Her kentin kendine özgü bir kimliği vardır. Bu oluşan kimlik, o kentin aynı zamanda kişiliğidir. Kentler, tıpkı insanlar gibi, kişilikleriyle tanınırlar.
Yalova’nın kimliğini oluşturanlardan ve Yalova’nın tanınmasını sağlayanlardan biri, Atatürk Anıtı’dır.
Şimdi, Anıtın yapım öyküsünü kısaca hatırlayalım.
Önceleri, Cumhuriyet Caddesi’ nin meydana çıkış yerinde ve üç yol ağzında, aşağı yukarı günümüzdeki Karizma İş Merkezi önünde bir Atatürk büstü vardı. Törenler, 2 metre yüksekliğinde ve 50 cm. genişliğinde yuvarlak bir kaidenin üstünde olan bu Atatürk büstünün önünde yapılırdı. Kaidenin üzerinde ise Atatürk’ ün Gençliğe Hitabesi’ nden bir cümle yazılıydı. Büstün yetersizliği ortadaydı. Kalıcı ve yakışır bir anıt ihtiyacı tartışmasızdı.
Yeni bir anıt yapılmasına karar verilince, bu büst buradan alınarak kaidesiyle birlikte Atatürk İlköğretim Okulu bahçesine kondu. ( Bu büst sonradan iptal edildi, halen mevcut değildir. Tarihî öneminden dolayı korunsaydı herhalde çok iyi olurdu.)
Anıtın yapımı ve yerinin seçimi tartışılmaya başlandığında, önce “Yalova Atatürk Anıtı Yaptırma Derneği” kuruldu.
O günlerde, yürürlükte olan İmar Plânı’ nda, meydandan PTT binasına kadar olan alan, park olarak ayrılmıştı. Ve bu alanın 10 milyon TL. bedel ile istimlâki gündemdeydi. İstimlâk bitecek, bu adadaki tüm yapılar yıkılıp (sadece PTT binası kalacak) Atatürk Anıtı’ nı da içeren Törensel Millî Park yapılacaktı.
Siyasal gündemin çalkantılı dönemiydi. Dernek yönetimi, anıtın yapımı için o günkü adıyla Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Okulu Seramik Bölümü Öğretim Üyesi olan Haluk Tezonar’ a başvurdu. Ön bilgiler verildi, istekler iletildi ve çalışmalar başladı.
Anıtın Atatürk Heykeli 6 metre, bastığı kaide ise en az 4 metre yüksekliğinde olacaktı. Anıtın kaide kitlesi beton olarak dökülecek, rölyef ve Atatürk heykeli de bronzdan yapılacaktı. Bronzun dışında tüm yüzeyler traverten mermer kaplanacak ve anıtın arka yüzüne küçük bronz rölyefler işlenecek ve buradaki kompozisyon, Atatürk’ ün “Ey Yükselen Yeni Nesil, Cumhuriyet’ i Biz Kurduk, Onu Yaşatıp Yükseltecek Sizlersiniz” vecizesi ile tamamlanacaktı.
Anıtsal kitlenin bu haliyle konulacağı parktaki konumuna göre, insan boyutundan izlenmesi göz önüne alınarak çevresinde 8- 10 metre genişliğinde bir çiçek ve su kuşağı plânlanmıştı.
Anıtın yapımına, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde başlandı. Dernek, maliyetleri karşılayacak parayı toplamakta ve istimlâkin hızlandırılmasını sağlamakta zorlanmaya başladı. Zorlanma, giderek tıkanmaya ve engellenmeye dönüşünce, önce Belediye Meclisi istimlâk kararını iptal etti, alan imara açıldı, sonra vaat edilen parasal yardım gerçekleşmedi. Anıt, kalıp aşamasına geldiğinde konulacağı park ve bronz dökümleri için para yoktu. Betondan heykel dökümü, ekibin üstüne kâbus gibi çökmüştü.
İmar plânındaki bu olumsuz gelişme ve umulmadık parasızlık, tüm plânları alt üst etmekle kalmadı, anıtın plâstik değeri üzerinde de büyük etki yaptı. Tezonar, “DEVRİMCİ, DİNAMİK ATATÜRK” duygu ve inancıyla yoğurduğu eserini, bronz yerine çimento ile anlatmak zorunda kaldı. Bu durum onu, yüzeysel dokulardaki ayrıntılardan biraz daha taviz vermek zorunda bırakmıştı.
Çünkü beton, heykellerin yüzeysel detaylarını anlatmaya yeterli olanak sağlamaktan uzak, riskli bir malzemedir. Ayrıca, döküm sırasında yüksek vibrasyonlu beton kullanma olanağı olmadığından yağmur, kar ve don gibi meteorolojik koşullarda dökülme ve dağılma kaçınılmazdır.
Bu anıt, beton olarak durduğu sürece, boyanmaya zorunlu, her boyandığında, boyanın örtücü kalınlığı giderek tüm dokusunu yok etmeye yeterliydi.
Bir de görsel risk ve sakıncalar vardı.
Anıtı dört yanını sürtünürcesine çeviren trafik yoğunluğunun ortasında yapılması, keyifli ve rahat izlenme konusundaki şansları tümden yok etti.
Çevresinde 8- 10 metre çiçek ve su bandı plânlanıp, bir parkın ortasında düşlenen anıt, ne yazık ki Cumhuriyet Meydanı’ nın tam üç yol ağzına konularak bir çeşit trafik noktasına dönüştürüldü.
Sonradan çeşitli anlamlar ithaf edilen (örneğin sağ eliyle anıtın çevresine yapılması düşünülen Türk büyüklerini selâmlıyor denilen) anıt, Sayın Haluk Tezonar’ ın eseridir ve bu anıtın Türkiye’de bir başka benzeri yoktur.
Anıtta: sol avuç aşağıda “toprak ve vatanı” ı, sağ el yukarıda açık “çağrı” yı simgeler. Vücut dinamik ve ileriye “atılım” halindedir. “Vatan için Atılıma Çağrı” yı simgeleyen anıt, kaidesinin ön yüzündeki Kurtuluş Savaşı’nı anlatan rölyefle bir bütündür.
Yalova Atatürk Anıtı’ nın kaide gövdesinde yer alan rölyeflerdeki yüzlerin tamamı gerçek kişilerden alınmıştı. Atatürk’ ün sağında bulunan bayan, Tezonar’ ın eşi, elinden tuttuğu çocuk ise oğlu Haluk Tezonar ve anıtın yapımında emeği geçenler...
1971 yılında, Atatürk Anıtı’nın açılışında bulunan Heykeltıraş ve Seramik Sanatçısı Haluk Tezonar, açılışta “anıtın anlamını açıklayan” bir de konuşma yapmıştı. Elbette anıtın ne anlam içerdiğini en iyi bu konuşma anlatır. O konuşmadan küçük bir bölüm şöyledir:
“...Atatürk’ ü ve Türk halkını bir araya getirerek kompoze ettim. Ayrıca abidenin büyüklüğü, hareket ifadesi, kaide kitle form ve rölyeflerdeki özellikleri ile memleketimizdeki alışılagelmiş heykel anlayışına bir yenilik getirmeye çalıştım.
Atatürk ve ona bağlı Türk toplumunu temsilen kaide rölyefini sanat deyimi ile soyutlamaya gitmek suretiyle serbest modellerle işleyerek, Türk halkını Türk Bayrağı altında Atatürk’ e doğru hepsi ona bağlı, inançlı, güçlü hareket halinde işledim.
Kaide rölyefinin üzerinde çok sevdiği ulusunun insanlarına bağlılığını, kendi hareketlerindeki dinamizmle ifade eden Ata’nın heykelini O’nun Onuncu Yıl Nutku’ nda söylediği ve kaide rölyefleriyle heykel arasındaki kuşakta yer alan NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE sözü ile bağdaştırmaya çalıştım. Kaide arkasında yer alan ikinci bir vecizesi ile bu anlamı daha da kuvvetlendirdim.
Sanat açısı yönünden anıtta büyük stilizasyona giderek kıyafet teferruatı üzerinde durmadım. İfade ve detaya sadece yüz ve ellerde önem vererek, heykel gövdesini soyutlama halinde büyük plânlarla belirttim.
Bu plânlarda yüzey strüktürleri meydana getirerek monotonluğu bozması için daha önce düşünerek yaptığım heykel kalıp izlerinin foruban bağlayıcı ve tamamlayan elemanlar olarak kullandım.”
*
Günümüzde, Beşiktaş’taki Deniz Müzesi’nde, Atatürk’ün 1 metre boyunda bir büstü vardır. Büstün altındaki yazı ise aynen şöyledir:
“ Orijinali Yalova iskele meydanında bulunan Atatürk Heykeli’nin baş kopyasıdır. Heykeltıraş Haluk Tezonar.1972”
*
Aradan uzun bir zaman geçti. Yalova Belediye Başkanlığı, 1997 yılında Kültür Bakanlığı’ na müracaat ederek, Haluk Tezonar’ ın yaptığı anıtın kent merkezindeki – trafik noktası gibi- bulunduğu yerden kaldırılıp başka bir alana nakledilmesi için izin istedi.
Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, aynı yıl cevabi bir yazıyla, Anıt’ ın bulunduğu yerden kaldırılıp bir başka alana nakledilmesinde herhangi bir sakınca olmadığını, ancak söz konusu Anıt’ ın sanatçı merhum Prof. Dr. Haluk Tezonar’ ın kanunî varislerinden izin alınması gerektiğini bildirdi.
Yazışmalar devam ederken, Cumhuriyet Meydanı’ nın yeni düzenlemesi ön plâna çıktı. Dönemin Yalova belediye başkanlığı, yeni meydan için yeni heykel görüşünü benimsedi.
Yeni Atatürk Anıtı yapımı için açılan yarışma ödülsüz olduğu için katılım fazla olmadı; ortaya sadece dört maket heykel çıktı.
11 Eylül 1997 günü, DYP Milletvekili Cevdet Aydın, Vali yardımcıları Natık Vahit Abbasoğlu, Saadettin Genç, Belediye Başkanı İbrahim Uzun, Meslek Odaları Başkanları ve Daire Müdürlerinden oluşan seçici kurul, incelemeden sonra seçimini yaptı ve son kararını verdi. Heykelin yapımına hemen başlandı.
Sayın Ümit Öztürk’ ün yaptığı yeni heykelin açılışı, 29 Ekim 1998 günü gerçekleşti. Heykel, yeni düzenlenen vapur iskelesinin bulunduğu alanda uygun bir yere yerleştirildi.
Sayın Haluk Tezonar’ ın yapmış olduğu anıt ise Cumhuriyet Meydanı’ ndaki yol kavşağında yerinde duruyordu.
Prof. Dr.Haluk Tezonar’ ın kanunî varisi olan eşi Doç. Dr. N. Nilây Tezonar, Yalova Belediye Başkanlığı’ nın müracaatı üzerine, Anıt’ ın polyester kalıbının alındıktan sonra, beton- polyesyer veya bronzdan yeni yapılacak dökümünün Ağaç Müzesi’ ne konulmasına uygun buldu.
Belediye Meclisi, Cumhuriyet Caddesi- Yalı Caddesi- Gazipaşa Caddesi üç yol ağzındaki Haluk Tezonar’ ın yaptığı anıtın Atatürk Arboretumu ya da Atatürk Ağaç Müzesi’ ne nakledilmesine karar verdikten sonra, anıtın önce polyester bir kalıbı alındı. Sonra da rölyef ve heykel sökülerek Arboretum’a/ Ağaç Müzesi’ ne götürüldü.
Bir süre sonra, Ağaç Müzesi’ ne kaldırılan HalukTezonar’ ın yaptığı heykelin bronzdan aslına uygun olarak yapılarak tekrar Cumhuriyet Meydanı’ nda yeni düşünülen yere konulması plânlandı. Bu sırada müzedeki eski heykel tahrip olmuş, neredeyse harap bir hale gelmişti.
Tüm hazırlıklar tamamlandı; meydandaki yeni heykel depoya kaldırıldı; aslına uygun olarak bronzdan yeniden yapılan ve orijinali Haluk Tezonar’a ait olan heykel, Cumhuriyet Meydanı’ na yerleştirildi.
Heykelin açılışı 2009’ da yapıldı; bir süre sonra da depoya kaldırılan heykel, ABD’ ye “Atatürkçüler Birliği Derneği” ne gönderildi.
Bu satırları uzun uzun yazmamın nedenine gelince…
Yeni yapılacak olan Valilik binasının bahçesinde, muhteşem bir “Atatürk ve Yalova Heykeli” yapmanın zamanı gelmedi mi?
Orijinali merhum Haluk Tezonar’ a ait olan Cumhuriyet Meydanı’ ndaki heykel, tören alanı için uygun ve yeterlidir.
Ancak valilik binası önünde olan anıt kompleksinin ayrı bir anlamı olması gerekir.
Bir süre önce Yalova’ nın tüm ilçelerindeki Atatürk büst ve heykellerini merak edip tek tek görmüştüm.
Bunlar içinde en çok Armutlu ve Esenköy’ deki Atatürk anıtlarını beğenmiştim.
Neden böyle güzel eserler Yalova Valilik binası önünde olmasın?
Merak edenlere öneriyorum; Gemlik Kumla’ da Tankut Öktem Heykel Atölyesi’ nde yapılan eserlere bir göz atın. Eminim epey ufuk genişliği sağlayacaktır.
Belediye bütçesinden bir harcama yapmadan sadece sponsor katkılarıyla, Atatürk’ ün Yalova’ da yaptıklarını gösteren heykel ve rölyefleriyle muhteşem bir “Atatürk ve Yalova Anıtı” yapmak mümkündür.
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.
NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ahmet Akyol
Atatürk Anıtı’nın Öyküsü
Her kentin kendine özgü bir kimliği vardır. Bu oluşan kimlik, o kentin aynı zamanda kişiliğidir. Kentler, tıpkı insanlar gibi, kişilikleriyle tanınırlar.
Yalova’nın kimliğini oluşturanlardan ve Yalova’nın tanınmasını sağlayanlardan biri, Atatürk Anıtı’dır.
Şimdi, Anıtın yapım öyküsünü kısaca hatırlayalım.
Önceleri, Cumhuriyet Caddesi’ nin meydana çıkış yerinde ve üç yol ağzında, aşağı yukarı günümüzdeki Karizma İş Merkezi önünde bir Atatürk büstü vardı. Törenler, 2 metre yüksekliğinde ve 50 cm. genişliğinde yuvarlak bir kaidenin üstünde olan bu Atatürk büstünün önünde yapılırdı. Kaidenin üzerinde ise Atatürk’ ün Gençliğe Hitabesi’ nden bir cümle yazılıydı. Büstün yetersizliği ortadaydı. Kalıcı ve yakışır bir anıt ihtiyacı tartışmasızdı.
Yeni bir anıt yapılmasına karar verilince, bu büst buradan alınarak kaidesiyle birlikte Atatürk İlköğretim Okulu bahçesine kondu. ( Bu büst sonradan iptal edildi, halen mevcut değildir. Tarihî öneminden dolayı korunsaydı herhalde çok iyi olurdu.)
Anıtın yapımı ve yerinin seçimi tartışılmaya başlandığında, önce “Yalova Atatürk Anıtı Yaptırma Derneği” kuruldu.
O günlerde, yürürlükte olan İmar Plânı’ nda, meydandan PTT binasına kadar olan alan, park olarak ayrılmıştı. Ve bu alanın 10 milyon TL. bedel ile istimlâki gündemdeydi. İstimlâk bitecek, bu adadaki tüm yapılar yıkılıp (sadece PTT binası kalacak) Atatürk Anıtı’ nı da içeren Törensel Millî Park yapılacaktı.
Siyasal gündemin çalkantılı dönemiydi. Dernek yönetimi, anıtın yapımı için o günkü adıyla Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Okulu Seramik Bölümü Öğretim Üyesi olan Haluk Tezonar’ a başvurdu. Ön bilgiler verildi, istekler iletildi ve çalışmalar başladı.
Anıtın Atatürk Heykeli 6 metre, bastığı kaide ise en az 4 metre yüksekliğinde olacaktı. Anıtın kaide kitlesi beton olarak dökülecek, rölyef ve Atatürk heykeli de bronzdan yapılacaktı. Bronzun dışında tüm yüzeyler traverten mermer kaplanacak ve anıtın arka yüzüne küçük bronz rölyefler işlenecek ve buradaki kompozisyon, Atatürk’ ün “Ey Yükselen Yeni Nesil, Cumhuriyet’ i Biz Kurduk, Onu Yaşatıp Yükseltecek Sizlersiniz” vecizesi ile tamamlanacaktı.
Anıtsal kitlenin bu haliyle konulacağı parktaki konumuna göre, insan boyutundan izlenmesi göz önüne alınarak çevresinde 8- 10 metre genişliğinde bir çiçek ve su kuşağı plânlanmıştı.
Anıtın yapımına, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde başlandı. Dernek, maliyetleri karşılayacak parayı toplamakta ve istimlâkin hızlandırılmasını sağlamakta zorlanmaya başladı. Zorlanma, giderek tıkanmaya ve engellenmeye dönüşünce, önce Belediye Meclisi istimlâk kararını iptal etti, alan imara açıldı, sonra vaat edilen parasal yardım gerçekleşmedi. Anıt, kalıp aşamasına geldiğinde konulacağı park ve bronz dökümleri için para yoktu. Betondan heykel dökümü, ekibin üstüne kâbus gibi çökmüştü.
İmar plânındaki bu olumsuz gelişme ve umulmadık parasızlık, tüm plânları alt üst etmekle kalmadı, anıtın plâstik değeri üzerinde de büyük etki yaptı. Tezonar, “DEVRİMCİ, DİNAMİK ATATÜRK” duygu ve inancıyla yoğurduğu eserini, bronz yerine çimento ile anlatmak zorunda kaldı. Bu durum onu, yüzeysel dokulardaki ayrıntılardan biraz daha taviz vermek zorunda bırakmıştı.
Çünkü beton, heykellerin yüzeysel detaylarını anlatmaya yeterli olanak sağlamaktan uzak, riskli bir malzemedir. Ayrıca, döküm sırasında yüksek vibrasyonlu beton kullanma olanağı olmadığından yağmur, kar ve don gibi meteorolojik koşullarda dökülme ve dağılma kaçınılmazdır.
Bu anıt, beton olarak durduğu sürece, boyanmaya zorunlu, her boyandığında, boyanın örtücü kalınlığı giderek tüm dokusunu yok etmeye yeterliydi.
Bir de görsel risk ve sakıncalar vardı.
Anıtı dört yanını sürtünürcesine çeviren trafik yoğunluğunun ortasında yapılması, keyifli ve rahat izlenme konusundaki şansları tümden yok etti.
Çevresinde 8- 10 metre çiçek ve su bandı plânlanıp, bir parkın ortasında düşlenen anıt, ne yazık ki Cumhuriyet Meydanı’ nın tam üç yol ağzına konularak bir çeşit trafik noktasına dönüştürüldü.
Sonradan çeşitli anlamlar ithaf edilen (örneğin sağ eliyle anıtın çevresine yapılması düşünülen Türk büyüklerini selâmlıyor denilen) anıt, Sayın Haluk Tezonar’ ın eseridir ve bu anıtın Türkiye’de bir başka benzeri yoktur.
Anıtta: sol avuç aşağıda “toprak ve vatanı” ı, sağ el yukarıda açık “çağrı” yı simgeler. Vücut dinamik ve ileriye “atılım” halindedir. “Vatan için Atılıma Çağrı” yı simgeleyen anıt, kaidesinin ön yüzündeki Kurtuluş Savaşı’nı anlatan rölyefle bir bütündür.
Yalova Atatürk Anıtı’ nın kaide gövdesinde yer alan rölyeflerdeki yüzlerin tamamı gerçek kişilerden alınmıştı. Atatürk’ ün sağında bulunan bayan, Tezonar’ ın eşi, elinden tuttuğu çocuk ise oğlu Haluk Tezonar ve anıtın yapımında emeği geçenler...
1971 yılında, Atatürk Anıtı’nın açılışında bulunan Heykeltıraş ve Seramik Sanatçısı Haluk Tezonar, açılışta “anıtın anlamını açıklayan” bir de konuşma yapmıştı. Elbette anıtın ne anlam içerdiğini en iyi bu konuşma anlatır. O konuşmadan küçük bir bölüm şöyledir:
“...Atatürk’ ü ve Türk halkını bir araya getirerek kompoze ettim. Ayrıca abidenin büyüklüğü, hareket ifadesi, kaide kitle form ve rölyeflerdeki özellikleri ile memleketimizdeki alışılagelmiş heykel anlayışına bir yenilik getirmeye çalıştım.
Atatürk ve ona bağlı Türk toplumunu temsilen kaide rölyefini sanat deyimi ile soyutlamaya gitmek suretiyle serbest modellerle işleyerek, Türk halkını Türk Bayrağı altında Atatürk’ e doğru hepsi ona bağlı, inançlı, güçlü hareket halinde işledim.
Kaide rölyefinin üzerinde çok sevdiği ulusunun insanlarına bağlılığını, kendi hareketlerindeki dinamizmle ifade eden Ata’nın heykelini O’nun Onuncu Yıl Nutku’ nda söylediği ve kaide rölyefleriyle heykel arasındaki kuşakta yer alan NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE sözü ile bağdaştırmaya çalıştım. Kaide arkasında yer alan ikinci bir vecizesi ile bu anlamı daha da kuvvetlendirdim.
Sanat açısı yönünden anıtta büyük stilizasyona giderek kıyafet teferruatı üzerinde durmadım. İfade ve detaya sadece yüz ve ellerde önem vererek, heykel gövdesini soyutlama halinde büyük plânlarla belirttim.
Bu plânlarda yüzey strüktürleri meydana getirerek monotonluğu bozması için daha önce düşünerek yaptığım heykel kalıp izlerinin foruban bağlayıcı ve tamamlayan elemanlar olarak kullandım.”
*
Günümüzde, Beşiktaş’taki Deniz Müzesi’nde, Atatürk’ün 1 metre boyunda bir büstü vardır. Büstün altındaki yazı ise aynen şöyledir:
“ Orijinali Yalova iskele meydanında bulunan Atatürk Heykeli’nin baş kopyasıdır. Heykeltıraş Haluk Tezonar.1972”
*
Aradan uzun bir zaman geçti. Yalova Belediye Başkanlığı, 1997 yılında Kültür Bakanlığı’ na müracaat ederek, Haluk Tezonar’ ın yaptığı anıtın kent merkezindeki – trafik noktası gibi- bulunduğu yerden kaldırılıp başka bir alana nakledilmesi için izin istedi.
Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, aynı yıl cevabi bir yazıyla, Anıt’ ın bulunduğu yerden kaldırılıp bir başka alana nakledilmesinde herhangi bir sakınca olmadığını, ancak söz konusu Anıt’ ın sanatçı merhum Prof. Dr. Haluk Tezonar’ ın kanunî varislerinden izin alınması gerektiğini bildirdi.
Yazışmalar devam ederken, Cumhuriyet Meydanı’ nın yeni düzenlemesi ön plâna çıktı. Dönemin Yalova belediye başkanlığı, yeni meydan için yeni heykel görüşünü benimsedi.
Yeni Atatürk Anıtı yapımı için açılan yarışma ödülsüz olduğu için katılım fazla olmadı; ortaya sadece dört maket heykel çıktı.
11 Eylül 1997 günü, DYP Milletvekili Cevdet Aydın, Vali yardımcıları Natık Vahit Abbasoğlu, Saadettin Genç, Belediye Başkanı İbrahim Uzun, Meslek Odaları Başkanları ve Daire Müdürlerinden oluşan seçici kurul, incelemeden sonra seçimini yaptı ve son kararını verdi. Heykelin yapımına hemen başlandı.
Sayın Ümit Öztürk’ ün yaptığı yeni heykelin açılışı, 29 Ekim 1998 günü gerçekleşti. Heykel, yeni düzenlenen vapur iskelesinin bulunduğu alanda uygun bir yere yerleştirildi.
Sayın Haluk Tezonar’ ın yapmış olduğu anıt ise Cumhuriyet Meydanı’ ndaki yol kavşağında yerinde duruyordu.
Prof. Dr.Haluk Tezonar’ ın kanunî varisi olan eşi Doç. Dr. N. Nilây Tezonar, Yalova Belediye Başkanlığı’ nın müracaatı üzerine, Anıt’ ın polyester kalıbının alındıktan sonra, beton- polyesyer veya bronzdan yeni yapılacak dökümünün Ağaç Müzesi’ ne konulmasına uygun buldu.
Belediye Meclisi, Cumhuriyet Caddesi- Yalı Caddesi- Gazipaşa Caddesi üç yol ağzındaki Haluk Tezonar’ ın yaptığı anıtın Atatürk Arboretumu ya da Atatürk Ağaç Müzesi’ ne nakledilmesine karar verdikten sonra, anıtın önce polyester bir kalıbı alındı. Sonra da rölyef ve heykel sökülerek Arboretum’a/ Ağaç Müzesi’ ne götürüldü.
Bir süre sonra, Ağaç Müzesi’ ne kaldırılan HalukTezonar’ ın yaptığı heykelin bronzdan aslına uygun olarak yapılarak tekrar Cumhuriyet Meydanı’ nda yeni düşünülen yere konulması plânlandı. Bu sırada müzedeki eski heykel tahrip olmuş, neredeyse harap bir hale gelmişti.
Tüm hazırlıklar tamamlandı; meydandaki yeni heykel depoya kaldırıldı; aslına uygun olarak bronzdan yeniden yapılan ve orijinali Haluk Tezonar’a ait olan heykel, Cumhuriyet Meydanı’ na yerleştirildi.
Heykelin açılışı 2009’ da yapıldı; bir süre sonra da depoya kaldırılan heykel, ABD’ ye “Atatürkçüler Birliği Derneği” ne gönderildi.
Bu satırları uzun uzun yazmamın nedenine gelince…
Yeni yapılacak olan Valilik binasının bahçesinde, muhteşem bir “Atatürk ve Yalova Heykeli” yapmanın zamanı gelmedi mi?
Orijinali merhum Haluk Tezonar’ a ait olan Cumhuriyet Meydanı’ ndaki heykel, tören alanı için uygun ve yeterlidir.
Ancak valilik binası önünde olan anıt kompleksinin ayrı bir anlamı olması gerekir.
Bir süre önce Yalova’ nın tüm ilçelerindeki Atatürk büst ve heykellerini merak edip tek tek görmüştüm.
Bunlar içinde en çok Armutlu ve Esenköy’ deki Atatürk anıtlarını beğenmiştim.
Neden böyle güzel eserler Yalova Valilik binası önünde olmasın?
Merak edenlere öneriyorum; Gemlik Kumla’ da Tankut Öktem Heykel Atölyesi’ nde yapılan eserlere bir göz atın. Eminim epey ufuk genişliği sağlayacaktır.
Belediye bütçesinden bir harcama yapmadan sadece sponsor katkılarıyla, Atatürk’ ün Yalova’ da yaptıklarını gösteren heykel ve rölyefleriyle muhteşem bir “Atatürk ve Yalova Anıtı” yapmak mümkündür.
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.
NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!