Yalova Eski Belediye Başkanı Yakup Koçal Yalova’nın vizyonunun “Ucuz Emek” kentine doğru olan gidişatının engellenmesi olmalıdır dedi.
Haber Giriş Tarihi: 11.02.2008 00:00
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
yalovamiz.com
Yakup Koçal Yalova’daki işsizlerin genelde eğitimli ve bayanlardan oluştuğunu ifade ederek “Tersaneye müracaat eden 15 bine yakın işsiz içinde ilimizde ikamet insan sayısı 6-7 bin iken, sadece Özdilek Alışveriş Merkezine kentimizden müracaat eden işsiz sayısı 7 bindir. Bu sayının %70’i yüksek okul mezunudur ve çoğunlunu bayandır. “Kadının” öncelikli problemi modernleşme ve kentleşmeyle birlikte, istihdam piyasasında yer alma şansını bulabilmektir. Kısacası,Yalova’daki işsiz insanların diğer kentlerle kıyaslandığı zaman farklılığı, nitelik olarak eğitimli ve bayan yoğunluklu olmalarıdır. Bu insanların kaynakçılık yerine tezgahtarlık yapmaya razı olmalarının sebebi aldıkları eğitimdir. Ama asgari ücreti kabullenerek, tezgahtarlığa razı olmaları, vizyonsuzluk örneği olarak, Yalova için biçilen gömleğin derin çelişkisidir. Aslında Yalova’nın farklılığı ve ayrıcalığı, ülke içinde ki diğer kentlere oranla göreceli olarak yüksek eğitimli olmasıdır. Ülkemizin eğitim ortalaması ilkokul dördüncü sınıfken, Yalova’nın ortalaması 5-6 sene daha fazladır. 180 bin kişilik bu kentte 30 bine yakın öğrenci vardır ve Yalova’da liseyi bitirip şu anda Üniversite de okuyan en azından 3-4 bin kişi vardır. Her yıl üniversiteyi bitiren bine yakın Yalovalı genç, geleceğini ailesinden uzak büyük kentlerde aramaktadır. Neden? Buna razı olmalı mıyız?
Çözüm, “gelecek yönetimi” anlayışı ve vizyonu içinde teşvik edilecek doğru sektörel tercihleri yapabilmektedir.
Kapitalist Dünya ekonomik sistemi içinde, artık sadece “üretmek” yetmiyor. ”Merkez-çevre” analizine göre merkez ülkeler karlılığı ile birlikte emek değeri düşen ve çevre duyarlılığı olmayan sektörleri çevre ülkelere kaydırarak, hem kendilerine, yüksek katma değerli ürünleri için satın alma kapasitesine sahip “Pazar” oluşturuyorlar, hem de sömürünün derinleşmesini gerçekleştiriyorlar. Çevre ülkelerin merkeze yönelmelerini sağlayacak tek strateji eğitim hamlesiyle ulusal emeğini nitelikli hale getirmek ve katma değeri yüksek üretimi gerçekleştirmektir. Çin, Hindistan, Rusya, İsveç, Finlandiya ve benzeri ülkelerin temel siyaset ilkesine dönüşen bu anlayışın bire bir kopyalanması mümkün değildir. Her ülkenin mevcutta sahip olduğu sektör çeşitlemesi, eğitim düzeyi, coğrafi konum gibi etkenleri farklı ulusal hedef ve planlamaları gündeme getiriyor. Farklılığı yaratacak olan “ülke tecrübelerinin” oluşacağı model uygulamalarının test edilmesini müteakiben “ulusal kalkınma” hamlesinin gerçekleştirilmesidir.
Silikon Vadisi, Teknoparklar gibi projeler doğru yaklaşımlar olarak gözükse de, esas amacın yazılım ve bilişim teknolojilerinin mevcut sanayi üretiminde kullanılabilir olmasıdır. Büyük sanayi kuruluşları bu dönüşümü, ihtiyaçları doğrultusunda kendi içlerinde çözme şansına sahiptir ve bunu başarı ile yapanlar mevcuttur. Doğal olarakta, uluslararası Pazar paylarını arttırmaktadırlar. Mesela otomotiv sektöründe ulaşılan 20 milyar dolarlık ihracat kapasitesi bir örnek olarak gözükse de, biliniyor ki bu ihracatın içindeki ithalat payının yüksekliği ulusal zenginliğin artmasını engelleyen bir faktördür. Bunun sebebi, yedek parça gibi tedariklerin ithal girdilerle teknolojik gerilikten dolayı rekabet edememeleridir.
Bu düşünceler içinde 2001 yılında Yalova’da kurulmasını öngördüğümüz Bilişim OSB’nin amacı, yazılım ve bilişim teknolojileri kullanmak kaydıyla ufak bir alanda bir “Türkiye Tecrübesi” yaratarak, nitelikli emeği içinde barındıran ve katma değeri yüksek üretim merkezi organize etmekti. Bilişim OSB, mesela Yalova’da otomotiv tedarikçileriyle bütünleşip ülke tecrübesi yaratılmasının ardından, farklı kentlerde farklı sektörlerle bütünleşmesi öngörülerek kurulacak 8-10 adet Bilişim OSB’lerle “Ulusal Kalkınma “ hamlesine dönüştürülebilir.
Türkiye’nin iktisadi kalkınma tarihine imza atma şansının bulunduğunu sandığım bu proje, ancak, kamunun önderliğinde ve yönlendirmesiyle gerçekleşebilir. Kamu açısından 3 milyon dolar gibi düşük maliyetten ziyade önemli olan planlama, organizasyon ve yönlendirme ihtiyacıdır.
2003 yılının Eylül ayında tescili alınmış olan Bilişim OSB’nin müteşebbis heyetinde Yalova Belediyesi, Yalova Valiliği ve Yalova Ticaret ve Sanayi Odası vardır. Belediye öncülüğünde yürütülen çalışmalar, maalesef, 2004 Mart ayında ki yerel seçimlerden sonra siyasi önyargılar nedeniyle sümenaltı edilmiştir. Sanayi Bakanımız Sayın Ali Coşkun’un her konuşmasında örnek çalışma olacağı umudunu dile getirmesine ve kentimize her gelişinde “niye mesafe alınmıyor” diye sorgulamasına rağmen, bu güne kadar bir adım yol alınamamıştır. Sayın Valimiz Doç. Yusuf Erbay son çare olarak, 3 ay evvel Sanayi Bakanlığına rapor yollayarak konuya bakanlıkça sahiplenilmesini talep etmiştir.
OSB’nin ülke açısından “kalkınma hamlesi” olabilme özelliğinin yanı sıra, kentimiz açısından önemi, sağlayacağı ilave 5-6 bin kişilik istihdam potansiyelinin nitelikli emek talebiyle, Yalova’nın işsizlik problemine “doğru” çözüm üretme şansını içermesidir.
Küresel Kapitalizmin ülkemiz için öngördüğü gibi, Yalova’nın da “ucuz emek” cenneti olmasını kabullenmek ve geleceğe giden yolu buna uygun taşlarla döşemek, Yalova’ya yapılan (en kibar dille) kötülüktür. Bankalar, alışveriş merkezleri gibi istihdam yoğun hizmet sektörünün yabancılaşması, ülkemizin bir ”çevre” ülkesi olarak derinleşen sömürgeleştirilmesinin yanı sıra kentimizde de bu Alışveriş Merkezlerinin çoğalmasının önemi, esnafın bitirilmesiyle beraber, Yalova’nın genel yapısını, ücret karşılığında çalışanların oluşturduğu “emekçi kentine” dönüşümünü gerçekleştirecek olmasıdır. Yoğunlaşan bu emek yapısını da “ucuz emeğe” mahkum etmek, siyasilerin, aydınların direnmesi ve mücadele etmesi gereken bir anlayış ve yoldur.
Vatandaş, ölümün yanında sıtmaya razı olmaktadır. Hangi aile, gözü gibi bakıp, zor şartlarda okuttuğu çocuğunun tezgahtar, kaynakçı, amele veya komi olarak, asgari ücrete talim etmesine rıza gösterebilir? Doğru alternatifi sunmasanız, yapabileceği bir şey olmadığı için mecburdur. Tarihsel kapitalizmin yeni konumunu okuyamayanlar, Yalovalıların ve bu kentin geleceğini karartmanın sorumluluğunu üstlendiklerinin farkında olmayabilirler, ama kanaatimce “tarih” affetmeyerek, değerlendirmesini bu şekilde yapacaktır.
Yerel seçimler yaklaşırken, herkes kimin aday olacağını ve kimin kazanma şansının olduğunu sorguluyor ve merak ediyor. Çok üzülüyorum, çünkü hiç kimse “Nasıl bir Yalova?” hayalini ve vizyonunu sorgulamıyor. Hedef olmadan, kimin aday olacağının, hiçbir önemi yok, diye düşünüyorum” dedi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Koçal: “Aday değil, Hedef Önemli”
Yalova Eski Belediye Başkanı Yakup Koçal Yalova’nın vizyonunun “Ucuz Emek” kentine doğru olan gidişatının engellenmesi olmalıdır dedi.
Yakup Koçal Yalova’daki işsizlerin genelde eğitimli ve bayanlardan oluştuğunu ifade ederek “Tersaneye müracaat eden 15 bine yakın işsiz içinde ilimizde ikamet insan sayısı 6-7 bin iken, sadece Özdilek Alışveriş Merkezine kentimizden müracaat eden işsiz sayısı 7 bindir. Bu sayının %70’i yüksek okul mezunudur ve çoğunlunu bayandır. “Kadının” öncelikli problemi modernleşme ve kentleşmeyle birlikte, istihdam piyasasında yer alma şansını bulabilmektir. Kısacası,Yalova’daki işsiz insanların diğer kentlerle kıyaslandığı zaman farklılığı, nitelik olarak eğitimli ve bayan yoğunluklu olmalarıdır. Bu insanların kaynakçılık yerine tezgahtarlık yapmaya razı olmalarının sebebi aldıkları eğitimdir. Ama asgari ücreti kabullenerek, tezgahtarlığa razı olmaları, vizyonsuzluk örneği olarak, Yalova için biçilen gömleğin derin çelişkisidir. Aslında Yalova’nın farklılığı ve ayrıcalığı, ülke içinde ki diğer kentlere oranla göreceli olarak yüksek eğitimli olmasıdır. Ülkemizin eğitim ortalaması ilkokul dördüncü sınıfken, Yalova’nın ortalaması 5-6 sene daha fazladır. 180 bin kişilik bu kentte 30 bine yakın öğrenci vardır ve Yalova’da liseyi bitirip şu anda Üniversite de okuyan en azından 3-4 bin kişi vardır. Her yıl üniversiteyi bitiren bine yakın Yalovalı genç, geleceğini ailesinden uzak büyük kentlerde aramaktadır. Neden? Buna razı olmalı mıyız?
Çözüm, “gelecek yönetimi” anlayışı ve vizyonu içinde teşvik edilecek doğru sektörel tercihleri yapabilmektedir.
Kapitalist Dünya ekonomik sistemi içinde, artık sadece “üretmek” yetmiyor. ”Merkez-çevre” analizine göre merkez ülkeler karlılığı ile birlikte emek değeri düşen ve çevre duyarlılığı olmayan sektörleri çevre ülkelere kaydırarak, hem kendilerine, yüksek katma değerli ürünleri için satın alma kapasitesine sahip “Pazar” oluşturuyorlar, hem de sömürünün derinleşmesini gerçekleştiriyorlar. Çevre ülkelerin merkeze yönelmelerini sağlayacak tek strateji eğitim hamlesiyle ulusal emeğini nitelikli hale getirmek ve katma değeri yüksek üretimi gerçekleştirmektir. Çin, Hindistan, Rusya, İsveç, Finlandiya ve benzeri ülkelerin temel siyaset ilkesine dönüşen bu anlayışın bire bir kopyalanması mümkün değildir. Her ülkenin mevcutta sahip olduğu sektör çeşitlemesi, eğitim düzeyi, coğrafi konum gibi etkenleri farklı ulusal hedef ve planlamaları gündeme getiriyor. Farklılığı yaratacak olan “ülke tecrübelerinin” oluşacağı model uygulamalarının test edilmesini müteakiben “ulusal kalkınma” hamlesinin gerçekleştirilmesidir.
Silikon Vadisi, Teknoparklar gibi projeler doğru yaklaşımlar olarak gözükse de, esas amacın yazılım ve bilişim teknolojilerinin mevcut sanayi üretiminde kullanılabilir olmasıdır. Büyük sanayi kuruluşları bu dönüşümü, ihtiyaçları doğrultusunda kendi içlerinde çözme şansına sahiptir ve bunu başarı ile yapanlar mevcuttur. Doğal olarakta, uluslararası Pazar paylarını arttırmaktadırlar. Mesela otomotiv sektöründe ulaşılan 20 milyar dolarlık ihracat kapasitesi bir örnek olarak gözükse de, biliniyor ki bu ihracatın içindeki ithalat payının yüksekliği ulusal zenginliğin artmasını engelleyen bir faktördür. Bunun sebebi, yedek parça gibi tedariklerin ithal girdilerle teknolojik gerilikten dolayı rekabet edememeleridir.
Bu düşünceler içinde 2001 yılında Yalova’da kurulmasını öngördüğümüz Bilişim OSB’nin amacı, yazılım ve bilişim teknolojileri kullanmak kaydıyla ufak bir alanda bir “Türkiye Tecrübesi” yaratarak, nitelikli emeği içinde barındıran ve katma değeri yüksek üretim merkezi organize etmekti. Bilişim OSB, mesela Yalova’da otomotiv tedarikçileriyle bütünleşip ülke tecrübesi yaratılmasının ardından, farklı kentlerde farklı sektörlerle bütünleşmesi öngörülerek kurulacak 8-10 adet Bilişim OSB’lerle “Ulusal Kalkınma “ hamlesine dönüştürülebilir.
Türkiye’nin iktisadi kalkınma tarihine imza atma şansının bulunduğunu sandığım bu proje, ancak, kamunun önderliğinde ve yönlendirmesiyle gerçekleşebilir. Kamu açısından 3 milyon dolar gibi düşük maliyetten ziyade önemli olan planlama, organizasyon ve yönlendirme ihtiyacıdır.
2003 yılının Eylül ayında tescili alınmış olan Bilişim OSB’nin müteşebbis heyetinde Yalova Belediyesi, Yalova Valiliği ve Yalova Ticaret ve Sanayi Odası vardır. Belediye öncülüğünde yürütülen çalışmalar, maalesef, 2004 Mart ayında ki yerel seçimlerden sonra siyasi önyargılar nedeniyle sümenaltı edilmiştir. Sanayi Bakanımız Sayın Ali Coşkun’un her konuşmasında örnek çalışma olacağı umudunu dile getirmesine ve kentimize her gelişinde “niye mesafe alınmıyor” diye sorgulamasına rağmen, bu güne kadar bir adım yol alınamamıştır. Sayın Valimiz Doç. Yusuf Erbay son çare olarak, 3 ay evvel Sanayi Bakanlığına rapor yollayarak konuya bakanlıkça sahiplenilmesini talep etmiştir.
OSB’nin ülke açısından “kalkınma hamlesi” olabilme özelliğinin yanı sıra, kentimiz açısından önemi, sağlayacağı ilave 5-6 bin kişilik istihdam potansiyelinin nitelikli emek talebiyle, Yalova’nın işsizlik problemine “doğru” çözüm üretme şansını içermesidir.
Küresel Kapitalizmin ülkemiz için öngördüğü gibi, Yalova’nın da “ucuz emek” cenneti olmasını kabullenmek ve geleceğe giden yolu buna uygun taşlarla döşemek, Yalova’ya yapılan (en kibar dille) kötülüktür. Bankalar, alışveriş merkezleri gibi istihdam yoğun hizmet sektörünün yabancılaşması, ülkemizin bir ”çevre” ülkesi olarak derinleşen sömürgeleştirilmesinin yanı sıra kentimizde de bu Alışveriş Merkezlerinin çoğalmasının önemi, esnafın bitirilmesiyle beraber, Yalova’nın genel yapısını, ücret karşılığında çalışanların oluşturduğu “emekçi kentine” dönüşümünü gerçekleştirecek olmasıdır. Yoğunlaşan bu emek yapısını da “ucuz emeğe” mahkum etmek, siyasilerin, aydınların direnmesi ve mücadele etmesi gereken bir anlayış ve yoldur.
Vatandaş, ölümün yanında sıtmaya razı olmaktadır. Hangi aile, gözü gibi bakıp, zor şartlarda okuttuğu çocuğunun tezgahtar, kaynakçı, amele veya komi olarak, asgari ücrete talim etmesine rıza gösterebilir? Doğru alternatifi sunmasanız, yapabileceği bir şey olmadığı için mecburdur. Tarihsel kapitalizmin yeni konumunu okuyamayanlar, Yalovalıların ve bu kentin geleceğini karartmanın sorumluluğunu üstlendiklerinin farkında olmayabilirler, ama kanaatimce “tarih” affetmeyerek, değerlendirmesini bu şekilde yapacaktır.
Yerel seçimler yaklaşırken, herkes kimin aday olacağını ve kimin kazanma şansının olduğunu sorguluyor ve merak ediyor. Çok üzülüyorum, çünkü hiç kimse “Nasıl bir Yalova?” hayalini ve vizyonunu sorgulamıyor. Hedef olmadan, kimin aday olacağının, hiçbir önemi yok, diye düşünüyorum” dedi.
En Çok Okunan Haberler