Habertürk Yazarı Rahşan Gülşan, hafta sonunda yazdığı “Yapabildiğimiz deprem anıtı bu mudur?” başlıklı köşe yazısında, Yalova’daki deprem anıtı için, “Dünyanın en uyduruk sözde anıtı” tabirini kullandı.
Haber Giriş Tarihi: 23.08.2011 00:00
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
yalovamiz.com
17 Ağustos 1999 depreminin ardından, depremde hayatını kaybedenlere adanan Türkiye’deki ilk anıt olma özelliğini taşıyan Yalova Deprem Anıtı’nın hem biçimini, hem de eksikliklerini ağır şekilde eleştiren Gülşan, doğru düzgün bir anıt yapılamadığını dile getirdiği yazısını da, “Ayıp be. Vallahi çok ayıp. Yazıklar olsun bize” sözleriyle bitirdi. Gülşan’ın yılın sadece tek bir günü, 16 Ağustos’u 17 Ağustos’a bağlayan gece açık kalan Yalova Deprem Anıtı’na dair yazısı şu şekilde; “Unutuyorum ve sonra çok korkuyorum. Çünkü bunu unutursak ölürüz biliyorum. 17 Ağustos 1999 günü ve sonrasında yaşadıklarımızı unutursak hayatımızın hatasını yapmış oluruz. Ancak gördüğüm kadarıyla birçok önemli konuyu olduğu gibi bunu da unutuyoruz. Yalandan hatırlamış gibi yapıyoruz. Buna televizyonlarımızın da yasak savar gibi yaptıkları yayınlar da eklenince işin özünü ıskaladık. Ve her yıl aslında depremle yaşamak gerçeğini hatırlayacağımıza çok başka bir içerik yükledik 17 Ağustos'a. Evet binlerce can için ağıt yakmaya devam edeceğiz ama en azından çocuklarımızın bu acıyı yaşamaması için önlem almayı da becerebilsek keşke. Ama yok işte, bizim yaşam kültürümüzde disiplinlerimiz yok. Ağıt yakmayı seviyoruz ama bizden sonrakinin ağlamaması için önlem almakla pek ilgilenmiyoruz. Gerçi önceki gece çekilen fotoğraflara baktığımda ağıt yakmak ve öleni anımsamak konusunda da çok başarılı değiliz. Depremde ölen binlerce kişi için yapılan dünyanın en uyduruk sözde anıtının yerine hala ölenlere saygımızı gösterebileceğimiz doğru düzgün bir anıt inşa edemedik. Ortalığa saçılmış ve apartman yıkıntılarını anımsatan mermer blokların üzerine yazılmış isimlerle anımsıyoruz ölenlerimizi. Hem de öyle ki ölenlerin isimleri üzerinde bir boya bile yok. İlk yapıldığında yazmıştım, isimlerin üzeri boyanamaz mıydı diye. Belli ki boyanmamış. Ve ölenlerin yakınları kendilerince boyamışlar. Ayıp be. Vallahi çok ayıp. Yazıklar olsun bize.”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
“Dünya'nın En Uyduruk Sözde Anıtı!”
Habertürk Yazarı Rahşan Gülşan, hafta sonunda yazdığı “Yapabildiğimiz deprem anıtı bu mudur?” başlıklı köşe yazısında, Yalova’daki deprem anıtı için, “Dünyanın en uyduruk sözde anıtı” tabirini kullandı.
17 Ağustos 1999 depreminin ardından, depremde hayatını kaybedenlere adanan Türkiye’deki ilk anıt olma özelliğini taşıyan Yalova Deprem Anıtı’nın hem biçimini, hem de eksikliklerini ağır şekilde eleştiren Gülşan, doğru düzgün bir anıt yapılamadığını dile getirdiği yazısını da, “Ayıp be. Vallahi çok ayıp. Yazıklar olsun bize” sözleriyle bitirdi. Gülşan’ın yılın sadece tek bir günü, 16 Ağustos’u 17 Ağustos’a bağlayan gece açık kalan Yalova Deprem Anıtı’na dair yazısı şu şekilde;
“Unutuyorum ve sonra çok korkuyorum. Çünkü bunu unutursak ölürüz biliyorum. 17 Ağustos 1999 günü ve sonrasında yaşadıklarımızı unutursak hayatımızın hatasını yapmış oluruz. Ancak gördüğüm kadarıyla birçok önemli konuyu olduğu gibi bunu da unutuyoruz. Yalandan hatırlamış gibi yapıyoruz. Buna televizyonlarımızın da yasak savar gibi yaptıkları yayınlar da eklenince işin özünü ıskaladık. Ve her yıl aslında depremle yaşamak gerçeğini hatırlayacağımıza çok başka bir içerik yükledik 17 Ağustos'a. Evet binlerce can için ağıt yakmaya devam edeceğiz ama en azından çocuklarımızın bu acıyı yaşamaması için önlem almayı da becerebilsek keşke. Ama yok işte, bizim yaşam kültürümüzde disiplinlerimiz yok. Ağıt yakmayı seviyoruz ama bizden sonrakinin ağlamaması için önlem almakla pek ilgilenmiyoruz. Gerçi önceki gece çekilen fotoğraflara baktığımda ağıt yakmak ve öleni anımsamak konusunda da çok başarılı değiliz. Depremde ölen binlerce kişi için yapılan dünyanın en uyduruk sözde anıtının yerine hala ölenlere saygımızı gösterebileceğimiz doğru düzgün bir anıt inşa edemedik. Ortalığa saçılmış ve apartman yıkıntılarını anımsatan mermer blokların üzerine yazılmış isimlerle anımsıyoruz ölenlerimizi. Hem de öyle ki ölenlerin isimleri üzerinde bir boya bile yok. İlk yapıldığında yazmıştım, isimlerin üzeri boyanamaz mıydı diye. Belli ki boyanmamış. Ve ölenlerin yakınları kendilerince boyamışlar. Ayıp be. Vallahi çok ayıp. Yazıklar olsun bize.”
En Çok Okunan Haberler