Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Farkında mısınız ? Yeni Bir Yıla Giriyoruz !..

Yazının Giriş Tarihi: 20.12.2013 13:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.12.2013 13:00

Farkında mısınız? Türkiye çok ciddi bir ekonomik krizin eşiğinde…Bugün, 1.78’den 2.04’e yükselmiş dolar kuru, yüzde 4,5’ten yüzde 9’a yükselmiş faiz oranı ile karşı karşıyayız. Bu durum pek normal değil !..

Merkez Bankası’nın kademeli olarak iyileşiyor dediği cari açık Ocak- Ekim döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 12 milyar 348 milyon ABD dolar arttı. Bu durum da pek normal değil!..

Görüyoruz, büyüme istatistik oyunları ile yerinde sayıyor. Enflasyon artıyor, işsizlik artıyor !..

Her şey çok net ve açık, durum normal değil!..

Merkez Bankası Başkanı, “yıl sonunda dolar kurunu 1.92 düzeyinde görürsek şaşırmayalım. Dolar yıl sonunda 1.92’nin üzerinde olursa bana ‘Başkan böyle demiştiniz, niye üstünde oldu?diye sorun’ “ demişti…Soralım bakalım: Usta ne iş? Nedir bu doların geldiği durum?

TBMM Genel Kurulu’ndaki 2014 yılı bütçe tasarısı görüşmelerinden anlaşıldığına göre, Türkiye önümüzdeki yıl günde 142,5, her bir saatte yaklaşık 6 milyon TL “faiz” ödeyecek!..Faiz ödemeleri 2013 bütçesine göre 1,5 milyar TL. artarak, 2014’te tahmini 52 milyar TL. olarak belirlenmiş. 2014 yılında, 2013 yılına kıyasla “borçlanma faizleri” artığından, faiz yükü daha çok artacakmış!.. Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olarak, bu durumu kime soracağız ? Kime, “yahu usta, bu ne iş? “ diyeceğiz?

***

Farkında mısınız? Yeni bir yıla giriyoruz!..

Bu yılbaşında da yine kimileri etkinlikler düzenleyecek, kimileri de buna “dinimize uygun değil” diye karşı çıkacak, yıllardır bu böyle!..

Yeni yıla girişi kutlamak amacıyla düzenlenen yaygın toplumsal ve kültürel törenlere yılbaşı diyoruz.

Yılbaşı, Noel değildir.

Noel, Hazreti İsa’nın doğum günü olarak kabul edilen bir yortu günüdür. Noel’in tarihi Hıristiyan mezheplerine göre değişir.

Genelde kabul gören görüş, Noel’in , 24/ 25 Aralık gecesi olduğudur.

Ancak, Ermeni Gregoryen Kilisesi ise Hazreti İsa’nın doğumunu 6 Ocak’ta kutlamayı sürdürür.

Noel gelenekleri çok çeşitli kaynaklara dayanır.

Romalılar, Hıristiyanlıktan önce, 17 Aralık’taki Saturnalia (Satürn Şenliği) gününde çeşitli eğlenceler düzenlerler, birbirlerine armağanlar verirlerdi. Amaç, kışın karanlık günlerini şenlendirmekti. Yılın en kısa gününün gecesinde, aydınlığın gelmesini engelleyen kötü ruhlar kovulurdu. Sonraları, Hazreti İsa’nın doğum günü ile paganlıktan kalan bu şölen birleştirilerek 25 Aralık’ta kutlanmaya başladı. Noel kutlamalarında dostların ve aile bireylerinin birbirlerine karşılıklı armağanlar vermesi zamanla bir gelenek oldu.

Ayrıca, ölüme meydan okumayı simgeleyen yaprak dökmeyen yeşil ağaçların çeşitli süslerle bezenmesi de Noel gelenekleri arasındadır. Çam ağacı gibi, yaprak dökmeyen ağaçları ölümsüz yaşamın simgesi olarak kullanmak, eski Mısırlılar’ın ve hatta Çinliler’in de ortak bir geleneğiydi. Avrupalı paganlar arasında yaygın olan ağaca tapınma, Hıristiyanlığı benimsemelerinden sonra da sürdü. Sonsuz hayat inancı, evlere yeşil yapraklı ağaç koyma geleneğiyle varlığını korudu.

Dünyaca ünlü Sümerolog olan Dr. Muazzez İlmiye Çığ, Noel adeti kabul edilen çam ağacı süslemenin eski bir Türk adeti olduğunu ve bu adetin Türklerden Avrupa’ya oradan da dünyaya yayıldığını söylüyor.

Çığ’a göre, Eski Türklerde yerin göbeğinden göğe kadar bir ağaç tasavvur ediliyor. “Hayat Ağacı” olarak tanımlanan bu ağaç, Sümerlerde de var. Bir ucunda “Göktanrı” duruyor.

Eski Türkler, evlerine getirdikleri küçük bir ağacın altına, o sene onlara güzel şeyler verdi diye Tanrı’ya hediyeler koyuyorlar.

Dallarına da ertesi sene için Tanrı'dan niyaz ettikleri şeyler, adak olarak istedikleri şeyler için paçavra veya kurdele bağlıyorlar..

Yıl dönümlerinde büyük bayram, şenlik yapıyorlar. Aileler toplanıyor, büyükler varsa ziyaret ediliyor, özel yemekler yeniliyor, güzel elbiseler giyiliyor. Bu adet daha sonra Türkler yoluyla Avrupa’ya geçiyor. Konunun Noel'le ilgisi yok.

Gelelim yeni yıla…

Yeni bir yılın başlangıcı, herkes için geleceğe umut besleme, güven duyma vesilesidir. Bunun için çok kişi, takvim yılının değiştiği saati neşeyle kutlar.

Esasen yılbaşı bir takvim olayıdır ve dünyada tarih boyunca değişik takvimler kullanılmıştır. Bunların çoğunda takvim başlangıcı değişiktir.

Çağdaş dünyada ve özellikle Avrupa’da müşterek ve kolektif hayatı kolaylaştırmak için, tarih içinde bir takım aşamalar geçiren Gregoryen Takvimi kullanılmaya başlanmıştır. Hazreti İsa’nın doğumundan yüzyıllar öncesine dayanan bu takvim, en son 1572’de Papa 13 ncü Gregorius zamanında Astronom Chistopher Clavius tarafından bazı küçük değişikliklerle yeniden düzenlendiği için Gregoryen Takvimi olarak tanınır.

Ne var ki, bu takvimin başlangıcına, yani 1 Ocak’a, özellikle Hıristiyanlar karşı çıktılar. Zira, onlara göre 1 Ocak’taki yılbaşı kutlamaları, 24/25 Aralık gecesi yapılacak Hazreti İsa’nın doğum günü ( Noel ) kutlamalarını gölgede bırakacaktı.

Kiliseler,uzun süre yılbaşı kutlamalarına karşı çıkmalarına rağmen,sonunda olayı kabullenmek ve hoşgörüyle yaklaşmak gereğini duydular. Zira,anladılar ki, 31 Aralık/ 1 Ocak gecesi yapılan kutlamaların dini bir yönü yoktu.

Türkler, önceleri 12 Hayvanlı Türk Takvimi’ni kullanıyorlardı. Güneş yılına göre hesaplanan bu takvimden sonra Müslüman olunca, Hazreti Muhammet’in Mekke’den Medine’ye göçünü başlangıç alan Hicri Takvim’i esas aldılar.

Ancak, Hicri Takvim devlet işlerinde yetersiz kalıyordu. Bunun üzerine Türkler, Selçuklular döneminde bir süre Celali Takvimi’ni kullandılar. Burada, güneşin Koç burcuna girdiği gün (Nevruz), Türkler’in asırlar öncesinden beri kullana geldiği şekilde yılbaşı kabul edilmişti. Nevruz geleneği, Osmanlı döneminde de sürdü.

Birinci Mahmut döneminde, Julius Takvimi’ne dayanan Rumi (Mali) Takvim’e geçildi. Burada senenin başı 1 Mart’tı.

Şubat 1917’de, yani yine Osmanlı döneminde yapılan bir düzenlemeyle, tarih başlangıcı HİCRET aynı kalmak şartıyla, Gregoryen Takvimi ve yılı kabul edildi. Dikkatinizi çekerim, yılbaşı 1 Ocak oldu.

26 Aralık 1925’te ise Gregoryen Takvimi, Türkiye Cumhuriyeti’nin tek ve resmi takvimi olarak kabul edildi.

Bir kere daha hatırlayalım:

Yılbaşı’nın Hazreti İsa’nın doğum günüyle, Noel’le, Noel Baba’yla ve dinle yakından uzaktan bir ilgisi yoktur, yeni yıla girişi kutlamak bir Hristiyan adeti değildir. Yeni yıl kutlamaları Hıristiyanlıktan çok önceleri takvim yılının uygulamaya konulmasıyla başlamıştır.

Noel Baba tiplemesi ise, 1800’lü yıllarda, tüketim kültürü bağlamında yaratılmış hayali bir kahramandır.

Yılbaşını Noel ile bağlantılı bulanların, yılbaşının Hıristiyanlıkla ilgili olduğunu söyleyenlerin Noel’i, Noel Baba’yı, Hıristiyanlığı, Takvim yılının başlangıcı gibi genel kültür konularını hiç bilmedikleri kanaatindeyim.

Tekrarlıyorum: yeni yıla girişi nasıl isterseniz öyle kutlayın, ya da kutlamayın, o sizin bileceğiniz şey.

Hepinize sağlık, mutluluk, huzur ve başarı dolu yıllar dilerim.

***



YAZIYA EK:

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 73 ncü maddesine göre: Karayolunda araçların kamunun rahat ve huzurunu bozacak veya kişilere zarar verecek şekilde saygısızca sürülmesi, seyir halinde sürücülerin cep telefonu kullanması yasaktır.

Sizin yaşadığınız kentte;
Kentin ana caddesindeki yaya geçidini kurallara uygun şekilde geçen yayaların üzerine, cep telefonu ile konuşurken aracını hızla süren sürücülere engel olan bir düzenleme var mı?

Benim yaşadığım kentte yok !..

***



GÜNÜN SÖZÜ:

“Hayatta edinilmesi gereken en önemli prensip her zaman ve her zeminde hakkın ve haklının yanında yer almak olmalıdır. Güçlünün yanında yer almak ve bunu maddi çıkarları ya da gelecekteki beklentileri için kullanmak basit ve gelişmemiş kişilik göstergesidir.”


ATATÜRK DİYOR Kİ:

“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…”


www.ahmetakyol.net
www.facebook.com/ahmet.akyol.1422



Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.