aklıma Tolstoy’ un “Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için, güneşin doğduğunu sanırlar” sözü geldi.
“İnsana aklı, sorunlarından kurtulması için verilmiştir” sözü de Tolstoy’ a ait…
Lev Nikolayeviç Tolstoy, 1828- 1910 yılları arasında yaşamış dünyanın en büyük yazarlarından sayılan Rus yazar.
Azınlığın çoğunluk üzerindeki baskısının halkın ahlâkî gelişmesi sonucunda ortadan kalkacağına inanan Tolstoy, yalnızca dünyanın en büyük romancılarından değil, aynı zamanda XIX. yüzyılın en etkili ahlâkçılarından sayılır.
Kendi ülkesinin toplumsal siyasal çalkantılarını, halkının yaratılışını, yaşayışını büyük bir ustalıkla yansıtmış; gerçekçi edebiyatın en büyük temsilcilerinden olduğu kadar, bir filozof ve bir eğitimci olarak da ün kazanmıştır.
Hayatı boyunca yaşamın nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalışan Tolstoy, (romanları, öyküleri, masalları, eğitim eserleri, din ve ahlâk eserleri, sanat ve edebiyat eserleri, halk için kısa hikâyeleri, sosyal ve siyasî denemeleri, oyunları gibi) eserlerinde bunu eksiksiz olarak yansıtmayı hedef edinmiş en büyük Rus yazarlarından birisi olarak edebiyat ve dünya tarihindeki yerini almıştır.
Bizde daha çok romanları “Harp ve Sulh”,”Anna Karenina”, “Kroyçer Sonat” ile tanınır.
Bir bakıma hayatı sorgulayan aşağıdaki sözler Tolstoy’ a aittir:
Açlık insanı öldüren, partileri yaşatan bir olaydır.
Başkaları için kendinizi unutun o zaman sizi de hatırlayacaklardır.
Başkalarının hayatından ders alın. İnsan, bütün hataları kendisi yapacak kadar uzun yaşamıyor.
Beni öyle bir yalana inandır ki ömrümce sürsün doğruluğu.
Bil ki, yaşadıklarınla değil yaşattıklarınla anılırsın. Ve Unutma; ne yaşattıysan elbet bir gün onu yaşarsın.
Bir kez geçer, bir insan bir karşı’ ya, Ondan sonra artık her şey karşı’ dır.
Bir insan acı duyuyorsa canlıdır. Başkasının acısını duyuyorsa insandır.
Bir insan treni kaçırırsa başka bir tren gelir onu alır. Bir ulus treni kaçırırsa başka bir ulus gelir onu alır.
Bir insanı bulunduğu mevkiiyle değil, göz koyduğu mevkiiyle ölçmek gerekir.
Bir insanın değeri bayağı kesire benzer: Pay gerçek değerini gösterir, payda kendisini ne zannettiğini. Paydanın değeri arttıkça kesrin değeri azalır.
Bir insanın hayatının ikinci yarısı, ilk yarıda kazanılan alışkanlıkların sürdürülmesinden ibarettir.
Birine çamur atmadan önce düşün ve sakın unutma; ilk önce senin ellerin kirlenecek.
Bozuk para insanın cebini deler, bozuk insan da kalbini. Bu yüzden harcayın ikisini de gitsin.
Bütün mutlu aileler birbirlerine benzerler, her mutsuz ailenin ise kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.
Cehalet hep aynı şeyi söyler; bilmediği bir şey varsa, onun saçma olduğunu söyler.
Çok sevdiğin ama geri döndüremeyeceğin kişilerin en kötü yanı; onları her hatırladığında, seni tekrar tekrar terk etmeleridir!
En güçlü iki savaşçı sabır ve zamandır.
Evliliğe kutsallık veren, aşktır.
Gerçek değer; gelmesi boşluk dolduran değil gitmesi boşluk yaratandır.
Giden dönmeyecekse; kalanların değerini bileceksin. Ölenle ölünmüyorsa eğer; kalanlarla yaşamaya devam edeceksin.
Güzel olan sevgili değildir, sevgili olan güzeldir.
Hayat bizi dört işlemle sınar: gerçeklerle çarpar, ayrılıklarla böler, insanlıktan çıkarır ve sonunda "topla kendini" der.
Hayat ne gideni geri getirir, ne de kaybettiğin zamanı geri çevirir. Ya yaşaman gerekenleri zamanında yaşayacaksın, ya da yaşamadım diye ağlamayacaksın.
Hayatta unutamayacağımız en büyük pişmanlık, pişman olurum diye yapmadıklarımızdır.
Herkes insanlığın kötüye gittiğini kabul eder ama hiç kimse kendisinin kötüye gittiğini kabul etmez.
Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür ama hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.
İnsanı bedenen ameliyat etmek için uyutmak, ruhen ameliyat etmek için ise uyandırmak gerekir.
İnsanın gerçek gücü sıçrayışta değil, sarsılmaz duruştadır.
İnsanlar, aşk üzerindeki görüşlerini değiştirmelidir. Kadınla erkek, cinsel aşkı şimdi olduğu gibi şiir havasına büründürmekten kaçınmalıdır. Bunun yalnızca insanı alçaltan hayvanca bir iş olduğu kabul edilmelidir.
İnsanlar çok değişti, dikkat etmek lâzım. Biriyle el sıkıştıktan sonra beşi de yerinde mi diye parmaklarını saymak zorundasın.
İnsanlar nasıl konuşulması gerektiğinin dersini alırlar ama en büyük ilim; nasıl ve ne zaman susulması gerektiğini bilmektir.
İnsanlara en adil şekilde dağıtılan nimet akıldır. Çünkü kimse aklından şikâyetçi değildir.
İnsanları yalan söylediklerinde dinlemeyi severim. Çünkü olmak istedikleri ama olamadıkları insanları anlatırlar.
İnsanların çoğu onu yapıyor diye yanlış, yanlış olmaktan çıkmaz.
İşçinin hakkını alnının teri kurumadan veriniz.
İyilik yap hatırlanmaz. Yanlış yap unutulmaz. Sen kimsenin 'yapamaz' dediğini yap, çünkü söylemeseler de akıllarından çıkmaz.
Kadın, erkeği kılıçsız zapt eder ve ipsiz bağlar.
Kadın ne kadar az hoşa giderse o kadar vefalı olur.
Kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan kötüdür.
Kıskançlık, insanı alçaltan ve küçülten bir duygudur.
Kimse kimseyi küçümseyecek kadar büyük değildir bilmelisin. Küçümsediğin her şey için gün gelir, önemsediğin bir bedel ödersin.
Kolay mıdır bir anda her şeyden vazgeçip gitmek, yoksa her şeye rağmen gitmekten vazgeçip sevmek mi gerek.
Mutluluğu ihtiraslarda değil kendi yüreğinizde arayın. Mutluluğun kaynağı dışımızda değil içimizdedir.
Mutluluğu ve gerçeği arayın, gerisi size verilecektir! Oysa insanoğlu sadece gerisini arıyor; dolayısıyla bulamıyor.
Nasıl kafa sayısı kadar düşünce varsa, kalp sayısı kadar da sevgi çeşidi vardır.
Ne diye şeytana kızarsın? Bir iyilik yap da, o sana kızsın.
Ölmek için doğmuştur ya insan; O yüzden her yağmur sonrası toprak kokusunu sever.
Özgürlüğü elinden alınan çocuğa büyük derler.
Sen bana bakma ben senin baktığın yerde olurum.
“Sen yalan içinde yaşıyorsun, ben hakikatte” iddiası, bir insanın ötekine söyleyebileceği en acımasız sözdür.
Sıkıntı sürecinde olgunlaşan, düşünceyle yoğunlaşan, emekle hazırlanan ve en iyiyi vermeyi amaçlayan faaliyete sanat denir.
Şu hayvan o kadar vahşî ki, onun üstesinden ancak insan gelebilir.
Tam önüne bakan başını vurur; tam havaya bakan ayağını...
Toplumun oluşması engellenemez. Engelleniyorsa nedeni insanlardır.
Uçmak bilmeyenler, yükselenleri küçülür görür.
Umduğumuz gibi olsaydı hayat, sandığımız gibi yaşardık. Bulduklarımızla yetinseydik, kaybettiklerimize ağlamazdık.
Uzak ve imkânsız gözüken bir şey, bir anda yakın ve mümkün olabilir.
Varlığı bir şey kazandırmayan insanların, yokluğu hiçbir şey kaybettirmez.
Yaşamak için bırakılmış bir yön baktım, yoktu: Ben direnmek için elimden gelin yaptım.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ahmet Akyol
Hayatı Sorgulamak
Sabahleyin bütün dikkatimi toplamış haberleri izlerken, birden aklıma Tolstoy’ un “Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için, güneşin doğduğunu sanırlar” sözü geldi.
“İnsana aklı, sorunlarından kurtulması için verilmiştir” sözü de Tolstoy’ a ait…
Lev Nikolayeviç Tolstoy, 1828- 1910 yılları arasında yaşamış dünyanın en büyük yazarlarından sayılan Rus yazar.
Azınlığın çoğunluk üzerindeki baskısının halkın ahlâkî gelişmesi sonucunda ortadan kalkacağına inanan Tolstoy, yalnızca dünyanın en büyük romancılarından değil, aynı zamanda XIX. yüzyılın en etkili ahlâkçılarından sayılır.
Kendi ülkesinin toplumsal siyasal çalkantılarını, halkının yaratılışını, yaşayışını büyük bir ustalıkla yansıtmış; gerçekçi edebiyatın en büyük temsilcilerinden olduğu kadar, bir filozof ve bir eğitimci olarak da ün kazanmıştır.
Hayatı boyunca yaşamın nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalışan Tolstoy, (romanları, öyküleri, masalları, eğitim eserleri, din ve ahlâk eserleri, sanat ve edebiyat eserleri, halk için kısa hikâyeleri, sosyal ve siyasî denemeleri, oyunları gibi) eserlerinde bunu eksiksiz olarak yansıtmayı hedef edinmiş en büyük Rus yazarlarından birisi olarak edebiyat ve dünya tarihindeki yerini almıştır.
Bizde daha çok romanları “Harp ve Sulh”,”Anna Karenina”, “Kroyçer Sonat” ile tanınır.
Bir bakıma hayatı sorgulayan aşağıdaki sözler Tolstoy’ a aittir:
Açlık insanı öldüren, partileri yaşatan bir olaydır.
Başkaları için kendinizi unutun o zaman sizi de hatırlayacaklardır.
Başkalarının hayatından ders alın. İnsan, bütün hataları kendisi yapacak kadar uzun yaşamıyor.
Beni öyle bir yalana inandır ki ömrümce sürsün doğruluğu.
Bil ki, yaşadıklarınla değil yaşattıklarınla anılırsın. Ve Unutma; ne yaşattıysan elbet bir gün onu yaşarsın.
Bir kez geçer, bir insan bir karşı’ ya, Ondan sonra artık her şey karşı’ dır.
Bir insan acı duyuyorsa canlıdır. Başkasının acısını duyuyorsa insandır.
Bir insan treni kaçırırsa başka bir tren gelir onu alır. Bir ulus treni kaçırırsa başka bir ulus gelir onu alır.
Bir insanı bulunduğu mevkiiyle değil, göz koyduğu mevkiiyle ölçmek gerekir.
Bir insanın değeri bayağı kesire benzer: Pay gerçek değerini gösterir, payda kendisini ne zannettiğini. Paydanın değeri arttıkça kesrin değeri azalır.
Bir insanın hayatının ikinci yarısı, ilk yarıda kazanılan alışkanlıkların sürdürülmesinden ibarettir.
Birine çamur atmadan önce düşün ve sakın unutma; ilk önce senin ellerin kirlenecek.
Bozuk para insanın cebini deler, bozuk insan da kalbini. Bu yüzden harcayın ikisini de gitsin.
Bütün mutlu aileler birbirlerine benzerler, her mutsuz ailenin ise kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.
Cehalet hep aynı şeyi söyler; bilmediği bir şey varsa, onun saçma olduğunu söyler.
Çok sevdiğin ama geri döndüremeyeceğin kişilerin en kötü yanı; onları her hatırladığında, seni tekrar tekrar terk etmeleridir!
En güçlü iki savaşçı sabır ve zamandır.
Evliliğe kutsallık veren, aşktır.
Gerçek değer; gelmesi boşluk dolduran değil gitmesi boşluk yaratandır.
Giden dönmeyecekse; kalanların değerini bileceksin. Ölenle ölünmüyorsa eğer; kalanlarla yaşamaya devam edeceksin.
Güzel olan sevgili değildir, sevgili olan güzeldir.
Hayat bizi dört işlemle sınar: gerçeklerle çarpar, ayrılıklarla böler, insanlıktan çıkarır ve sonunda "topla kendini" der.
Hayat ne gideni geri getirir, ne de kaybettiğin zamanı geri çevirir. Ya yaşaman gerekenleri zamanında yaşayacaksın, ya da yaşamadım diye ağlamayacaksın.
Hayatta unutamayacağımız en büyük pişmanlık, pişman olurum diye yapmadıklarımızdır.
Herkes insanlığın kötüye gittiğini kabul eder ama hiç kimse kendisinin kötüye gittiğini kabul etmez.
Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür ama hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.
İnsanı bedenen ameliyat etmek için uyutmak, ruhen ameliyat etmek için ise uyandırmak gerekir.
İnsanın gerçek gücü sıçrayışta değil, sarsılmaz duruştadır.
İnsanlar, aşk üzerindeki görüşlerini değiştirmelidir. Kadınla erkek, cinsel aşkı şimdi olduğu gibi şiir havasına büründürmekten kaçınmalıdır. Bunun yalnızca insanı alçaltan hayvanca bir iş olduğu kabul edilmelidir.
İnsanlar çok değişti, dikkat etmek lâzım. Biriyle el sıkıştıktan sonra beşi de yerinde mi diye parmaklarını saymak zorundasın.
İnsanlar nasıl konuşulması gerektiğinin dersini alırlar ama en büyük ilim; nasıl ve ne zaman susulması gerektiğini bilmektir.
İnsanlara en adil şekilde dağıtılan nimet akıldır. Çünkü kimse aklından şikâyetçi değildir.
İnsanları yalan söylediklerinde dinlemeyi severim. Çünkü olmak istedikleri ama olamadıkları insanları anlatırlar.
İnsanların çoğu onu yapıyor diye yanlış, yanlış olmaktan çıkmaz.
İşçinin hakkını alnının teri kurumadan veriniz.
İyilik yap hatırlanmaz. Yanlış yap unutulmaz. Sen kimsenin 'yapamaz' dediğini yap, çünkü söylemeseler de akıllarından çıkmaz.
Kadın, erkeği kılıçsız zapt eder ve ipsiz bağlar.
Kadın ne kadar az hoşa giderse o kadar vefalı olur.
Kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan kötüdür.
Kıskançlık, insanı alçaltan ve küçülten bir duygudur.
Kimse kimseyi küçümseyecek kadar büyük değildir bilmelisin. Küçümsediğin her şey için gün gelir, önemsediğin bir bedel ödersin.
Kolay mıdır bir anda her şeyden vazgeçip gitmek, yoksa her şeye rağmen gitmekten vazgeçip sevmek mi gerek.
Mutluluğu ihtiraslarda değil kendi yüreğinizde arayın. Mutluluğun kaynağı dışımızda değil içimizdedir.
Mutluluğu ve gerçeği arayın, gerisi size verilecektir! Oysa insanoğlu sadece gerisini arıyor; dolayısıyla bulamıyor.
Nasıl kafa sayısı kadar düşünce varsa, kalp sayısı kadar da sevgi çeşidi vardır.
Ne diye şeytana kızarsın? Bir iyilik yap da, o sana kızsın.
Ölmek için doğmuştur ya insan; O yüzden her yağmur sonrası toprak kokusunu sever.
Özgürlüğü elinden alınan çocuğa büyük derler.
Sen bana bakma ben senin baktığın yerde olurum.
“Sen yalan içinde yaşıyorsun, ben hakikatte” iddiası, bir insanın ötekine söyleyebileceği en acımasız sözdür.
Sıkıntı sürecinde olgunlaşan, düşünceyle yoğunlaşan, emekle hazırlanan ve en iyiyi vermeyi amaçlayan faaliyete sanat denir.
Şu hayvan o kadar vahşî ki, onun üstesinden ancak insan gelebilir.
Tam önüne bakan başını vurur; tam havaya bakan ayağını...
Toplumun oluşması engellenemez. Engelleniyorsa nedeni insanlardır.
Uçmak bilmeyenler, yükselenleri küçülür görür.
Umduğumuz gibi olsaydı hayat, sandığımız gibi yaşardık. Bulduklarımızla yetinseydik, kaybettiklerimize ağlamazdık.
Uzak ve imkânsız gözüken bir şey, bir anda yakın ve mümkün olabilir.
Varlığı bir şey kazandırmayan insanların, yokluğu hiçbir şey kaybettirmez.
Yaşamak için bırakılmış bir yön baktım, yoktu: Ben direnmek için elimden gelin yaptım.
Yaşamak değil, Beni bu telaş öldürecek.
Yalnızlık paylaşılmaz paylaşılsaydı yalnızlık olmazdı.
***
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.
NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE…