1.Yalova’nın ana caddelerinde zaman zaman yaya kaldırımlarının yayalara kapatıldığı görülüyor. Örneğin bu satırları yazdığım gün ( 14.4.2014), Yalova’nın kent merkezindeki ana caddelerinde işgal edilmiş yaya kaldırımları var.
Bakın Trafik Kanunu’nun 13 ncü Maddesinde ne yazıyor: “ Şehir içi karayolu kenarında çeşitli tesislerin yapımı süresince; kaldırımlarda tünel, tünel aydınlatılması ve benzerlerini yaparak güvenli geçiş sağlamak ve yaya yollarını trafiğe açık bulundurmak zorundadırlar. Bu çalışmalar sırasında meydana getirilen tehlikeli durum ve engeller bütün sorumluluk, bunları yaratan kişilere ait olmak üzere zabıtaca kaldırılır, yapılan masraflar sorumlulara ödetilir.”
Bu konuyu ısrarla tekrar tekrar yazıyorum. Bütün yerleşim merkezlerinde yaygın bir yaya kaldırım ağının bulunması, bu kaldırımların sadece yayalara ait olması, yayaların temel hakkıdır.
Ben, sağlıklı bir kentte yaşadığıma inanmak istiyorum. Caddede araçlar için ayrılmış bölüme inmeden kaldırımlarda korkusuzca yürümek istiyorum. Çok şey mi istiyorum?
2. “Pazarlıksız Satış Mecburiyetine Dair Kanun (2489 sayılı)”, Belediye sınırları içinde perakende olarak satışa sunulan ticari mallara etiket taşıma zorunluluğu getirmiştir. Belediyeler, bu kanun hükümlerini de uygulamakla yükümlüdürler. Bilindiği gibi, 7.11.2013 tarih ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 54 ncü maddesi aynen şöyledir : “ Perakende satışa arz edilen malların veya ambalajlarının yahut kaplarının üzerine kolaylıkla görülebilir ve okunabilir şekilde tüketicinin ödeyeceği tüm vergiler dâhil satış fiyatı ve birim fiyatını gösteren, üretim yeri ve ayırıcı özelliklerini içeren etiket konulması; etiket konulması mümkün olmayan hâllerde aynı bilgileri kapsayan listelerin görülebilecek şekilde uygun yerlere asılması zorunludur. Hizmetlerin tarife ve fiyatlarını gösteren listeler de bu madde hükmüne göre düzenlenerek asılır.” Farkında mısınız? Yalova’da perakende alış veriş yapılan yerlerin çok büyük çoğunluğunda fiyat etiketi yok. Allah aşkına, bu durumdan rahatsız olan yok mu ? Herkes, bu durumdan memnun mu ?
3. Türk Bayrağı Tüzüğü Madde 16’ya göre, “Türk Bayrağı, bina ön yüzüne göre sağdaki ilk direğe çekilir. “ Madde 35’e göre ise, “ Tanıtıcı bayrak çeken kuruluşlarda en az iki direk bulunur. Bina ön yüzüne göre sağdaki direğe Bayrak, soldaki direğe tanıtıcı bayrak çekilir.” Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan Kent Müzesi’nin önündeki Türk Bayrağı, binanın ön yüzüne göre soldaki direğe çekilmiş. Soldaki direk sağdakine göre yüksek yapılmış ama yanlış, sağdaki direğin yüksek olması ve Türk Bayrağı’nın bu direğe çekilmiş olması gerekir. Umarım bu yazı veya bayrağın yanlış direğe takıldığı ilgililerin dikkatini çeker de, bayrak yer değiştirir. Üç direk bulunan yerlerde ise Bayrak, ortadaki direğe, üçten çok direk varsa, bina ön yüzüne göre sağdaki direğe çekilir. Bu direklerin hepsine bayrak çekilmesi halinde bayrakların ebadı eşit olmalıdır. Türk Bayrağı ile ilgili konularda son derece hassas davranılması gerektiğini düşünüyorum.
4. Bahara girdik, ağaçlar çiçek açmaya başladı. Benim aklıma da hemen Ihlamur, Paulovniya ve Jojoba ağaçları geldi. Bu konudaki düşüncelerimi de daha önce yazmıştım, tekrarlayayım. Ihlamur ağacı, parklarda ve yol kenarlarında süs bitkisi ve gölgelik olarak yetiştirilen ağaçlardan biridir. Ihlamur ağaçları çiçek açmaya başladığında, yüzlerce metre uzaktan mis gibi kokusu gelir. Şehit Ömer Faydalı Caddesi iki taraflı olarak sadece ıhlamur ağaçları ile süslense, birkaç sene sonra, inanın burası herkesin yürüyüş yapmak için fırsat kolladığı bir yola dönüşür.
Gelelim Paulovnia’ya…Ağaç değil, sanki fabrika…Gövdesi keresteye çok uygun, geniş yaprakları ve hoş kokulu çiçekleri ise son zamanlarda hızla büyüyen peyzaj alanında bir numaralı kullanım malzemesi… Paulovnia, farklı dokusu sayesinde,keresteciliğin dışında, mobilya kaplamasında, müzik aletleri yapımında, izolasyon malzemelerinde de kullanılabiliyor.Ayrıca çiçeklerinden arılar faydalanabiliyor ve yapraklarından yem yapılabiliyor.80 yıllık ömrü olan bu ağaçlar, uygun bölgede ve uygun şekilde yetiştirildiği zaman hemen hemen hiç ölüm riski yok.Paulovnia yetiştirmek kârlı bir iş, her şeyi para ediyor.Paulovnia’ya işlendikten sonra her türlü şekli verebiliyorsunuz. Ayrıca, budaksız ve güzel kerestesi, kendisini, kaplama alanında en ideal malzeme yapmış durumda…Paulovnia’nın özel dokusu, kâğıt mukavva yapımında da kolaylık sağlıyor.Bunun yanı sıra, sesi iletebilme özelliği Paulovnia’ ya ayrı bir değer katıyor ve müzik aletleri yapımında da kullanılıyor.Ayrıca, ateşe dayanıklı olan Paulovnia, izolasyon alanında tercih ediliyor.Çürümeye, kırılmaya ve çatlamaya karşı dayanıklılığı, eksi 18 dereceye kadar dayanımını koruması, kullanım amacını artırıyor.Yalova, neden Paulovnia üretilen bir yer olmasın?Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü’nün konu hakkında ayrıntılı bilgi ve çalışmaya sahip olduğunu hatırlatırım.
Unutmadan onu da belirtelim: Atatürk’ün Termal’e eliyle diktiği ağaçlar arasında Paulovnia da var. Meraklısının gidip görmesini öneririm. Son olarak Jojoba Ağacı’ndan da bahsetmek istiyorum. Jojoba ( Simmondsia chinensis) Ağacı, Şimşirgiller (Buxaceae) familyasından, derimsi yapraklı çalı cinsi, fakir ve çorak orman arazilerinde yetişebilen, kuraklığa dayanıklı ve çok değerli odun dışı ürün veren bir ağaçtır. ABD’de çok popüler olan Jojoba Ağacı’nın bu ülkede derneği bile vardır.
Bu ülkede stratejik bitki olarak ilan edilen Jojoba: Gıdadan tekstile, savunma, ilâç, boya, otomotiv ve kağıt sektöründen, sanayi ve kozmetiğe kadar binlerce üründe kullanılıyor. Örneğin, yaklaşık 2 metre yüksekliğindeki bu sert dallı bitkinin meyvelerinden “Jojoba Yağı” çıkarılıyor. Bu yağ: sabun, şampuan ve saç kremi gibi çeşitli kozmetik ürünlerde kullanılır. Jojoba Ağacı, Yalova ili boş orman ve hazine arazilerine dikilebilir. Jojoba fidanı, 25 metreye kadar inen kökleriyle toprak kaymalarını ve erozyonu önler. Jojoba Ağacı ve meyvelerinin kullanımını çok özet olarak yazdım. Konuya ilgi duyanlar araştırdıklarında çok çarpıcı bilgilerle karşılaşacaklardır.
***
Güncel hayatımız hep sorunlarla geçiyor. Sorunlarla başa çıkabilmek için yapılacak ilk şey ise, pozitif düşünmek!.. Ve elbet olumsuz düşüncelere kulak tıkamak!.. Eğer kişiler, güncel düşünce kalıplarını kontrol etmek için çaba harcamazlarsa, yaşamlarında pek çok olumsuzluklarla karşılaşabilirler. Kişiler, negatif düşünce stillerini değiştirerek bilinç atlarına pozitif düşünce tohumları ektiklerinde ise arzuladıkları başarıya ulaşabilirler. Bir zamanlar kurbağalar arasında bir yarış düzenlenmiş. Birçok kurbağa bu yarışı izlemek ve yarışmacılara destek vermek için toplanmışlar ve yarış başlamış.
Hedef çok sarp bir tepenin en yüksek noktasına ulaşmakmış. Sarp tepe o kadar yüksekmiş ki, aslında hiç kimse yarışmacılara en ufak bir şans vermiyormuş. Yarışı tamamlama şansını bile yarışmacılara veren yokmuş. Yarışan kurbağalar arasındaki konuşmalar da izleyenlerden çok farklı değilmiş. Onlar da kendi aralarında konuşuyor ve giderek birbirlerinin cesaretini kırıyorlarmış.
Cesareti kırılan, yarışın başında veya ortasında bir yerlerde mücadeleyi bırakıyormuş. Sonunda biri hariç hepsi yarışı bırakmış. Evet, sadece bir kurbağa, bütün gücüyle, olumsuz ve moral bozan konuşmalara hiç aldırmadan, inanılmaz bir biçimde hiç ardına bakmadan tırmanmaya devam ediyormuş. Sonunda yalnız kalan ve inanılmaz bir mücadele veren kurbağa tepenin zirvesine çıkmayı başarmış. Tam bir sessizlik ve şaşkınlık içindeymiş herkes!.. İçlerinden biri o en tepeye çıkabilen kurbağaya, “bu yarışı nasıl kazanabildiğini” sormuş. Soruya cevap veremeyince, tepe çıkabilmeyi başaran kurbağanın sağır olduğunu anlamışlar!..
KISSADAN HİSSE:
Hiçbir zaman, negatif düşüncelere itibar etmeyin!..Her zaman pozitif düşünün!..Ve her zaman, hedefinize ulaşamayacağınızı söyleyenlere karşı sağır olun!..
MEVLÂNA DİYOR Kİ:
Yüzde ısrar etme, doksan da olur. İnsan dediğinde, noksan da olur. Sakın büyüklenme, elde neler var, Bir ben varım deme, yoksan da olur!
GÜNÜN SÖZÜ:
Eğer siz, dostunuzun siteminden rahatsızlık duyuyorsanız, dostunuzun dostu olmaya lâyık değilsiniz, demektir!..
ATATÜRK DİYOR Kİ: “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…” www.ahmetakyol.net www.facebook.com/ahmet.akyol.1422
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ahmet Akyol
Gözüme ve Aklıma Takılanlar
1.Yalova’nın ana caddelerinde zaman zaman yaya kaldırımlarının yayalara kapatıldığı görülüyor. Örneğin bu satırları yazdığım gün ( 14.4.2014), Yalova’nın kent merkezindeki ana caddelerinde işgal edilmiş yaya kaldırımları var.
Bakın Trafik Kanunu’nun 13 ncü Maddesinde ne yazıyor: “ Şehir içi karayolu kenarında çeşitli tesislerin yapımı süresince; kaldırımlarda tünel, tünel aydınlatılması ve benzerlerini yaparak güvenli geçiş sağlamak ve yaya yollarını trafiğe açık bulundurmak zorundadırlar. Bu çalışmalar sırasında meydana getirilen tehlikeli durum ve engeller bütün sorumluluk, bunları yaratan kişilere ait olmak üzere zabıtaca kaldırılır, yapılan masraflar sorumlulara ödetilir.”
Bu konuyu ısrarla tekrar tekrar yazıyorum. Bütün yerleşim merkezlerinde yaygın bir yaya kaldırım ağının bulunması, bu kaldırımların sadece yayalara ait olması, yayaların temel hakkıdır.
Ben, sağlıklı bir kentte yaşadığıma inanmak istiyorum. Caddede araçlar için ayrılmış bölüme inmeden kaldırımlarda korkusuzca yürümek istiyorum. Çok şey mi istiyorum?
2. “Pazarlıksız Satış Mecburiyetine Dair Kanun (2489 sayılı)”, Belediye sınırları içinde perakende olarak satışa sunulan ticari mallara etiket taşıma zorunluluğu getirmiştir. Belediyeler, bu kanun hükümlerini de uygulamakla yükümlüdürler.
Bilindiği gibi, 7.11.2013 tarih ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 54 ncü maddesi aynen şöyledir :
“ Perakende satışa arz edilen malların veya ambalajlarının yahut kaplarının üzerine kolaylıkla görülebilir ve okunabilir şekilde tüketicinin ödeyeceği tüm vergiler dâhil satış fiyatı ve birim fiyatını gösteren, üretim yeri ve ayırıcı özelliklerini içeren etiket konulması; etiket konulması mümkün olmayan hâllerde aynı bilgileri kapsayan listelerin görülebilecek şekilde uygun yerlere asılması zorunludur. Hizmetlerin tarife ve fiyatlarını gösteren listeler de bu madde hükmüne göre düzenlenerek asılır.”
Farkında mısınız? Yalova’da perakende alış veriş yapılan yerlerin çok büyük çoğunluğunda fiyat etiketi yok. Allah aşkına, bu durumdan rahatsız olan yok mu ? Herkes, bu durumdan memnun mu ?
3. Türk Bayrağı Tüzüğü Madde 16’ya göre, “Türk Bayrağı, bina ön yüzüne göre sağdaki ilk direğe çekilir. “
Madde 35’e göre ise, “ Tanıtıcı bayrak çeken kuruluşlarda en az iki direk bulunur. Bina ön yüzüne göre sağdaki direğe Bayrak, soldaki direğe tanıtıcı bayrak çekilir.”
Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan Kent Müzesi’nin önündeki Türk Bayrağı, binanın ön yüzüne göre soldaki direğe çekilmiş. Soldaki direk sağdakine göre yüksek yapılmış ama yanlış, sağdaki direğin yüksek olması ve Türk Bayrağı’nın bu direğe çekilmiş olması gerekir.
Umarım bu yazı veya bayrağın yanlış direğe takıldığı ilgililerin dikkatini çeker de, bayrak yer değiştirir.
Üç direk bulunan yerlerde ise Bayrak, ortadaki direğe, üçten çok direk varsa, bina ön yüzüne göre sağdaki direğe çekilir. Bu direklerin hepsine bayrak çekilmesi halinde bayrakların ebadı eşit olmalıdır.
Türk Bayrağı ile ilgili konularda son derece hassas davranılması gerektiğini düşünüyorum.
4. Bahara girdik, ağaçlar çiçek açmaya başladı. Benim aklıma da hemen Ihlamur, Paulovniya ve Jojoba ağaçları geldi. Bu konudaki düşüncelerimi de daha önce yazmıştım, tekrarlayayım.
Ihlamur ağacı, parklarda ve yol kenarlarında süs bitkisi ve gölgelik olarak yetiştirilen ağaçlardan biridir. Ihlamur ağaçları çiçek açmaya başladığında, yüzlerce metre uzaktan mis gibi kokusu gelir. Şehit Ömer Faydalı Caddesi iki taraflı olarak sadece ıhlamur ağaçları ile süslense, birkaç sene sonra, inanın burası herkesin yürüyüş yapmak için fırsat kolladığı bir yola dönüşür.
Gelelim Paulovnia’ya…Ağaç değil, sanki fabrika…Gövdesi keresteye çok uygun, geniş yaprakları ve hoş kokulu çiçekleri ise son zamanlarda hızla büyüyen peyzaj alanında bir numaralı kullanım malzemesi…
Paulovnia, farklı dokusu sayesinde,keresteciliğin dışında, mobilya kaplamasında, müzik aletleri yapımında, izolasyon malzemelerinde de kullanılabiliyor.Ayrıca çiçeklerinden arılar faydalanabiliyor ve yapraklarından yem yapılabiliyor.80 yıllık ömrü olan bu ağaçlar, uygun bölgede ve uygun şekilde yetiştirildiği zaman hemen hemen hiç ölüm riski yok.Paulovnia yetiştirmek kârlı bir iş, her şeyi para ediyor.Paulovnia’ya işlendikten sonra her türlü şekli verebiliyorsunuz. Ayrıca, budaksız ve güzel kerestesi, kendisini, kaplama alanında en ideal malzeme yapmış durumda…Paulovnia’nın özel dokusu, kâğıt mukavva yapımında da kolaylık sağlıyor.Bunun yanı sıra, sesi iletebilme özelliği Paulovnia’ ya ayrı bir değer katıyor ve müzik aletleri yapımında da kullanılıyor.Ayrıca, ateşe dayanıklı olan Paulovnia, izolasyon alanında tercih ediliyor.Çürümeye, kırılmaya ve çatlamaya karşı dayanıklılığı, eksi 18 dereceye kadar dayanımını koruması, kullanım amacını artırıyor.Yalova, neden Paulovnia üretilen bir yer olmasın?Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü’nün konu hakkında ayrıntılı bilgi ve çalışmaya sahip olduğunu hatırlatırım.
Unutmadan onu da belirtelim: Atatürk’ün Termal’e eliyle diktiği ağaçlar arasında Paulovnia da var. Meraklısının gidip görmesini öneririm.
Son olarak Jojoba Ağacı’ndan da bahsetmek istiyorum.
Jojoba ( Simmondsia chinensis) Ağacı, Şimşirgiller (Buxaceae) familyasından, derimsi yapraklı çalı cinsi, fakir ve çorak orman arazilerinde yetişebilen, kuraklığa dayanıklı ve çok değerli odun dışı ürün veren bir ağaçtır. ABD’de çok popüler olan Jojoba Ağacı’nın bu ülkede derneği bile vardır.
Bu ülkede stratejik bitki olarak ilan edilen Jojoba: Gıdadan tekstile, savunma, ilâç, boya, otomotiv ve kağıt sektöründen, sanayi ve kozmetiğe kadar binlerce üründe kullanılıyor.
Örneğin, yaklaşık 2 metre yüksekliğindeki bu sert dallı bitkinin meyvelerinden “Jojoba Yağı” çıkarılıyor. Bu yağ: sabun, şampuan ve saç kremi gibi çeşitli kozmetik ürünlerde kullanılır.
Jojoba Ağacı, Yalova ili boş orman ve hazine arazilerine dikilebilir. Jojoba fidanı, 25 metreye kadar inen kökleriyle toprak kaymalarını ve erozyonu önler.
Jojoba Ağacı ve meyvelerinin kullanımını çok özet olarak yazdım. Konuya ilgi duyanlar araştırdıklarında çok çarpıcı bilgilerle karşılaşacaklardır.
***
Güncel hayatımız hep sorunlarla geçiyor.
Sorunlarla başa çıkabilmek için yapılacak ilk şey ise, pozitif düşünmek!.. Ve elbet olumsuz düşüncelere kulak tıkamak!..
Eğer kişiler, güncel düşünce kalıplarını kontrol etmek için çaba harcamazlarsa, yaşamlarında pek çok olumsuzluklarla karşılaşabilirler.
Kişiler, negatif düşünce stillerini değiştirerek bilinç atlarına pozitif düşünce tohumları ektiklerinde ise arzuladıkları başarıya ulaşabilirler.
Bir zamanlar kurbağalar arasında bir yarış düzenlenmiş. Birçok kurbağa bu yarışı izlemek ve yarışmacılara destek vermek için toplanmışlar ve yarış başlamış.
Hedef çok sarp bir tepenin en yüksek noktasına ulaşmakmış. Sarp tepe o kadar yüksekmiş ki, aslında hiç kimse yarışmacılara en ufak bir şans vermiyormuş. Yarışı tamamlama şansını bile yarışmacılara veren yokmuş.
Yarışan kurbağalar arasındaki konuşmalar da izleyenlerden çok farklı değilmiş. Onlar da kendi aralarında konuşuyor ve giderek birbirlerinin cesaretini kırıyorlarmış.
Cesareti kırılan, yarışın başında veya ortasında bir yerlerde mücadeleyi bırakıyormuş. Sonunda biri hariç hepsi yarışı bırakmış.
Evet, sadece bir kurbağa, bütün gücüyle, olumsuz ve moral bozan konuşmalara hiç aldırmadan, inanılmaz bir biçimde hiç ardına bakmadan tırmanmaya devam ediyormuş.
Sonunda yalnız kalan ve inanılmaz bir mücadele veren kurbağa tepenin zirvesine çıkmayı başarmış.
Tam bir sessizlik ve şaşkınlık içindeymiş herkes!..
İçlerinden biri o en tepeye çıkabilen kurbağaya, “bu yarışı nasıl kazanabildiğini” sormuş.
Soruya cevap veremeyince, tepe çıkabilmeyi başaran kurbağanın sağır olduğunu anlamışlar!..
KISSADAN HİSSE:
Hiçbir zaman, negatif düşüncelere itibar etmeyin!..Her zaman pozitif düşünün!..Ve her zaman, hedefinize ulaşamayacağınızı söyleyenlere karşı sağır olun!..
MEVLÂNA DİYOR Kİ:
Yüzde ısrar etme, doksan da olur.
İnsan dediğinde, noksan da olur.
Sakın büyüklenme, elde neler var,
Bir ben varım deme, yoksan da olur!
GÜNÜN SÖZÜ:
Eğer siz, dostunuzun siteminden rahatsızlık duyuyorsanız, dostunuzun dostu olmaya lâyık değilsiniz, demektir!..
ATATÜRK DİYOR Kİ:
“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…”
www.ahmetakyol.net
www.facebook.com/ahmet.akyol.1422