8 Mart Dünya Kadınlar Günü Nedeniyle yayınlanan mesajlarda günün anlam ve önemi belirtilirken, kadınlarımızın anlamlı günü kutlandı. Yayınlanan mesajlar şu ifadelere yer verildi;
Haber Giriş Tarihi: 08.03.2010 00:00
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
yalovamiz.com
CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce; “8 Mart, 1857 yılında Amerika'da sınıf savaşımının keskinleştiği bir dönemde, Amerikalı tekstil işçisi kadınların insanca yaşam ve sendikalaşma hakkı istemiyle, kolluk güçleriyle barikatlarda çarpışarak, demokratik haklar ve özgürlükler kazandıkları gündür. 8 Mart; emekçi kadınların ürünü ve emekçi kadınların birliğinin, dayanışmasının, mücadelesinin, geleneğinin günüdür, tarihidir.
Kadının adının var olmaya başladığı 8 Mart tarihi, 1975 yılında Birleşmiş Milletler Örgütü tarafından “Dünya kadınlar Günü” olarak kabul edilmiştir. 8 Mart ülkemizde ve bütün dünyada “Dünya emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaktadır.
Cumhuriyet; Türk kadının adını var etmiştir ve Türk Kadını ile birlikte yükselmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk bir demecinde “Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını kadar emek verdim diyemez. Erkeklerden kurduğumuz ordumuzun hayat kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir. Çift süren, tarlayı eken, kağnısı ve kucağındaki yavrusu ile yağmur demeyip, kış demeyip cephenin ihtiyaçlarını taşıyan hep onlar, hep o yüce, o fedakar, o ilahi Anadolu kadını olmuştur. Bundan ötürü hepimiz bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı, şükranla ve minnetle sonsuza kadar aziz ve kutsal bilelim” diyerek Türk Kadınına verdiği değeri göstermiştir.
Fransa ve İtalya’da kadınlara 1946’da, İsviçre’de ise 1971’de seçme ve seçilme hakkı tanınırken, bizim ülkemizde Türk Kadını 1930'da belediye seçimlerinde seçme, 1933'te çıkarılan Köy Kanunu'yla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 5 Aralık 1934'te Anayasa'da yapılan bir değişiklikle de milletvekili seçme ve seçilme haklarına kavuşmuştur.
Hal böyle iken, Türk kadının çalışma yaşamından, sosyal yaşama bir çok alanda ayrımcılığa maruz kalması kabul edilebilir bir durum değildir.
Dünya kadınlar gününde işsizliğin, yoksulluğun, ayrımcılığın en ağır faturasını kadınlarımız ödüyor. Bağımsızlık mücadelemizin temel gücü olan kadınlarımız, günümüzde de baskılarla, bağnaz düşüncelerle çağdaş yaşamın, çalışma dünyasının dışına itilmek isteniyor. Kadınlarımız onurlu yaşam, kendisine, eşine, çocuklarına iş, sosyal devletin gereği olarak da geleceğe güven duymak istiyorlar.
Kadınlarımız, dışlanmanın da, ayrımcılığın da, ellerinden alınmak istenen hakların da, evde yanmayan sobanın, kaynamayan tencerenin hesabını sormaya hazırlanıyorlar.
Bu düşüncelerle tüm kadınlarımızın Dünya Emekçi Kadınlar Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü’nü kutluyor, kadınlarımızın mutlu oldukları ve toplumsal yaşamda hak ettikleri değerlere ulaştıkları günlere hep birlikte, mücadeleyle ulaşacağımıza inanıyor, saygılar sunuyorum”
Yalova Belediye Başkanı Yakup Koçal; "“Türk tarihi şanlı bir şekilde yazılırken bu süreçte bayanların özeverileri asla göz ardı edilemez” diyen Başkan Koçal, mesajında şunları söyledi; “Türk kadını; geçmişten günümüze toplumsal hayatımızın, millet ve devlet yapımızın odağında yer almış, her zaman fedakarlıkların en yücesini yapmıştır. Yeri geldiğinde kanını, canını, emeğini ve evladını memleketin kurtuluşuna ve bağımsızlığına adamıştır. Bizler, böyle yüce insanların emekleriyle yetişmiş bir nesilin evletlarıyız ve böyle olmakla da gurur duyuyoruz. Çünkü toplumumuzun temelini aile, ailemizin temelini de, kadınlarımız oluşturmaktadır. Kadınlarımızın yeri gelişen dünyada daha da iyi anlaşılmaktadır. Yapıcı bakış açıları ile bizlere yol gösteren kadınlarımızın bu topluma hizmetlerini göz ardı etmemekteyiz. Bu sebeble Yerel Gündem 21 çatısı altında oluşturulan Kadın Meclisimiz, bayanların her türlü sorunlarına ilişkin çalışmalarda bulunmaktadır. Bayanlarımızın görev aldığı toplulukların bizlere ilettiği konular üzerinde de hassasiyetle duruyoruz. Bunun en güzel örneğini kaldırım işgallerine karşı haklı isteklerinde gördük. Bayanlarımızın bu konuda, bizlerin engelleyici unsur olması için demokratik yollara başvurduğunu hep birlikte gördük. Oluşturdukları ortak birliktelik sayesinde, onlardan aldığımız kamuoyu desteğiyle 15 Mart itibariyle esnafımızca kaldırımlara mal çıkartılmamasına yönelik uygulamaya başlayacağız. Bunun yanı sıra, bayanların tavsiyeleri doğrultusunda ortak hareket ederek bir çok konuyu da birlikte çözüme kavuşturacağız. Yalova Belediyesi olarak, bayanların birlik ve beraberliklerini daha iyi pekiştirme şansı yakaladıkları 8 Mart dolayısıyla bir takım etkinlikler düzenleyeceğiz. 8 Mart’ı dolu dolu yaşabilmek, bayanlarımızın bu önemli gününde yanlarında olabilmek adına Yalova Belediyesi olarak her zaman mesai harcama hazırız. Tüm bayanlarımızı da etkinliklere katılmaya davet ediyorum. Bu vesileyle birkez daha tüm bayanlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü canı gönülden kutluyor, sağlıklı, huzurlu ve başarılı günler diliyorum.”
MHP Yalova İl Başkanlığı Kadın Kollarından Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Gülsüm Güler; “8 Mart Dünya Kadınlar Günü, kadın haklarının kazanılmasında nerelerden başlandığını ve bugünlere nasıl gelindiğinin hatırlanması için özel bir gün dür. Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği savaşın temsili başlangıcı 8 Mart 1857 yılında insanlık dışı çalışma koşullarına ve düşük ücrete karşı başlattığı grev, kanlı bitmiş. Saldırı sırasında çıkan yangında bir çok kadın can vermiştir. 1975 yılında Dünya Kadınlar Yılı’nı ilan eden Birleşmiş Milletler Örgütü, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın tüm kadınlar için Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kararlaştırmıştır. Kadınlara eşit hakların verilmesinin Dünya barışını güçlendireceği kabul edilmiştir. Toplumumuzda tarihsel süreçlere bakıldığında özellikle sosyal ve politik gelişmeler açısından kadın ve kadının yeri etkin ve önemli olmuştur. Kadınların inanç ve iradeleri son derece kuvvetlidir. Şöyle ki kadınlarımız bir amaç uğruna yılmadan usanmadan birçok fedakârlık yapmaktan çekinmeden çalışmaktan asla vazgeçmezler. Sayılacak daha bir çok yeteneği doğası gereği kendinde bulundurmakta olan kadınlarımızın sosyal yapı içerisindeki siyasi çalışmalarda etkinliği ve başarısı buradan kaynaklanmaktadır. Kurtuluş savaşında adını sıkça duyduğumuz kadınlarımızın yapmış olduğu hareketler özellikle stratejik açıdan son derece önemlidir. Memleketin dört bir yanında başlayan işgalleri protesto etmek amacıyla mitingler düzenleyerek mücadelenin ilk adımını atmışlardı. Öyle anlarda öyle doğru hareketler yapmıştır ki Türk Kadınlarının Cumhuriyet öncesi dönemlerde sergiledikleri tutumların yanı sıra; kadınların Cumhuriyet sonrası dönemde siyasete katılma hakkıyla beraber milletvekili olarak Meclis’teki çalışmaları gözden geçirilecek olursa, onların erkeklere oranla Meclis’e daha fazla devam ettikleri, hemen bütün oturumları takip ettikleri ve en etkin olarak da bazı konularda söz aldıkları görülür. Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ise kadınlarımızdaki bu gücün farkında olarak şu şekilde bir ifade kullanmıştır kadınlarımız için "Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını kadar emek verdim diyemez. Erkeklerden kurduğumuz ordumuzun hayat kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir. Çift süren, tarlayı eken, kağnısı ve kucağındaki yavrusu ile yağmur demeyip, kış demeyip cephenin ihtiyaçlarını taşıyan hep onlar, hep o yüce, o fedakar, o ilahi Anadolu kadını olmuştur. Bundan ötürü hepimiz bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı, şükranla ve minnetle sonsuza kadar aziz ve kutsal bilelim." demektedir. Fakat ne yazık ki toplumumuzda meydana gelen bozulma yine Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün “Şubat 1923 dediği gibi "Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun bir organı faaliyette bulunurken diğer bir organı işlemezse o sosyal toplum felçlidir." tespitine katılmamak mümkün değildir. Sosyal ve siyası açıdan kadın gücünü ve etkinliğini görmemek mümkün değildir. İşte Milliyetçi Hareket Partisi Yalova İl Başkanlığı olarak il bazında kadın teşkilatlanmamıza önem vermemiz gerektiğini düşünmekte ve bu amaca yönelik projeler başlatmış bulunmaktayız.Bu vesile ile Milliyetçi Hareket Partisi Yalova İl Başkanlığı olarak tüm kadınlarımızın Dünya kadınlar gününü kutluyoruz”
AK Parti Merkez İlçe Başkanı Kemalettin Öztürk; “Ak Parti hükümeti olarak kadınlarımızın ülkemizin, erkeklerle birlikte toplumsal sorumluluğu her alanda yüklenecek bilgi ve bilinçte bireyler olarak kamusal alandaki yerlerini almalarını, geleceğimizin önemli bir teminatı olarak görmektedir.
Toplumun temelini aile, ailenin temelini de kadın olduğunu ifade eden Öztürk, sadece milletimizin yarısını meydana getirdiği için değil,her şeyden önce birey ve sağlıklı nesiller yetiştirmesinde birinci dereceden etkin olduğu için,kadının her sorunuyla öncelikli dereceden ilgilenilmesi gerektiği açıktır.Bireysel ailevi ve toplumsal hayatı bir bütünlük içinde değerlendiren insanı yaratılmışların en seçkin olarak gören ve her türlü ayrımcılığı peşinden reddeden temel anlayışımızı dünya kadınlar günü vesilesiyle bir kez daha dile getiriyorum.
Ak Partinin 8 yıllık iktidarı döneminde eğitimden, çalışma hayatına kadınların maruz Bırakıldığı sorunlarda,h ukuki çözüm yollarını açma kararlılığında olduğunu dile getiren Öztürk,kadın sorunlarının tıpkı öteki toplumsal ve hukuki sorunlarımız ulaşma ve adaletle çözülmesi gerektiğini belirterek bütün Kadınlarımızın bu özel ve anlamlı gününü en kalbi duygularla tebrik eder, en derin sevgi ve saygılarımı sunarım”
Türkiye Partisi Halkla İlişkilerden Sorumlu İl Bşk Yrd. Şule Tezcanlı; “Dünya da ki tüm işlerin %66’sını kadınlar gördüğü halde, bunun karşılığında dünya toplam gelirinin %10’nuna ve dünyadaki toplam mal varlığının ancak %1’ine sahiptirler. Bu gerçeklerle yola çıkan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu bu eşitsizliğe dikkat çekmek için 1977 yılında, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün her yıl kutlanmasını kabul etmiştir. Dünyadaki bu gelişmelerin yanında, ülkemiz kadınlarının bazı temel haklarını gelişmiş ülke kadınlarından çok daha önce almalarına rağmen geçen yaklaşık 80 yıl içerisinde kadın haklarına ilişkin gelişimi istenen düzeye gelememiştir. Ülkemizdeki mevcut duruma baktığımızda; Mal varlıklarının sadece %8’i kadınlara aittir. Kadınların %58’nin evlilik kararı aileleri tarafından verilmektedir. Her 100 kadından 34’ü aile içi şiddete maruz kalmaktadır. TBMM’deki 550 milletvekilinden yalnızca 48’i kadındır. Belediye başkanı olan kadınlarımızın oranı ise sadece %0,6’dır. Ekonomik alanda da OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) üye ülkelerinin hazırladıkları verilere göre Türkiye’deki çalışma çağındaki kadın nüfusun sadece %24,3’ü çalışıyor. Türkiye bu oranla OECD ülkeleri içinde sonuncu sırada yer alırken, AB ortalaması %56 dır. Eğitim alanına baktığımızda ise ne çarpıcı veri, kız çocuklarının yaklaşık %30’unun okula bile kayıtlı olmadığı gerçeğidir. Bir toplumun gelişmişliğinin ve çağdaşlığının en önemli göstergesi, kadınların toplumsal ve siyasal alanda sahip oldukları konumdur. Toplumsal cinsiyet eşitliği, yalnızca yılın bir gününde vurgulanacak bir hedef olmamalıdır.
Özellikle, ülke tarihinin bütün önemli sınavlarında kendini ispatlamış ve ülkemizin kurtuluş mücadelesinde dünya milletlerinin takdirini toplamış, örnek olmuş kadınlarımızın ülkemizin kalkınmasında ve varolma mücadelesi içindeki önemi, unutulmamalıdır.
Türkiye Partisi kadınları olarak, kalkınma ve ilerleme yolunda, başarının, kadın – erkek eşitliğinin her alanda sağlanmasına bağlı olduğunu düşünüyoruz.
Dünya milletleri içerisindeki, en fedakar kadın toplumunun yaşadığı ülkede yaşamaktan onur duyduğumu ifade ederken, bu vesileyle kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor, saygılarımı sunuyorum”
İl Sosyal Hizmetler Müdürü Serap Şenocak, “Bu gün 8 Mart, Birleşmiş Milletler genel kurulunun 1977 yılındaki genel toplantısında Kadın Hakları ve Uluslararası Barış günü olarak kararlaştırılması ve kadınların haklarının verilmesinin dünya barışını güçlendireceği kabul edilmesiyle 8 Mart Birleşmiş Milletler'e üye ülkelerde 'Uluslararası Kadın Günü' olarak kutlanmaya başlanmıştır. İki cinsten yaratılan insanoğlu için neden cinslerden birine özgü “bir gün” ayrılmış. Her ne kadar bu günün ortaya çıkmasında 1857 yılında, ABD'de dokuma işçisi kadınların daha insanca bir yaşam isteğiyle, eşitsizliğe ve ayrımcılığa, uzun ve insanlık dışı çalışma koşullarına karşı mücadeleye başladıkları, New York’da 40.000 kadar işçinin 8 saatlik çalışma süresi ve eşit işe eşit ücret istekleriyle başlattıkları grevde polis müdahalesi ve yangın nedeniyle 100’den fazla kadının hayatını kaybetmesi olayı başlangıç noktası olsa da, 8 Mart, ilerleyen süreçte, tüm dünya kadınlarının pek çok konudaki sorunlarını ortaya koyduğu bir gün haline gelmiştir. Neden? Çünkü günümüzde hala tüm dünya ülkelerinde, örneğin ; • ABD'de her 90 saniyede 1 kadın tecavüze uğruyor • Irak'ta nisan 2003'ten bu yana savaş sırasında ve sonrasında, en az 400 kadın tecavüze uğradığı tespit ediliyor. • Dünyada, ağırlıklı olarak Afrika kıtasında 135 milyondan fazla kadın sünnet ediliyor. • 280 milyonluk Arap dünyasında her 2 kadından 1'i okuma yazma bilmiyor. • Suudi Arabistan'da kadının oy hakkı yok, araba kullanması yasak. • Dünyada her 3 kadından 1'i hayatının bir döneminde şiddete maruz kalıyor. • Her 5 kadından 1'i hayatının bir döneminde tecavüz veya tecavüz girişimi kurbanı oluyor. • Kadın cinayet kurbanlarının yüzde 70'i eşleri ya da sevgilileri tarafından öldürülüyor. • Başta Bangladeş olmak üzere Hindistan, Pakistan, Afganistan, Kamboçya gibi Güney Asya ülkelerinde erkeklerin öç almak için kadınların yüzlerine asit atması suçu çok yaygın. • İran'da çok istisnai durumlar haricinde kadının boşanma hakkı yok • Afrika'daki hamile bayanların ölüm riski, Batı Avrupa'dakilerden 180 kat daha fazla • Mültecilerin %80'ini kadınlar oluşturuyor. • Dünya'daki arazilerin sadece %1'i kadınlara ait. • Gelişmekte olan bazı ülkelerde töre ve namus cinayetleri halen işleniyor ve normal kabul ediliyor. Namus cinayetleri özellikle güney Asya ve Ortadoğu ülkelerinin kabile hayatı süren toplumlarında yaygın. Namus cinayeti genellikle İslam ile özdeşleştirilse de özellikle Arap ülkelerindeki bazı Dürzi ve Hristiyan toplumlarında da namus cinayetlerine rastlanıyor. • Türkiye'de kadına karşı şiddet oranı gelişmiş devletlere oranla oldukça yüksek. Özellikle varoşlarda şiddete maruz kalan kadınların oranı %97'lere kadar çıkıyor. • Siyasette ve iş dünyasında da kadınların oranı gelişmiş ülkelerde bile oldukça düşük Özel gün ve haftaların belirlenmesinde genellikle o konuda aşılması gereken pek çok sorunun olması, gündeme getirilmesi gayreti bulunmaktadır. Biz kadınlar için, sadece ülkemizde değil tüm dünya ülkelerinde bütün kısıtlamalara rağmen bugün geldiğimiz nokta, her alanda verdiğimiz mücadeleler için elbette söylenecek çok şey var. Atatürk’ün milli mücadeleyi başlattığı yıllarda kadın hareketlerini görüyoruz. Türk kadını dünyada bir benzeri daha görülmeyen ve görülmeyecek Milli Mücadelede temel taşı olmuştur. Milli Mücadele bir bakıma kadınlar savaşıdır. Türk kadınının ülkesi için , toprağı için , geleceği için , kutsal bildiği her şey için yaptığı savaştır. O'nda KUTSALLIK BİLİNCİ her yönüyle gelişmiştir. Yıllarca hayal dahi edilemeyen, bugün bile birçok toplumda özlenen hakların Cumhuriyetin ve Devrimlerin mimarı Atatürk’ün reformlarıyla ülkemizde kazanıldığını görürüz. Yüz yıl önce aile düzeninde vatandaş dahi sayılmayan pasif kişilikli kadından, Cumhuriyet döneminde yüceltilen, hukuken hakları temsil edilen aktif kadın kavramına geçiş, mucizevi bir oluşumdur. Türk kadının bugünlerinde davasına ne kadar sahip çıktığını, hangi şuur ve kararlılıkla koştuğunu, yüzyılların ezikliğinden silkelenip silkelenemediğini, özellikle siyasi haklarını kazanmasına rağmen yıllardır gereken düzeyde kullanıp kullanmadığını görüyoruz. Kadına yakıştırılan meslekleri, Çalışan ve yüksek düzeyde eğitim görmüş kadınlarımızı, yönetici mevkilere gelme oranlarını buruk izliyoruz. Türk kadınlarının bu gün ki sorunları atlatacağına ve gerçek yerini toplumda alarak istenilen hedefe doğru yol alacağına inanmak istiyoruz. Ne söylediği ile, başardığı işiyle, nasıl göründüğünden daha çok ilgilenilen, insan haklarına eşit olarak sahip ve her alanda, sanatta, sporda, siyasette, yüksek mevkilerde, her meslekte var olabilen bilinç ve mücadelesinde olmayı kadınlar başaracaklardır. Ülkemizde ve dünyada en kısa zamanda 8 Martlara ihtiyaç duyulmayacak gelişmeler diler saygılarımı sunarım.”
Yalova Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Mukadder Silahtaroğlu; “Geçmişi çok daha öncelere dayanan ancak 1977 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutladığımız bu günde işsizliğin, yoksulluğun, ayrımcılığın en ağır faturasını ödeyen, gerekçeli, gerekçesiz şiddete maruz kalan kadınlarımız varken kadınlar gününün nasıl oluştuğuna dair tarihçesinden çok fazla bahsetmek istemiyorum. Kadınlarımıza farklı bir perspektif den bakarak, farklı açıdan görmenizi, ve kadın olarak farkındalığımızı hissetmenizi ve de kabul etmenizi bir kadın olarak istiyorum ve…….. Büyük Atatürk’ün. “Şuna kani olmak lazımdır ki, dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir.” Sözündeki isabetli tespite katılmamanızın da mümkün olamadığının farkına varmanızı sizlerden talep ediyorum. Fedakar, cefakar ancak bir o kadar da onurlu ve gururlu Türk kadını, batılı ülkelerdeki kadınlara göre daha güç koşullarda bulunmalarına karşın, Atatürk sayesinde bir çok hakka onlardan önce kavuşmuşlardır. Ülkemizde, başta kamu olmak üzere çalışma hayatında yer alan kadınlarımızın günümüzde bile çözüm bekleyen sorunları bulunmaktadır. Özellikle kırsal kesimde çocukken eğitim sorunuyla başlayan sıkıntı, ilerleyen süreçte zoraki evliliklere, töre cinayetlerine değin uzanmaktadır. Her insanı doğuran, ona hayat veren ana, bir kadındır ve her koşulda saygıya layıktır. Evinde, tarlasında, fabrikada, büroda, bazı özel sektörlerde çalıştığı halde sosyal güvencesi bulunmayan pek çok kadınlarımız vardır. Bu çağda ve zamanımızda böylesi sorunların çözümlenmesi gereklidir. Köy yaşamında tüm sıkıntıları üstlenen kadınlarımız, güncel göç nedeniyle kentli olduklarında aynı sıkıntıları çok daha ağır biçimde yüklenmektedir. Bürokrasinin hemen her aşamasında görev yapan Türk kadınının; eğitimini tamamladıktan sonra edindiği birikim ve donanım ile birleşen yeteneğinin övgüye değer başarılara imza attığı hepimizin bildiği ve takdir ettiği bir olgudur. Kültürel ve sosyal ayırımlara tâbi tutulmaksızın erkeklerle eşit olanak tanınan kadınlarımızın aynı koşullarda daha verimli ve başarılı oldukları memnuniyetle gözlenmektedir. Sürekli bir devinim içindeki toplumumuzda cinsiyet ayrımı yapılmadan, “yetkinin, kullanmayı bilene verilmesi” durumunda Türk kadınının göstereceği beceri tartışılmaz olacaktır. Çoğu sektörde statükocu sınırları kaldıran, temel dinamikleri harekete geçiren kadın yöneticiler olmuştur, olmaya da devam edeceklerdir. Ayrıca ve önemle belirtmek isterim ki; geleceğimizin teminatı çocuklarımızı, gelecek nesillerimizi sadece doğuran değil; şekillendiren, ilk eğitimini ve temel değerlerini kazandıran annedir, kadındır. Bu her zaman hatırlanması gereken bir konudur. Zira artık kadınlarımız yardımla, sadaka gibi önlerine konulan poşetlerle yaşamak, yarın ne olacak diye kara kara düşünmek istemiyorlar. Ama artık çok iyi biliyoruz ki kadınlarımız, dışlanmanın da, ayrımcılığın da, ellerinden alınmak istenen hakların da, evde yanmayan sobanın, pişmeyen çorbanın, boş kalan ekmek sepetinin de hesabını sormak istiyor. Çünki artık kadınlarımız onurlu bir yaşamı, kendisine, eşine çocuklarına iş ve sosyal devletin gereği olarakta geleceğe güven duymak istiyorlar. Kadınlarımız bu kararlılık ve anlayışla günlerini kutlarken, hem ekmek, hem de çiçek istiyorlar Ekonomik özgürlüklerini kazanan çağdaş Türk kadınının, toplumun şekillenmesine katkıda bulunarak, işlevini geliştirmek istemekle birlikte, Erkek egemen görüntüsü veren toplumumuzda, kadınlarımıza hak ettikleri değer verildiğinde, yaşam onlarla paylaşıldığında toplumun görüntüsünün daha aydınlık ve yaşanır olacağı da anlaşılmalıdır. Unutmayalım ki “Başarılı her erkeğin arkasında bir kadın vardır” sözü kanımca geçmişte kalmıştır. Günümüzde “Başarılı her erkeğin yanında bir kadın vardır” gerçeğini de görmek durumundayız. Tüm dünya, ülkemiz ve üyelerimiz kadınlarımızın “8 Mart Dünya Kadınlar Gününü” kutluyor, iyi ki varsınız diyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum”
Yerel Gündem 21 Kadın Meclisi Başkanı Nurten Anıl; “8 Mart günü Dünya Kadınlar Günü, aslında kutlama değil, anma günü olduğunu düşünmekteyiz. Kadın emekçilerin yaşadığı acı günlerin kutlama ile adlandırılmasını doğru bulmuyorduk. Ancak, bugün tüm kadınların günüdür. Anma gününün yanında, kadınlara özel gün olduğundan kutlamalarında yapılması daha doğru bir yaklaşımdır. Bu dünya, kadınların düşünceleriyle, yönetim kadrolarında daha çok yer almalarıyla daha yaşanabilir bir hal alacağı kanısındayız. Var olan hakların uygulamaya geçmesi en büyük temennimizdir. Kadınlara özgü bir günün var olması düşüncesi; ilk kez 26-27 Ağustos 1910’da Kopenhag’da düzenlenen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansında ortaya atıldı ve kabul edildi. Bir çok ülkede her yıl kutlanmaya başladı. İsveç’te ise 1912 yılından itibaren kutlanmaya başladı. Ancak ilk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı ve değişen tarihlerde ama her zaman ilkbaharda kutlanıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921’de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı tarafından olmuştur. İki dünya savaşı yılları arasında bazı ülkelerde kutlanması yasaklanan Kadınlar Günü, 1960’lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde de kutlanılmaya başlamasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1977 yılında 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kabul etti. Birleşmiş Milletler tarafından yapılan bir araştırmaya göre; 1. Dünyadaki işlerin %66’sı kadınlar tarafından görülüyor. 2. Buna karşın kadınlar dünyadaki toplam gelirin ancak %10’una sahipler. 3. Dünya’daki mal varlığının ise % 1’ine sahipler. 4. Başka bir değişle dünyadaki işlerin % 34’ü erkekler tarafından görülüyor ama erkekler dünyadaki toplam gelirin % 90’ına ve toplam mal varlığının % 99’una sahipler. Türkiye’den Rakamlar ( Milliyet, 8 Mart 2001) 1. Şehirlerde evli kadınların % 18’i, köylerde de % 76’sı eşleri tarafından dövülüyor. 2. Kadınların % 57,7’si evliliklerinin ilk gününde şiddetle karşılaşıyor. 3. Aile içi suçların % 90’ını kadına karşı işlenen suçlar oluşturuyor. DÜNDEN BUGÜNE KADINLAR GÜNÜ Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1800'lü yıllarda bir tekstil fabrikasında daha iyi çalışma koşulları için greve giden kadın işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamayarak ölmeleriyle gündeme geldi Kadınlar tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de 8 Mart'ta eşitlik isteklerini daha yüksek sesle dile getiriyorlar.
8 Mart'ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanması, uluslararası düzeyde kabul gören bir hal alması 1970'lere rastlasa da, bu tarihe kaynaklık eden olay ve dünya kadınlarının ortak bir gün kutlama isteğinin gündeme gelişi 1800'lerin ortasını bulur. ABD'nin New York kentindeki Cotton tekstil fabrikasında çalışan işçi kadınlar, 1800'lü yılların ortalarından beri daha iyi çalışma koşulları, emeklerinin karşılığında hak ettikleri ücret ve daha iyi yaşam için mücadele vermektedir. Ama bunca yıllık mücadeleye karşın elde edebildikleri pek bir hak yoktur. En sonunda, 8 Mart 1908 günü, haklarını alabilmek için son çare olarak greve giderler. Ancak patronlar bu greve zalim bir şekilde müdahale ederler. Greve giden kadınlar fabrika binasına kilitlenirler. Patronlar bu yolla grevin başka fabrikalara sıçramasını engellemek isterler. Ancak beklenmedik bir şey olur ve fabrika yanmaya başlar. Ne yazık ki yangından fabrikada bulunan kadın işçilerden çok azı kaçarak kurtulmayı başarır Yanan fabrikadan kaçmayı ve fabrikanın çevresine kurulmuş olan barikatları aşmayı başaramayan 129 kadın işçi yanarak ölür. Aynı yıl diğer endüstri kollarındaki kadınlar da mücadeleye devam ederler. Kadınların yürüttükleri mücadelenin temelinde seçme ve seçilme hakkı, günlük çalışma saatlerinin, koşullarının ve ücretlendirmenin yeniden düzenlenmesi gibi konular bulunmaktadır. Dünya Kadınlar Gününde bugün de ilk başlarda yapıldığı gibi eşitlik için, bağımsızlık için, politik haksızlıkların ortadan kalkması için, daha iyi yaşama ve çalışma koşulları elde edebilmek için çalışılıyor.
TÜRKİYE'DE 8 MART KADINLAR GÜNÜ İlk kez 1921 yılında ‘Emekçi Kadınlar Günü’ olarak kutlanmaya başlayan 8 Mart, 1975 yılında daha yaygın olarak kutlandı ve sokağa taşındı. ‘Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı’ programında Türkiye de etkilenmiş, 1975 yılında ‘Türkiye 1975 Kadın Yılı’ kongresi yapılmıştır. 1980 askeri darbesinden sonra dört yıl anılmadı 8 Mart. 1984'ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından Dünya Kadınlar Günü kutlanmaya başlandı. Kadınlar 80'li yıllarda 8 Mart'ı izinli yürüyüş ve şenliklerle kutlayamamışlarsa da, küçük gruplar mütevazi kutlamalarını sürdürdüler. 90'lı yıllarda kadın kuruluşlarının sayı ve çeşitliliğinin artması ile beraber 8 Mart daha geniş bir katılımla kutlanılır oldu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
8 Mart Mesajları
8 Mart Dünya Kadınlar Günü Nedeniyle yayınlanan mesajlarda günün anlam ve önemi belirtilirken, kadınlarımızın anlamlı günü kutlandı. Yayınlanan mesajlar şu ifadelere yer verildi;
CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce; “8 Mart, 1857 yılında Amerika'da sınıf savaşımının keskinleştiği bir dönemde, Amerikalı tekstil işçisi kadınların insanca yaşam ve sendikalaşma hakkı istemiyle, kolluk güçleriyle barikatlarda çarpışarak, demokratik haklar ve özgürlükler kazandıkları gündür. 8 Mart; emekçi kadınların ürünü ve emekçi kadınların birliğinin, dayanışmasının, mücadelesinin, geleneğinin günüdür, tarihidir.
Kadının adının var olmaya başladığı 8 Mart tarihi, 1975 yılında Birleşmiş Milletler Örgütü tarafından “Dünya kadınlar Günü” olarak kabul edilmiştir. 8 Mart ülkemizde ve bütün dünyada “Dünya emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaktadır.
Cumhuriyet; Türk kadının adını var etmiştir ve Türk Kadını ile birlikte yükselmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk bir demecinde “Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını kadar emek verdim diyemez. Erkeklerden kurduğumuz ordumuzun hayat kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir. Çift süren, tarlayı eken, kağnısı ve kucağındaki yavrusu ile yağmur demeyip, kış demeyip cephenin ihtiyaçlarını taşıyan hep onlar, hep o yüce, o fedakar, o ilahi Anadolu kadını olmuştur. Bundan ötürü hepimiz bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı, şükranla ve minnetle sonsuza kadar aziz ve kutsal bilelim” diyerek Türk Kadınına verdiği değeri göstermiştir.
Fransa ve İtalya’da kadınlara 1946’da, İsviçre’de ise 1971’de seçme ve seçilme hakkı tanınırken, bizim ülkemizde Türk Kadını 1930'da belediye seçimlerinde seçme, 1933'te çıkarılan Köy Kanunu'yla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 5 Aralık 1934'te Anayasa'da yapılan bir değişiklikle de milletvekili seçme ve seçilme haklarına kavuşmuştur.
Hal böyle iken, Türk kadının çalışma yaşamından, sosyal yaşama bir çok alanda ayrımcılığa maruz kalması kabul edilebilir bir durum değildir.
Dünya kadınlar gününde işsizliğin, yoksulluğun, ayrımcılığın en ağır faturasını kadınlarımız ödüyor. Bağımsızlık mücadelemizin temel gücü olan kadınlarımız, günümüzde de baskılarla, bağnaz düşüncelerle çağdaş yaşamın, çalışma dünyasının dışına itilmek isteniyor. Kadınlarımız onurlu yaşam, kendisine, eşine, çocuklarına iş, sosyal devletin gereği olarak da geleceğe güven duymak istiyorlar.
Kadınlarımız, dışlanmanın da, ayrımcılığın da, ellerinden alınmak istenen hakların da, evde yanmayan sobanın, kaynamayan tencerenin hesabını sormaya hazırlanıyorlar.
Bu düşüncelerle tüm kadınlarımızın Dünya Emekçi Kadınlar Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü’nü kutluyor, kadınlarımızın mutlu oldukları ve toplumsal yaşamda hak ettikleri değerlere ulaştıkları günlere hep birlikte, mücadeleyle ulaşacağımıza inanıyor, saygılar sunuyorum”
Yalova Belediye Başkanı Yakup Koçal; "“Türk tarihi şanlı bir şekilde yazılırken bu süreçte bayanların özeverileri asla göz ardı edilemez” diyen Başkan Koçal, mesajında şunları söyledi;
“Türk kadını; geçmişten günümüze toplumsal hayatımızın, millet ve devlet yapımızın odağında yer almış, her zaman fedakarlıkların en yücesini yapmıştır. Yeri geldiğinde kanını, canını, emeğini ve evladını memleketin kurtuluşuna ve bağımsızlığına adamıştır. Bizler, böyle yüce insanların emekleriyle yetişmiş bir nesilin evletlarıyız ve böyle olmakla da gurur duyuyoruz. Çünkü toplumumuzun temelini aile, ailemizin temelini de, kadınlarımız oluşturmaktadır.
Kadınlarımızın yeri gelişen dünyada daha da iyi anlaşılmaktadır. Yapıcı bakış açıları ile bizlere yol gösteren kadınlarımızın bu topluma hizmetlerini göz ardı etmemekteyiz. Bu sebeble Yerel Gündem 21 çatısı altında oluşturulan Kadın Meclisimiz, bayanların her türlü sorunlarına ilişkin çalışmalarda bulunmaktadır. Bayanlarımızın görev aldığı toplulukların bizlere ilettiği konular üzerinde de hassasiyetle duruyoruz. Bunun en güzel örneğini kaldırım işgallerine karşı haklı isteklerinde gördük. Bayanlarımızın bu konuda, bizlerin engelleyici unsur olması için demokratik yollara başvurduğunu hep birlikte gördük. Oluşturdukları ortak birliktelik sayesinde, onlardan aldığımız kamuoyu desteğiyle 15 Mart itibariyle esnafımızca kaldırımlara mal çıkartılmamasına yönelik uygulamaya başlayacağız. Bunun yanı sıra, bayanların tavsiyeleri doğrultusunda ortak hareket ederek bir çok konuyu da birlikte çözüme kavuşturacağız.
Yalova Belediyesi olarak, bayanların birlik ve beraberliklerini daha iyi pekiştirme şansı yakaladıkları 8 Mart dolayısıyla bir takım etkinlikler düzenleyeceğiz. 8 Mart’ı dolu dolu yaşabilmek, bayanlarımızın bu önemli gününde yanlarında olabilmek adına Yalova Belediyesi olarak her zaman mesai harcama hazırız. Tüm bayanlarımızı da etkinliklere katılmaya davet ediyorum. Bu vesileyle birkez daha tüm bayanlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü canı gönülden kutluyor, sağlıklı, huzurlu ve başarılı günler diliyorum.”
MHP Yalova İl Başkanlığı Kadın Kollarından Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Gülsüm
Güler; “8 Mart Dünya Kadınlar Günü, kadın haklarının kazanılmasında nerelerden başlandığını ve bugünlere nasıl gelindiğinin hatırlanması için özel bir gün dür.
Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği savaşın temsili başlangıcı 8 Mart 1857 yılında insanlık dışı çalışma koşullarına ve düşük ücrete karşı başlattığı grev, kanlı bitmiş. Saldırı sırasında çıkan yangında bir çok kadın can vermiştir. 1975 yılında Dünya Kadınlar Yılı’nı ilan eden Birleşmiş Milletler Örgütü, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın tüm kadınlar için Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kararlaştırmıştır. Kadınlara eşit hakların verilmesinin Dünya barışını güçlendireceği kabul edilmiştir.
Toplumumuzda tarihsel süreçlere bakıldığında özellikle sosyal ve politik gelişmeler açısından kadın ve kadının yeri etkin ve önemli olmuştur. Kadınların inanç ve iradeleri son derece kuvvetlidir. Şöyle ki kadınlarımız bir amaç uğruna yılmadan usanmadan birçok fedakârlık yapmaktan çekinmeden çalışmaktan asla vazgeçmezler. Sayılacak daha bir çok yeteneği doğası gereği kendinde bulundurmakta olan kadınlarımızın sosyal yapı içerisindeki siyasi çalışmalarda etkinliği ve başarısı buradan kaynaklanmaktadır. Kurtuluş savaşında adını sıkça duyduğumuz kadınlarımızın yapmış olduğu hareketler özellikle stratejik açıdan son derece önemlidir. Memleketin dört bir yanında başlayan işgalleri protesto etmek amacıyla mitingler düzenleyerek mücadelenin ilk adımını atmışlardı. Öyle anlarda öyle doğru hareketler yapmıştır ki Türk Kadınlarının Cumhuriyet öncesi dönemlerde sergiledikleri tutumların yanı sıra; kadınların Cumhuriyet sonrası dönemde siyasete katılma hakkıyla beraber milletvekili olarak Meclis’teki çalışmaları gözden geçirilecek olursa, onların erkeklere oranla Meclis’e daha fazla devam ettikleri, hemen bütün oturumları takip ettikleri ve en etkin olarak da bazı konularda söz aldıkları görülür.
Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ise kadınlarımızdaki bu gücün farkında olarak şu şekilde bir ifade kullanmıştır kadınlarımız için "Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını kadar emek verdim diyemez. Erkeklerden kurduğumuz ordumuzun hayat kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir. Çift süren, tarlayı eken, kağnısı ve kucağındaki yavrusu ile yağmur demeyip, kış demeyip cephenin ihtiyaçlarını taşıyan hep onlar, hep o yüce, o fedakar, o ilahi Anadolu kadını olmuştur. Bundan ötürü hepimiz bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı, şükranla ve minnetle sonsuza kadar aziz ve kutsal bilelim." demektedir. Fakat ne yazık ki toplumumuzda meydana gelen bozulma yine
Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün “Şubat 1923 dediği gibi
"Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun bir organı faaliyette bulunurken diğer bir organı işlemezse o sosyal toplum felçlidir." tespitine katılmamak mümkün değildir. Sosyal ve siyası açıdan kadın gücünü ve etkinliğini görmemek mümkün değildir. İşte Milliyetçi Hareket Partisi Yalova İl Başkanlığı olarak il bazında kadın teşkilatlanmamıza önem vermemiz gerektiğini düşünmekte ve bu amaca yönelik projeler başlatmış bulunmaktayız.Bu vesile ile Milliyetçi Hareket Partisi Yalova İl Başkanlığı olarak tüm kadınlarımızın Dünya kadınlar gününü kutluyoruz”
AK Parti Merkez İlçe Başkanı Kemalettin Öztürk; “Ak Parti hükümeti olarak kadınlarımızın ülkemizin, erkeklerle birlikte toplumsal sorumluluğu her alanda yüklenecek bilgi ve bilinçte bireyler olarak kamusal alandaki yerlerini almalarını, geleceğimizin önemli bir teminatı olarak görmektedir.
Toplumun temelini aile, ailenin temelini de kadın olduğunu ifade eden Öztürk, sadece milletimizin yarısını meydana getirdiği için değil,her şeyden önce birey ve sağlıklı nesiller yetiştirmesinde birinci dereceden etkin olduğu için,kadının her sorunuyla öncelikli dereceden ilgilenilmesi gerektiği açıktır.Bireysel ailevi ve toplumsal hayatı bir bütünlük içinde değerlendiren insanı yaratılmışların en seçkin olarak gören ve her türlü ayrımcılığı peşinden reddeden temel anlayışımızı dünya kadınlar günü vesilesiyle bir kez daha dile getiriyorum.
Ak Partinin 8 yıllık iktidarı döneminde eğitimden, çalışma hayatına kadınların maruz
Bırakıldığı sorunlarda,h ukuki çözüm yollarını açma kararlılığında olduğunu dile getiren Öztürk,kadın sorunlarının tıpkı öteki toplumsal ve hukuki sorunlarımız ulaşma ve adaletle çözülmesi gerektiğini belirterek bütün Kadınlarımızın bu özel ve anlamlı gününü en kalbi duygularla tebrik eder, en derin sevgi ve saygılarımı sunarım”
Türkiye Partisi Halkla İlişkilerden Sorumlu İl Bşk Yrd. Şule Tezcanlı; “Dünya da ki tüm işlerin %66’sını kadınlar gördüğü halde, bunun karşılığında dünya toplam gelirinin %10’nuna ve dünyadaki toplam mal varlığının ancak %1’ine sahiptirler. Bu gerçeklerle yola çıkan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu bu eşitsizliğe dikkat çekmek için 1977 yılında, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün her yıl kutlanmasını kabul etmiştir.
Dünyadaki bu gelişmelerin yanında, ülkemiz kadınlarının bazı temel haklarını gelişmiş ülke kadınlarından çok daha önce almalarına rağmen geçen yaklaşık 80 yıl içerisinde kadın haklarına ilişkin gelişimi istenen düzeye gelememiştir. Ülkemizdeki mevcut duruma baktığımızda;
Mal varlıklarının sadece %8’i kadınlara aittir. Kadınların %58’nin evlilik kararı aileleri tarafından verilmektedir. Her 100 kadından 34’ü aile içi şiddete maruz kalmaktadır. TBMM’deki 550 milletvekilinden yalnızca 48’i kadındır. Belediye başkanı olan kadınlarımızın oranı ise sadece %0,6’dır. Ekonomik alanda da OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) üye ülkelerinin hazırladıkları verilere göre Türkiye’deki çalışma çağındaki kadın nüfusun sadece %24,3’ü çalışıyor. Türkiye bu oranla OECD ülkeleri içinde sonuncu sırada yer alırken, AB ortalaması %56 dır. Eğitim alanına baktığımızda ise ne çarpıcı veri, kız çocuklarının yaklaşık %30’unun okula bile kayıtlı olmadığı gerçeğidir.
Bir toplumun gelişmişliğinin ve çağdaşlığının en önemli göstergesi, kadınların toplumsal ve siyasal alanda sahip oldukları konumdur. Toplumsal cinsiyet eşitliği, yalnızca yılın bir gününde vurgulanacak bir hedef olmamalıdır.
Özellikle, ülke tarihinin bütün önemli sınavlarında kendini ispatlamış ve ülkemizin kurtuluş mücadelesinde dünya milletlerinin takdirini toplamış, örnek olmuş kadınlarımızın ülkemizin kalkınmasında ve varolma mücadelesi içindeki önemi, unutulmamalıdır.
Türkiye Partisi kadınları olarak, kalkınma ve ilerleme yolunda, başarının, kadın – erkek eşitliğinin her alanda sağlanmasına bağlı olduğunu düşünüyoruz.
Dünya milletleri içerisindeki, en fedakar kadın toplumunun yaşadığı ülkede yaşamaktan onur duyduğumu ifade ederken, bu vesileyle kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor, saygılarımı sunuyorum”
İl Sosyal Hizmetler Müdürü Serap Şenocak, “Bu gün 8 Mart, Birleşmiş Milletler genel kurulunun 1977 yılındaki genel toplantısında Kadın Hakları ve Uluslararası Barış günü olarak kararlaştırılması ve kadınların haklarının verilmesinin dünya barışını güçlendireceği kabul edilmesiyle 8 Mart Birleşmiş Milletler'e üye ülkelerde 'Uluslararası Kadın Günü' olarak kutlanmaya başlanmıştır.
İki cinsten yaratılan insanoğlu için neden cinslerden birine özgü “bir gün” ayrılmış. Her ne kadar bu günün ortaya çıkmasında 1857 yılında, ABD'de dokuma işçisi kadınların daha insanca bir yaşam isteğiyle, eşitsizliğe ve ayrımcılığa, uzun ve insanlık dışı çalışma koşullarına karşı mücadeleye başladıkları, New York’da 40.000 kadar işçinin 8 saatlik çalışma süresi ve eşit işe eşit ücret istekleriyle başlattıkları grevde polis müdahalesi ve yangın nedeniyle 100’den fazla kadının hayatını kaybetmesi olayı başlangıç noktası olsa da, 8 Mart, ilerleyen süreçte, tüm dünya kadınlarının pek çok konudaki sorunlarını ortaya koyduğu bir gün haline gelmiştir.
Neden? Çünkü günümüzde hala tüm dünya ülkelerinde, örneğin ;
• ABD'de her 90 saniyede 1 kadın tecavüze uğruyor
• Irak'ta nisan 2003'ten bu yana savaş sırasında ve sonrasında, en az 400 kadın tecavüze uğradığı tespit ediliyor.
• Dünyada, ağırlıklı olarak Afrika kıtasında 135 milyondan fazla kadın sünnet ediliyor.
• 280 milyonluk Arap dünyasında her 2 kadından 1'i okuma yazma bilmiyor.
• Suudi Arabistan'da kadının oy hakkı yok, araba kullanması yasak.
• Dünyada her 3 kadından 1'i hayatının bir döneminde şiddete maruz kalıyor.
• Her 5 kadından 1'i hayatının bir döneminde tecavüz veya tecavüz girişimi kurbanı oluyor.
• Kadın cinayet kurbanlarının yüzde 70'i eşleri ya da sevgilileri tarafından öldürülüyor.
• Başta Bangladeş olmak üzere Hindistan, Pakistan, Afganistan, Kamboçya gibi Güney Asya ülkelerinde erkeklerin öç almak için kadınların yüzlerine asit atması suçu çok yaygın.
• İran'da çok istisnai durumlar haricinde kadının boşanma hakkı yok
• Afrika'daki hamile bayanların ölüm riski, Batı Avrupa'dakilerden 180 kat daha fazla
• Mültecilerin %80'ini kadınlar oluşturuyor.
• Dünya'daki arazilerin sadece %1'i kadınlara ait.
• Gelişmekte olan bazı ülkelerde töre ve namus cinayetleri halen işleniyor ve normal kabul ediliyor. Namus cinayetleri özellikle güney Asya ve Ortadoğu ülkelerinin kabile hayatı süren toplumlarında yaygın. Namus cinayeti genellikle İslam ile özdeşleştirilse de özellikle Arap ülkelerindeki bazı Dürzi ve Hristiyan toplumlarında da namus cinayetlerine rastlanıyor.
• Türkiye'de kadına karşı şiddet oranı gelişmiş devletlere oranla oldukça yüksek. Özellikle varoşlarda şiddete maruz kalan kadınların oranı %97'lere kadar çıkıyor.
• Siyasette ve iş dünyasında da kadınların oranı gelişmiş ülkelerde bile oldukça düşük
Özel gün ve haftaların belirlenmesinde genellikle o konuda aşılması gereken pek çok sorunun olması, gündeme getirilmesi gayreti bulunmaktadır.
Biz kadınlar için, sadece ülkemizde değil tüm dünya ülkelerinde bütün kısıtlamalara rağmen bugün geldiğimiz nokta, her alanda verdiğimiz mücadeleler için elbette söylenecek çok şey var.
Atatürk’ün milli mücadeleyi başlattığı yıllarda kadın hareketlerini görüyoruz. Türk kadını dünyada bir benzeri daha görülmeyen ve görülmeyecek Milli Mücadelede temel taşı olmuştur.
Milli Mücadele bir bakıma kadınlar savaşıdır. Türk kadınının ülkesi için , toprağı için , geleceği için , kutsal bildiği her şey için yaptığı savaştır. O'nda KUTSALLIK BİLİNCİ her yönüyle gelişmiştir.
Yıllarca hayal dahi edilemeyen, bugün bile birçok toplumda özlenen hakların Cumhuriyetin ve Devrimlerin mimarı Atatürk’ün reformlarıyla ülkemizde kazanıldığını görürüz. Yüz yıl önce aile düzeninde vatandaş dahi sayılmayan pasif kişilikli kadından, Cumhuriyet döneminde yüceltilen, hukuken hakları temsil edilen aktif kadın kavramına geçiş, mucizevi bir oluşumdur. Türk kadının bugünlerinde davasına ne kadar sahip çıktığını, hangi şuur ve kararlılıkla koştuğunu, yüzyılların ezikliğinden silkelenip silkelenemediğini, özellikle siyasi haklarını kazanmasına rağmen yıllardır gereken düzeyde kullanıp kullanmadığını görüyoruz. Kadına yakıştırılan meslekleri, Çalışan ve yüksek düzeyde eğitim görmüş kadınlarımızı, yönetici mevkilere gelme oranlarını buruk izliyoruz.
Türk kadınlarının bu gün ki sorunları atlatacağına ve gerçek yerini toplumda alarak istenilen hedefe doğru yol alacağına inanmak istiyoruz.
Ne söylediği ile, başardığı işiyle, nasıl göründüğünden daha çok ilgilenilen, insan haklarına eşit olarak sahip ve her alanda, sanatta, sporda, siyasette, yüksek mevkilerde, her meslekte var olabilen bilinç ve mücadelesinde olmayı kadınlar başaracaklardır. Ülkemizde ve dünyada en kısa zamanda 8 Martlara ihtiyaç duyulmayacak gelişmeler diler saygılarımı sunarım.”
Yalova Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Mukadder Silahtaroğlu; “Geçmişi çok daha öncelere dayanan ancak 1977 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutladığımız bu günde işsizliğin, yoksulluğun, ayrımcılığın en ağır faturasını ödeyen, gerekçeli, gerekçesiz şiddete maruz kalan kadınlarımız varken kadınlar gününün nasıl oluştuğuna dair tarihçesinden çok fazla bahsetmek istemiyorum. Kadınlarımıza farklı bir perspektif den bakarak, farklı açıdan görmenizi, ve kadın olarak farkındalığımızı hissetmenizi ve de kabul etmenizi bir kadın olarak istiyorum ve……..
Büyük Atatürk’ün. “Şuna kani olmak lazımdır ki, dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir.” Sözündeki isabetli tespite katılmamanızın da mümkün olamadığının farkına varmanızı sizlerden talep ediyorum.
Fedakar, cefakar ancak bir o kadar da onurlu ve gururlu Türk kadını, batılı ülkelerdeki kadınlara göre daha güç koşullarda bulunmalarına karşın, Atatürk sayesinde bir çok hakka onlardan önce kavuşmuşlardır.
Ülkemizde, başta kamu olmak üzere çalışma hayatında yer alan kadınlarımızın günümüzde bile çözüm bekleyen sorunları bulunmaktadır. Özellikle kırsal kesimde çocukken eğitim sorunuyla başlayan sıkıntı, ilerleyen süreçte zoraki evliliklere, töre cinayetlerine değin uzanmaktadır. Her insanı doğuran, ona hayat veren ana, bir kadındır ve her koşulda saygıya layıktır.
Evinde, tarlasında, fabrikada, büroda, bazı özel sektörlerde çalıştığı halde sosyal güvencesi bulunmayan pek çok kadınlarımız vardır. Bu çağda ve zamanımızda böylesi sorunların çözümlenmesi gereklidir. Köy yaşamında tüm sıkıntıları üstlenen kadınlarımız, güncel göç nedeniyle kentli olduklarında aynı sıkıntıları çok daha ağır biçimde yüklenmektedir.
Bürokrasinin hemen her aşamasında görev yapan Türk kadınının; eğitimini tamamladıktan sonra edindiği birikim ve donanım ile birleşen yeteneğinin övgüye değer başarılara imza attığı hepimizin bildiği ve takdir ettiği bir olgudur.
Kültürel ve sosyal ayırımlara tâbi tutulmaksızın erkeklerle eşit olanak tanınan kadınlarımızın aynı koşullarda daha verimli ve başarılı oldukları memnuniyetle gözlenmektedir. Sürekli bir devinim içindeki toplumumuzda cinsiyet ayrımı yapılmadan, “yetkinin, kullanmayı bilene verilmesi” durumunda Türk kadınının göstereceği beceri tartışılmaz olacaktır. Çoğu sektörde statükocu sınırları kaldıran, temel dinamikleri harekete geçiren kadın yöneticiler olmuştur, olmaya da devam edeceklerdir.
Ayrıca ve önemle belirtmek isterim ki; geleceğimizin teminatı çocuklarımızı, gelecek nesillerimizi sadece doğuran değil; şekillendiren, ilk eğitimini ve temel değerlerini kazandıran annedir, kadındır. Bu her zaman hatırlanması gereken bir konudur.
Zira artık kadınlarımız yardımla, sadaka gibi önlerine konulan poşetlerle yaşamak, yarın ne olacak diye kara kara düşünmek istemiyorlar. Ama artık çok iyi biliyoruz ki kadınlarımız, dışlanmanın da, ayrımcılığın da, ellerinden alınmak istenen hakların da, evde yanmayan sobanın, pişmeyen çorbanın, boş kalan ekmek sepetinin de hesabını sormak istiyor. Çünki artık kadınlarımız onurlu bir yaşamı, kendisine, eşine çocuklarına iş ve sosyal devletin gereği olarakta geleceğe güven duymak istiyorlar. Kadınlarımız bu kararlılık ve anlayışla günlerini kutlarken, hem ekmek, hem de çiçek istiyorlar
Ekonomik özgürlüklerini kazanan çağdaş Türk kadınının, toplumun şekillenmesine katkıda bulunarak, işlevini geliştirmek istemekle birlikte, Erkek egemen görüntüsü veren toplumumuzda, kadınlarımıza hak ettikleri değer verildiğinde, yaşam onlarla paylaşıldığında toplumun görüntüsünün daha aydınlık ve yaşanır olacağı da anlaşılmalıdır.
Unutmayalım ki “Başarılı her erkeğin arkasında bir kadın vardır” sözü kanımca geçmişte kalmıştır. Günümüzde “Başarılı her erkeğin yanında bir kadın vardır” gerçeğini de görmek durumundayız.
Tüm dünya, ülkemiz ve üyelerimiz kadınlarımızın “8 Mart Dünya Kadınlar Gününü” kutluyor, iyi ki varsınız diyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum”
Yerel Gündem 21 Kadın Meclisi Başkanı Nurten Anıl; “8 Mart günü Dünya Kadınlar Günü, aslında kutlama değil, anma günü olduğunu düşünmekteyiz. Kadın emekçilerin yaşadığı acı günlerin kutlama ile adlandırılmasını doğru bulmuyorduk. Ancak, bugün tüm kadınların günüdür. Anma gününün yanında, kadınlara özel gün olduğundan kutlamalarında yapılması daha doğru bir yaklaşımdır. Bu dünya, kadınların düşünceleriyle, yönetim kadrolarında daha çok yer almalarıyla daha yaşanabilir bir hal alacağı kanısındayız. Var olan hakların uygulamaya geçmesi en büyük temennimizdir. Kadınlara özgü bir günün var olması düşüncesi; ilk kez 26-27 Ağustos 1910’da Kopenhag’da düzenlenen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansında ortaya atıldı ve kabul edildi. Bir çok ülkede her yıl kutlanmaya başladı. İsveç’te ise 1912 yılından itibaren kutlanmaya başladı. Ancak ilk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı ve değişen tarihlerde ama her zaman ilkbaharda kutlanıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921’de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı tarafından olmuştur. İki dünya savaşı yılları arasında bazı ülkelerde kutlanması yasaklanan Kadınlar Günü, 1960’lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde de kutlanılmaya başlamasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1977 yılında 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kabul etti.
Birleşmiş Milletler tarafından yapılan bir araştırmaya göre;
1. Dünyadaki işlerin %66’sı kadınlar tarafından görülüyor.
2. Buna karşın kadınlar dünyadaki toplam gelirin ancak %10’una sahipler.
3. Dünya’daki mal varlığının ise % 1’ine sahipler.
4. Başka bir değişle dünyadaki işlerin % 34’ü erkekler tarafından görülüyor ama erkekler dünyadaki toplam gelirin % 90’ına ve toplam mal varlığının % 99’una sahipler.
Türkiye’den Rakamlar ( Milliyet, 8 Mart 2001)
1. Şehirlerde evli kadınların % 18’i, köylerde de % 76’sı eşleri tarafından dövülüyor.
2. Kadınların % 57,7’si evliliklerinin ilk gününde şiddetle karşılaşıyor.
3. Aile içi suçların % 90’ını kadına karşı işlenen suçlar oluşturuyor.
DÜNDEN BUGÜNE KADINLAR GÜNÜ
Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1800'lü yıllarda bir tekstil fabrikasında daha iyi çalışma koşulları için greve giden kadın işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamayarak ölmeleriyle gündeme geldi Kadınlar tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de 8 Mart'ta eşitlik isteklerini daha yüksek sesle dile getiriyorlar.
8 Mart'ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanması, uluslararası düzeyde kabul gören bir hal alması 1970'lere rastlasa da, bu tarihe kaynaklık eden olay ve dünya kadınlarının ortak bir gün kutlama isteğinin gündeme gelişi 1800'lerin ortasını bulur. ABD'nin New York kentindeki Cotton tekstil fabrikasında çalışan işçi kadınlar, 1800'lü yılların ortalarından beri daha iyi çalışma koşulları, emeklerinin karşılığında hak ettikleri ücret ve daha iyi yaşam için mücadele vermektedir. Ama bunca yıllık mücadeleye karşın elde edebildikleri pek bir hak yoktur. En sonunda, 8 Mart 1908 günü, haklarını alabilmek için son çare olarak greve giderler. Ancak patronlar bu greve zalim bir şekilde müdahale ederler. Greve giden kadınlar fabrika binasına kilitlenirler. Patronlar bu yolla grevin başka fabrikalara sıçramasını engellemek isterler. Ancak beklenmedik bir şey olur ve fabrika yanmaya başlar. Ne yazık ki yangından fabrikada bulunan kadın işçilerden çok azı kaçarak kurtulmayı başarır Yanan fabrikadan kaçmayı ve fabrikanın çevresine kurulmuş olan barikatları aşmayı başaramayan 129 kadın işçi yanarak ölür.
Aynı yıl diğer endüstri kollarındaki kadınlar da mücadeleye devam ederler. Kadınların yürüttükleri mücadelenin temelinde seçme ve seçilme hakkı, günlük çalışma saatlerinin, koşullarının ve ücretlendirmenin yeniden düzenlenmesi gibi konular bulunmaktadır. Dünya Kadınlar Gününde bugün de ilk başlarda yapıldığı gibi eşitlik için, bağımsızlık için, politik haksızlıkların ortadan kalkması için, daha iyi yaşama ve çalışma koşulları elde edebilmek için çalışılıyor.
TÜRKİYE'DE 8 MART KADINLAR GÜNÜ
İlk kez 1921 yılında ‘Emekçi Kadınlar Günü’ olarak kutlanmaya başlayan 8 Mart, 1975 yılında daha yaygın olarak kutlandı ve sokağa taşındı. ‘Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı’ programında Türkiye de etkilenmiş, 1975 yılında ‘Türkiye 1975 Kadın Yılı’ kongresi yapılmıştır. 1980 askeri darbesinden sonra dört yıl anılmadı 8 Mart. 1984'ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından Dünya Kadınlar Günü kutlanmaya başlandı. Kadınlar 80'li yıllarda 8 Mart'ı izinli yürüyüş ve şenliklerle kutlayamamışlarsa da, küçük gruplar mütevazi kutlamalarını sürdürdüler. 90'lı yıllarda kadın kuruluşlarının sayı ve çeşitliliğinin artması ile beraber 8 Mart daha geniş bir katılımla kutlanılır oldu.
En Çok Okunan Haberler