İnsanoğlu varoluşundan bu yana doğanın dengesini kendi lehine bozarak bundan yararlanmanın yollarını aramış; doğa ise her zaman bozulan dengenin intikamını fazlasıyla almıştır.
Dere yataklarını düşünün. İnsanoğlu, geleceği düşünmeden dere yataklarına ev yapar, bir sel gelir ve kendi yatağında akarken önüne geleni siler süpürür. Kimileri dağ ve tepe yamaçlarına ev yapar, bir yağmur yağar ve oluşan toprak kaymasında yapılanlar yok olur.
Kimileri dere ağızlarına, dere ağızlarındaki balçık alana ev yapar, bir sallantıda burası olduğu gibi çöker.
ATATÜRK’ün Yalova’da bir ağacın dalını kesmek yerine, dalın çarptığı köşkü kaydırması anlamlıdır. Burada, “Doğayı olduğu gibi koruyun” mesajı verilmek istenmiştir.
Bu mesajın doğru anlaşılıp anlaşılmadığı tartışılır. Örneğin, köşkün yürütülmesine neden olan çınar ağacının dalı günümüzde kesiktir.
Yürüyen Köşk’ü ziyaret etmek için gelenlerin dinlenmesi amacıyla yapılan kafeteryanın bulunduğu yerdeki ağaçlar kesilmiştir.
Devam edelim.
Sahilde arıtma sisteminin boruları yer altına döşenirken, Gazipaşa Caddesi’ndeki bazı ağaçlar kökünden kesilirken, kökleri kesilen bazı ağaçlar da kurumaya terk edildi.
Yine Gazipaşa Caddesi’nde deniz doldurulup üzerine park yapıldı, yani kumsal yok edilip yerine çim ekildi.
Bu mudur doğayı olduğu gibi korumak ? Cumhuriyet Parkı ile Açıkhava Tiyatrosu arasında deniz dolduruldu, üzeri araç park yeri yapıldı!..
Hersek’ten geçen Körfez köprüsü ana yol ve bağlantıları kapsamında Orhangazi istikametinde çok sayıda ağaç kesildi.
ATATÜRK, ağacı yerinden oynatmadan köşkü yürütmüştü. Ancak, tüm dünyada bunun aksi yönünde uygulamalar yapıldı ve halen yapılıyor.
1900 yıllarından beri ağaçlar, kaç santimetre çapında olursa olsun, bulundukları yerden alınıp bir başka yere taşınıyor- taşınabiliyor!.. Alman OPİTZ International firması da dünyada bu taşıma işini yapan çok sayıda firmadan biri…
Bu firmadan söz etmemin nedeni, şu sıralar Türkiye’de çalışıyor olması… OPİTZ International, faaliyette bulunduğu 40 yıl içinde dünya çapında 3 milyon ağacın yerini değiştirmiş bir firma…
Türkiye’deki çalışmanın başında bulunan Francesco Maria Maccazzola’nın verdiği bilgiye göre, OPITZ, öncelikle ağaç taşıma işleminde kullanmak üzere taşınacak ağaçların çaplarına göre makineler üretmiş.
Makineler tırların arkasına entegre kürek ve hidrolik sistemlerden oluşuyor. Küçük olan makineler, 8-25 cm aralığında çaptaki ağaçlar için, büyük makineler ise 25-30 cm çap aralığındaki ağaçları taşıyor. 25’lik makine günde 5-15 adet ağaç taşıyabiliyor. 30’luk makine ise günde 4-10 ağaç taşıma kapasitesinde. Taşıma hızı ağaçların özel durumları, bulunduğu noktadaki toprak yapısı, eğim, hava koşulları gibi etkenlere bağlı. 30 cm çaptan daha büyük ağaçlar için rootball denilen vinç kullanılan bir sistem uygulanıyor. Nakledilmesi zor görünen çok büyük ağaçlar bile hiç zarar vermeden taşınabiliyor.
Ağaç taşımak ciddi iştir ve unutmayın ağaçlar geleceğimizdir. Kepçeyle kökünden sökülüp, kamyonetin arkasına atarak, ağaç taşıdık, diyemezsiniz.
Ağaçların taşındıkları yerlerde sağlıklı bir biçimde yaşamlarını sürdürmeleri için öncelikle köklerine zarar vermeden dışındaki toprağıyla kaldırıp nakledilmesi gerekiyor.
Ağaçların yeni yerinde hayatına devam edebilmesi için ona destek olmak şart. Önce ağacın etrafında dairesel bir rehabilitasyon ortamı yaratılıyor. Bu alanın amacı ağacın yeni kökler yakalayabilmesine yardım etmek. Rehabilitasyon alanına ağacı güçlendirmek için vitaminler konuluyor. Kullanılan ilâçlar kökün uç kısmının güçlenmesini sağlıyor. Taşınılan ağacın yeni yerinde de tıpkı eski yerinde olduğu gibi aynı yöne bakmasına özen gösteriliyor. Gövde renginin değişmemesi, yanmaması ve çatlamaması için ağaç yut bezi ya da palmiyeyle sarılıyor. Taşıma bittikten sonra, faaliyetler sona ermiyor. Bir de ilkbaharda endoterapi denilen bakım sonrası güçlendirici çalışmalar yapılıyor. Şimdi gelelim bir diğer konuya…
Ağaçların kesildiği durumlar da vardır elbet… Ağaçlar, “doku bozulması” denen bulaşıcı ölümcül bir hastalığa yakalandıklarında kesilir.
Örneğin, İstanbul’da Dolmabahçe ile Beşiktaş arasındaki yolun iki tarafında bulunan tarihi çınar ağaçlarında “doku bozulması” hastalığı belirlenenler, bulaşıcı olan ve zamanla kendiliğinden yıkılmaya neden olan hastalığın önüne geçilebilmesi için, İstanbul 4 Numaralı Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu onayı ile Mart 2012’de kesilmişti.
Tabi bu arada, caddeden geçen araçların çarparak yaraladığı çınar ağaçları için restorasyon ve rehabilitasyon çalışmaları yapılmış, dip çürüklüğü olan ağaçlar için ilaçlama ve temizleme gibi koruyucu önlemler alınmıştı.
Kısacası ağaç hastaysa kesilir. Yalova’da ağaç kesimi gündeme gelince, aklıma gelenleri sizlerle paylaşmak istedim.
Elbette esas olan doğanın ve eko sistemin korunmasıdır. Unutmayın, Tayland’da otoyol ormanın altından geçiyor.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ahmet Akyol
Doğa Ve İnsan
İnsanoğlu varoluşundan bu yana doğanın dengesini kendi lehine bozarak bundan yararlanmanın yollarını aramış; doğa ise her zaman bozulan dengenin intikamını fazlasıyla almıştır.
Dere yataklarını düşünün.
İnsanoğlu, geleceği düşünmeden dere yataklarına ev yapar, bir sel gelir ve kendi yatağında akarken önüne geleni siler süpürür.
Kimileri dağ ve tepe yamaçlarına ev yapar, bir yağmur yağar ve oluşan toprak kaymasında yapılanlar yok olur.
Kimileri dere ağızlarına, dere ağızlarındaki balçık alana ev yapar, bir sallantıda burası olduğu gibi çöker.
ATATÜRK’ün Yalova’da bir ağacın dalını kesmek yerine, dalın çarptığı köşkü kaydırması anlamlıdır. Burada, “Doğayı olduğu gibi koruyun” mesajı verilmek istenmiştir.
Bu mesajın doğru anlaşılıp anlaşılmadığı tartışılır.
Örneğin, köşkün yürütülmesine neden olan çınar ağacının dalı günümüzde kesiktir.
Yürüyen Köşk’ü ziyaret etmek için gelenlerin dinlenmesi amacıyla yapılan kafeteryanın bulunduğu yerdeki ağaçlar kesilmiştir.
Devam edelim.
Sahilde arıtma sisteminin boruları yer altına döşenirken, Gazipaşa Caddesi’ndeki bazı ağaçlar kökünden kesilirken, kökleri kesilen bazı ağaçlar da kurumaya terk edildi.
Yine Gazipaşa Caddesi’nde deniz doldurulup üzerine park yapıldı, yani kumsal yok edilip yerine çim ekildi.
Bu mudur doğayı olduğu gibi korumak ?
Cumhuriyet Parkı ile Açıkhava Tiyatrosu arasında deniz dolduruldu, üzeri araç park yeri yapıldı!..
Hersek’ten geçen Körfez köprüsü ana yol ve bağlantıları kapsamında Orhangazi istikametinde çok sayıda ağaç kesildi.
ATATÜRK, ağacı yerinden oynatmadan köşkü yürütmüştü.
Ancak, tüm dünyada bunun aksi yönünde uygulamalar yapıldı ve halen yapılıyor.
1900 yıllarından beri ağaçlar, kaç santimetre çapında olursa olsun, bulundukları yerden alınıp bir başka yere taşınıyor- taşınabiliyor!..
Alman OPİTZ International firması da dünyada bu taşıma işini yapan çok sayıda firmadan biri…
Bu firmadan söz etmemin nedeni, şu sıralar Türkiye’de çalışıyor olması…
OPİTZ International, faaliyette bulunduğu 40 yıl içinde dünya çapında 3 milyon ağacın yerini değiştirmiş bir firma…
Türkiye’deki çalışmanın başında bulunan Francesco Maria Maccazzola’nın verdiği bilgiye göre, OPITZ, öncelikle ağaç taşıma işleminde kullanmak üzere taşınacak ağaçların çaplarına göre makineler üretmiş.
Makineler tırların arkasına entegre kürek ve hidrolik sistemlerden oluşuyor. Küçük olan makineler, 8-25 cm aralığında çaptaki ağaçlar için, büyük makineler ise 25-30 cm çap aralığındaki ağaçları taşıyor. 25’lik makine günde 5-15 adet ağaç taşıyabiliyor. 30’luk makine ise günde 4-10 ağaç taşıma kapasitesinde. Taşıma hızı ağaçların özel durumları, bulunduğu noktadaki toprak yapısı, eğim, hava koşulları gibi etkenlere bağlı. 30 cm çaptan daha büyük ağaçlar için rootball denilen vinç kullanılan bir sistem uygulanıyor. Nakledilmesi zor görünen çok büyük ağaçlar bile hiç zarar vermeden taşınabiliyor.
Ağaç taşımak ciddi iştir ve unutmayın ağaçlar geleceğimizdir. Kepçeyle kökünden sökülüp, kamyonetin arkasına atarak, ağaç taşıdık, diyemezsiniz.
Ağaçların taşındıkları yerlerde sağlıklı bir biçimde yaşamlarını sürdürmeleri için öncelikle köklerine zarar vermeden dışındaki toprağıyla kaldırıp nakledilmesi gerekiyor.
Ağaçların yeni yerinde hayatına devam edebilmesi için ona destek olmak şart. Önce ağacın etrafında dairesel bir rehabilitasyon ortamı yaratılıyor. Bu alanın amacı ağacın yeni kökler yakalayabilmesine yardım etmek. Rehabilitasyon alanına ağacı güçlendirmek için vitaminler konuluyor. Kullanılan ilâçlar kökün uç kısmının güçlenmesini sağlıyor. Taşınılan ağacın yeni yerinde de tıpkı eski yerinde olduğu gibi aynı yöne bakmasına özen gösteriliyor. Gövde renginin değişmemesi, yanmaması ve çatlamaması için ağaç yut bezi ya da palmiyeyle sarılıyor. Taşıma bittikten sonra, faaliyetler sona ermiyor. Bir de ilkbaharda endoterapi denilen bakım sonrası güçlendirici çalışmalar yapılıyor.
Şimdi gelelim bir diğer konuya…
Ağaçların kesildiği durumlar da vardır elbet…
Ağaçlar, “doku bozulması” denen bulaşıcı ölümcül bir hastalığa yakalandıklarında kesilir.
Örneğin, İstanbul’da Dolmabahçe ile Beşiktaş arasındaki yolun iki tarafında bulunan tarihi çınar ağaçlarında “doku bozulması” hastalığı belirlenenler, bulaşıcı olan ve zamanla kendiliğinden yıkılmaya neden olan hastalığın önüne geçilebilmesi için, İstanbul 4 Numaralı Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu onayı ile Mart 2012’de kesilmişti.
Tabi bu arada, caddeden geçen araçların çarparak yaraladığı çınar ağaçları için restorasyon ve rehabilitasyon çalışmaları yapılmış, dip çürüklüğü olan ağaçlar için ilaçlama ve temizleme gibi koruyucu önlemler alınmıştı.
Kısacası ağaç hastaysa kesilir.
Yalova’da ağaç kesimi gündeme gelince, aklıma gelenleri sizlerle paylaşmak istedim.
Elbette esas olan doğanın ve eko sistemin korunmasıdır.
Unutmayın, Tayland’da otoyol ormanın altından geçiyor.