Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Haini Bol Ülke

Yazının Giriş Tarihi: 15.04.2024 11:49
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.04.2024 11:49

Dünyada haini en bol ülke hangisi diye sorulsa, herhalde hiç düşünülmeden verilecek cevap “Türkiye” olur.

Neden mi böyle düşünüyorum?

Bir kere Osmanlı’dan bu yana kendi ülkelerine isyan eden hainler, hemen Osmanlı’ ya sığınmışlar.

Osmanlı bunları kabul ettiği gibi bir de paye vermiş, devletin en üst kademelerinde görevlendirmiş.

Örnek mi istiyorsunuz?

O kadar bol ki…

İlk aklıma gelen Fransız Komte De Bonneval… Bonneval, Fransız ordusunda İspanya ve İtalya’ya karşı savaştı.  Sonra Avusturya’ya kaçtı, burada kendi ülkesi Fransa ile Osmanlıya karşı savaştı. Sonra Osmanlı’ya kaçtı Avusturya’ya karşı savaştı. Müslüman (!) oldu,  Ahmet Paşa adını aldı.  Humbaracı Ahmet Paşa olarak tanındı. Bir süre sonra Osmanlı ile de arası açılınca Fransa’ya dönmek istedi  ama ömrü yetmedi,  İstanbul’da öldü. Mezarı Galata Mevlevîhanesi’ nde… Neden bu mezarı burada tutarız aklım ermez.

Avusturya ordusundan kaçıp  Osmanlı’ya sığınan General Karlo De Kotzi var… Mühtedi (Başka dinde iken Müslüman olan) Osman diye tanınıyordu. Ne kadar Müslüman olduğunu sadece Allah bilir.

Ukrayna’da doğup Polonya’daki ihtilâllere katılan Michal Czajkowski, önce Fransa’ya iltica etti, sonra da Osmanlı hizmetine girdi. Müslüman oldu ve Mehmet Sadık adını aldı. Osmanlı Devleti’ne sığınan Leh ve Macar mültecileri ile Kazaklar ve Tatarlar’ dan meydana gelen Kazak Süvari Alayı’nı kurdu. Alay bünyesinde Dragon (Ejder) Bölükleri oluşturdu. Bu Alay ile birlikte Kırım Savaşı’na katılarak Ruslara karşı savaştı. Sonra Osmanlı’ dan ayrılıp Rusya’ ya gitti, Hıristiyanlığa döndü, Kiev’de öldü. Şaka gibi…

1877- 1878 Osmanlı- Rus Savaşı’nda ve Birinci Dünya Savaşı’nda İngiliz ve Fransızların yanında Osmanlıya karşı savaşan Çar yanlısı Beyaz Ruslar, Rusya’da hâkimiyeti kaybedince Osmanlı’ya sığındılar, Osmanlı da bunlara kucak açtı. Bir şaka daha…

Kafkas ülkelerinden Rus yönetimine karşı ayaklanan ve bunda başarılı olamayanlar;  1789 ihtilâlinden sonra Fransa iç savaşından kaçanlar ve mevcut yönetim ile anlaşamayanlar Osmanlı’ya sığındı.

Dini lider Humeyni, 1964 yılında İran’dan Türkiye’ye sürülünce, muhalefet onun etrafında toplanmaya başladı. Türkiye, Şah rejimine karşı olanların toplandığı bir yer oldu.

Humeyni İran’a dönüp, şahlık rejimi çökünce, bu sefer de Şah yanlıları tek çareyi Türkiye’ye sığınmakta buldu. Bu şaka değil (!)

Yaz yaz bitmiyor.

1980 yılında başlayan İran- Irak Savaşı’nda, Kuzey Irak’ta bulunan Kürtler, İran ile işbirliğine girince, Irak yönetimi, düşmana yardımcı oldular gerekçesiyle Kuzey Irak’taki Kürtlere saldırdı.  Bunlar Türkiye sınırını geçerek canlarını zorlukla kurtardılar ve bunların bir kısmı Türkiye’de kaldı.

Halen, mevcut Suriye rejimine karşı ayaklananların bir kısmı Türkiye’ye sığındı. Bunlar için kamplar yapıldı. Basında yer alan haberlere göre, bu kamplarda kalanların bir bölümü Suriye’ ye gidip gelerek terör eylemlerine katılıyor.

Yine basında yer alan haberlere göre Antakya, Kilis, Gaziantep, Kahramanmaraş halkı, sokaklarında silâhlı gezen Afgan, Libyalı, Çeçen militanlardan büyük bir rahatsızlık duyuyor.

Suriye’den gelenlerin sadece kamplarda kalması gerekmiyor mu? Bunların ve Afgan, Libyalı, Çeçen militanların bu bölgede işleri ne?

Bunlara neden hoşgörüyle yaklaşıyoruz, anlamıyorum.

---

Bir de, kendi içimizden çıkanlar var.

Bunlar, dışarıdan gelen hainlerden daha önemli…

İçerdeki hainlerin önemini en iyi açıklayan M.Ö.106- M.Ö 43 yılları arasında yaşamış Romalı devlet adamı Cicero ‘dur. Roma Cumhuriyeti’nin yıkılmasıyla sonuçlanan iç savaşlarda cumhuriyet ilkelerini koruma yönünde çaba harcayan ama başarılı olamayan Cicero der ki:

“Bir ulus kendi içindeki aptal ve hatta muhteris olanlarla baş edebilir. Fakat içerisindeki satılmış ve hainlerle yaşayabilmesi olanaksızdır. Sınırları zorlayan düşman silâh ve alemlerini/bayraklarını açıkta taşıdığı için daha az tehlikelidir. Fakat bir hain, hain gibi görünmez, kurbanları ile aynı aksanda konuşur, onların çehresine bürünür ve onların argümanlarını kullanarak ulusun politik yapısına nüfuz eder, bütün kapılardan serbestçe geçer, sesi en üst düzey hükümet koridorlarında duyulur, ulusun ruhunu çürütür, politik yapıya her türlü hastalık bulaştırarak ulusun yaşam gücünü elinden alır. Bir katil daha az korkuludur.”

Cicero’nun bu sözünü okur okumaz aklıma Kâmran İnan ile Atatürk’ün sözleri geldi.

Bakın eski Devlet Bakanı ve Meclis Dışişleri Komisyonu Başkanı Kâmran İnan ne diyor:

“ Türkiye, haini bol bir ülke... Hain yetiştirmekte birinciyiz. İçimizde kendi devletini gammazlayanlar var. Devlete vurmak, devleti gammazlamak, bu hainler için sanki görev Türkiye’de... Kendi ülkelerinden bu kadar nefret edenlerin, düşmanla işbirliği yapanların bulunması kahredicidir. Nasıl oluyor da bu kadar karaktersiz çıkıyor, anlamak mümkün değil. Bu hainler varken, yabancıların uğraşmasına gerek yok.”

Kesin teşhisi Atatürk koymuş:

“Milletimiz büyük kahramanlar yetiştirmiştir. Fakat kahramanlarımız kadar, hainlerimiz de boldur.”

Bu sözün üstüne söyleyecek bir şey yok zaten!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.