Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Atatürk’ü Anmak Yetmez, Anlamak Gerek

Yazının Giriş Tarihi: 06.11.2023 09:42
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.11.2023 09:42

Günümüzde yazılı ve görsel medyada Ortadoğu’ da işlenen insanlık suçlarını takip ederken, sık sık, Türk Kurtuluş Savaşı’ nın önderi ve Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ ün ne kadar ileri görüşlü bir asker ve devlet adamı olduğu, aklıma geliyor.

 Atatürk’ ün esasen çok güzel ve anlamlı bir sözü vardır, der ki: “ Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kâfidir.”

Günümüzde Atatürk’ ün fikirleri ne kadar benimseniyor, ne kadarı uygulanıyor; Düşünüp ona göre değerlendirme yapmak gerekir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK,10 Kasım 1938 günü hayata veda etmişti.

ATATÜRK, ölüm yıldönümlerinde, tüm Türkiye’de ve dünyada Türklerin yaşadığı her yerde, sevgi ve saygıyla anılıyor/anılacak.

Bilinmesine rağmen, tekrarlamakta yarar olduğunu düşünüyorum.

ATATÜRK’ ün hayatında en önemli yerlerden birini Yalova işgal ediyordu.

ATATÜRK, ilk kez geldiği 19 Ağustos 1929’dan, son kez ayrıldığı 1 Şubat 1938’e kadar, her yıl düzenli olarak Yalova’ya gelmiş ve önemli çalışmalarını Yalova’da yapmıştı.

Yalova dışında hiçbir yere bu kadar sık gitmeyen ATATÜRK’ ün, hiçbir ilde iki çiftliği ve üç evi birden olmamıştır.

ATATÜRK’ ün yanında, o zamanki tanımlamayla “ Mutat Zevat” içinde yer alan şanslı kişilerden biri de, Kılıç Ali’ydi. Kılıç Ali, anılarında, ATATÜRK’ ün çalışma yer ve şartlarını anlatırken, kent olarak İstanbul dışında sadece Yalova’dan söz etmektedir. Şüphesiz bu tespit, Yalova açısından çok önemlidir.

ATATÜRK’ ün yaşantısında ve geleceğe dönük tasavvurlarında, Yalova’nın varlığı tartışmasızdır.

Örneğin, ATATÜRK’ ün, rahatsızlanan bir tanıdığına, “ Zat-ı âliniz için Yalova faydalı olur. Eski bir Fransızca raporda okudum. Bu rapor, Yalova’dan bahsediyordu ve ‘ Yalova, beşeriyet için çok büyük bir nimettir ’ diyordu” demesi;

1937 yılında, trenle Diyarbakır’a giderken, demir yolunun yanından geçtiği göle “ Hazar Gölü “ adını vererek, “ Burayı Doğu’nun Yalova’sı yapmalıyız “ diye, Yalova’ya duyduğu özlemi belirtmesi, ondaki Yalova sevgisinin ve Yalova’nın geleceğine dönük tasavvurlarının büyüklüğünü gösteren önemli bir göstergedir.

ATATÜRK’ ün Yalova’da yaptıklarını ya da yapmak istediklerinin ayrıntısına girmiyorum.  Kısacası ATATÜRK, Yalova’yı kendi kenti gibi benimsemişti.

Umarım Yalovalılar ve/ veya Yalova’da yaşayanlar ATATÜRK’ ün Yalova sevgisinin ve Yalova’ya verdiği önemin farkındadırlar.

UMARIM!

UMARIM; 10 Kasım’lar,  ATATÜRK’ ü kaybettiğimiz gün olarak değil, onun ölümsüz fikirlerine daha sıkı bağlandığımız gün olarak değer kazanır!

UMARIM; 10 Kasım’lar, yas tutma günü değil, ATATÜRK’ ün ilke ve devrimlerine bağlılığımızı yeniden haykırdığımız gün olarak benimsenir!

Bu vesileyle, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ü vefatının yıldönümünde, en derin saygı ve şükran duygularımla anıyorum, nur içinde yatsın.

***

Bu satırları sabırla sonuna kadar okuyanların, Kurtuluş Savaşı’nın ilk günlerini, Kurtuluş Savaşı’nın yapıldığı şartları, ATATÜRK’ ün yaptıklarını ve yapmak istediklerini, devrimleri, devrime karşı tepkileri vb. gözlerinin önüne getirdikten sonra, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün NUTUK’ taki ifadelerini bir kere daha hatırlamalarında yarar olduğunu düşünüyorum.

GENÇLİĞE HİTABI

NUTUK’TAN

…Bugün ulaştığımız sonuç, asırlardan beri çekilen millî felâketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir.

Bu sonucu, Türk gençliğine emanet ediyorum.

“Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”

GÜNÜN SÖZÜ:

" Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır.” M. K. ATATÜRK

ATATÜRK'TEN SON MEKTUP

Siz beni hâlâ anlayamadınız.

Ve anlamayacaksınız çağlarca da...

Hep tutturmuş "Yıl 1919, Mayıs'ın 19'u" diyorsunuz.

Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övüyorsunuz.

Mustafa Kemâl'i anlamak bu değil,

Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

 

Bırakın o altın yaprağı artık,

Bırakın rahat etsin anılarda şehitler.

Siz bana, neler yaptınız ondan haber verin.

Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin?

Mustafa Kemâl'i anlamak yerinde saymak değil.

Mustafa Kemâl'in ülküsü, sadece söz değil.

 

Bana, muştular getirin bir daha,

uygar uluslara eşit yeni buluşlardan.

Kuru söz değil, iş istiyorum sizden anladınız mı?

Uzaya Türk adını ATATÜRK kapsülüyle yazdınız mı?

Mustafa Kemâl'i anlamak avunmak değil,

Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

 

Hâlâ, o, acıklı ağıtlar dudaklarınızda,

Hâlâ oturmuş, 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz.

Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın!

Uluslar, fethine çıkıyor, uzak dünyaların.

Mustafa Kemâl'i anlamak göz boyamak değil,

Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

 

Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız;

laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil.

Bilim ağartsın saçlarınızı. Kitaplar.

Ancak, böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar...

Mustafa Kemâl'i anlamak ağlamak değil,

Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

 

Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü.

Görüyorum ki, hâlâ aynı yerdesiniz, hiç ilerlememiş,

Birbirinize düşmüşsünüz, halka eğilmek dururken.

Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen?

Mustafa Kemâl'i anlamak itişmek değil,

Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

 

Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla.

Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla.

Bu vatan, bu canım vatan, sizden çalışmak ister,

paydos övünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter!

Mustafa Kemâl' i anlamak aldatmak değil,

Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil...

Yazan: Halim YAĞCIOĞLU

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.