Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Erguvan, Okaliptüs, Paulovniya, Ihlamur ve Jojoba Ağaçları

Yazının Giriş Tarihi: 17.01.2013 05:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.01.2013 05:00

Erguvan, kışın yapraklarını döken güzel bir ağaççıktır.
İlkbaharda, yapraklarından önce açan morumsu ya da kırmızımsı pembe renkli gösterişli çiçekleri nedeniyle park ve bahçelerde yaygın olarak yetiştirilir.
Yüksekliği 2-10 metre arasında değişen erguvanın, üst yüzü koyu yeşil olan yürek biçiminde yaprakları vardır.

Gazetelerde okumuştum: İstanbul’da Kadıköy Belediyesi, birkaç sene önce, “ Her bahçeye bir erguvan “ kampanyası başlatmıştı.. Çiçek açmaya hazır 5 000 ağaç, bahçelere dikilecekti. Sonucu bilmiyorum. Konu, Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nün ilgi sahasına girer.

Keşke aynı kampanya, Yalova’da da açılsa…

Nadir Sitesi ya da hastahane kavşağından itibaren , Tonami Meydanı’na kadar otoyolun iki tarafı ve Tonami Meydanı, erguvan ağaçlarıyla süslense…

Bir de kent içinde, Fatih Caddesi’ni, iki tarafı erguvan ağaçları ile süslü düşünün…
Şehrin görüntüsü ne kadar değişir değil mi?

Çok mu zor, bilmiyorum.
Özellikle, Bahçelievler Mahallesi’nde her evin bahçesine “ hanımeli” dikilse, fena mı olur?
Zannediyorum bu sözümün ne anlama geldiğini, evinin bahçesinde hanımeli olanlar, ya da bir zamanlar böyle bahçeli bir evde yaşamış olanlar çok iyi anlar.

Bir ara yazmış ve Okaliptüs, Paulovnia ve Ihlamur ağaçlarından bahsetmiştim. Bunlara bir de Jojoba ağacı ilave ederek, konuyu tekrar ele almak isterim.

Parklarda ve yol kenarlarında süs bitkisi ve gölgelik olarak yetiştirilen ağaçlardan biri de, ıhlamurdur.

Ihlamur ağaçları çiçek açmaya başladığında, yüzlerce metre uzaktan mis gibi kokusu gelir.
Şehit Ömer Faydalı Caddesi iki taraflı olarak sadece ıhlamur ağaçları ile süslense, birkaç sene sonra, inanın burası herkesin yürüyüş yapmak için fırsat kolladığı bir yola dönüşür.

Okaliptüs ağacı, sulama ihtiyacı hissetmeden, toprağın derinliklerindeki suyu çeken ve alttaki bataklığı kurutan bir ağaçtır. Çok süratle büyür ve yaprak dökmeyen yapısı nedeniyle, bölgeyi değişik bir orman yapısına dönüştürür.

17 Ağustos Parkı, yıkılan evlerden çıkan enkazla doldurulduğu için, dibi bataktır ve muhtemelen ilk depremde, denize kayacaktır.

Bu alana, uygun aralıklarla okaliptüs ağacı dikilebilir. Toprağın derinliklerine kök salan yapısı nedeniyle, toprağı tutar ve sağlamlaştırır.

Keza, TİGEM’den alınan elma bahçesine de, okaliptüs dikilebilir.

Gelelim Paulovnia’ya…Ağaç değil, sanki fabrika…
Gövdesi keresteye çok uygun, geniş yaprakları ve hoş kokulu çiçekleri ise son zamanlarda hızla büyüyen peyzaj alanında bir numaralı kullanım malzemesi…
Paulovnia, farklı dokusu sayesinde,keresteciliğin dışında, mobilya kaplamasında, müzik aletleri yapımında, izolasyon malzemelerinde de kullanılabiliyor.
Ayrıca çiçeklerinden arılar faydalanabiliyor ve yapraklarından yem yapılabiliyor.
80 yıllık ömrü olan bu ağaçlar, uygun bölgede ve uygun şekilde yetiştirildiği zaman hemen hemen hiç ölüm riski yok.
Paulovnia yetiştirmek kârlı bir iş, her şeyi para ediyor.
Paulovnia’ya işlendikten sonra her türlü şekli verebiliyorsunuz. Ayrıca, budaksız ve güzel kerestesi, kendisini, kaplama alanında en ideal malzeme yapmış durumda…
Paulovnia’nın özel dokusu, kâğıt mukavva yapımında da kolaylık sağlıyor.
Bunun yanı sıra, sesi iletebilme özelliği Paulovnia’ ya ayrı bir değer katıyor ve müzik aletleri yapımında da kullanılıyor.
Ayrıca, ateşe dayanıklı olan Paulovnia, izolasyon alanında tercih ediliyor.
Çürümeye, kırılmaya ve çatlamaya karşı dayanıklılığı, eksi 18 dereceye kadar dayanımını koruması, kullanım amacını artırıyor.

Yalova, neden Paulovnia üretilen bir yer olmasın?

Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü’nün konu hakkında ayrıntılı bilgi ve çalışmaya sahip olduğunu hatırlatırım.

Unutmadan onu da belirtelim: Atatürk’ün Termal’e eliyle diktiği ağaçlar arasında Paulovnia da var. Meraklısının gidip görmesini öneririm.

Son olarak Jojoba Ağacı’ndan da bahsetmek istiyorum.

Jojoba ( Simmondsia chinensis) Ağacı, Şimşirgiller (Buxaceae) familyasından, derimsi yapraklı çalı cinsi, fakir ve çorak orman arazilerinde yetişebilen, kuraklığa dayanıklı ve çok değerli odun dışı ürün veren bir ağaçtır. ABD’de çok popüler olan Jojoba Ağacı’nın bu ülkede derneği bile vardır.

Bu ülkede stratejik bitki olarak ilan edilen Jojoba: Gıdadan tekstile, savunma, ilâç, boya, otomotiv ve kağıt sektöründen, sanayi ve kozmetiğe kadar binlerce üründe kullanılıyor.

Örneğin, yaklaşık 2 metre yüksekliğindeki bu sert dallı bitkinin meyvelerinden “Jojoba Yağı” çıkarılıyor. Bu yağ: sabun, şampuan ve saç kremi gibi çeşitli kozmetik ürünlerde kullanılır.

Jojoba Ağacı, Yalova ili boş orman ve hazine arazilerine dikilebilir. Jojoba fidanı, 25 metreye kadar inen kökleriyle toprak kaymalarını ve erozyonu önler.

Jojoba Ağacı ve meyvelerinin kullanımını çok özet olarak yazdım. Konuya ilgi duyanlar araştırdıklarında çok çarpıcı bilgilerle karşılaşacaklardır.

Erguvan Ağacı’ndan nerelere geldik.

Doğrusu, çoğunluğu estetikten yoksun çirkin beton yığınlarıyla kaplı bir Yalova yerine,

Mis kokulu Hanımeli- Ihlamur;
Estetik açıdan çok şey katacak olan Erguvan;

Fonksiyonerliği ve ekonomiye sağlayacağı katkılarla Okaliptüs, Paulovnia ve Jojoba ağacı kaplı Yalova’yı tercih ederim.



Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.