“Doğu Yakasında Yeni Bir Şey Yok”
Güneydoğu bölgesi üzerine yazdığı kitaplarla tanınan Cumhuriyet Gazetesi Yurt Haberleri Şefi Mehmet Faraç, yeni kitabı ``Doğu Yakasında Yeni Bir Şey Yok`ta
Haber Giriş Tarihi: 09.03.2006 00:00
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
yalovamiz.com
“Doğu Yakasında Yeni Bir Şey Yok” Güneydoğu bölgesi üzerine yazdığı kitaplarla tanınan Cumhuriyet Gazetesi Yurt Haberleri Şefi Mehmet Faraç, yeni kitabı ``Doğu Yakasında Yeni Bir Şey Yok`ta bölgenin kanayan bir yarasına daha parmak basıyor. Yüzyıllardır süren kan davalarının yarattığı şiddeti, dramı ve çaresizliği sorgulayan Faraç, feodalitenin kırılmaz zinciri sayılan bağnazlığı 7 ana öykü ve ibret verici örneklerle anlatıyor. Öykülerin girişlerinde sosyolojik saptamalara da yer veren Faraç, batıdaki teknoloji devrimine karşın Doğuda intikam duygusunun yolaçtığı geri kalmışlığı irdeliyor.
Mehmet Faraç, yaklaşık 8 yıl önce yayımlanan ilk kitabı ``Töre Kıskacında Kadın``da töre cinayetlerine kurban giden kadınların öykülerine yer verdi. Faraç, Güneydoğu`ya uzun yıllar korku salan şeriatçı terör örgütünün yapısını ise ``Kod adı Hizbullah`` ve ``Hizbullah`ın Kanlı Yolculuğu`` kitaplarıyla gözler önüne serdi.
Güneydoğu Anadolu`nun büyük umudu olan GAP`ı ``Suyu Arayan Toprak`` kitabıyla destanlaştıran Faraç, ``Kötüler Mahallesi```nde kaçakçıların yaşamını, ``Son Gavur```da ise Urfa`da bir Yahudi ailesinin faili meçhul cinayete kurban gitmesini anlatıyor. Kan davaları Mehmet Faraç, bu kez yine bir Güneydoğu klasiğiyle okuyucuların karşısında. Dharma Yayınları`ndan çıkan ``Doğu Yakasında Yeni Bir şey Yok`` adlı kitabında Faraç, ``görmemişem, duymamışam, bilmiyem`` diyenlerin diyarı olan Mezopotamya`da kan ve suyun yarışını, öfke ile merhametin kavgasını şiirsel bir dille anlatırken, ``Beynin korkuya, gözlerin namluya, aklın çaresizliğe kilitlendiği bu coğrafyada, kanın su kadar sıradanlığı neye dayanır`` diye soruyor.
'Töreye ve feodaliteye bir başkaldırı`` olarak tanımlanan kitapta, arazi anlaşmazlığı ve susuzluğun yanı sıra koyunların kumları dağıtması, tavukların soğan tarlasına girmesi ve küçük çocukların çamurdan oyuncakları için baş gösteren kavgaların nasıl kan davasına dönüştüğü ibret verici öykülerle sıralanıyor.Edebi bir dille anlatılan öykülerin girişlerindeki sosyolojik değerlendirmeler, bilim adamlarının görüşleri, tarihi veriler ve onlarca örnek doğunun kanayan yarasındaki vehameti gözler önüne seriyor.Yazar tamamen gerçek yaşamdan alınan 7 ayrı öyküde, töre bağnazlığının, şark çıbanlı çocukların, kerpiç tenli kadınların, gökkuşağını entari yapan genç kızların, beşikten itibaren intikam aşılanan bebeklerin, öfkeye kurban giden çaresiz insanların dramına dikkat çekiyor. Kitapta doğuyla batı arasındaki uçurumda, ateşle suyun kavgası, öfkeyle merhametin çatışması yalın ancak çarpıcı bir dille anlatılıyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mehmet Faraç Kitap Çıkardı
“Doğu Yakasında Yeni Bir Şey Yok” Güneydoğu bölgesi üzerine yazdığı kitaplarla tanınan Cumhuriyet Gazetesi Yurt Haberleri Şefi Mehmet Faraç, yeni kitabı ``Doğu Yakasında Yeni Bir Şey Yok`ta
“Doğu Yakasında Yeni Bir Şey Yok”
Güneydoğu bölgesi üzerine yazdığı kitaplarla tanınan Cumhuriyet Gazetesi Yurt Haberleri Şefi Mehmet Faraç, yeni kitabı ``Doğu Yakasında Yeni Bir Şey Yok`ta bölgenin kanayan bir yarasına daha parmak basıyor. Yüzyıllardır süren kan davalarının yarattığı şiddeti, dramı ve çaresizliği sorgulayan Faraç, feodalitenin kırılmaz zinciri sayılan bağnazlığı 7 ana öykü ve ibret verici örneklerle anlatıyor. Öykülerin girişlerinde sosyolojik saptamalara da yer veren Faraç, batıdaki teknoloji devrimine karşın Doğuda intikam duygusunun yolaçtığı geri kalmışlığı irdeliyor.
Mehmet Faraç, yaklaşık 8 yıl önce yayımlanan ilk kitabı ``Töre Kıskacında Kadın``da töre cinayetlerine kurban giden kadınların öykülerine yer verdi.
Faraç, Güneydoğu`ya uzun yıllar korku salan şeriatçı terör örgütünün yapısını ise ``Kod adı Hizbullah`` ve ``Hizbullah`ın Kanlı Yolculuğu`` kitaplarıyla gözler önüne serdi.
Güneydoğu Anadolu`nun büyük umudu olan GAP`ı ``Suyu Arayan Toprak`` kitabıyla destanlaştıran Faraç, ``Kötüler Mahallesi```nde kaçakçıların yaşamını, ``Son Gavur```da ise Urfa`da bir Yahudi ailesinin faili meçhul cinayete kurban gitmesini anlatıyor.
Kan davaları Mehmet Faraç, bu kez yine bir Güneydoğu klasiğiyle okuyucuların karşısında. Dharma Yayınları`ndan çıkan ``Doğu Yakasında Yeni Bir şey Yok`` adlı kitabında Faraç, ``görmemişem, duymamışam, bilmiyem`` diyenlerin diyarı olan Mezopotamya`da kan ve suyun yarışını, öfke ile merhametin kavgasını şiirsel bir dille anlatırken, ``Beynin korkuya, gözlerin namluya, aklın çaresizliğe kilitlendiği bu coğrafyada, kanın su kadar sıradanlığı neye dayanır`` diye soruyor.
'Töreye ve feodaliteye bir başkaldırı`` olarak tanımlanan kitapta, arazi anlaşmazlığı ve susuzluğun yanı sıra koyunların kumları dağıtması, tavukların soğan tarlasına girmesi ve küçük çocukların çamurdan oyuncakları için baş gösteren kavgaların nasıl kan davasına dönüştüğü ibret verici öykülerle sıralanıyor.Edebi bir dille anlatılan öykülerin girişlerindeki sosyolojik değerlendirmeler, bilim adamlarının görüşleri, tarihi veriler ve onlarca örnek doğunun kanayan yarasındaki vehameti gözler önüne seriyor.Yazar tamamen gerçek yaşamdan alınan 7 ayrı öyküde, töre bağnazlığının, şark çıbanlı çocukların, kerpiç tenli kadınların, gökkuşağını entari yapan genç kızların, beşikten itibaren intikam aşılanan bebeklerin, öfkeye kurban giden çaresiz insanların dramına dikkat çekiyor. Kitapta doğuyla batı arasındaki uçurumda, ateşle suyun kavgası, öfkeyle merhametin çatışması yalın ancak çarpıcı bir dille anlatılıyor.
En Çok Okunan Haberler