CHP Grup Başkanvekili İnce, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Yalancılık sizin ciğerinize işlemiş" sözüne sert bir dille cevap verdi.
Haber Giriş Tarihi: 08.10.2012 00:00
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
yalovamiz.com
Başbakan Erdoğan'a Emine Erdoğan'ın sözleriyle yüklenen İnce, "Emine Erdoğan doğruyu söylüyor ama Başbakan yalan söylüyor" dedi.
Muharrem İnce, partisini Yalova İl Örgütü’nün Yürütme Kurulu Toplantısı’na katıldı. Burada bir konuşma yapan İnce, kendisi hakkında bir konuşma yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yüklendi. İnce, “Dün Türkiye Cumhuriyeti’nin gelmiş geçmiş en yalancı Başbakan’ı bana yüklendi. ‘Ana muhalefetin başı değil yanı’ dedi. O zaman Başbakan’a şunu soruyorum: senin 5 grup başkanvekilin, onlar senin yanın mı?” dedi.
İnce, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanı olmadığını belirterek, “Ben Kılıçdaroğlu’nun yol arkadaşıyım, kardeşiyim ve onun meclisteki başkanvekiliyim. Sen yanındaki grup başkanvekillerine yanın gözüyle mi bakıyorsun? Bu ne üslup, bu ne seviyesizlik. Bu ne terbiye sınırlarını aşan konuşma. Başbakan ile benim aramda bir fark var tabi. Ben onları yüzüne söylüyorum. Gözlerinin içine baka baka meclis kürsüsünde söylüyorum. Başbakan’da o yürek, cesaret, bilgi yok. Başbakan gidiyor İstanbul’dan bana cevap veriyor. Yüreğin, bilgin, gücün, cesaretin varsa gel o meclis kürsüsüne hesaplaşalım. Ben sana elle mi sökülür, belle mi sökülür göstereyim. Niye meclis kürsüsünden konuşamaz? Cevabını alacağını bilir de ondan. Biz çiğ yemedik karnımız ağırsın. Haram yemedik ağzımız koksun. Sana söyleyecek cevabım her zaman vardır” diye konuştu.
Başbakan’ın Ortadoğu politikasını mezhep üzerinden yürüttüğünü iddia eden İnce, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben diyorum ki; bu milletin fakir, fukara çocukları ölecek. Garip-guruba çocukları savaş meydanlarında ölecek. Bu olmasın istiyorum. Onlar ise kafayı mezhebe takmışlar. Onların derdi Ortadoğu politikasını mezhep üzerinden okumak. Bu yanlış. Esad da diktatördür, Saddam da diktatördür. Biri Sünni diktatördür biri Alevi diktatördür. Canı cehenneme diktatörlerin, ne olursa olsun. Biz mezhep üzerinden okumayız. Biz Türkiye’nin geleceğine bakarız. Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin onurlu olmasına, dik durmasına bakarız. Diyor ki Başbakan dün İstanbul’da, ‘Biz şu anda arazideyiz. Nereye gitmek gerekiyorsa başta şahsım olmak üzere oraya kadar gideceğiz.’ Arazideymiş. Valla Başbakan zoru gördü mü arazi olmasını bilir. Bin 500 koruma olmadan bırakın araziye gitmesini kapının önüne bile çıkamaz. Etrafında etten duvarla geziyorsun sen. Nerde sende o yürek. Bak ben Yalova’nın sokaklarında dolaşıyorum. 81 vilayette de bu şekilde dolaşırım. Kimse yok yanımda, tek başıma giderim. Ama sen bin 500 koruma olmadan kapının önüne çıkamazsın. Ben fakir bu milletin yoksul çocuklarının yaşamının peşindeyim. Oğlunun birine çürük raporu alacaksın, öbürüne valinin koruması eşliğinde, eskort eşliğinde 21 gün bedelli askerlik yaptıracaksın sonra savaş meydanlarından konuşacaksın. Biz arazideyiz diyeceksin. Bunu yemezler.”
Konuşmasının devamında Başbakan Erdoğan’a yüklenmeye devam eden İnce, şunları kaydetti: “Yine bir başkası CHP’ye laf etmiş. Yine ‘cibilliyetinizi biliriz’ demiş. Bak Başbakan CHP’nin cibilliyetinde ulusal Kurtuluş Savaşı, Lozan, demiryolları, bağımsızlık var. Ama senin cibilliyetinde Hikmet Yar’ın önünde diz çökmek, liderini arkadan hançerlemek, BOP eş başkanlığı, ‘ABD askerlerine dua ediyorum. Sağ salim memleketlerine dönsün’ demek, PKK ile Oslo’da görüşüp Kayseri Meydanı’nda ‘görüşen şerefsizdir’ demek, sabahleyin ‘NATO’nun Libya’da ne işi var’ diyip öğleden sonra NATO’yu kabul etmek var. Senin cibilliyetinde sabah, 'Offer'le görüşmedim' deyip öğleden sonra görüştüm demek var. Senin Cibilliyetinde bir gazeteye verdiğin röportajda, '12 Eylül 1980'den önce Metris Cezaevi'nde işkence gördüm. Her yer su içindeydi. O sandalyeden o sandalyeye geçiyoruz' deyip yalan söylemek var.”
Başbakan Erdoğan’ın yalancılıkla suçlayan İnce, şöyle dedi: “12 Eylül 1980'den önce Başbakan Metris cezaevinde işkence gördüğünü söylüyor. Oysa 12 Eylül 1980'de Metris Cezaevi yoktu. Metris Cezaevi 17 Nisan 1981'de açıldı. Ayrıca dedesinin şehit olduğunu söyledi, dedesinin bile şehit olmadığı ortaya çıktı. Şimdi aramızda bir fark var. Herkesin 2 dedesi var. Benim de 2 dedem var. Biri Selanik'li biri Rize'li. Başbakan'ın da dedesi Rize'li. Dedelerimiz arasında bir fark var. Benim dedem Cumhuriyeti, Atatürk'ü seviyordu. Onun dedesi sevmiyormuş. Ben yalan söylemiyorum. Ama onun dedesinin torunu yalan söylüyor.”
Gazetelerden örnekler gösterip Başbakan Erdoğan’ı Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile bir zamanlar yakın olduğunu kaydeden İnce, “Gelelim şu tatil meselesine. Ben dedim ki ey Başbakan sen Esad'la bir zamanlar kankaydın. Esad'la Bodrum’da tatil yaptın. Şengen değil, Şamgen dedin. Sen dostum, canım, ciğerim diyordun, şimdi onunla savaşa girmeye çalışıyorsun. Yalan bunların ciğerine işlemiş ben tatil yapmadım dedin. Bakın ben size gazete kupürlerini gösteriyorum., 'Bodrum tatilinde Ortadoğu zirvesi', 'Bodrum'da hem tatil, hem diplomasi', 'Esad çiftine sıcak karşılama', 'Ortadoğu barışı için Bodrum'da buluştular'. Kankası da var işin içinde Cumhurbaşkanı ile boğaz turu. Kaptan Köşkündeler beraber. Bunları bu millet bilecek. Boğaz turu yapıyorsunuz. Tatil yapıyorsunuz. Ayrıca bir şey daha var tabi. Bu da ayrı bir bomba. 2 Ağustos 2012 tarihli Hürriyet Gazetesi'nde sayın Emine Erdoğan'ın açıklamasını okuyorum; 'Biz dosttuk. Çok samimiydik. Protokol yoktu aramızda. Bu işler başlamadan önce Esma, annesi, babası, çocukları, kardeşi, gelini hep birlikte bize geldiler. Biz onları tatilde ağırladık. Basının haberi bile olmadı. Ben siyasetin içerisine eşleri, çocukları karıştırmayı sevmem. Hiç de hoşuma gitmez. Ama Başbakan 'Yalancı' dediği için mecbur kaldım. Emine hanımefendiye saygılarımı sunuyor ellerinden öpüyorum. Kusura bakmasın bu açıklamayı yaptığım için. Hanımefendi doğruyu söylemiş ama Başbakan yalan söylüyor. Yine 12 Ağustos 2012 Sabah Gazetesi, kızı Sümeyye hanım diyor ki; 'Senede en az 3 defa ailece görüşürdük. Hatta ben arkadaşlarımla Şam'a gittim. Orada da Esma hanım bizi ağırladı” dedi.
İnce, Başbakan Erdoğan’ı egemen güçlerin maşası olmakla suçladı. İnce, “Bize cibilliyetsiz diyorsun. CHP dünyanın en eski 10 partisinde birisi. Dünya’da devlet kurmuş iki partiden birisi. Cumhuriyet Halk Partisi’ne laf ediyorsun. ‘Yalan ciğerlerine işlemiş’ diyorsun ama apaçık yalan söylüyorsun. İki yıl önce 3 yıl önce Esad’la tatil yaparken diktatör değimliydi Esad? Sonradan mı oldu? Şimdi mi oldu? Sen egemen güçlerin maşasısın. Egemen güçler sana ne söylüyorsa onu yapıyorsun. Bu ülkede hepimiz askerlik yaptık. Askerde bize yemin ettirirlerdi. Havada, denizde, karada diye yemin ederdik. Havada uçağımız düşürdüler, karada ilçemizi bombaladılar askerimize çuval geçirdiler, denizde gemimizi bombaladılar 9 yurttaşımızı öldürdüler gıkını çıkaramadın sen. Şimdi kabadayılık yapmaya kalkma. Sen çakma kabadayısın. Egemen güçler sana ne derse onu yaparsın. Aklı sıra bu milleti bölmeye çalışıyor. Esad’la mezhep yakınlığınız var ondan mı destek oluyorsunuz diyor. Esad’ın canı cehenneme. Esad’da destek olan falan yok. Esad diktatördür. Sünni olsa ne yazar Alevi olsa ne yazar. Diktatör diktatördür. Hıristiyan olsa ne yazar Müslüman olsa ne yazar. Biz doğruların peşindeyiz. Biz bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin peşindeyiz. Ben onlara soruyorum, sen bize mezhep üzerinden çakıyorsun. Genel başkanımızı kast ederek acaba aynı mezheptensiniz o yüzden mi diyorsun. Peki, ben sana sorayım. Sen Obama ile aynı mezhepten misin de Obama ile aynı politikayı izliyorsun” diye konuştu.
Başbakan’ın yanlışlarına karşı susmayacaklarını dile getiren İnce, şöyle konuştu: “Ateşte küllenecek közümüz, karnımda söyleyecek bir çift sözümüz her zaman vardır. Başbakan şunu bilsin ki ona karşı biz susmayacağız. Türkiye’nin onuru dik duran kalesi Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’nin onurunu korumaya, fakir fukara çocuklarının ölmemesi için direnmeye devam edecektir. Bu tezkere uluslar arası hukuka aykırıdır. Bu tezkere Anayasa’ya aykırıdır. Böyle bir yetki olabilir mi? Bundan önceki 22 tezkereye baksın. Daha Eylül ayındaki Irak’ın kuzeyine yapılacak harekâtla ilgili, sınır ötesi operasyonla ilgili tezkerede yazılıdır her şey. Irak’ın kuzeyi ve mücavir alanları diyor. Burada yabancı ülkelere diyor. Böyle bir yetki var mı? Bu verilemez, sınırı belli değil, miktarı belli değil. Hükümete parlamento yasama yetkisini bu şekilde devredemez. Yasama yetkisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne aittir ve bu yetki devredilemez. Yürütme yetkisi Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanına aittir. Anayasa ve kanunlar çerçevesinde yapar bunu. Ama millet adına değildir bu. Yargı yetkisi bağımsız Türk mahkemelerince yapılır ve Türk milleti adına yargılama yapılır. Yasama yetkisi Türk milleti adınadır, yargı yetkisi Türk milleti adınadır ama yürütme yetkisi Türk milleti adına değildir. Yasama bu gücünü devredemez. Ayrıca Uluslararası hukuka aykırıdır. Çünkü NATO 4’üncü maddeyi devreye sokuyor burada. 4’üncü madde istişare maddesidir. 5’inci madde ise eylem maddesidir. NATO 5’inci maddeden söz etmiyor. NATO’nun 5’inci maddesi gücünü Birleşmiş Milletlerin 51’inci maddesinde alır. Oda meşru müdafaadır. Eğer meşru müdafaa dememişse burada NATO, Türkiye’nin başı belaya girecek demektir. Biz bu milletin hakkını savunmaya çalışıyoruz. Kapalı oturumlar yapıyorlar utanmadan. Ne kapalı oturumu. Niye milletten gizliyorsunuz. Sizin çocuklarınız mı ölecek milletin çocukları mı ölecek? Aç oturumu millet görsün ne konuşuyoruz bakalım. Sen hükümet olarak bize ekstra bilgi vermek istiyorsan hay hay, başüstüne. Yapalım kapalı oturumu gel o zaman bize anlat. 10 sene sonra bu tutanaklar açıklandığında göreceğiz. Nasıl masal anlattıklarını hepimiz göreceğiz.”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İnce; "Sen Obama İle Aynı Mezhepten misin?"
CHP Grup Başkanvekili İnce, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Yalancılık sizin ciğerinize işlemiş" sözüne sert bir dille cevap verdi.
Başbakan Erdoğan'a Emine Erdoğan'ın sözleriyle yüklenen İnce, "Emine Erdoğan doğruyu söylüyor ama Başbakan yalan söylüyor" dedi.
Muharrem İnce, partisini Yalova İl Örgütü’nün Yürütme Kurulu Toplantısı’na katıldı. Burada bir konuşma yapan İnce, kendisi hakkında bir konuşma yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yüklendi. İnce, “Dün Türkiye Cumhuriyeti’nin gelmiş geçmiş en yalancı Başbakan’ı bana yüklendi. ‘Ana muhalefetin başı değil yanı’ dedi. O zaman Başbakan’a şunu soruyorum: senin 5 grup başkanvekilin, onlar senin yanın mı?” dedi.
İnce, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanı olmadığını belirterek, “Ben Kılıçdaroğlu’nun yol arkadaşıyım, kardeşiyim ve onun meclisteki başkanvekiliyim. Sen yanındaki grup başkanvekillerine yanın gözüyle mi bakıyorsun? Bu ne üslup, bu ne seviyesizlik. Bu ne terbiye sınırlarını aşan konuşma. Başbakan ile benim aramda bir fark var tabi. Ben onları yüzüne söylüyorum. Gözlerinin içine baka baka meclis kürsüsünde söylüyorum. Başbakan’da o yürek, cesaret, bilgi yok. Başbakan gidiyor İstanbul’dan bana cevap veriyor. Yüreğin, bilgin, gücün, cesaretin varsa gel o meclis kürsüsüne hesaplaşalım. Ben sana elle mi sökülür, belle mi sökülür göstereyim. Niye meclis kürsüsünden konuşamaz? Cevabını alacağını bilir de ondan. Biz çiğ yemedik karnımız ağırsın. Haram yemedik ağzımız koksun. Sana söyleyecek cevabım her zaman vardır” diye konuştu.
Başbakan’ın Ortadoğu politikasını mezhep üzerinden yürüttüğünü iddia eden İnce, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben diyorum ki; bu milletin fakir, fukara çocukları ölecek. Garip-guruba çocukları savaş meydanlarında ölecek. Bu olmasın istiyorum. Onlar ise kafayı mezhebe takmışlar. Onların derdi Ortadoğu politikasını mezhep üzerinden okumak. Bu yanlış. Esad da diktatördür, Saddam da diktatördür. Biri Sünni diktatördür biri Alevi diktatördür. Canı cehenneme diktatörlerin, ne olursa olsun. Biz mezhep üzerinden okumayız. Biz Türkiye’nin geleceğine bakarız. Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin onurlu olmasına, dik durmasına bakarız. Diyor ki Başbakan dün İstanbul’da, ‘Biz şu anda arazideyiz. Nereye gitmek gerekiyorsa başta şahsım olmak üzere oraya kadar gideceğiz.’ Arazideymiş. Valla Başbakan zoru gördü mü arazi olmasını bilir. Bin 500 koruma olmadan bırakın araziye gitmesini kapının önüne bile çıkamaz. Etrafında etten duvarla geziyorsun sen. Nerde sende o yürek. Bak ben Yalova’nın sokaklarında dolaşıyorum. 81 vilayette de bu şekilde dolaşırım. Kimse yok yanımda, tek başıma giderim. Ama sen bin 500 koruma olmadan kapının önüne çıkamazsın. Ben fakir bu milletin yoksul çocuklarının yaşamının peşindeyim. Oğlunun birine çürük raporu alacaksın, öbürüne valinin koruması eşliğinde, eskort eşliğinde 21 gün bedelli askerlik yaptıracaksın sonra savaş meydanlarından konuşacaksın. Biz arazideyiz diyeceksin. Bunu yemezler.”
Konuşmasının devamında Başbakan Erdoğan’a yüklenmeye devam eden İnce, şunları kaydetti:
“Yine bir başkası CHP’ye laf etmiş. Yine ‘cibilliyetinizi biliriz’ demiş. Bak Başbakan CHP’nin cibilliyetinde ulusal Kurtuluş Savaşı, Lozan, demiryolları, bağımsızlık var. Ama senin cibilliyetinde Hikmet Yar’ın önünde diz çökmek, liderini arkadan hançerlemek, BOP eş başkanlığı, ‘ABD askerlerine dua ediyorum. Sağ salim memleketlerine dönsün’ demek, PKK ile Oslo’da görüşüp Kayseri Meydanı’nda ‘görüşen şerefsizdir’ demek, sabahleyin ‘NATO’nun Libya’da ne işi var’ diyip öğleden sonra NATO’yu kabul etmek var. Senin cibilliyetinde sabah, 'Offer'le görüşmedim' deyip öğleden sonra görüştüm demek var. Senin Cibilliyetinde bir gazeteye verdiğin röportajda, '12 Eylül 1980'den önce Metris Cezaevi'nde işkence gördüm. Her yer su içindeydi. O sandalyeden o sandalyeye geçiyoruz' deyip yalan söylemek var.”
Başbakan Erdoğan’ın yalancılıkla suçlayan İnce, şöyle dedi: “12 Eylül 1980'den önce Başbakan Metris cezaevinde işkence gördüğünü söylüyor. Oysa 12 Eylül 1980'de Metris Cezaevi yoktu. Metris Cezaevi 17 Nisan 1981'de açıldı. Ayrıca dedesinin şehit olduğunu söyledi, dedesinin bile şehit olmadığı ortaya çıktı. Şimdi aramızda bir fark var. Herkesin 2 dedesi var. Benim de 2 dedem var. Biri Selanik'li biri Rize'li. Başbakan'ın da dedesi Rize'li. Dedelerimiz arasında bir fark var. Benim dedem Cumhuriyeti, Atatürk'ü seviyordu. Onun dedesi sevmiyormuş. Ben yalan söylemiyorum. Ama onun dedesinin torunu yalan söylüyor.”
Gazetelerden örnekler gösterip Başbakan Erdoğan’ı Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile bir zamanlar yakın olduğunu kaydeden İnce, “Gelelim şu tatil meselesine. Ben dedim ki ey Başbakan sen Esad'la bir zamanlar kankaydın. Esad'la Bodrum’da tatil yaptın. Şengen değil, Şamgen dedin. Sen dostum, canım, ciğerim diyordun, şimdi onunla savaşa girmeye çalışıyorsun. Yalan bunların ciğerine işlemiş ben tatil yapmadım dedin. Bakın ben size gazete kupürlerini gösteriyorum., 'Bodrum tatilinde Ortadoğu zirvesi', 'Bodrum'da hem tatil, hem diplomasi', 'Esad çiftine sıcak karşılama', 'Ortadoğu barışı için Bodrum'da buluştular'. Kankası da var işin içinde Cumhurbaşkanı ile boğaz turu. Kaptan Köşkündeler beraber. Bunları bu millet bilecek. Boğaz turu yapıyorsunuz. Tatil yapıyorsunuz. Ayrıca bir şey daha var tabi. Bu da ayrı bir bomba. 2 Ağustos 2012 tarihli Hürriyet Gazetesi'nde sayın Emine Erdoğan'ın açıklamasını okuyorum; 'Biz dosttuk. Çok samimiydik. Protokol yoktu aramızda. Bu işler başlamadan önce Esma, annesi, babası, çocukları, kardeşi, gelini hep birlikte bize geldiler. Biz onları tatilde ağırladık. Basının haberi bile olmadı. Ben siyasetin içerisine eşleri, çocukları karıştırmayı sevmem. Hiç de hoşuma gitmez. Ama Başbakan 'Yalancı' dediği için mecbur kaldım. Emine hanımefendiye saygılarımı sunuyor ellerinden öpüyorum. Kusura bakmasın bu açıklamayı yaptığım için. Hanımefendi doğruyu söylemiş ama Başbakan yalan söylüyor. Yine 12 Ağustos 2012 Sabah Gazetesi, kızı Sümeyye hanım diyor ki; 'Senede en az 3 defa ailece görüşürdük. Hatta ben arkadaşlarımla Şam'a gittim. Orada da Esma hanım bizi ağırladı” dedi.
İnce, Başbakan Erdoğan’ı egemen güçlerin maşası olmakla suçladı. İnce, “Bize cibilliyetsiz diyorsun. CHP dünyanın en eski 10 partisinde birisi. Dünya’da devlet kurmuş iki partiden birisi. Cumhuriyet Halk Partisi’ne laf ediyorsun. ‘Yalan ciğerlerine işlemiş’ diyorsun ama apaçık yalan söylüyorsun. İki yıl önce 3 yıl önce Esad’la tatil yaparken diktatör değimliydi Esad? Sonradan mı oldu? Şimdi mi oldu? Sen egemen güçlerin maşasısın. Egemen güçler sana ne söylüyorsa onu yapıyorsun. Bu ülkede hepimiz askerlik yaptık. Askerde bize yemin ettirirlerdi. Havada, denizde, karada diye yemin ederdik. Havada uçağımız düşürdüler, karada ilçemizi bombaladılar askerimize çuval geçirdiler, denizde gemimizi bombaladılar 9 yurttaşımızı öldürdüler gıkını çıkaramadın sen. Şimdi kabadayılık yapmaya kalkma. Sen çakma kabadayısın. Egemen güçler sana ne derse onu yaparsın. Aklı sıra bu milleti bölmeye çalışıyor. Esad’la mezhep yakınlığınız var ondan mı destek oluyorsunuz diyor. Esad’ın canı cehenneme. Esad’da destek olan falan yok. Esad diktatördür. Sünni olsa ne yazar Alevi olsa ne yazar. Diktatör diktatördür. Hıristiyan olsa ne yazar Müslüman olsa ne yazar. Biz doğruların peşindeyiz. Biz bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin peşindeyiz. Ben onlara soruyorum, sen bize mezhep üzerinden çakıyorsun. Genel başkanımızı kast ederek acaba aynı mezheptensiniz o yüzden mi diyorsun. Peki, ben sana sorayım. Sen Obama ile aynı mezhepten misin de Obama ile aynı politikayı izliyorsun” diye konuştu.
Başbakan’ın yanlışlarına karşı susmayacaklarını dile getiren İnce, şöyle konuştu: “Ateşte küllenecek közümüz, karnımda söyleyecek bir çift sözümüz her zaman vardır. Başbakan şunu bilsin ki ona karşı biz susmayacağız. Türkiye’nin onuru dik duran kalesi Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’nin onurunu korumaya, fakir fukara çocuklarının ölmemesi için direnmeye devam edecektir. Bu tezkere uluslar arası hukuka aykırıdır. Bu tezkere Anayasa’ya aykırıdır. Böyle bir yetki olabilir mi? Bundan önceki 22 tezkereye baksın. Daha Eylül ayındaki Irak’ın kuzeyine yapılacak harekâtla ilgili, sınır ötesi operasyonla ilgili tezkerede yazılıdır her şey. Irak’ın kuzeyi ve mücavir alanları diyor. Burada yabancı ülkelere diyor. Böyle bir yetki var mı? Bu verilemez, sınırı belli değil, miktarı belli değil. Hükümete parlamento yasama yetkisini bu şekilde devredemez. Yasama yetkisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne aittir ve bu yetki devredilemez. Yürütme yetkisi Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanına aittir. Anayasa ve kanunlar çerçevesinde yapar bunu. Ama millet adına değildir bu. Yargı yetkisi bağımsız Türk mahkemelerince yapılır ve Türk milleti adına yargılama yapılır. Yasama yetkisi Türk milleti adınadır, yargı yetkisi Türk milleti adınadır ama yürütme yetkisi Türk milleti adına değildir. Yasama bu gücünü devredemez. Ayrıca Uluslararası hukuka aykırıdır. Çünkü NATO 4’üncü maddeyi devreye sokuyor burada. 4’üncü madde istişare maddesidir. 5’inci madde ise eylem maddesidir. NATO 5’inci maddeden söz etmiyor. NATO’nun 5’inci maddesi gücünü Birleşmiş Milletlerin 51’inci maddesinde alır. Oda meşru müdafaadır. Eğer meşru müdafaa dememişse burada NATO, Türkiye’nin başı belaya girecek demektir. Biz bu milletin hakkını savunmaya çalışıyoruz. Kapalı oturumlar yapıyorlar utanmadan. Ne kapalı oturumu. Niye milletten gizliyorsunuz. Sizin çocuklarınız mı ölecek milletin çocukları mı ölecek? Aç oturumu millet görsün ne konuşuyoruz bakalım. Sen hükümet olarak bize ekstra bilgi vermek istiyorsan hay hay, başüstüne. Yapalım kapalı oturumu gel o zaman bize anlat. 10 sene sonra bu tutanaklar açıklandığında göreceğiz. Nasıl masal anlattıklarını hepimiz göreceğiz.”
En Çok Okunan Haberler