Yayla, “Sorunun Çözülmemiş Olması Son Derece Vahimdir”
Yayla, “Sorunun Çözülmemiş Olması Son Derece Vahimdir”
Memur-Sen ve Eğitim-Sen İl Başkanı Zekeriya Yayla üniversiteye girişlerde eşit katsayı uygulamasını eleştirdi. Yayla sınava dört ay gibi kısa bir zaman kalmasına rağmen katsayı sorunun çözülmemiş olmasının son derece vahim olduğunu söyledi.
Haber Giriş Tarihi: 12.02.2010 00:00
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
yalovamiz.com
YÖK tarafından uygulamaya konan ancak Danıştay 8ç Dairesince yürütmeyi durdurma kararı verilen üniversiteye girişlerdeki katsayı uygulamasını eleştiren Yayla açıklamasında; “Üniversitelere girişte "eşit katsayı" uygulamasını durduran Danıştay'dan, birbirine yakın katsayı uygulamasına da veto geldi. Danıştay 8. Dairesi, meslek liseleri ile düz liseler arasındaki katsayı farkını azaltan YÖK kararının yürütmesini oybirliğiyle durdurdu. YÖK'ün son katsayı kararının da yürütmesini durduran Danıştay 8'inci Dairesi, yargı kararlarının bütün kurumları bağladığını hatırlattıktan sonra şöyle dedi: "Yürütmenin durdurulması kararının (önceki karar) hukuki gereklerine uygun bir işlem tesis edilmesi Anayasal ve yasal zorunluluktur. Kararların 'değiştirilemeyeceği' belirlemesi yapılarak, şeklen değil içeriğine uygun olarak yerine getirilmesi gereğine işaret edilmiştir." Danıştay böylelikle, YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın "gerekirse hukuku dolanabilecekleri" sözüne de yanıt vermiş oldu. Ayrıca, "0.8 ve 0.3" formülünden farklı bir katsayı getirilmesi halinde kabul edilmeyeceğinin açık sinyallerini verdi.
Danıştay 8.Dairesi; YÖK’ün katsayıların belirlenmesi yetkisini kullanımı mutlak ve sınırsız değildir. Önceki uygulamayı kaldıran ve yeni bir uygulama getiren düzenlemenin hukuken geçerli sebeplere dayanması gereği tartışmasızdır. Bilimsel kanıt gelmedi: İdarenin takdir yetkisinin hukuki denetiminin yapılabilmesi için YÖK’ün 1998 yılında aldığı farklı katsayı uygulamasına ilişkin düzenleme sonrası yargı kararlarıyla hukuka uygun olduğu kabul edilmiş ve uygulanmakta olan katsayının 0.8 - 0.3 / 0.15 - 0.13 olarak değiştirilmesinin nedenleri 7 Ocak 2010 günlü ara kararımızla sorulmasına karşın, YÖK’ün bilimsel ve hukuken kabul edilebilir bir açıklama yapmamış olduğu görülmüştür. Konuyu bu kadar uzatmaya ne gerek var. YÖK’ün 1998 yılında Milli Güvenlik Bilimsel kurulunun uzun araştırmalardan ve 28 Şubat’ı yapanların tavsiye kararına uyarak aldığı karar sonsuza kadar uygulanacaktır, diyebilirdi. Danıştay aslında satır aralarında herkesin anlayamayacağını düşünerek bu konuyu ifade etmektedir.
Danıştay’ın bu kararından sonra fazla söze gerek yok gereği düşünüldü ve karar verildi. Fakat, mesleğine yıllarını veren bir öğretmen olarak akıl tutulması yaşadığım için aşağıdaki sorulara cevap bulmakta zorlanıyorum. Lütfen bana yardımcı olur musunuz? 1-YÖK"ün eski başkanı Erdoğan Teziç döneminde, Danıştayın kat sayı ile ilgili verdiği kararda, YÖK"ün yetkili olduğu yönünde görüşünün bugün değişmiş olması hangi mantık ile izah edilebilir? 2-İstanbul Barosunun dava açma yetkisi var mıdır? 3-Kendilerini Eğitim Sendikası diye halka tanıtan sendikalar, her konuda basın açıklaması yaparak, Başbakana, Milli Eğitim Bakanına, Valilere, Milli Eğitim Müdürlerine vb yöneticilere “ Bu yönetmeliği uygularsanız canınıza okuruz” mealinde sözler söylerken, ,insan haklarına ve evrensel hukuk ilkelerine aykırı olarak alınan ve eğitimin temelini sarsan bu kararı veren Danıştay’a sıra gelince; lütfen bu kararı kaldırır mısınız, fakat kaldırmasanız da olur mealinde sözler söyleyerek sendikacı olduklarını unutmalarının sebebi nedir? 4-Danıştay’ın bu kararının Meslek Liselerinin belirli bir ivme kazanmış öğrenci sayısını tamamen yok edeceği bilinmemekte midir? 5-Üniversite sınavlarına hazırlanan milyonlarca gencimizin sınav kaygısına bir de katsayı belirsizliğinin eklenmesinin kime ne faydası var? 6-YÖK bu kararı neden sınav takviminin başladığı dönemde alarak öğrencileri mağdur etmiştir? 7-Ak Parti, neden Mecliste yasal düzenleme yapmadan, Danıştay’ın iptal edeceğini bildiği halde YÖK’ten yeni bir kararın çıkmasını beklemiş ve milyonlarca gencimizde hayal kırıklığına sebep olmuştur. 8-Geçmişte YÖK’ün kaldırılmasını savunan hükümet bu gün bu konuyu neden gündeminden çıkarmıştır. 9-Danıştay’ın bu bakış açısıyla katsayı kararını iptal edeceği bilinmesine rağmen Ak Parti Hükümeti neden yargı ile kavga ederek ailelerin psikolojisinin bozulmasında bu vebale ortak olmuştur? 10-YÖK Başkanı Sn Özcan; Uzatılan her mikrofona konuşarak kurumlar arasındaki tartışmanın ortasında kaldığının farkında değil midir? Milletimizin konuşanlara değil icraat yapanlara ihtiyacının olduğunun bilincinde midir? 11-Kısıtlı bütçelerinin önemli bir kısmını harcayıp çocuğunu dershanelere gönderen ya da bir üniversite okurken bu katsayı adaletsizliğinden dolayı istediği bölüme giremeyen ve son bir ümit ile sınav sisteminin değişmesiyle üniversiteyi bırakan binlerce öğrenci ve ailelerinin psikolojik durumları hakkında da Danıştay bir karar aldı mı? Yargının görevi sürekli kaos yaratmak mı? Yasamanın çıkardığı her yasayı gerek Anayasa Mahkemesi, gerek Yargıtay ve gerekse Danıştay bozacaksa bu ülkede meclis ne diye var? Millet niye seçimlerde oy kullanıyor? Danıştay yürütmenin görevini de üstlenmek istiyorsa o zaman bu parlamentoya bu meclise ne ihtiyaç var? 12- Meslek Lisesi mezunu bir öğretmen olan ve Eğitime büyük önem verdiğini bildiğimiz Milletvekilimiz Sn Muharrem İnce; neden bu konuda sessiz kalmayı tercih etmektedir?. Yaklaşık 1,5 milyon insanı ilgilendiren bu karar yeni mağdur bir kesim yaratmıştır. Sınava dört ay gibi kısa bir zaman kalmasına rağmen katsayı sorunun çözülmemiş olmasının son derece vahim olduğunu belirtmek istiyoruz. Danıştay"ın aldığı bu karar toplumun vicdanında derin yaralar açmıştır. Danıştay"ın verdiği kararların siyasallaşmış ve kamuoyunda hukukun ciddi şekilde zedelendiği inancı oluşmuştur. Sivil, demokratik ve toplumun tüm kesimlerinin ihtiyacını karşılayacak yeni bir anayasaya ihtiyacı vardır. Ülkenin sorunlarını pansuman tedbirlerle değil kökten çözmek gerekmektedir. Bu nedenle milleti temsil eden sivil bir anayasa derhal yapılmalıdır. Buradan tüm kesimlere sesleniyoruz. Bırakın güzel vatanımızda herkes kendi işini doğru olarak yapsın. Şanlı bayrağımız birbirleriyle kavga eden değil, farklılıklarına tahammül ederek birlikte yaşama kültürünün en güzel örneklerini Dünyaya sunan insanları seyretsin. Fazla söze ne hacet. Zaten Türk Milleti adına gereği düşünüldü, ayrıca kafa yormamıza gerek var mı?” dedi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Yayla, “Sorunun Çözülmemiş Olması Son Derece Vahimdir”
Memur-Sen ve Eğitim-Sen İl Başkanı Zekeriya Yayla üniversiteye girişlerde eşit katsayı uygulamasını eleştirdi. Yayla sınava dört ay gibi kısa bir zaman kalmasına rağmen katsayı sorunun çözülmemiş olmasının son derece vahim olduğunu söyledi.
YÖK tarafından uygulamaya konan ancak Danıştay 8ç Dairesince yürütmeyi durdurma kararı verilen üniversiteye girişlerdeki katsayı uygulamasını eleştiren Yayla açıklamasında;
“Üniversitelere girişte "eşit katsayı" uygulamasını durduran Danıştay'dan, birbirine yakın katsayı uygulamasına da veto geldi. Danıştay 8. Dairesi, meslek liseleri ile düz liseler arasındaki katsayı farkını azaltan YÖK kararının yürütmesini oybirliğiyle durdurdu. YÖK'ün son katsayı kararının da yürütmesini durduran Danıştay 8'inci Dairesi, yargı kararlarının bütün kurumları bağladığını hatırlattıktan sonra şöyle dedi: "Yürütmenin durdurulması kararının (önceki karar) hukuki gereklerine uygun bir işlem tesis edilmesi Anayasal ve yasal zorunluluktur. Kararların 'değiştirilemeyeceği' belirlemesi yapılarak, şeklen değil içeriğine uygun olarak yerine getirilmesi gereğine işaret edilmiştir." Danıştay böylelikle, YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın "gerekirse hukuku dolanabilecekleri" sözüne de yanıt vermiş oldu. Ayrıca, "0.8 ve 0.3" formülünden farklı bir katsayı getirilmesi halinde kabul edilmeyeceğinin açık sinyallerini verdi.
Danıştay 8.Dairesi; YÖK’ün katsayıların belirlenmesi yetkisini kullanımı mutlak ve sınırsız değildir. Önceki uygulamayı kaldıran ve yeni bir uygulama getiren düzenlemenin hukuken geçerli sebeplere dayanması gereği tartışmasızdır.
Bilimsel kanıt gelmedi: İdarenin takdir yetkisinin hukuki denetiminin yapılabilmesi için YÖK’ün 1998 yılında aldığı farklı katsayı uygulamasına ilişkin düzenleme sonrası yargı kararlarıyla hukuka uygun olduğu kabul edilmiş ve uygulanmakta olan katsayının 0.8 - 0.3 / 0.15 - 0.13 olarak değiştirilmesinin nedenleri 7 Ocak 2010 günlü ara kararımızla sorulmasına karşın, YÖK’ün bilimsel ve hukuken kabul edilebilir bir açıklama yapmamış olduğu görülmüştür.
Konuyu bu kadar uzatmaya ne gerek var. YÖK’ün 1998 yılında Milli Güvenlik Bilimsel kurulunun uzun araştırmalardan ve 28 Şubat’ı yapanların tavsiye kararına uyarak aldığı karar sonsuza kadar uygulanacaktır, diyebilirdi. Danıştay aslında satır aralarında herkesin anlayamayacağını düşünerek bu konuyu ifade etmektedir.
Danıştay’ın bu kararından sonra fazla söze gerek yok gereği düşünüldü ve karar verildi. Fakat, mesleğine yıllarını veren bir öğretmen olarak akıl tutulması yaşadığım için aşağıdaki sorulara cevap bulmakta zorlanıyorum. Lütfen bana yardımcı olur musunuz?
1-YÖK"ün eski başkanı Erdoğan Teziç döneminde, Danıştayın kat sayı ile ilgili verdiği kararda, YÖK"ün yetkili olduğu yönünde görüşünün bugün değişmiş olması hangi mantık ile izah edilebilir?
2-İstanbul Barosunun dava açma yetkisi var mıdır?
3-Kendilerini Eğitim Sendikası diye halka tanıtan sendikalar, her konuda basın açıklaması yaparak, Başbakana, Milli Eğitim Bakanına, Valilere, Milli Eğitim Müdürlerine vb yöneticilere “ Bu yönetmeliği uygularsanız canınıza okuruz” mealinde sözler söylerken, ,insan haklarına ve evrensel hukuk ilkelerine aykırı olarak alınan ve eğitimin temelini sarsan bu kararı veren Danıştay’a sıra gelince; lütfen bu kararı kaldırır mısınız, fakat kaldırmasanız da olur mealinde sözler söyleyerek sendikacı olduklarını unutmalarının sebebi nedir?
4-Danıştay’ın bu kararının Meslek Liselerinin belirli bir ivme kazanmış öğrenci sayısını tamamen yok edeceği bilinmemekte midir?
5-Üniversite sınavlarına hazırlanan milyonlarca gencimizin sınav kaygısına bir de katsayı belirsizliğinin eklenmesinin kime ne faydası var?
6-YÖK bu kararı neden sınav takviminin başladığı dönemde alarak öğrencileri mağdur etmiştir?
7-Ak Parti, neden Mecliste yasal düzenleme yapmadan, Danıştay’ın iptal edeceğini bildiği halde YÖK’ten yeni bir kararın çıkmasını beklemiş ve milyonlarca gencimizde hayal kırıklığına sebep olmuştur.
8-Geçmişte YÖK’ün kaldırılmasını savunan hükümet bu gün bu konuyu neden gündeminden çıkarmıştır.
9-Danıştay’ın bu bakış açısıyla katsayı kararını iptal edeceği bilinmesine rağmen Ak Parti Hükümeti neden yargı ile kavga ederek ailelerin psikolojisinin bozulmasında bu vebale ortak olmuştur?
10-YÖK Başkanı Sn Özcan; Uzatılan her mikrofona konuşarak kurumlar arasındaki tartışmanın ortasında kaldığının farkında değil midir? Milletimizin konuşanlara değil icraat yapanlara ihtiyacının olduğunun bilincinde midir?
11-Kısıtlı bütçelerinin önemli bir kısmını harcayıp çocuğunu dershanelere gönderen ya da bir üniversite okurken bu katsayı adaletsizliğinden dolayı istediği bölüme giremeyen ve son bir ümit ile sınav sisteminin değişmesiyle üniversiteyi bırakan binlerce öğrenci ve ailelerinin psikolojik durumları hakkında da Danıştay bir karar aldı mı? Yargının görevi sürekli kaos yaratmak mı? Yasamanın çıkardığı her yasayı gerek Anayasa Mahkemesi, gerek Yargıtay ve gerekse Danıştay bozacaksa bu ülkede meclis ne diye var? Millet niye seçimlerde oy kullanıyor? Danıştay yürütmenin görevini de üstlenmek istiyorsa o zaman bu parlamentoya bu meclise ne ihtiyaç var?
12- Meslek Lisesi mezunu bir öğretmen olan ve Eğitime büyük önem verdiğini bildiğimiz Milletvekilimiz Sn Muharrem İnce; neden bu konuda sessiz kalmayı tercih etmektedir?.
Yaklaşık 1,5 milyon insanı ilgilendiren bu karar yeni mağdur bir kesim yaratmıştır. Sınava dört ay gibi kısa bir zaman kalmasına rağmen katsayı sorunun çözülmemiş olmasının son derece vahim olduğunu belirtmek istiyoruz. Danıştay"ın aldığı bu karar toplumun vicdanında derin yaralar açmıştır. Danıştay"ın verdiği kararların siyasallaşmış ve kamuoyunda hukukun ciddi şekilde zedelendiği inancı oluşmuştur.
Sivil, demokratik ve toplumun tüm kesimlerinin ihtiyacını karşılayacak yeni bir anayasaya ihtiyacı vardır. Ülkenin sorunlarını pansuman tedbirlerle değil kökten çözmek gerekmektedir. Bu nedenle milleti temsil eden sivil bir anayasa derhal yapılmalıdır.
Buradan tüm kesimlere sesleniyoruz. Bırakın güzel vatanımızda herkes kendi işini doğru olarak yapsın. Şanlı bayrağımız birbirleriyle kavga eden değil, farklılıklarına tahammül ederek birlikte yaşama kültürünün en güzel örneklerini Dünyaya sunan insanları seyretsin.
Fazla söze ne hacet. Zaten Türk Milleti adına gereği düşünüldü, ayrıca kafa yormamıza gerek var mı?” dedi.
En Çok Okunan Haberler