Her Türk vatandaşının mutlaka bilmesi gereken bir konuyu gündeme taşımak istiyorum. Konumuz, Batı Trakya Türk Azınlığın sorunları Bu sorunları çok iyi bilmek ve her platformda Türk’ün Hakkı’nın savunucusu olmak zorundayız.
Batı Trakya’da yaşayan Türk azınlığının uluslar arası ve ikili anlaşmalardan kaynaklanan hakları zaman içerisinde ne yazık ki sistemli bir politika ile ortadan kaldırıldı. Bugün, Batı Trakya Türk azınlığın eğitim, ekonomi, etnik kimlik, örgütlenme özgürlüğü, müftülük, vakıflar gibi çözüm bekleyen pek çok sorunu var.
Yunanistan yönetimi, Batı Trakya Türk azınlığının etnik kimliğini reddediyor. Azınlığın etnik kimliğinin olmadığı ve dini bir topluluk iddiası günümüzde hâlâ geçerli… Etnik kimlik yerine dinî kimlik ön plâna çıkartılırken, azınlığın kendi arasında homojen olmayan bir topluluk olarak tanımlanması ise Batı Trakya Türkü’nü bu politikanın asıl amacı konusunda endişeye sevk ediyor. Batı Trakya’daki Türk azınlığı, gerek siyasî gerek sivil toplum örgütleri ve gerekse basın yayın organlarında çok büyük ölçüde Müslüman azınlık olarak adlandırılıyor.
Bu politika gereği isimlerinde “ Türk” kelimesi olan azınlığın tarihiyle eşdeğer sivil toplum kuruluşları resmen kapatıldı. İskeçe Türk Birliği, Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği ve Gümülcine Türk Gençler Birliği kapatılan dernekler.
2001 yılı Mart ayında kuruluş dilekçesi verilen Rodop İli Türk Kadınları Kültür Derneği’nin de kuruluş dilekçesi kabul edilmedi ve yürütülen hukukî mücadele, geçtiğimiz aylarda Yunanistan Yargıtayı’nın aldığı nihaî kararla iç hukuk bakımından son buldu. Böylece yeni kurulmak istenen bir derneğin isminde “ Türk” sözcüğü bulunması gerekçesiyle örgütlenme özgürlüğü engellendi.
1983 yılından beri sürdürdüğü hukuk mücadelesini iç hukuk bakımından tamamlayan İskeçe Türk Birliği, bundan sonra davasını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde sürdürmeye karar verdi.
Yunanistan Vatandaşlık Yasası’nın 19 ncu maddesine göre, “ Yunan olmayan kökenden gelen bir kişi, geri dönme niyeti olmaksızın Yunanistan’dan ayrılırsa, bu kişinin Yunan vatandaşlığını yitirdiğine hükmedilebilir. Vatandaşlık Konseyi’nin aynı yönde alacağı karara dayanarak bu konuda İçişleri Bakanı hüküm verir.”
Yunanistan Anayasası’nın 4 ncü maddesi ise, her Yunan vatandaşının yurt dışına gitme ve yurda dönme özgürlüğünü garanti altına almıştır. Ancak, 19 ncu madde ile bir çok azınlık mensubu kendilerine hiçbir tebligat yapılmadan keyfi biçimde vatandaşlıktan çıkarılmıştır.
Geçtiğimiz günlerde, Milletvekili İlhan Ahmet’in konuyla ilgili sorusuna yanıt veren İçişleri Bakanlığı, 1998 yılına kadar 46 638 Türk’ün 19 ncu madde yüzünden vatandaşlıktan çıkartıldığını açıkladı. Vatandaşlık Kanunu’nun 19 ncu maddesi iptal edilmiş olmasına rağmen, geri dönük uygulama olmadığı için bu kişilerin mağduriyeti devam ediyor.
Halen Yunanistan’da 19 ncu madde mağduru “vatansız” konumda Türkler yaşıyor. Şüphesiz bu insanlar, sağlık, eğitim gibi devlet hizmetlerinden yararlanmada büyük zorluklarla karşılaşıyorlar.
Batı Trakya Türk azınlığının önemli bir sorunu da, Müftülük konusu… Türk azınlığın dinî kurumlarının durumu, 1913 Atina Antlaşması ile düzenlenmişti. 1920 tarihli ve 2345 sayılı yasaya göre, azınlık dinî kurumlarını kendi özgür iradeleriyle oluşturuyor ve müftülerini seçiyordu.
24 Aralık 1990 tarihinde çıkartılan bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile 2345 sayılı yasa yürürlükten kaldırıldı. Müftüler, valiler tarafından atanmaya başladı.
Bugün Gümülcine ve İskeçe’deki müftülük makamlarına yönetim tarafından atama yapılmış durumda…Ne var ki, Batı Trakya Türk Azınlığı, bu atama kararlarına uymayı kabul etmiyor ve kendi seçtikleri müftüleri tanıyor.
Ancak, yönetim de, Türk azınlığın seçtiği ve tanıdığı müftüleri, müftülük makamını gasp suçlarından yargılayıp cezalandırıyor.
Batı Trakya Türk Azınlığın önemli bir sorunu da, cemaat yönetimi ve vakıflar… Lozan Antlaşması’nın 40 ncı maddesi uyarınca, Batı Trakya Türk Azınlığın giderlerini kendileri karşılamak üzere, her türlü hayır kurumlarıyla dinsel ve sosyal kurumlar, her türlü okul ve buna benzer kurumları kurmak, yönetmek ve denetlemek ve buralarda kendi dillerini serbestçe kullanmak ve dinsel ayinlerini serbestçe yapmak konularında eşit haklara sahip olmaları öngörülmüştü.
Ne var ki, 1967’de Yunanistan’da iktidara gelen Albaylar Cuntası, mevcut vakıf yöneticilerini görevden alarak yerlerine atama yaptı. Cemaat seçimlerinin yapılacağına dair verilen sözler bugüne kadar yerine getirilmedi.
Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığın sosyal yardımlaşma ve yardımlaşma kurumları olan vakıfları, bugün yönetim tarafından atanan kişiler yapıyor. (Konu üzerinde durmaya devam edeceğiz.)
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ahmet Akyol
Batı Trakya Türk Azınlığın Sorunları
Her Türk vatandaşının mutlaka bilmesi gereken bir konuyu gündeme taşımak istiyorum.
Konumuz, Batı Trakya Türk Azınlığın sorunları
Bu sorunları çok iyi bilmek ve her platformda Türk’ün Hakkı’nın savunucusu olmak zorundayız.
Batı Trakya’da yaşayan Türk azınlığının uluslar arası ve ikili anlaşmalardan kaynaklanan hakları zaman içerisinde ne yazık ki sistemli bir politika ile ortadan kaldırıldı.
Bugün, Batı Trakya Türk azınlığın eğitim, ekonomi, etnik kimlik, örgütlenme özgürlüğü, müftülük, vakıflar gibi çözüm bekleyen pek çok sorunu var.
Yunanistan yönetimi, Batı Trakya Türk azınlığının etnik kimliğini reddediyor. Azınlığın etnik kimliğinin olmadığı ve dini bir topluluk iddiası günümüzde hâlâ geçerli…
Etnik kimlik yerine dinî kimlik ön plâna çıkartılırken, azınlığın kendi arasında homojen olmayan bir topluluk olarak tanımlanması ise Batı Trakya Türkü’nü bu politikanın asıl amacı konusunda endişeye sevk ediyor. Batı Trakya’daki Türk azınlığı, gerek siyasî gerek sivil toplum örgütleri ve gerekse basın yayın organlarında çok büyük ölçüde Müslüman azınlık olarak adlandırılıyor.
Bu politika gereği isimlerinde “ Türk” kelimesi olan azınlığın tarihiyle eşdeğer sivil toplum kuruluşları resmen kapatıldı.
İskeçe Türk Birliği, Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği ve Gümülcine Türk Gençler Birliği kapatılan dernekler.
2001 yılı Mart ayında kuruluş dilekçesi verilen Rodop İli Türk Kadınları Kültür Derneği’nin de kuruluş dilekçesi kabul edilmedi ve yürütülen hukukî mücadele, geçtiğimiz aylarda Yunanistan Yargıtayı’nın aldığı nihaî kararla iç hukuk bakımından son buldu. Böylece yeni kurulmak istenen bir derneğin isminde “ Türk” sözcüğü bulunması gerekçesiyle örgütlenme özgürlüğü engellendi.
1983 yılından beri sürdürdüğü hukuk mücadelesini iç hukuk bakımından tamamlayan İskeçe Türk Birliği, bundan sonra davasını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde sürdürmeye karar verdi.
Yunanistan Vatandaşlık Yasası’nın 19 ncu maddesine göre, “ Yunan olmayan kökenden gelen bir kişi, geri dönme niyeti olmaksızın Yunanistan’dan ayrılırsa, bu kişinin Yunan vatandaşlığını yitirdiğine hükmedilebilir. Vatandaşlık Konseyi’nin aynı yönde alacağı karara dayanarak bu konuda İçişleri Bakanı hüküm verir.”
Yunanistan Anayasası’nın 4 ncü maddesi ise, her Yunan vatandaşının yurt dışına gitme ve yurda dönme özgürlüğünü garanti altına almıştır. Ancak, 19 ncu madde ile bir çok azınlık mensubu kendilerine hiçbir tebligat yapılmadan keyfi biçimde vatandaşlıktan çıkarılmıştır.
Geçtiğimiz günlerde, Milletvekili İlhan Ahmet’in konuyla ilgili sorusuna yanıt veren İçişleri Bakanlığı, 1998 yılına kadar 46 638 Türk’ün 19 ncu madde yüzünden vatandaşlıktan çıkartıldığını açıkladı.
Vatandaşlık Kanunu’nun 19 ncu maddesi iptal edilmiş olmasına rağmen, geri dönük uygulama olmadığı için bu kişilerin mağduriyeti devam ediyor.
Halen Yunanistan’da 19 ncu madde mağduru “vatansız” konumda Türkler yaşıyor. Şüphesiz bu insanlar, sağlık, eğitim gibi devlet hizmetlerinden yararlanmada büyük zorluklarla karşılaşıyorlar.
Batı Trakya Türk azınlığının önemli bir sorunu da, Müftülük konusu…
Türk azınlığın dinî kurumlarının durumu, 1913 Atina Antlaşması ile düzenlenmişti. 1920 tarihli ve 2345 sayılı yasaya göre, azınlık dinî kurumlarını kendi özgür iradeleriyle oluşturuyor ve müftülerini seçiyordu.
24 Aralık 1990 tarihinde çıkartılan bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile 2345 sayılı yasa yürürlükten kaldırıldı. Müftüler, valiler tarafından atanmaya başladı.
Bugün Gümülcine ve İskeçe’deki müftülük makamlarına yönetim tarafından atama yapılmış durumda…Ne var ki, Batı Trakya Türk Azınlığı, bu atama kararlarına uymayı kabul etmiyor ve kendi seçtikleri müftüleri tanıyor.
Ancak, yönetim de, Türk azınlığın seçtiği ve tanıdığı müftüleri, müftülük makamını gasp suçlarından yargılayıp cezalandırıyor.
Batı Trakya Türk Azınlığın önemli bir sorunu da, cemaat yönetimi ve vakıflar…
Lozan Antlaşması’nın 40 ncı maddesi uyarınca, Batı Trakya Türk Azınlığın giderlerini kendileri karşılamak üzere, her türlü hayır kurumlarıyla dinsel ve sosyal kurumlar, her türlü okul ve buna benzer kurumları kurmak, yönetmek ve denetlemek ve buralarda kendi dillerini serbestçe kullanmak ve dinsel ayinlerini serbestçe yapmak konularında eşit haklara sahip olmaları öngörülmüştü.
Ne var ki, 1967’de Yunanistan’da iktidara gelen Albaylar Cuntası, mevcut vakıf yöneticilerini görevden alarak yerlerine atama yaptı.
Cemaat seçimlerinin yapılacağına dair verilen sözler bugüne kadar yerine getirilmedi.
Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığın sosyal yardımlaşma ve yardımlaşma kurumları olan vakıfları, bugün yönetim tarafından atanan kişiler yapıyor. (Konu üzerinde durmaya devam edeceğiz.)