Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ermeniler Ve Yandaşları Durmuyor

Yazının Giriş Tarihi: 27.11.2006 09:23
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.11.2006 09:23

TRT’ye yıllar önce hazırladığım, tarih boyunca Türk-Ermeni ilişkilerini anlatan 10 bölümlük bir (Yaşayan Tarih) programı var.


Birkaç kez TRT1’de oynayan dizi, TRT’nin TRT2, İNT ve TÜRK kanallarında zaman zaman yayınlanıyor.


Ermeni tarihini, tarih boyunca Türk- Ermeni ilişkilerini ve dünyadaki soykırım olaylarını, çok uzun zaman ve çok ayrıntılı bir şekilde incelediğim için, konu hakkında yazılan her yazı ve haberi atlamamaya çalışıyor, okuyor; gerekirse mutlaka not alıyorum. Konuyla ilgilenmek benim için neredeyse özel ilgi alanına dönüştü.


Yalova’da bu konuyu önemseyip inceleyenlerden biri de, değerli kardeşim Öğretmen Muhsin Sevencan…


Onun, her fırsatta gidip araştırma yaptığı Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nde bulduğu belgeler, (ki ben böyle önemli evrakları ilk defa gördüm) ortalığı ayağa kaldıracak nitelikte…Umarım bunları yayınlar.


Onun Yalova ile ilgili yaptığı çalışmaları da yakından bildiğim için, diyorum ki:
Ey Yalova’nın merkezî ve yerel kadrolarındaki yöneticiler, Yalovalı böyle değerli bir insana sahip çıkın ve çalışmalarını destekleyin.


Gelelim konumuza…
Diaspora Ermenileri, ana okullarından itibaren çocuklarının zihinlerini yıkarken, bizler olayı önemsemiyor, hatta küçümsüyoruz.


Ne yazık ki, toplumumuzun büyük kısmı, olayın boyutunun farkında değil.


Korkarım torunlarımız, bugünden çok daha farklı bir dış dünyayla karşılaşacaklar.


Diaspora Ermenileri, gerçek peşinde değiller.
Ortaya gerçekleri açıklayan belgelerle çıkmamızı önemsemiyorlar bile…
Onların istedikleri sadece ve sadece intikam.


Bunun için de, bıkmamacasına hedefe doğru ilerleyen adımlarına devam ediyorlar.


Konu artık tarihçilerden çıkmıştır, siyasidir.


Biz ise toplum olarak ilgilenmiyor, konuyu tarihçilere bırakıyoruz.


Tarihçilerimiz de, bıkmadan tarihi gerçekleri gündeme getirmeye çalışıyorlar.


Bence, stratejiyi kökünden değiştirmek gerek.


Ermeniler’in amaçları belli, bu bilinen bir konu, ama, yine de tekrarlamakta yarar olduğunu düşünüyorum. Bunlar:


1. (Asılsız) soy kırımın diğer ülkelerce ve uluslararası kuruluşlarca TANINMASI,
2. Türkiye’nin bu ülkelerin (asılsız) soy kırımı tanımasından etkilenmesi ve bu ülkelerin baskısı ile (asılsız) soy kırımını TANIMAK mecburiyetinde kalması,
3. Türkiye’nin (asılsız) soy kırıma uğrayanların yakınlarına TAZMİNAT ödemesi,
4. Türkiye’den TOPRAK talebinde bulunulması.


Diyelim ki, Diaspora Ermenileri amaçlarına ulaştılar ve dünyanın yaptığı baskı nedeniyle, sonuçta Türkiye’nin doğusundan bir miktar toprak kaptılar.


Buraya hangi Ermeni gelir de yerleşir?
Amerika’daki mi? Fransa’daki mi?
Ermenistan’da zaten bir avuç Ermeni var, bunlar mı topraklarını bırakıp gelecek?


Bunlar boş hayal…
Ama, bu hayal, Diaspora Ermenilerini bir amaç etrafında buluşturuyor, birlik ve beraberlik içinde hareket etmelerini sağlıyor.


Türkiye’nin bu konudaki stratejik hedefi, Diaspora Ermenilerinin hayalini parçalamak olmalı…


Gördüğüm kadarıyla, ne yazık ki bu konuda bir çalışma yok.


ABD ve Avrupa’da yayınlanan gazete ve televizyon haberlerine bakılırsa, sözde Ermeni soykırımı tezini Türk toplumuna kabul ettirmek için başlayan harekete hız verildi.


ABD’nin 7 Kasım’da yapılan Temsilciler Meclisi seçiminden Demokratlar zaferle çıktı. Partinin güçlü isimlerinden Nancy Pelosi de Temsilciler Meclisi’nin ilk kadın başkanı olmaya hak kazandı. Unutmayalım, Pelosi’nin en önemli özelliklerinden biri, Ermeni lobisine yakınlığı…Amerika’daki Ermeni lobisi sevinç içinde…Olayı coşkuyla kutluyorlar.


Biz, her olayda protestoyu gündeme getiriyoruz.
Fransa, parlamentoda Ermeni yanlısı karar aldı ya, hemen Fransız mallarını protesto edelim, diyoruz.


2000 yılında, Lübnan Parlamentosu, Türkiye aleyhine zehir zemberek ifadelerle Ermeni soykırımı tasarısını oy birliğiyle kabul etti.
Türkiye’de tıs yok. Neden?


Ermeni terör örgütü ASALA, ASALA dedik.
ASALA, kadrolarını Lübnanlı Ermeniler’den seçti.


27 Ocak 1973 günü, Santa Barbara’da yemeğe davet ettiği Türk diplomatları canice öldüren 70’lik Karakin Yanıkyan, Lübnan Ermenisi’ydi.. ASALA cinayetleri de bundan sonra başladı.


George Bush, kabinesini kurduğunda, Türk düşmanı olduğunu hiçbir zaman saklamayan Abraham Spencer, Enerji Bakanı olmuştu.
Spencer’in Lübnan asıllı olduğunu aklımıza bile getirmedik.


Biz, Lübnan’a haddini bildirmedik, hesap sormadık, üstelik bir de oraya asker gönderdik.


Gelelim Belçika’nın başkenti Brüksel’deki Schaerbeek belediye bölgesine…


Burası, Ermeni soykırımını kabul etmedikleri için Türk adayların parti listelerinden silindikleri bölge…


Belediye Başkanı Bernard Cleryfayt yönetmişti operasyonu…


Sonuçta, bölgede yaşayan Türkler ve Türk kökenliler, bu şahsa oy yağdırarak onu tekrar Belediye Başkanı seçtiler.


Hayretler içindeyim.


Ben şahsen, Ermeni soykırımı şantajından sonra Türkler’in bir araya gelerek tepkilerini göstermelerini bekliyordum.
Tam tersi oldu.


Aynı olayın Diaspora Ermenileri bölgesinde olduğunu düşünün.
Ermeniler’in gösterecekleri tepkiyi burada anlatmak bile abes…


Bir de, kendi vatanımızda, kendini aydın olarak tanımlayanların, Türk tarihine yönelik karalama kampanyaları var.


Günümüzde, Kanada’nın Toronto şehri ile ABD’nin Massachuetts Eyaleti’nin Cambridge şehirlerinde kurulu Zoryan Enstitüleri’nin faaliyetleri üç ana konuya odaklanmış durumda…Bunlar: Soykırım çalışmaları, Diaspora çalışmaları ve Ermenistan üzerine çalışmalar…


Düşünün, Zoryan Enstitüsü’nün eğiterek roman yazdırdığı Türk yazar, Türkiye’de popülerliğin en üst sırasında…Hemen her gün, bir televizyon kanalında, ya da bir gazetede, şartlandırıldığı felsefenin savunuculuğunu yapıyor.


Zaten genelde okumayan bir toplumuz.
Uzaktan güdümlü bu sözüm ona aydınlar, önce içimize bir şüphe düşürecekler ve “ Galiba biz bu işi yapmışız” dedirtecekler.


Olayı hâlâ doğru dürüst kavrayamamış, kayıtsız şartsız Avrupa Birliği yandaşları ise, “ AB’ye üye olmak için kabul etmek gerekiyorsa kabul edelim bitsin bu iş” diye kendilerini paralayacaklar.


Ne yazık ki, psikolojik savaş konusunda çok geriyiz.
Milli Güvenlik Kurulu’nda çoğunluk askerlerde iken, bu konuda bir çalışma başlatılmıştı. Kurul’da askerlerin etkinliği azalınca, psikolojik savaşa da son verildi.


Gazetelerde veya haber sitelerinde sözde Ermeni soykırımı konusunda yazanların çoğunun olaylardan haberi bile yok. Bir kitaptan alıntıyla, sözüm ona konuyu irdeliyorlar.


İlgilisi böyle olursa, varın siz gerisini düşünün.


Ne diyelim hayırlısı olsun.



Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.