Yalovamiz.com Yazarlarından Kamil Büke, Yunanistan gezisini kaleme aldı. Yunanistan’da kaldığı süre içinde bir çok yerleşim alanını gezen, inceleme ve araştırmalar yapan Kamil Büke yöre insanlarıyla konuşup, sorunlarını dinledi.
Haber Giriş Tarihi: 19.08.2007 00:00
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
yalovamiz.com
Mübadele Bölgesindeki Şehirler
1430 yılında Osmanlı İmparatorluğuna dahil olan Selanik’i 500 yıl sonra akıl almaz biçimde kaybettiğimizde bu kente doğmuş büyümüş Mustafa Kemal’in ne kadar üzülüp kahrolduğunu herhalde tahmin edebilirsiniz. Osmanlı Yönetiminin varlığı hissedilmeyen belki de çaresizlikten etkisiz yönetimi altında müslüman, hristiyan ve musevi nüfusu beraberce kozmopolit bir barış ortamında yaşamasının en iyi örneğini Selanik’te göstermiş. Çeşitli diller ve dinler Selanik’te bir aradaydı. Dünya’da cadı kazanlarının kaynadığı 1910’lu yıllarda adeta açık bir üniversite olan Selanik’te toplumlar arası tolerans ve dünya entellektüelini öğrenmek mümkün. İşte Mustafa Kemal'in bu ortamda doğuyor ve gençliği bu ortamda gelişiyor.
II. Abdülhamid döneminden başlayan yeni anlayış ile demiryollarına, okullara önem veriliyor. Yapılan yatırımların etkisi bazı bölgelerde, kırsal alanlarda önemli değişmelere neden oluyor. Çukurova, Ege, Selanik civarında, Vardar Ovası, Halep, Şam ve Basra'da önemli zirai ve teknik değişimler başlıyor. Demiryolları hayatı kolaylaştırdığı gibi kolay asker nakli sayesinde asayiş güçleniyor ve ürünler pazara ulaşıp para etmeye başlıyor. Serhat bölgelerinde Osmanlı eğitim kurumları da misyoner kurumlara karşı bir mücadele içine giriyor. Örneğin Şam'da tıp fakültesi, Beyrut'ta hukuk fakültesi, Rumeli'de, Selanik'te hukuk fakültesi kuruluyor.
Selanik’te görevlendirilen Osmanlı valileri, şehrin güvenliğini sağlıyorlar, İstanbul’da gelen talebe göre köylerden asker toplayıp gönderiyorlardı. Ticari işleri ise Musevilere bırakılmıştı. Selanik’in zenginleşmesi, tüm dünya bankaların burada şube açmaları sayesinde şehir adeta bir finans merkezi oluyor ve burada yaşayanların refah seviyelerinin artmasına da neden oluyor. Düşünün İstanbul’a 1914’te getirilen elektrikli Tramvay, 1907’de Selanik’te çalışmaya başlamış. 1913 yılında yapılan nüfus sayımında 158 bin kişinin yaşadığı kentte sadece 40 bin kişi ile Yunanlılar 3.sıradalar. O tarihte Selanik’te yaşayan 46 bin kişi Osmanlı, 61 bin kişi de Musevi. İki toplumun nüfusu Yunanlılardan daha fazla. Buna rağmen Yunanlılar bir direniş görmeden kenti alıyorlar. Bu tarihi hata veya gelişme sadece Selanik’in kaderini değil, orada yaşayan Musevileri ve gelecekteki Türkiye Cumhuriyeti’ni de etkiliyor. Savaşlar sonrası Türkler ve Yahudilerin Selanik'ten sürülmeleri veya göçlerinden sonra "Mübadele" ile gelen rumlar başta Selanik olmak üzere kuzey bölgelerine yerleşince Selanik nüfus yapısı da değişiyor.
Selanik hakkındaki bu tarihsel bilgi toparlaması ile 4.bölüme başladık. Karasu’nun batısındaki büyük kentlerde artık sadece Osmanlı’dan kalan izleri görebiliyorsunuz. AB öncesi Yunanistan’ın kilise’ye göbekten bağlı hırçın politikacıları geçmişin izlerini kazımak için aynı bizler gibi birbirleri ile yarışmışlar. Selanik, bulunduğu coğrafyanın başkenti, zaten Yunanılarda Makedonya’nın başkenti diyorlar. Bu kenti ele geçirmek için Bulgarlar ve Makedonlarda savaş vermişler.
Selanik’in her gidenin eşleştirtiği gibi İzmir’e büyük benzerlikleri var. Selanik Kalesi aynı İzmir’in Kadife Kalesi gibi tüm şehire hakim tepede, şehri panoramik görme olanağı var. Atatürk’ün evi, Beyaz Kule, Aristotles Meydanı, Galerieus Arch ( Kamara ), Rotonda, Church of Aghios (Saint) Demetrios görülmesi gerekli yerler. Ladadika bölgesi aynı Bodrum Barlar sokağı gibi yeme – içme ve eğlenme mekanı. Buraya yolunu düşer ise, annelerimizin yaptığı kol böreği tarzında nefis ıspanaklı böreğini yemeyi ihmal etmeyiniz.
Drama, büyük bir ovada kurulmuş her tarafında suların aktığı, küçük çağlanyanların, havuzların oluştuğu küçük bir şehir. Şehin ortasında, suların içinde dinlenme, yeme içme olanağı olan büyük güzel bir park var.
Son gece kaldığımız Kavala’yı ben Çeşme’ye benzettim. Çok güzel ve küçük bir liman şehri. Osmanlı’ya isyan bayrağı açmış, savaşmış hatta yenmiş sonra da af dilemiş Mehmet Ali Paşa’nın şehri. Mısır Eyaletini uzun süre yönetmiş olan Kavala’lı Mehmet Ali Paşa’nın şehirde itibarı hala çok yüksek. Eserleri ve ismi özen ile konunuyor. Acropolis ( Kale ) , Mehmet Ali Paşa Konağı ( Otel olarak kullanılıyor) , M.Ali Paşa İmareti, Kamares ( Su Kemeri) ve daha pek çok görülmesi gerekli yer var.
Dört bölüm sürdürdüğüm Yunanistan & Batı Trakya yazımı noktalar iken yaptığımız bu tarih ve kültür turunun bende bıraktığı unutulmaz anları ve gözlemlerimi Sizler ile paylaşmak istedim. Fırsat ve imkan bulduğunuzda mutlaka gidin göreceksiniz, Sizlerde unutulmaz anlar yaşayacaksınız. Karayolu ile döner iseniz, İskeçe civarında karayolu üzerinde satılan ay şeklinde bademli Kavala kurabiyesinden mutlaka satın alıp Türkiye’deki yakınlarınıza getirmeyi unutmayınız.
Sitemin öncelik ile TV kanallarına ve Film Yapımcılarına. Lozan Müdabelesi sonrası 1.5 milyon Anadolu’lu Rum, bu toprakları terk edip Yunanistan’a istemi dışında giderken 400 bin Türk vatandaşında Türkiye’ye geliyor. Bu büyük insan göçü sırasında nice yaşam öyküleri, nice acılar, aşklar yaşandı. Rembetika tarzı müzikte zaten bu insanların duyguları ile ortaya çıkmıştır. TV Kanalı Yöneticilerinin, Film Prodüktörlerinin elinde hiç işlenmemiş bir elmas var. Henüz farkında değiller. Ege’nin karşılıklı kıyısında yaşayan insanların düşman değil dost olduğunu ve büyük AB şemsiyesi altında birgün kaynaştığımızda ortak kültür ve tarih mirası ile, potansiyeli ile gelecekte dünyanın yine merkezi olacağımızı kabul edeceksiniz.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Yazarımız Büke, Gitti Gördü Ve Yazdı (Bölüm 4)
Yalovamiz.com Yazarlarından Kamil Büke, Yunanistan gezisini kaleme aldı. Yunanistan’da kaldığı süre içinde bir çok yerleşim alanını gezen, inceleme ve araştırmalar yapan Kamil Büke yöre insanlarıyla konuşup, sorunlarını dinledi.
1430 yılında Osmanlı İmparatorluğuna dahil olan Selanik’i 500 yıl sonra akıl almaz biçimde kaybettiğimizde bu kente doğmuş büyümüş Mustafa Kemal’in ne kadar üzülüp kahrolduğunu herhalde tahmin edebilirsiniz. Osmanlı Yönetiminin varlığı hissedilmeyen belki de çaresizlikten etkisiz yönetimi altında müslüman, hristiyan ve musevi nüfusu beraberce kozmopolit bir barış ortamında yaşamasının en iyi örneğini Selanik’te göstermiş. Çeşitli diller ve dinler Selanik’te bir aradaydı. Dünya’da cadı kazanlarının kaynadığı 1910’lu yıllarda adeta açık bir üniversite olan Selanik’te toplumlar arası tolerans ve dünya entellektüelini öğrenmek mümkün. İşte Mustafa Kemal'in bu ortamda doğuyor ve gençliği bu ortamda gelişiyor.
II. Abdülhamid döneminden başlayan yeni anlayış ile demiryollarına, okullara önem veriliyor. Yapılan yatırımların etkisi bazı bölgelerde, kırsal alanlarda önemli değişmelere neden oluyor. Çukurova, Ege, Selanik civarında, Vardar Ovası, Halep, Şam ve Basra'da önemli zirai ve teknik değişimler başlıyor. Demiryolları hayatı kolaylaştırdığı gibi kolay asker nakli sayesinde asayiş güçleniyor ve ürünler pazara ulaşıp para etmeye başlıyor. Serhat bölgelerinde Osmanlı eğitim kurumları da misyoner kurumlara karşı bir mücadele içine giriyor. Örneğin Şam'da tıp fakültesi, Beyrut'ta hukuk fakültesi, Rumeli'de, Selanik'te hukuk fakültesi kuruluyor.
Selanik’te görevlendirilen Osmanlı valileri, şehrin güvenliğini sağlıyorlar, İstanbul’da gelen talebe göre köylerden asker toplayıp gönderiyorlardı. Ticari işleri ise Musevilere bırakılmıştı. Selanik’in zenginleşmesi, tüm dünya bankaların burada şube açmaları sayesinde şehir adeta bir finans merkezi oluyor ve burada yaşayanların refah seviyelerinin artmasına da neden oluyor. Düşünün İstanbul’a 1914’te getirilen elektrikli Tramvay, 1907’de Selanik’te çalışmaya başlamış.
1913 yılında yapılan nüfus sayımında 158 bin kişinin yaşadığı kentte sadece 40 bin kişi ile Yunanlılar 3.sıradalar. O tarihte Selanik’te yaşayan 46 bin kişi Osmanlı, 61 bin kişi de Musevi. İki toplumun nüfusu Yunanlılardan daha fazla. Buna rağmen Yunanlılar bir direniş görmeden kenti alıyorlar. Bu tarihi hata veya gelişme sadece Selanik’in kaderini değil, orada yaşayan Musevileri ve gelecekteki Türkiye Cumhuriyeti’ni de etkiliyor. Savaşlar sonrası Türkler ve Yahudilerin Selanik'ten sürülmeleri veya göçlerinden sonra "Mübadele" ile gelen rumlar başta Selanik olmak üzere kuzey bölgelerine yerleşince Selanik nüfus yapısı da değişiyor.
Selanik hakkındaki bu tarihsel bilgi toparlaması ile 4.bölüme başladık. Karasu’nun batısındaki büyük kentlerde artık sadece Osmanlı’dan kalan izleri görebiliyorsunuz. AB öncesi Yunanistan’ın kilise’ye göbekten bağlı hırçın politikacıları geçmişin izlerini kazımak için aynı bizler gibi birbirleri ile yarışmışlar. Selanik, bulunduğu coğrafyanın başkenti, zaten Yunanılarda Makedonya’nın başkenti diyorlar. Bu kenti ele geçirmek için Bulgarlar ve Makedonlarda savaş vermişler.
Selanik’in her gidenin eşleştirtiği gibi İzmir’e büyük benzerlikleri var. Selanik Kalesi aynı İzmir’in Kadife Kalesi gibi tüm şehire hakim tepede, şehri panoramik görme olanağı var. Atatürk’ün evi, Beyaz Kule, Aristotles Meydanı, Galerieus Arch ( Kamara ), Rotonda, Church of Aghios (Saint) Demetrios görülmesi gerekli yerler. Ladadika bölgesi aynı Bodrum Barlar sokağı gibi yeme – içme ve eğlenme mekanı. Buraya yolunu düşer ise, annelerimizin yaptığı kol böreği tarzında nefis ıspanaklı böreğini yemeyi ihmal etmeyiniz.
Drama, büyük bir ovada kurulmuş her tarafında suların aktığı, küçük çağlanyanların, havuzların oluştuğu küçük bir şehir. Şehin ortasında, suların içinde dinlenme, yeme içme olanağı olan büyük güzel bir park var.
Son gece kaldığımız Kavala’yı ben Çeşme’ye benzettim. Çok güzel ve küçük bir liman şehri. Osmanlı’ya isyan bayrağı açmış, savaşmış hatta yenmiş sonra da af dilemiş Mehmet Ali Paşa’nın şehri. Mısır Eyaletini uzun süre yönetmiş olan Kavala’lı Mehmet Ali Paşa’nın şehirde itibarı hala çok yüksek. Eserleri ve ismi özen ile konunuyor. Acropolis ( Kale ) , Mehmet Ali Paşa Konağı ( Otel olarak kullanılıyor) , M.Ali Paşa İmareti, Kamares ( Su Kemeri) ve daha pek çok görülmesi gerekli yer var.
Dört bölüm sürdürdüğüm Yunanistan & Batı Trakya yazımı noktalar iken yaptığımız bu tarih ve kültür turunun bende bıraktığı unutulmaz anları ve gözlemlerimi Sizler ile paylaşmak istedim. Fırsat ve imkan bulduğunuzda mutlaka gidin göreceksiniz, Sizlerde unutulmaz anlar yaşayacaksınız. Karayolu ile döner iseniz, İskeçe civarında karayolu üzerinde satılan ay şeklinde bademli Kavala kurabiyesinden mutlaka satın alıp Türkiye’deki yakınlarınıza getirmeyi unutmayınız.
Sitemin öncelik ile TV kanallarına ve Film Yapımcılarına. Lozan Müdabelesi sonrası 1.5 milyon Anadolu’lu Rum, bu toprakları terk edip Yunanistan’a istemi dışında giderken 400 bin Türk vatandaşında Türkiye’ye geliyor. Bu büyük insan göçü sırasında nice yaşam öyküleri, nice acılar, aşklar yaşandı. Rembetika tarzı müzikte zaten bu insanların duyguları ile ortaya çıkmıştır. TV Kanalı Yöneticilerinin, Film Prodüktörlerinin elinde hiç işlenmemiş bir elmas var. Henüz farkında değiller. Ege’nin karşılıklı kıyısında yaşayan insanların düşman değil dost olduğunu ve büyük AB şemsiyesi altında birgün kaynaştığımızda ortak kültür ve tarih mirası ile, potansiyeli ile gelecekte dünyanın yine merkezi olacağımızı kabul edeceksiniz.
En Çok Okunan Haberler