Hadi Tonaroğlu Yazdı...

Sitemizde zaman zaman konuk yazar sıfatıyla yazılar yazan Hadi Tonaroğlu bundan böyle düzenli köşe yazılarıyla bizlerle birlikte olacak. İlk olarak Yalovasporlu futbolculara açık bir mektup ve onlara hitaben bir köşe yazısı yazdı.

Kardeşlerim ;
Bir çoğunuzu tanımıyorum.Hem uzakta olduğumdan; hem de eskisi kadar Yalovalı - Yalovaspor'lu yakınlığımız olmadığından. Kabahat kimin?

Bilemiyorum....
Sizin üç hafta öncesine kadarki başarısızlıklarınız mı?
Bizlerin sizlere karşı ilgisizliği mi?
İnanın bilemiyorum...

Neyse ! Geçmiş, geçmişte kalsın. Utansın bizlerin ayrı düşmesine sebep olanlar!

Sizlere bir şeyler oldu? Nedir bilemiyorum. Üç haftada YEDİ puan! İnanılmaz! Kaçan İKİ puanda son dakikalarda...
Kim bilir ne çok seviliyorsunuzdur şimdi? Hem de bugüne kadar size ilgi göstermeyenler tarafından!

Kızlarımızın geçen yılki 1.lige yükseliş başarısı bile unutulmuştur. Bizler nedense iki başarıyı aynı anda hissedemeyiz. Hele son başarı FUTBOL'dan geliyorsa ötekinin, öncekinin, gelecektekinin hiç önemi yoktur. Bu bakımdan şanlısınız.

Geçen sene Yalova'da idim. Kulübede bayağı yakındım. Günlerden pazar. Takım yan yoldan maça gidiyordu. Ben kulüp binasında idim. Camdan öylesine baktım. Hocamız eskilerin ünlü bir futbolcusu idi. Hem de üç büyüklerden. Hoca önde yürüyordu. Elleri arkada birleşik bir şekilde. Hafif hafif de içe doğru basardı hocamız. Futbolcularda arkadan geliyordu.

Bakın çocuklar! Ben turizmciyim. Bu meslek bana hiçbir şey öğretmediyse bugüne kadar; vücut dilini iyi öğretti. Hocanın vücut dili diyordu ki: 'Yahu ben nereden geldim buraya? Paranın gözü çıksın. Bu soğukta şimdi TV kanallarının sıcak ortamında yorum yapmak varken; Çık sahaya yenileceğiz nasılsa.. Bir sürü de soruya muhatap olacağız! Arkamdakileri de bana futbolcu diye verdiler. Ahh nerde Aykutlar, Oğuzlar ve Rıdvanlardan oluşan kadro?' Yani hoca kendini büyük görüyor. Takımı küçümsüyordu. Vah vah vahh!

O beğenmediği takım, daha bir yıl önce şampiyonluğu, yine o zaman ki muhteşem hocasının sayesinde kıl payı kaçırmıştı. Üstelikte şimdi onun elindeki takım takviye edilmiş takımdı.
Ne mi oldu? Takım yenildi. Hoca cipine atladı gitti. Siz kaldınız.

Bir yıl önceki o muhteşem hocanızdan bahsedeyim biraz. Çocukluk arkadaşım Tuğrul Şener ile beraber geldiler, bulunduğum mekana. Tanımadığım için; önce Tuğrul'un okuldan hocası zannettim. Değildi. Öyle olsa zaten bende tanırdım. Sonra Tuğrul daha önce ticaret yaptığı için borcu vardı herhalde.
Bu gelende vergi memuru idi dedim. Yanılmışım. Takımın yeni hocası imiş.

O sene enteresan bir lig oldu. Takım iyi gidiyor.. Herkes şampiyonluğa inanmış vaziyette...
Ama bir tuhaflık vardı hocada. Herkes başarıya inanıyor. Kenetlenmiş vaziyetteyiz.
Ama hoca İNANMIYORDU!
Olamadık zaten. Birde öğrendik ki devre arası hocamız gelecek sene için Karabükspor ile anlaşmış!!!
Hoca gitti. Sizler yine kaldınız.

Neyse en iyisi yerlinin yerlisi deyip içimizdeki hocalardan medet umduk. Yine olmadı. Bu senede rent-a car'cı hoca ile anlaştık. Arabalarda sorun çıktı herhalde. O da gitti.

Sizler yine kalmıştınız. Üstelik küme düşme tehlikesi de burnumuzun dibinde iken.. Hiç galibiyeti olmayan takıma kendi sahanızda da yenilmişken. Yeni hoca göreve başladı. Üç maç yedi puan. Takım aynı... Seyirci aynı... Rakipler, sahalar aynı!
İşte onun için bir şeyler oldu dedim daha baştan.

Kardeşlerim, ne olduğunu ben biliyorum ya! Şimdi sırası değil. Diyeceklerim başka.
Size yandaki köşemde bir İngiliz şairin mısralarını aktardım.
Orada kendinizi bulacaksınız.
Hakan Şükürlerden, Necatilerden, Rüştülerden, Tekkelerden farklı olmadığınızı... En azından o kadar da farklı olmadığınızı göreceksiniz.

Pozitif enerjinizi depolayacaksınız. Mutlu olmayı, başarılı olmanın ne kadar muhteşem olduğunu ve bu başarıdaki payınızı da gördükçe, inanın daha bir kıvrılarak yatıp uyuyacaksınız.

Kendine güvenmek, başarısızlıktan korkmamaktan geçer. Başarısızlıktan korkmadıkça BAŞARI size daha yakın olacaktır. Göreceksiniz. Son üç haftaya bakarsanız anlayacaksınız.

Taraftarı hesaba katmayın. Onlarsız olmaz biliyorum ama, onlarla da olamayabiliyor bazen. Onlar sizin başarısızlığınızı kabullenemiyorlar. Çünkü onlar sizin kapasitenizi biliyor ve inanıyorlar da ondan. Siz çıkıp kendiniz için oynayın. Kaybetmekten korkmayın. Zevk alın. Hani okuldan kaçıp top peşinde koştuğumuz günler gibi olun.... Hissedin!

Başkan için oynayın... O parayı verdimi BÜYÜK BAŞKAN.... Takım yenilince 'ACABA YERİNE KİM GELİR?' diye düşündüğümüz adamdır. Yani yenilince başkan KÖTÜ, kazanınca herkesin payının olduğu bir sektör bu futbol. Üstelik yendikçe paralanacaksınız.. Başkanda PARA BOL!..

Hocanız için oynayın... O yukarıda saydığım hocalar, hep şimdiki hocanız burnunuzun dibinde olduğu halde, sözde görev alıp başkanın ve kulübün parasını alıp gittiler. Ben inanıyorum ki; şimdiki hocanız para bile konuşmamıştır.

Yemin ederim sizler iyi bir takımsınız...
Düşünün bakın, bu hafta yenerseniz neler olacak? Hep puan cetvelinde hem
kamuoyunda.. Hemen şampiyonluk şarkıları bestelenmeye başlayacak.

Ve en önemlisi kardeşlerim... YALOVA için oynayın... Bakın İtalya'da 2500 nüfuslu bir kasaba takımı CHIEVO ilk çıktığı yıl SERİ -A'da 16 hafta lider oldu. Halada aynı ligde.40.000 nüfuslu Akçaabat takımı SEBATSPOR geçen iki sene süper ligde değil miydi?

Ben yıllarca 150 bin Yalovalıya Yalovapor'un MARKA olduğunu anlatamadım. Baştakiler hep küçük düşündüler. Ben de tek başıma hem askerlik hem komutanlık yapamadık. Yapmaya kalktığımda da hep paçamdan çektiler. Siz başarılı olunca ulusal bazda YALOVASPOR ismi gündeme gelecek.

Siz başarılı oldukça büyük spor kulüplerinin yetkilileri sizleri seyretmeye gelecek....

Biz deprem yaşadık adı basında GÖLCÜK depremi oldu...
Bayan Voleybolcular birinci lige çıktı.'Allah' dedik Televizyonlarda izleyeceğiz. Bu sene yayın olmadı.
Biz bağırdıkça sesimiz bir şekilde kesildi çocuklar...
ÇIKIN OYNAYIN.....
KAZANIN.....
HEM KENDİNİZ İÇİN.....
HEM YALOVA İÇİN....
BİRAZDA BENİM İÇİN...
Hiç olmazsa haklılığım ortaya çıkar.
Haydi, göreyim sizi...
Vurun topa.... Girerse siz yaptınız..... Girmezse; Nasılsa HADİ yine beceremedi derler...
Gözlerinizden öperim..

Tonaroğlu’nun köşe yazısını okumak için tıklayınız