Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Atatürk’ün Yalova Sevgisi

Yazının Giriş Tarihi: 19.08.2013 05:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.08.2013 05:00

Atatürk, çağdaş dünyada iz bırakmış, tarihe damgasını vurmuş ölümsüz şahsiyetlerden biridir.
Atatürk’ün hayatında önemli yerlerden birini, Yalova işgal eder.

Modern Yalova’nın kurucusu, koruyucusu, kısacası her şeyi Atatürk’tür.

İlk çağlardan beri kaplıcalarıyla tanınan Yalova, kalkınma ve gelişimini Atatürk’e borçludur.
Atatürk, ilk kez geldiği 19 Ağustos 1929’dan, son kez ayrıldığı 1 Şubat 1938’e kadar, her yıl düzenli olarak Yalova’ya gelmiş ve önemli çalışmalarını Yalova’da yapmıştır.

Atatürk, Yalova dışında hiçbir yere bu kadar sık gitmemiş, hiçbir yerde iki çiftliği ve üç evi birden olmamıştır.

Çeşitli vesilelerle bir liderin yakın çevresinde görev yapanlar ve onlarla aynı havayı teneffüs edenler, aradan yıllar geçtikten sonra, liderle ilgili anılarını dile getirirken ilginç tespitlerde bulunurlar.

Atatürk’ün yanında, o zamanki tanımlamayla “ Mutat zevat” içinde yer alan şanslı kişilerden biri de, Kılıç Ali’ydi. Kılıç Ali, anılarında, Atatürk’ün çalışma yer ve şartlarını anlatırken, kent olarak İstanbul dışında sadece Yalova’dan söz etmektedir.Şüphesiz bu tespit, Yalova açısından çok önemlidir.

Atatürk’ün, Yalova’yı henüz keşfettiği günlerde çıkan gazete yazılarında da ilgi çekici satırlara rastlanır. İşte bir örnek:

“Gazi Hazretleri’nin Yalova’yı teşriflerinin tam beşinci günündeyiz. Gazi Hazretleri’nin ihyakâr emir ve irşadlarıyla elektrikçi, demirci, duvarcı, marangoz gibi muhtelif 400 Türk sanatkârı, tabii ve çok zengin güzellikler içerisinden harap, çalı, ısırganlarla kaplı bahçeleri temizlediler.
Kuvvetli bir motörle elektrik, telsiz tertibatı ve tenviratı yaptılar. Demir borularla sıcak ve soğuk suları kaynağından getirirken, acil durumlarda kullanmak üzere depolar hazırladılar.
Tarihi kıymeti haiz kurşunlu banyosunun çini döşemeleri, kurşun ve sıvaları ikmal edildi.
Kaplıcayı Yalova’ya bağlayan 12,5 km.lik şosenin muhtelif yerlerinde tamirat devam ediyor.
Gazi Hazretleri, yalnız kaplıcayı değil, bütün yöreyi imar ve ihyaya başlatmışlardır.
Samanlı ve Yalova derelerinin yatakları temizlenmekte ve böylece yöre halkının iliklerine kadar işleyen ve bugün maalesef hekimsizlik yüzünden şayanı merhamet hale gelen sağlık durumu bu surette kökünden ıslah edilmiş olacaktır.”

31 Ağustos 1929 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde çıkan bu yazının dışında, ünlü yazar Yunus Nadi’nin de bizzat gözlemlediği ve yazılarında sık sık bahsettiği Atatürk’ün bu Yalova sevgisi, gerçekten de dikkati çekecek kadar fazlaydı.

Atatürk’ün yaşantısında ve geleceğe dönük tasavvurlarında, Yalova’nın varlığı tartışmasızdır.

Örneğin ,Atatürk, rahatsızlanan bir tanıdığına, “ Zat-ı âliniz için Yalova faydalı olur. Eski bir Fransızca raporda okudum. Bu rapor, Yalova’dan bahsediyordu ve ‘ Yalova, beşeriyet için çok büyük bir nimettir ’ diyordu.” demesi ;

1937 yılında, trenle Diyarbakır’a giderken, demir yolunun yanından geçtiği göle “ Hazar Gölü “ adını vererek, “ Burayı Doğu’nun Yalovası yapmalıyız “ diye, Yalova’ya duyduğu özlemi belirtmesi, ondaki Yalova sevgisinin ve Yalova’nın geleceğine dönük tasavvurlarının büyüklüğünü gösteren önemli bir göstergedir.

Atatürk’ün gösterdiği bu özel ilgiden dolayı, onun sağlığında Yalova, küçük bir Ankara’ya dönüştü. Ne ilginçtir ki, Atatürk Ankara’ya ilk adım attığında, orası da tıpkı Yalova gibi kimsenin yaşamak istemediği bir sivrisinek yatağıydı.

Yalova, Atatürk’ün özel ilgisiyle süratle gelişirken, bir yandan da Atatürk’ün yerli ve yabancı devlet adamlarını ve konuklarını ağırladığı, devletin en önemli kararlarının alındığı bir yönetim yeri oldu.

Yalovalı, Atatürk’ün Yalova sevgisinin farkında olmalı, bu farkındalığını göstermeli ve Atatürk’ün emanetlerine sahip çıkmalıdır..

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Yalova’ya ilk kez gelişinin 84 ncü yıldönümünde, her zaman olduğu gibi, saygı ve rahmetle anıyorum.




GÖZÜNÜZDEN KAÇMASIN:

Mursi’yi mi iyi tanıyorsunuz yoksa Süleyman Aydın’ı mı? Daha doğrusu Süleyman Aydın ismi size bir şey ifade ediyor mu ? Etmiyorsa açıklayayım: Teröristler, 15 Ağustos 1984’te Siirt’in Eruh ve Hakkari Şemdinli’de karakollara baskın düzenlemişlerdi. Çıkan çatışmada Erzincanlı Komando Er Süleyman Aydın şehit düşmüştü. Teröristler, her sene 15 Ağustos günü, bu olayı törenlerle kutluyorlar; bu sene de kutladılar. Hem de Türkiye Cumhuriyeti devletinin polisi ve askerinin gözleri önünde, bir hafta süren etkinliklerle… Ele güne karşı havai fişekler bile attılar, hani görmeyen duymayan kalmasın diye…Yetmedi, bir de İstanbul’da Sultangazi’de, polis karakoluna 5 dakikalık mesafedeki Gazi Parkı’nda da kutlama etkinlikleri düzenlediler. Her yere posterler, örgüt sembolleri asıldı. Şarkılar, türküler söylendi. Halaylar çekildi. Umarım olanlar, benim gibi sizin de gözünüzden kaçmamıştır.

Toplumun bir kesiminin aklı Mursi’de… Gözü başka bir şey görmüyor da hatırlatayım istedim.



AKLIMA TAKILANLAR:

AKP Hükümeti, spor sahalarında siyaseti ve politik sloganları yasakladı. Ama futbol maçlarının başlamasıyla birlikte siyasette sahaya girdi. Hem Rizesporlu hem de Fenerbahçeli bazı futbolcular, gol sevinçlerini Mısır’da Sisi karşıtlarının ya da Mursi yandaşlarının simgesi haline gelen ve “Rabia ( dört) Selâmı” olarak isimlendirilen selâmla gösterdiler.

Aynı işareti Sayın Başbakan da yapmıştı. Bu durumda sormak lâzım, spor sahalarında siyaset mi yasak, muhalefet mi?

ATATÜRK DİYOR Kİ:

“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…”

www.ahmetakyol.net
www.facebook.com/ahmet.akyol.1422



Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.