Önde gelen tanınmış ve çok saygın bazı tarihçiler, Osmanlı Devleti’nin 1299’da değil, 27 Temmuz 1302 tarihinde, Yalova’da yapılan bir muharebeden sonra kurulduğunu öne sürmektedirler.
Osmanlı Devleti’nin hangi tarihte kurulduğu konusunun tartışması, tarihçilere ait bir konudur. Yalovalı için önemli olan, bu muharebenin Yalova topraklarında yapılmış olmasıdır. Yıldönümü günlerinde, bu muharebeyi kısaca hatırlamanın yararlı olduğunu düşünüyorum.
XIV ncü yüzyılın başlarında tarih sahnesine çıkan Osmanlı Beyliği, Batı’ya, yani Bitinya topraklarına doğru genişleme siyaseti izlemişti. Güçlü Türk beyliklerinin mevcudiyetinden dolayı, zaten Doğu’ya doğru genişleyemezdi.
Genel olarak, Türkmen sınır beyleri, arka bahçelerini Moğol tehdidinden güvende hissettiklerinde, Bizans sınırlarına akınlarını yoğunlaştırıyorlardı.
1298- 1301 yılları, Türkmenler için Bizans’a karşı tüm batı sınırında taktik akınlara başlamak için uygundu.
Moğol hakimiyetine karşı, Anadolu’da Sülemiş isyanı başlamış, İlhanlılar’ın Türkmenler üzerindeki kontrolleri kaybolmuştu.
Sülemiş, sınır Türkmenleri arasında seviliyordu. Etkisiz hale getirildiğinde, daha önce onun komutasında bulunan birlikler batıya hareket ettiler ve Bitinya bölgesinde Osman’a komşu oldular.
Kısacası Osman, Batı Anadolu’daki 1298- 1302 yıllarındaki bu kütlesel hareketlerden büyük yarar sağladı. Oluşan otorite boşluğunu kendi lehine kullandığı gibi, İlhanlı kontrolünden çıkan Türkmenleri kendi yanına çekmeyi başardı.
Osmanlı atlıları, her fırsatta Marmara Denizi güney kıyılarına kadar iniyor; bir taraftan da İznik’e baskı yapıyorlardı.
Bugün, Yalakdere Vadisi olarak adlandırılan vadideki yolu kontrol eden ve Çoban Kale (Koyun Hisarı) olarak adlandırılan bir kale bulunuyordu.
Osmanlıların Halizones Toprakları (Yalak Ovası)’na yönelik tehdidi üzerine, Doğu Roma (Bizans) İmparatoru Andronikos II Palaiolgos (1282-1328), buraya Mouzalon komutasında bir birlik gönderdi. Bu birlik, Hersek- İznik yolunu kontrol eden Çoban Kale (Koyun Hisarı)’yi tahkim ederek güçlendirecek ve Doğu’dan gelen Türk tehdidine karşı Yalakdere Vadisi’nden geçen yolu tıkayacaktı.
Durumu öğrenen Osman Gazi, 1301 yılında, buraya 100 kişilik bir birlik gönderdi.
Bu birlik, son derece stratejik bir noktada bulunan kalenin gücünü ve gelecekte yapacağı harekâta etkisini ortaya çıkaracaktı.
Osman Gazi’nin adamları tarafından yapılan ani saldırı üzerine, kalede bulunan . Mouzalon’un adamları karşı saldırıda bulundular. Osman Gazi’nin süvarileri önce geri çekilmelerine rağmen, daha sonra Bizanslıları tekrar kaleye çekilmeye mecbur bıraktılar.
Bu mevzii başarı, Osman Gazi’nin, Çoban Kale’yi tespit edip etrafından geçerek, kıyıdaki Yalak Ovası’na ulaşmak için Yalakdere Vadisi’ni kullanabileceği görüşünü güçlendirdi.
Böylece, bu öncü muharebesinden sonra, Bafeus Muharebesi meydana geldi.
Osmanlı geleneği, muharebe meydanını kıyıdaki Yalak Ovası olarak belirler. Kaynaklar, Bafeus Muharebesi adı verilen çarpışmanın İzmit Körfezi’nin güney kıyılarındaki kıyı ovasıyla, İznik’ten gelen kara yolunun kıyı ovasıyla birleştiği bir noktada gerçekleştirdiğinde birleşirler.
Bu da, günümüzdeki Altınova İlçe merkezinin bulunduğu bölgeye denk gelmektedir. Muharebe, büyük bir olasılıkla Hersek’te iskele civarında başlamış, ovada ve İzmit yolunda devam etmiş olmalıdır.
Yalakdere Vadisi boyunca ilerleyerek Yalak Ovası’na inen Osmanlılar ile, Hersek bölgesinde kıyıya çıkan Bizanslılar arasındaki çarpışma, 27 Temmuz 1302 günü meydana geldi.
İmparatorun deniz yoluyla gönderdiği birlikler, gizlice Hersek bölgesinde kıyıya çıktıktan sonra, Yalakdere Vadisi boyunca ilerleyecek ve İznik’i kuşatan Osman Gazi’nin birliklerine ani bir baskın yapacaktı.
Ancak, bir Rum casus vasıtasıyla düşmanın planını önceden öğrenen Osman Gazi, askerlerini geceleyin gizlice Hersek bölgesine getirmiş ve çıkarma yerleri civarında pusuya yatmıştı.
Geceleyin, olasılıkla sabaha karşı, gemiler belli bir düzen içinde kıyıya yanaştılar. Gemilerde bulunan askerler gürültü çıkarmadan sahile çıkmaya başladılar.
Atlarını ve çeşitli muharebe gereçlerini gemilerden çıkararak çevreye yayılmaya başlayan Bizanslılar, birden Osman Gazi’nin askerlerinin ani saldırısıyla sarsıldılar.
Osman Gazi’nin kuvvetleri ani saldırısı, tam bir baskın havası yaratmıştı. Bizanslılar gafil avlandılar. Sonuçta, kurtulabilen Bizans birlikleri, kıyıda bekleyen gemilere koştular ve İstanbul’a doğru kaçtılar.
Bafeus Muharebesi’nde elde edilen zafer, Osmanlıların sonraki birkaç on yıl içinde Bizans ya da Balkan devletlerine karşı alacağı kesintisiz başarılarının işaretini vermişti.
Prof. Dr. Halil İnalcık, bunu “...Taktiklerindeki üstünlüklerinin yanı sıra, Osmanlı hükümdarlarının Anadolu’dan topladıkları sayısız Gazi ya da profesyonel Türkmen gazinin sadece ganimet beklentisiyle Osmanlı Sancağı altında savaşmaya koşarken, Bizans ve Balkan hükümdarlarının hazinelerini boşaltacak kadar büyük miktarlar ödeyerek, Türkopoller de dahil olmak üzere paralı asker bulmak zorunda kalmalarıydı” diye açıklar.
Sonuç olarak Osman Gazi, İznik kuşatması ve Doğu Roma (Bizans ) İmparatoru Andronikos II Palaiolgos’un yardım ordusuna karşı kazandığı zaferle, sınır boylarında yaşayan Türkmenler ve liderleri arasında benzersiz bir şöhret ve karizma elde etti ; Bu zafer önderlik ve egemenlik açısından ona ve evlâtlarına kalıcı bir meşrulaşma zemini hazırladı.
Osmanlı, Yalova topraklarında meydana gelen bu muharebeden sonra, aşiret olmaktan çıkarak, kendisine katılanlarla birlikte hızlı bir şekilde devlet düzenine geçti. Bunun için, bazı önde gelen tarihçiler, 27 Temmuz 1302 tarihini, Osmanlı Devleti’nin kuruluş tarihi olarak kabul etmektedirler.
Burada, Yalovalı için dikkati çeken en önemli husus, Bafeus Muharebesi’nin yeri ve adıdır. 27 Temmuz 1302’deki muharebe, günümüzdeki Hersek Köyü topraklarında olmuştur. Oysa, muharebeye adını veren, Yalakdere Vadisi’ndeki Çobankale ( ya da Bafeus)’ dir. Deniz kenarında yapılan bir muharebeye, denizden çok içerideki bir yerin adının verilmesi yerine, muharebenin yapıldığı yerin adının verilmesi, örneğin (YALAKOVA MUHAREBESİ), ( HERSEK MUHAREBESİ) ya da ( DİL CENGİ) denmesinin daha uygun olacağını düşünüyorum.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ahmet Akyol
Bafeus Muharebesi
Önde gelen tanınmış ve çok saygın bazı tarihçiler, Osmanlı Devleti’nin 1299’da değil, 27 Temmuz 1302 tarihinde, Yalova’da yapılan bir muharebeden sonra kurulduğunu öne sürmektedirler.
Osmanlı Devleti’nin hangi tarihte kurulduğu konusunun tartışması, tarihçilere ait bir konudur. Yalovalı için önemli olan, bu muharebenin Yalova topraklarında yapılmış olmasıdır.
Yıldönümü günlerinde, bu muharebeyi kısaca hatırlamanın yararlı olduğunu düşünüyorum.
XIV ncü yüzyılın başlarında tarih sahnesine çıkan Osmanlı Beyliği, Batı’ya, yani Bitinya topraklarına doğru genişleme siyaseti izlemişti. Güçlü Türk beyliklerinin mevcudiyetinden dolayı, zaten Doğu’ya doğru genişleyemezdi.
Genel olarak, Türkmen sınır beyleri, arka bahçelerini Moğol tehdidinden güvende hissettiklerinde, Bizans sınırlarına akınlarını yoğunlaştırıyorlardı.
1298- 1301 yılları, Türkmenler için Bizans’a karşı tüm batı sınırında taktik akınlara başlamak için uygundu.
Moğol hakimiyetine karşı, Anadolu’da Sülemiş isyanı başlamış, İlhanlılar’ın Türkmenler üzerindeki kontrolleri kaybolmuştu.
Sülemiş, sınır Türkmenleri arasında seviliyordu. Etkisiz hale getirildiğinde, daha önce onun komutasında bulunan birlikler batıya hareket ettiler ve Bitinya bölgesinde Osman’a komşu oldular.
Kısacası Osman, Batı Anadolu’daki 1298- 1302 yıllarındaki bu kütlesel hareketlerden büyük yarar sağladı. Oluşan otorite boşluğunu kendi lehine kullandığı gibi, İlhanlı kontrolünden çıkan Türkmenleri kendi yanına çekmeyi başardı.
Osmanlı atlıları, her fırsatta Marmara Denizi güney kıyılarına kadar iniyor; bir taraftan da İznik’e baskı yapıyorlardı.
Bugün, Yalakdere Vadisi olarak adlandırılan vadideki yolu kontrol eden ve Çoban Kale (Koyun Hisarı) olarak adlandırılan bir kale bulunuyordu.
Osmanlıların Halizones Toprakları (Yalak Ovası)’na yönelik tehdidi üzerine, Doğu Roma (Bizans) İmparatoru Andronikos II Palaiolgos (1282-1328), buraya Mouzalon komutasında bir birlik gönderdi. Bu birlik, Hersek- İznik yolunu kontrol eden Çoban Kale (Koyun Hisarı)’yi tahkim ederek güçlendirecek ve Doğu’dan gelen Türk tehdidine karşı Yalakdere Vadisi’nden geçen yolu tıkayacaktı.
Durumu öğrenen Osman Gazi, 1301 yılında, buraya 100 kişilik bir birlik gönderdi.
Bu birlik, son derece stratejik bir noktada bulunan kalenin gücünü ve gelecekte yapacağı harekâta etkisini ortaya çıkaracaktı.
Osman Gazi’nin adamları tarafından yapılan ani saldırı üzerine, kalede bulunan .
Mouzalon’un adamları karşı saldırıda bulundular. Osman Gazi’nin süvarileri önce geri çekilmelerine rağmen, daha sonra Bizanslıları tekrar kaleye çekilmeye mecbur bıraktılar.
Bu mevzii başarı, Osman Gazi’nin, Çoban Kale’yi tespit edip etrafından geçerek, kıyıdaki Yalak Ovası’na ulaşmak için Yalakdere Vadisi’ni kullanabileceği görüşünü güçlendirdi.
Böylece, bu öncü muharebesinden sonra, Bafeus Muharebesi meydana geldi.
Osmanlı geleneği, muharebe meydanını kıyıdaki Yalak Ovası olarak belirler. Kaynaklar, Bafeus Muharebesi adı verilen çarpışmanın İzmit Körfezi’nin güney kıyılarındaki kıyı ovasıyla, İznik’ten gelen kara yolunun kıyı ovasıyla birleştiği bir noktada gerçekleştirdiğinde birleşirler.
Bu da, günümüzdeki Altınova İlçe merkezinin bulunduğu bölgeye denk gelmektedir. Muharebe, büyük bir olasılıkla Hersek’te iskele civarında başlamış, ovada ve İzmit yolunda devam etmiş olmalıdır.
Yalakdere Vadisi boyunca ilerleyerek Yalak Ovası’na inen Osmanlılar ile, Hersek bölgesinde kıyıya çıkan Bizanslılar arasındaki çarpışma, 27 Temmuz 1302 günü meydana geldi.
İmparatorun deniz yoluyla gönderdiği birlikler, gizlice Hersek bölgesinde kıyıya çıktıktan sonra, Yalakdere Vadisi boyunca ilerleyecek ve İznik’i kuşatan Osman Gazi’nin birliklerine ani bir baskın yapacaktı.
Ancak, bir Rum casus vasıtasıyla düşmanın planını önceden öğrenen Osman Gazi, askerlerini geceleyin gizlice Hersek bölgesine getirmiş ve çıkarma yerleri civarında pusuya yatmıştı.
Geceleyin, olasılıkla sabaha karşı, gemiler belli bir düzen içinde kıyıya yanaştılar. Gemilerde bulunan askerler gürültü çıkarmadan sahile çıkmaya başladılar.
Atlarını ve çeşitli muharebe gereçlerini gemilerden çıkararak çevreye yayılmaya başlayan Bizanslılar, birden Osman Gazi’nin askerlerinin ani saldırısıyla sarsıldılar.
Osman Gazi’nin kuvvetleri ani saldırısı, tam bir baskın havası yaratmıştı.
Bizanslılar gafil avlandılar.
Sonuçta, kurtulabilen Bizans birlikleri, kıyıda bekleyen gemilere koştular ve İstanbul’a doğru kaçtılar.
Bafeus Muharebesi’nde elde edilen zafer, Osmanlıların sonraki birkaç on yıl içinde Bizans ya da Balkan devletlerine karşı alacağı kesintisiz başarılarının işaretini vermişti.
Prof. Dr. Halil İnalcık, bunu “...Taktiklerindeki üstünlüklerinin yanı sıra, Osmanlı hükümdarlarının Anadolu’dan topladıkları sayısız Gazi ya da profesyonel Türkmen gazinin sadece ganimet beklentisiyle Osmanlı Sancağı altında savaşmaya koşarken, Bizans ve Balkan hükümdarlarının hazinelerini boşaltacak kadar büyük miktarlar ödeyerek, Türkopoller de dahil olmak üzere paralı asker bulmak zorunda kalmalarıydı” diye açıklar.
Sonuç olarak Osman Gazi, İznik kuşatması ve Doğu Roma (Bizans ) İmparatoru Andronikos II Palaiolgos’un yardım ordusuna karşı kazandığı zaferle, sınır boylarında yaşayan Türkmenler ve liderleri arasında benzersiz bir şöhret ve karizma elde etti ; Bu zafer önderlik ve egemenlik açısından ona ve evlâtlarına kalıcı bir meşrulaşma zemini hazırladı.
Osmanlı, Yalova topraklarında meydana gelen bu muharebeden sonra, aşiret olmaktan çıkarak, kendisine katılanlarla birlikte hızlı bir şekilde devlet düzenine geçti. Bunun için, bazı önde gelen tarihçiler, 27 Temmuz 1302 tarihini, Osmanlı Devleti’nin kuruluş tarihi olarak kabul etmektedirler.
Burada, Yalovalı için dikkati çeken en önemli husus, Bafeus Muharebesi’nin yeri ve adıdır.
27 Temmuz 1302’deki muharebe, günümüzdeki Hersek Köyü topraklarında olmuştur. Oysa, muharebeye adını veren, Yalakdere Vadisi’ndeki Çobankale ( ya da Bafeus)’ dir. Deniz kenarında yapılan bir muharebeye, denizden çok içerideki bir yerin adının verilmesi yerine, muharebenin yapıldığı yerin adının verilmesi, örneğin (YALAKOVA MUHAREBESİ), ( HERSEK MUHAREBESİ) ya da ( DİL CENGİ) denmesinin daha uygun olacağını düşünüyorum.